• Buradasın

    Kapitalizm

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Kâr oranının düşme eğilimi yasası nedir?

    Kâr oranının düşme eğilimi yasası, Karl Marx'ın kapitalizm analizinde öne sürdüğü bir yasadır. Özetle, bu yasaya göre: 1. Sermayenin emeğe oranı artar: Üretim araçlarının (makine, ekipman) maliyeti, işçi ücretlerine göre daha hızlı yükselir. 2. Emeğin verimliliği artar: Daha az emek kullanılarak daha fazla ürün üretilir. 3. Kâr oranı düşer: Kullanılan emek miktarının azalması ve kârın sadece emekten elde edilen artı değerden oluşması nedeniyle kâr oranı azalır.

    Sosyalizm ve kapitalizm arasındaki fark nedir?

    Sosyalizm ve kapitalizm arasındaki temel farklar şunlardır: Sosyalizm: - Üretim araçlarının mülkiyeti: Devlet veya işçilere aittir. - Ekonomik planlama: Ekonomik faaliyetler devlet tarafından planlanır. - Eşitlik: Ekonomik kaynakların eşit olarak dağıtılması hedeflenir. - Sosyal refah: Yoksulluğun ve yoksunluğun azaltılması önemlidir. Kapitalizm: - Özel mülkiyet: Üretim araçları özel kişilere aittir. - Serbest piyasa ekonomisi: Ekonomik faaliyetler devlet müdahalesi olmaksızın yürütülür. - Piyasa rekabeti: Üreticiler arasında fiyat ve kalite rekabeti vardır. - Kar arayışı: Üreticiler, mal ve hizmetlerin satışından kar elde etmek isterler.

    Katı olan her şey buharlaşıyor kitabı ne anlatıyor?

    "Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor" kitabı, Marshall Berman tarafından yazılmış ve modernite ve kapitalizm üzerine odaklanmaktadır. Kitapta anlatılan ana konular şunlardır: 1. Modernleşme Süreci: Modernitenin tarihi ve gelişimi, özellikle Paris, St. Petersburg ve New York gibi modernitenin simgesi olan şehirlerin modernleşme süreçleri. 2. Düşünürlerin Görüşleri: Kitapta, modernitenin paradokslarını ele alırken Nietzsche, Goethe, Marks ve Baudelaire gibi önemli isimlerin fikirleri üzerinde durulmaktadır. 3. Marx'ın Teorisi: Marx'ın "katı olan her şey buharlaşıp gidiyor" sözü, kapitalist modernitenin yıkıcılığı ve yaratıcı gücünü özetlemektedir. 4. Modern İnsanın Durumu: Modern insanın, hem serüven ve güç vaat eden hem de her şeyi yok etme tehdidi taşıyan bir ortamda bulunması.

    Uluslararası ilişkilerde, özellikle kapitalist ve komünist bloklar arasında anlaşmazlıkları zora başvurmaktan kaçınarak görüşme yoluyla çözme eğilimi nedir?

    Uluslararası ilişkilerde, özellikle kapitalist ve komünist bloklar arasında anlaşmazlıkları zora başvurmaktan kaçınarak görüşme yoluyla çözme eğilimi "yumuşama" olarak adlandırılır.

    Sömürgecilikten küresel kapitalizme geçiş nedir?

    Sömürgecilikten küresel kapitalizme geçiş, 19. yüzyılın sonlarına doğru sömürgecilik sisteminin zayıflaması ve modern kapitalizmin yükselişiyle birlikte dünya ekonomik düzeninde yaşanan değişimi ifade eder. Bu süreçte yaşanan temel gelişmeler şunlardır: 1. Endüstri Devrimi ve Teknolojik Gelişmeler: Üretim yöntemlerinin değişmesi ve fabrikaların yaygınlaşması, hammadde ihtiyacını artırdı ve yeni pazarlar arayışına yol açtı. 2. Sömürgecilik Karşıtı Hareketler: Sömürge altındaki ülkelerde bağımsızlık mücadeleleri başladı ve sömürgeci güçlerin hakimiyeti zayıfladı. 3. Küresel Ticaretin Gelişmesi: Sermaye ve iş gücünün ulusal sınırları aşarak dünya genelinde daha serbest hareket etmesi, küresel ticaretin büyümesine olanak tanıdı. 4. Çok Uluslu Şirketlerin Yükselişi: Küresel pazarlarda faaliyet gösteren çok uluslu şirketler, ekonomik etkinliklerin ulusal sınırları aşmasını sağladı. 5. Finansal Küreselleşme: Bankalar ve finansal kuruluşlar aracılığıyla sermayenin sınır ötesi hareketi hızlandı, bu da kapitalizmin dünya genelinde egemen olmasına yol açtı.

    Gözetleme kapitalizmi çağı ne anlatıyor?

    Gözetleme Kapitalizmi Çağı, Harvard Üniversitesi’nden sosyal psikolog Shoshana Zuboff tarafından 2019 yılında yayımlanan kitapta tanımlanan bir terimdir. Bu kavram, teknoloji şirketlerinin kullanıcıların dijital davranışlarını toplayarak şu anlamlara gelmesini anlatır: - Bu verileri makine öğrenimi ile işleyip öngörü modelleri haline getirmek. - Bu modelleri reklamcılara, siyasi kampanyacılara ve diğer çıkar gruplarına satmak. Gözetleme kapitalizminde sermaye, artık üretimden değil; veriden ve davranış biçiminden gelmektedir.

    Yeni proleterleşme teorileri nelerdir?

    Yeni proleterleşme teorileri, kapitalizmin dönüşümüyle birlikte ortaya çıkan ve işçi sınıfının değişen yapısını açıklamaya çalışan teorilerdir. Bu teoriler arasında öne çıkanlar şunlardır: 1. Guy Standing'in "Prekarya" Teorisi: Standing, geleneksel işçi sınıfının yerini, güvencesizlikle karakterize edilen yeni bir sınıf yapısı olan prekaryanın aldığını iddia eder. 2. Amin'in Teorisi: Amin'e göre, 20. yüzyılın son çeyreğinden itibaren yaşanan dönüşüm, emperyalist sistemin de dönüşümünü ifade eder ve genelleşmiş tekelci kapitalizm koşullarında ücret formunun genelleşmesini beraberinde getirmiştir. 3. Marshall ve Rose'un Teorisi: Bu teoriye göre, proleterleşme, kapitalizmin birikim süreçleriyle ilişkilidir ve refah dönemlerinde burjuvalaşma tezleri öne çıkarken, kriz dönemlerinde proleterleşme tezleri gündeme gelir. 4. Balsamo'nun Teorisi: Balsamo, akademisyenlerin özerkliklerini yitirdiğini ve piyasa mekanizmaları tarafından kontrol edildiğini savunur.

    Sosyalizmi savunanlar neye karşı çıkar?

    Sosyalizmi savunanlar, kapitalist sistemin yarattığı eşitsizliklere ve sınıf ayrımına karşı çıkarlar. Ayrıca sosyalizm, özel mülkiyetin kısıtlanmasını ve ekonomik faaliyetlerin devletin denetimi altında olmasını savunur.

    Ataerkillik ve kapitalizm arasındaki ilişki nedir?

    Ataerkillik ve kapitalizm arasındaki ilişki, birbirini tamamlayan ve gerilim dolu bir dinamiktir. Tamamlayıcılık: Kapitalizm, sermaye birikimi için ataerkil ilişkileri kullanır ve bu ilişkiler üzerinden kadınların emeğini sömürür. Ataerkillik, kapitalizmin eğilimlerine uyum sağlar ve onun sağladığı olanakları kullanarak kendini sürdürür. Gerilim: Bu iki sistem arasındaki çelişki, özellikle kadınların toplumsal üretime katılımı ve mülkiyetin özel karakteri nedeniyle artar. Bazı örnekler: Kadın emeği: Kadın emeği, hem ataerkil normlar çerçevesinde şekillenir hem de sermayenin ihtiyaçlarına göre esnek ve enformel alanlarda istihdam edilir. Kent planlaması: Modern kentler, genellikle heteroseksüel erkek merkezli planlanır ve bu durum, kadınları ve diğer dezavantajlı grupları dışlar.

    Herbert Marcuse Görünmeyen Diktatör ne anlatıyor?

    Herbert Marcuse'nin "Görünmeyen Diktatör" adlı eseri, kapitalist toplumun bireyler üzerindeki baskıcı etkilerini ve eleştirel düşüncenin nasıl bastırıldığını ele alır. Marcuse, bu kitapta şu konuları tartışır: - Tek boyutlu düşünce: Modern toplumlar bireyleri tek boyutlu düşünmeye zorlar, bu da onların mevcut durumu sorgulamadan kabul etmelerine neden olur. - Sahte ihtiyaçlar: Kapitalist sistem, bireylere sahte ihtiyaçlar dayatır ve bu ihtiyaçlar, bireyleri tüketim odaklı bir yaşam tarzına yönlendirir. - Baskıcı tolerans: Modern toplumlarda görülen tolerans, muhalif düşünceleri ve eleştirileri etkisiz hale getirir ve mevcut düzenin devamını sağlar. - Teknolojik rasyonalite: Teknoloji ve bilimsel rasyonalite, toplum üzerinde baskı kurar ve insanın yaratıcı ve eleştirel düşünce yeteneğini köreltir. Marcuse'ye göre, özgürleşme ancak radikal bir değişimle mümkün olabilir.

    Kapitalist faiz sistemi nasıl çalışır?

    Kapitalist faiz sistemi, sermayenin belirli ellerde yoğunlaştığı ve para politikalarının borç mekanizmasına dayandığı bir işleyişe sahiptir. Çalışma prensibi şu şekilde özetlenebilir: 1. Para Basımı ve Borçlanma: Merkez bankaları, ekonomik durgunlukları önlemek veya büyümeyi teşvik etmek için piyasaya yeni para sürer. 2. Servet Yoğunlaşması: Basılan paranın büyük bir kısmı sermaye sahiplerine giderken, alt gelir gruplarına ulaşmaz veya çok gecikmeli ulaşır. 3. Faiz Artırımı: Piyasada daha fazla para olması, mal ve hizmetlerin fiyatlarını artırır. 4. Atıl Para: Kapitalistlerin ellerinde sürekli olarak bir miktar para bulunur ve bu para, ya amortisman bedellerini karşılamak için ayrılmıştır ya da yeni yatırımlar yapmak için biriktirilmektedir. 5. Faiz Getirisi: Atıl para, bankalar ve diğer finansal kuruluşlar aracılığıyla diğer kapitalistlere kredi olarak verilebilir ve böylece yeni sermaye devirlerinin başlamasına yardımcı olur.

    Türkiye'de kapitalist var mı?

    Evet, Türkiye'de kapitalist sistem mevcuttur. Türkiye, 20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren hızla kapitalist bir ekonomik yapıya dönüşmüştür.

    Kapitalizm kölesi ne demek?

    "Kapitalizmin kölesi olmak" ifadesi, bireylerin kapitalist ekonomik sistem içinde maddi kazanç ve tüketime yönelik yaşamak zorunda olmaları durumunu ifade eder. Bu durumda olan kişiler, ekonomik ve sosyal olarak bağımlı ve kontrol altında olarak görülürler.