NazımHikmet

Papağan Hikmet olarak bilinen kişinin gerçek adı Nazım Hikmet'tir ve 3 Haziran 1963 tarihinde vefat etmiştir.

“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” sözü, Nazım Hikmet'e aittir.

"Sen Benim Sarhoşluğumsun" ifadesi, Nazım Hikmet'in bir şiirinin dizesidir ve aşkın sarhoş edici ve vazgeçilmez bir duygu olduğunu anlatır. Şiirin tamamı şu şekildedir: > Sen benim sarhoşluğumsun > Ne ayıldım ne ayılabilirim > Ne ayılmak isterim > Başım ağır > Dizlerim parçalanmış > Üstüm başım çamur içinde > Yanıp sönen ışığına > Düşe kalka giderim.

"Ayasofya'yı kim fethetti" şiiri, Nazım Hikmet'e aittir. Şiirin adı "Sekiz Yüz Elli Yedi"dir.

Nazım Hikmet'in "Seni Düşünmek" adlı şiiri, 30 Eylül 1945 tarihinde yazılmıştır.

Nazım Hikmet, "Portreler" adlı eserinde çeşitli karakterlerin portrelerini çizmiştir. Ayrıca, Nazım Hikmet'in kendi portreleri ve eşi Piraye'nin portreleri de olduğu bilinmektedir.

Nazım Hikmet, İstanbul'u komünist düşünceleri ve yasaklı Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyeliği nedeniyle terk etti. Ayrıca, askeri yargıtayın temyiz başvurusunu uygun görmemesi ve cezasının kesinleşmesi üzerine de Türkiye'den ayrılma kararı aldı.

Nazım Hikmet'in mezarının Rusya'da olmasının nedeni, şairin 1951 yılında siyasi nedenlerden dolayı Türkiye'den kaçmak zorunda kalması ve sonraki 12 yılını sürgünde, önce Romanya, sonra da Sovyetler Birliği'nde geçirmesidir. Nazım Hikmet, 3 Haziran 1963 tarihinde Moskova'da vefat etmiş ve naaşı, Moskova'daki Novodeviçi Mezarlığı'na defnedilmiştir.

Evet, Nazım Hikmet mezarı başında anıldı. Şair Nazım Hikmet, ölümünün yıl dönümünde Moskova'daki Novodeviçye Mezarlığı'nda düzenlenen törenlerle anıldı. 55. ölüm yıldönümü anma töreni 3 Haziran 2018'de gerçekleşti ve Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Hüseyin Diriöz, sanatçılar ve çok sayıda Türk ve Rus vatandaşının katılımıyla yapıldı. 61. ölüm yıldönümü anma töreni ise 3 Haziran 2024'te düzenlendi ve Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Tanju Bilgiç'in konuşmasıyla başladı.

Saman Sarısı şiiri, Nazım Hikmet'in doğaya, insana ve hayata dair duygu ve düşüncelerini yansıtan bir eserdir. Şiirin temel temaları arasında yaşamın geçiciliği, doğanın döngüselliği ve insan ilişkileri yer alır. Ayrıca, şiirde toplumsal eşitsizlikler ve adaletsizlikler de ele alınır; bireyin varoluşsal sorunları, toplumsal sorunlarla iç içe geçmiş olarak işlenir.

Nazım Hikmet'in "Çok Yorgunum" şiiri, kaptana yazılmıştır.

Nazım Hikmet'in "Sekiz Yüz Elli Yedi" adlı şiiri, İstanbul'un fethini anlatmaktadır. Şiirde geçen bazı önemli ifadeler ve temalar şunlardır: "İslam'ın beklediği en şerefli gün": İstanbul'un fethinin Müslümanlar için büyük bir mutluluk ve onur kaynağı olduğu vurgulanır. "Rum Konstantiniyye'si oldu Türk İstanbul'u": Şehrin Türkler tarafından fethedilmesi ve adının değiştirilmesi anlatılır. "Cihana karşı koyan bir ordunun sahibi": Fatih Sultan Mehmet ve ordusu övgüyle anılır. "Belde-i Tayyibe": Bu ifade, özellikle Tanzimat Fermanı sonrası edebi eserlerde "İstanbul" yerine kullanılmıştır ve ebced hesabıyla 857 sayısına denk gelir, bu da hicri tarihle İstanbul'un fethinin olduğu zamanı işaret eder. Ayrıca, Nazım Hikmet'in diğer İstanbul temalı şiirlerinde, şehrin yoksul semtleri, halkın yaşadığı zorluklar ve özlem gibi konular da işlenmiştir.

Haydarpaşa garında 1941 baharında saat on beşte merdivenlerde duran adam, Nazım Hikmet'in "Memleketimden İnsan Manzaraları" adlı şiirinde anlatılan Galip Usta'dır. Şiirin ilgili kısmı şu şekildedir: > "Merdivenlerdeki adam — Galip Usta — tuhaf şeyler düşünmekle meşhurdur: > > 'Kâat helvası yesem her gün' diye düşündü 5 yaşında. > 'Mektebe gitsem' diye düşündü 10 yaşında. > 'Babamın bıçakçı dükkânından akşam ezanından önce çıksam' diye düşündü 11 yaşında".

"Karıma Mektup" şiiri, Nazım Hikmet'in eşi Piraye'ye yazılmıştır.

"Son Otobüs" şiiri, Nazım Hikmet'e aittir.

Nazım Hikmet, şiir, tiyatro, roman, masal ve mektup gibi çeşitli türlerde eserler yazmıştır. Başlıca eserleri: - Şiir: "835 Satır", "Jokond ile Si-Ya-u", "Memleketimden İnsan Manzaraları", "Kuvayı Milliye Destanı". - Tiyatro: "Kafatası", "Yusuf ile Menofis". - Roman: "Kan Konuşmaz", "Yeşil Elmalar". - Masal: "Sevdalı Bulut". - Mektup: "Kemal Tahir'e Mahpushaneden Mektuplar".

Nazım Hikmet'in "Akrep Gibisin" şiiri, ezilenlerin durumuna dikkat çekerek, onların kendi kabuğundan dışarı çıkmamasına ve karanlık içinde yaşamayı tercih etmesine isyan eder. Şiirde, akrep karanlığı tercih eden ve toprağın altında, taş deliklerinde yaşayan bir hayvan olarak olumsuz bir çağrışım değeri taşırken, serçe özgürlüğü ve çaresizliğiyle olumlu ancak güçsüz bir çağrışım değeri uyandırır. Şiirde kullanılan imgeler, karada, denizde ya da havada olmamaları ve hayvan da olmamalarıyla, insan tarafından hükmediliyor oluşunu çağrıştırır. Şiirin ikinci bölümünde, ezilenleri ifade ederken "koyun" simgesi kullanılırken, ezenleri ifade ederken yaygın kullanımın aksine "çoban" seçilmemiştir. Şiirde, son bölümde şiir kişisi, bir sitemle şiiri sonlandırır. Şiirin tam metnine ve detaylı analizine aşağıdaki kaynaklardan ulaşılabilir: Ekşi Sözlük. Alper Demden'in Blogu. YouTube. Goodreads. NationalTurk.

"Nice nice yıllara gülüm" sözleri Nazım Hikmet'e aittir.

“Nazım Hikmet Destanı” adlı eser, Alper Özbek tarafından yazılmıştır.

“Çok pahalı ödedim inanmanın bedelini” sözü Nazım Hikmet’e aittir.