İslamHukuku

"Eşyada aslolan ibahadır" ifadesi, İslam hukukunda bir şeyin haram olduğuna dair bir delil yoksa serbest ve helal kabul edilmesi anlamına gelir. Bu ilke, Mecelle kitabında Ahmet Cevdet Paşa tarafından ortaya konulmuştur.

Osmanlı vergi sistemi iki ana bölüme ayrılır: 1. Şer'i Vergiler: İslam hukukuna dayanan ve Kur'an ile Sünnet'ten kaynaklanan vergilerdir. 2. Örfi Vergiler: Devletin mali sıkıntılar nedeniyle zorunlu olarak koyduğu vergilerdir.

Sedd-i zerâi'nin şartları şunlardır: 1. Meşrû bir fiil: Vasıta konumunda olan ve kendi başına mubah olan bir fiil. 2. Meşrû olmayan bir sonuç veya fiil: Bu fiilin yol açacağı şer'an sakıncalı bir sonuç veya gayri meşrû bir fiil. 3. Kuvvetle muhtemel ilişki: Vasıta konumundaki meşrû fiilin, meşrû olmayan sonuca götürmesinin kuvvetle muhtemel olması.

Lakit çocuk (terk edilmiş çocuk), İslam hukukuna göre devlet başkanına veya onun temsilcisine verilir. Çocuğu bulan kişi, eğer belirli şartları taşıyorsa (akıl sağlığı yerinde, Müslüman, güvenilir vb.), onu himaye edebilir ancak çocuğun velisi olamaz.

Hile-i şeriyye uygulaması, İslam hukukunda haramdan kurtulmak ve helâle kavuşmak için caiz görülmüştür ve bu nedenle yasaklanmamıştır.

Müstear ve müsteir terimleri hukukta farklı anlamlara sahiptir: 1. Müstear: Bu terim, takma ad veya mahlas anlamına gelir ve bir kişinin gerçek adının yerine kullandığı başka bir adı ifade eder. 2. Müsteîr: İslam hukukunda ise müsteîr, ödünç alan anlamına gelir ve bir şahsın, bir malı karşılıklı rıza ile başka bir şahsa karşılıksız olarak ödünç vermesini ifade eden iare akdi kapsamında kullanılır.

İslam hukukuna göre süt kardeşliği, genellikle iki yıl süren emzirme dönemi boyunca devam eder.

"İslam Hukukunda Temel Hak ve Hürriyetler" kitabı 312 sayfadan oluşmaktadır.

Re'y ve içtihat, İslam hukukunda müctehid imamlar döneminde sistemleşmeye başlamıştır.

"Seneme boşadım şakası" ifadesi, şaka amaçlı olarak eşine "seni boşadım" demek anlamına gelir. İslam hukukuna göre, şakayla yapılan boşama da ciddi kabul edilir ve boşanma gerçekleşir. Bu nedenle, böyle bir şaka evlilik ilişkisini sonlandırabilir.

"Talâk 3" ifadesi, İslam hukukunda "boş ol" sözünün üç kez tekrarlanması anlamına gelir ve bu, boşanma ritüelinin bir parçasıdır.

Evet, kadının ve erkeğin parası ayrıdır.

Vedîa akdi, fıkıhta bir kimseye koruması için bir malın bırakılmasını ve bu şekilde bırakılan malı ifade eden bir akit türüdür. Bu akitte, vedîa veren kişi, taşınır bir malı ücretsiz olarak saklanmak üzere vedîa alana tevdi eder ve tevdi alan, malı istendiği zaman iade borcu altına girer.

İslam hukukuna göre evlilikte kadının ve erkeğin hakları şunlardır: Kadının Hakları: 1. Mehir: Evlilikte erkek, kadına bir mehir (düğün malı) vermekle yükümlüdür. 2. Barınma ve Geçim: Erkek, kadına uygun bir yaşam koşulu sağlamakla yükümlüdür. 3. Saygı ve İhtiram: Kadın, eşinden saygı görmeyi hak eder; fiziksel ve psikolojik şiddet yasaktır. 4. Evlilikte Bağımsızlık: Kadın, kendi malına sahip olma hakkına sahiptir. Erkeğin Hakları: 1. Evlilikte İkinci Eş Almak: İslam, erkeğe birden fazla kadınla evlenme izni verir, ancak eşitlik ilkesine dayalıdır. 2. Kadının İtaati: Kadın, evliliği sürdürmek amacıyla, erkeğin geçerli taleplerine uymakla yükümlüdür. 3. Duygusal ve Fiziksel Destek: Erkek, evliliğin sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla kadına duygusal ve fiziksel bakım sağlamalıdır. Türk Medeni Kanunu'na göre ise: 1. Ortak Konut Seçme: Eşler, oturacakları konutu birlikte seçerler. 2. Birlikte Yaşama: Eşlerin birlikte yaşama hakkı vardır ve bu bir yükümlülüktür. 3. Giderlere Katılma: Eşler, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıklarıyla katılırlar.

Bir erkek, İslam hukukuna göre eşini en fazla üç kere boşayabilir. Üçüncü boşamadan sonra, eşler arasındaki evlilik bağı tamamen ortadan kalkmış olur ve yeniden bir araya gelebilmeleri için kadının başka bir erkekle evlenip fiilî bir evlilik hayatı geçirmesi ve ondan boşanıp iddet beklemesi gerekir.

İstihsanın maslahata dayalı çeşitleri şunlardır: 1. İstihsan fi'l-kull: Toplumun genel çıkarlarının gözetilerek bir hükmün diğerine tercih edilmesi. 2. Maslahat-ı mürsele: Şari tarafından muteber veya geçersiz sayıldığına dair bir delil bulunmayan, insanlara fayda sağlayan veya zararı gideren maslahatlar. 3. İstihsanu'l-kıyas: Birbiriyle çatışan iki kıyastan birinin, dinin kolaylığı güçlüğe tercih etme ilkesi doğrultusunda seçilmesi.

"Haddi" kelimesi iki farklı anlamda kullanılabilir: 1. Boşama anlamında: "Haddi", İslam hukukunda boşamada kullanılan sözleri söyler söylemez evliliği sona erdiren bir ifadedir. 2. Genel anlamda: "Haddini bildirmek" deyimi, sert bir karşılıkla uslandırmak, yola getirmek, cezalandırmak anlamına gelir.

Şad ve mehir farklı kavramlardır. Mehir, İslam hukukunda erkeğin evlenirken kadına verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği para, mal veya menfaat hediyesidir. Şad ise, evlilikle ilgili bir terim değildir ve bu bağlamda kullanımı bulunmamaktadır.

Celde cezası, İslam hukukunda kırbaç veya değnekle uygulanan bir tür ceza anlamına gelir. Bu ceza, Kur'an'da iki yerde geçmektedir: 1. "Zina eden erkek ve kadından her birine yüzer celde vurun" (en-Nur, 24/4). 2. "Muhsan kadınlara zina iftirasında bulunup da dört şahit getiremeyenlere seksen celde vurun" (en-Nur, 24/4). Celde cezası, genellikle zina, kazf (iftira) ve şarap içme suçları için öngörülmüştür.

Mihir (veya mehir), İslam hukukunda erkeğin evlenirken kadına verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği para ya da mal olarak tanımlanır. Mehir, iki kısma ayrılır: 1. Mehr-i muaccel: Nikâh sırasında veya öncesinde peşin olarak ödenen mehirdir. 2. Mehr-i müeccel: Nikâh sırasında belirlenip ödenmesi sonraya bırakılan mehirdir.