İslamHukuku

Baldız ve enişte, İslam hukukuna göre mahremiyet açısından birbirlerine yabancı sayılırlar. Ayrıca, aile içindeki ilişkilerin saygı ve sınır çerçevesinde yürütülmesi gerektiği düşünülür. Bu, hem dini hem de toplumsal normların bir gereğidir.

Zihar, İslam hukukunda haram olarak kabul edilir ve efdal (daha üstün) bir durum değildir. Zihar, bir erkeğin karısına "sen bana annemin sırtı gibisin" diyerek onu kendisine haram kılması anlamına gelir. Dolayısıyla, ziharın herhangi bir durumda efdal olması söz konusu değildir.

Velâyet-i teb'a ifadesi, İslam hukukunda velâyet kavramıyla ilgili olabilir. Bu kavram, reşid olmayan veya ehliyet yetersizliği içindeki kişilerin işlerini yürütme yetkisini ifade eder. Velâyet genel olarak iki anlamda kullanılır: 1. Velâyet-i âmme: Bütün Müslümanlar için geçerli olan velayet, Kur'an ve Sünnet'in tam olarak tatbik edilmesi anlamına gelir. 2. Velâyet-i hassa: Seyr-i sülûk erbabına özgü olan velayet, kulun Allah'la olan özel ilişkisini ve O'nun iradesine teslimiyetini ifade eder.

Erkek çocuk, anne babaya bakmakta eşit sorumluluk taşır. Ancak, öncelikle maddi durumu iyi olan erkek çocukların bakma mecburiyeti vardır.

"Halala" terimi iki farklı bağlamda kullanılır: 1. İslam Hukuku: Halala, İslam hukukunda bir kadının, eski kocasıyla yeniden evlenebilmesi için geçirdiği süreci ifade eder. 2. Gıda ve Ürünler: Halala, Arapça kökenli bir kelime olup, "izin verilen" veya "yasal" anlamına gelir ve genellikle İslami kurallara uygun olarak üretilen ve tüketilen yiyecekler için kullanılır.

Eşlerin anne ve babasına bakmak zorunda olup olmadığı, İslam hukuku ve Türk Medeni Kanunu'na göre farklılık göstermektedir. İslam hukukuna göre, kadının kocasının anne ve babasına bakması gerekmez; erkeğin böyle bir yükümlülüğü yoktur. Türk Medeni Kanunu'na göre ise, anne ve baba, çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderleri karşılamakla yükümlüdür ve bu yükümlülük çocuğun 18 yaşına kadar devam eder.

Anne, kardeşine bakmak zorunda değildir. İslam hukukuna göre, kişi kan bağıyla bağlı olup kendisi ile evlenmesinin caiz olmadığı hısımlarına, yakınlık sırasına göre muhtaç olduklarında nafaka ödemekle yükümlüdür. Türk Medeni Kanunu’nun 328. maddesine göre ise anne ve baba, çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderleri karşılamakla yükümlüdür. Her durumda, hukuki ve dini yükümlülükler karmaşık olabileceğinden, bir avukata veya din görevlisine danışılması önerilir.

Reddiyat işlemini saymanlık yapar.

Ruslarda üvey evlilik kavramı, İslam hukukundaki üvey kardeşlik ilişkisine benzer şekilde değerlendirilebilir. İslam'a göre, üvey kardeşler yani farklı evliliklerden olan kardeşler, birbirleriyle evlenmelerinde bir sakınca yoktur. Ancak, karı-koca arasında geçerli bir evlilik gerçekleştikten sonra, eşlerin önceki evliliklerinden olan çocukları birbirlerine ebediyen haram olur ve evlenemezler.

Torun, dede veya ninesine bakmak zorundadır.

Üvey kardeşlerin birbirlerine karşı hakları, İslam hukukuna göre şu şekilde belirlenmiştir: 1. Saygı ve İyi Muamele: Üvey kardeşler, birbirlerine karşı saygı, anlayış ve güzel muamele içinde olmalıdırlar. 2. Nafaka ve Hizmet: Şeri vücub noktasında üvey kardeşler arasında nafaka, hizmet veya itaat gibi konular vacip değildir. 3. Miras Hakkı: Türk Medeni Kanunu'na göre, kan bağı olmayan üvey kardeşler yasal mirasçı sayılmazlar. 4. Evlenme Yasağı: Üvey kardeşler arasında biyolojik bir bağ bulunmadığı için evlenme yasağı yoktur.

İcaz ve itnab terimleri, İslam hukuku ve belagat alanlarında kullanılan kavramlardır. İcaz, genel anlamda bir şeyi yapma izni veya yetkisi anlamına gelir. İtnab ise, bir şeyin yapılmasında veya bir işi gerçekleştirmede gecikme veya erteleme anlamında kullanılır.

Evet, 16 yaşında küpe takılabilir. Küpe takmak için belli bir yaşın üzerinde olma şartı yoktur. Ayrıca, toplumda küpe takan erkeklere yönelik farklı algılar olabilir; bu nedenle, bu tür konularda karar verirken çevresel ve kültürel faktörleri göz önünde bulundurmak önemlidir.

İslam hukukunda, pazarlıksız olarak ve hiçbir şey konuşmadan müşterinin parayı ve satıcının malı vermesiyle meydana gelen alım satım "teati" olarak adlandırılır.

"Şer'u Leheng" ifadesi, iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Kürtçe Anlamı: "Leheng" kelimesi Kürtçe'de "yiğit, kahraman" anlamına gelir. Dolayısıyla, "Şer'u Leheng" ifadesi, "kahramanların savaşı" veya "yiğitlerin mücadelesi" gibi bir anlam taşıyabilir. 2. İslam Hukuku Bağlamı: "Şer'u Men Kablenâ" kavramı, İslam hukukunda önceki peygamberlere indirilen hükümlerin, Hz. Muhammed'in ümmeti için de geçerli olup olmadığı tartışmasını içerir. "Leheng" kelimesi bu bağlamda yer almaz.

Had suçları, İslam hukukunda miktarı belirlenmiş cezalarla cezalandırılan suçlardır. Bu suçlar altı tanedir: 1. Zina: Evli veya bekâr bir kimsenin zina etmesi. 2. Livata (eşcinsellik): Homoseksüel ilişki. 3. Kazf (namuslu kadına zina iftirası). 4. Hırsızlık: Bir malın çalınması. 5. Dinden dönme (irtidad). 6. Devlete karşı isyan (bağy).

Talak, İslam hukukunda nikah akdinin sona erdirilmesi anlamına gelir. Dört çeşit talak vardır: 1. Rici Talak: Bir veya iki talakla gerçekleşen ve iddet süresi içinde eşlerin tekrar evlenmesiyle sonuçlanabilen boşanmadır. 2. Bain Talak: Vazgeçilmesi mümkün olmayan, eşlerin tekrar bir araya gelemeyeceği ve evlenemeyeceği kesin boşanmadır. 3. Sünni Talak: Eşin hayızlı olmadığı bir dönemde veya cinsel ilişkinin gerçekleşmediği zamanda yapılan tek talakla gerçekleşen boşanmadır. 4. Bid'i Talak: Haram sayılan, kadını hayızlı iken veya temizlik döneminde iki ya da üç talakla boşamak gibi İslam hukukuna aykırı olan boşanmadır.

"Dedeye vermek" ifadesi, iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Hukuki Bağlam: İslam miras hukukunda "dede yetimi" terimi, ölen kişinin çocukları varken torunlarının mirasçı olamayacağını ifade eder. 2. Genel Kullanım: Türkçede "vermek" kelimesi, bir şeyi bir başkasına eriştirmek, iletmek veya bağışlamak anlamında kullanılır.

Zimme ve zimmet kavramları farklı anlamlara sahiptir: - Zimme: İslam hukukunda, bir kişi veya ticaret kuruluşunun borçlarının tümüne verilen isimdir. - Zimmet: Söz, garanti, teminat, kefalet gibi anlamlara gelir ve bir kişinin borçlanmaya ehil olması durumunu ifade eder.

Bağışın (hibe) şartları İslam hukukuna göre şu şekildedir: 1. Bağış Yapanda Bulunması Gerekli Şartlar: Bağış yapan kişinin akıllı ve ergen olması şarttır. 2. Bağış Yapılan Malda Bulunması Gerekli Şartlar: Mal, bağış yapıldığı anda mevcut olmalıdır. 3. Malın Bağış Yapana Ait Olması: Başkasına ait olan bir malı, onun izni olmadan bağışlamak caiz değildir. 4. Teslim Alma: Bağışın tamamlanmış olması için bağış yapılan malın teslim alınması gereklidir. 5. Yaş ve Sağlık Durumu: Kan bağışında bulunmak için genellikle 18-65 yaş aralığında olmak ve genel sağlık durumunun iyi olması gerekir.