İnsanDavranışı

Psikososyolojik yaklaşım, bireysel psikoloji ile toplumsal faktörler arasındaki etkileşimi incelemek için psikoloji ve sosyolojinin unsurlarını birleştiren bir çalışma alanıdır. Bu yaklaşım, bireyin ve grubun farklı sosyal bağlamlarda nasıl davrandığını anlamaya çalışır. Psikososyolojik yaklaşımın bazı kullanım alanları: İş dünyası: Olumlu çalışma ortamları yaratma, ekip motivasyonunu artırma ve çatışmalar çözme. Pazarlama ve satış: Tüketici davranışlarını analiz etme ve demografik özelliklere uygun stratejiler geliştirme. Sosyal hizmet: Bireylerin sosyal refahını artırma, engellerle başa çıkmalarına destek olma ve sorumluluklarını yerine getirebilmeleri için güven duygularını güçlendirme.

Bazı yalanların söylenmesinin bazı nedenleri: İstenmeyen sonuçlardan kaçınmak. Çıkar sağlamak. Başkalarını korumak. Fiziksel zararlardan kurtulmak. Takdir toplamak. Garip sosyal durumlardan kurtulmak. Utanmamak. Özel hayatı korumak. Yalan söyleme nedenleri, kişinin psikolojik durumu, sosyal bağlamı ve kişisel değerleriyle yakından ilişkilidir.

Hayalleri kimseye söylememek için bazı nedenler: Kıskançlık ve çekememezlik: İnsanlar kıskançlık veya çekememezlik nedeniyle hayalleri gerçekleştirmeye çalışan kişiye engel olabilir veya heves kırıcı sözler söyleyebilir. Olumsuz enerji: Kötü enerjiden etkilenme endişesi. Acele karar verme: Hayalleri gerçekleştirmek için acele edildiğinde, en doğru kararın verilip verilmediğinden emin olunamayabilir. Ancak, hayalleri kimseyle paylaşmamak, kişinin potansiyelini gerçekleştirmesini de engelleyebilir. Bu nedenle, hayalleri paylaşmanın mı, yoksa gizli tutmanın mı daha doğru olduğu, kişinin kendi tercihine ve durumuna bağlıdır.

İnsanın fabrika ayarlarını bozan bazı unsurlar: Sosyal izolasyon ve yalnızlık. Modern yaşam koşulları. Algoritmalar. Aceleci ve yüzeysel iletişim. İnançlar ve ön kabuller.

Olgun insanların kurduğu cümlelere örnek olarak şunlar verilebilir: "Bu kararımı olgunlukla karşıladı". "Ne zaman olgunlaşacaksın merak ediyorum". "Artık biraz olgunlaşmanın zamanı gelmedi mi?". "Olgun insan işini, basit insan kazancını düşünür". "Sustuğunu bilen olgundur, bildiğini susan değil". "Dürüstlük bir ideal değil, olman gereken olgunluktur". "Olgun insan, bütün bildiğinin, hiçbir şey bilmediğini bilmek olduğunu itiraf edendir". Ayrıca, Tolstoy'a göre olgun insanın kurduğu cümlelerden biri de "Başkalarını anlamak olgunluk, kendi kendini anlamak ise daha üstün bir olgunluktur" şeklindedir. Olgun insanların kurduğu cümlelerin tam listesine webindeks.blogspot.com sitesinden ulaşılabilir.

İnsan, çeşitli nedenlerle beklentilerin esiri olabilir: Toplumsal ve kültürel şartlanmalar. Hırs ve kaygı. Karşılaştırma ve kıskançlık. İlişkilerde kontrol arzusu. Onaylanma ihtiyacı. Beklentilerin esiri olmamak için, gerçek niyetlerin farkında olmak ve beklentileri fark ederek onları gözden geçirmek önemlidir.

Erving Goffman'ın "Etkileşim Ritüelleri" kitabı, yüz yüze etkileşimleri ve bu süreçte ortaya çıkan davranışları inceler. Goffman, insanların etkileşim sırasında roller üstlendiğini ve bu rollerin, benliğin sunumu ve sosyal kimlik oluşturma sürecinde önemli olduğunu savunur. Goffman, etkileşim ritüellerini şu unsurlar üzerinden açıklar: Yüz ve yüz çalışması: Etkileşim sırasında kişinin duygularını yansıtan yüz, kırılgan bir yapıdır ve yüz çalışması, bu düzeni korumak için yapılan çabaları ifade eder. Hürmet ve tavır: Hürmet, toplumda çeşitli ritüellerle ifade edilen bir saygı biçimidir; tavır ise kişinin davranışlarıyla karşısındakine verdiği önemin göstergesidir. Mahcubiyet: Mahcup olma durumu, bireylerin rollerine sadık kalamadıklarını gösterir ve sosyal değişime katkı sağlar. Eylem ve risk: Eylem, belirli yetenekler ve kişilik vasıfları gerektirir; risk alma, karakterin kazanılmasında önemlidir. Kitap, etkileşim ritüellerinin insanlar arasındaki en sıradan faaliyetleri bile nasıl şekillendirdiğini ortaya koyar.

"Ele verir, kendi yer" ifadesi, bir atasözü değildir. Ancak, "ele verir talkını (telkini), kendi yutar salkımı" atasözü, başkalarına verdiği öğütleri kendisi uygulamayan kişiler için kullanılır. Bu atasözünün açıklaması şu şekildedir: "Ele verir talkını" ifadesi, bir kişinin başkalarına öğüt vermesini ifade eder. "Kendi yutar salkımı" ifadesi ise, bir kişinin kendi öğütlerine uymadığını ifade eder. Örnek cümleler: "Başkalarına sürekli sağlıklı beslenmeye dair öğütler veren bu kişi, kendisi ise fast food yiyor. Ele verir talkını, kendi yutar salkımı." "Eşine sürekli dürüst olmanın önemini anlatan bu kişi, kendisi ise eşine yalan söylüyor. Ele verir talkını, kendi yutar salkımı." "Çocuklarına sürekli sorumluluk almanın önemini anlatan bu anne, kendisi ise sorumluluklarını yerine getirmiyor. Ele verir talkını, kendi yutar salkımı."

Octalysis Modeli, oyunlaştırma tasarımında kullanılan ve insan motivasyonunu yönlendiren sekiz temel duyguyu analiz eden bir çerçevedir. Octalysis Modelinin sekiz temel duygusu: 1. Anlam Yükleme (Epic Meaning). 2. Başarma Hissi (Accomplishment). 3. Güçlenmek (Empowerment). 4. Sahiplenme Hissi (Ownership). 5. Sosyal Etki (Social Influence). 6. Kıtlık ve Sabırsızlık (Scarcity & Impatience). 7. Öngörülemezlik ve Merak (Unpredictability & Curiosity). 8. Kayıp ve Kaçınma (Loss & Avoidance). Bu model, puan, rozet, liderlik tablosu gibi oyun mekaniklerinin yanı sıra avatar, meydan okuma, söz verme, takım kurma gibi 100’den fazla oyun mekaniğini de içerir.

Düşünceli bir insan, başkalarının iyiliğini düşünür ve onların mutlu olması için çaba gösterir. Düşünceli insanların yaptığı bazı şeyler şunlardır: Empati kurmak: Başkalarının duygularını anlamaya çalışır. İnce düşünmek: Detayları önemser ve incelikli davranışlar sergiler. Yardım etmek: İhtiyacı olan kişilere yardım etmeyi düşünür. Planlı olmak: Davranışlarını ve sözlerini önceden düşünür. Ancak, düşünceli olmak her zaman olumlu sonuçlar doğurmayabilir; bazen kişi, başkalarının düşüncesizliği nedeniyle incitilebilir.

Kadınlarda video izlemenin daha çok olmasının birkaç nedeni vardır: Faydalı içeriklere ilgi: Kadınlar genellikle yemek tarifi, çiçek bakımı gibi konularda bilgi edinmek için video izler. Duygusal bağ kurma: Dizi ve filmlerdeki karakterlerle empati kurarak duygusal bağ kurarlar, bu da duygusal ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olur. Sosyal etkileşim: Sevdikleri dizi veya filmleri arkadaşlarıyla paylaşarak ortak bir konu üzerinde sohbet etme ve ilişkilerini güçlendirme fırsatı bulurlar. Kaçış ve rahatlama: Yoğun iş temposu veya günlük streslerden uzaklaşmak için dizi ve film izlemeyi tercih ederler. Farklı dünyalara yolculuk: Dizi ve filmler, farklı kültürleri, yaşam tarzlarını ve deneyimleri keşfetme fırsatı sunar.

İçten gelen istek ve arzuya şu isimler verilebilir: Şevk. Tutku. Murat. İhtiras. İştiyak. Ayrıca, arzu kelimesi de içten gelen istek ve özlemi ifade eder.

MAHB, Malezya Havalimanları Holding Berhad'ın kısaltmasıdır ve havalimanı yönetimi ve işletmeciliği ile ilgilenir. MAHB'nin bazı faaliyetleri: Havalimanı yönetimi: Malezya'daki 39 uluslararası havalimanının işletilmesi ve yönetimi. Yurtdışı operasyonları: Hindistan'da Indira Gandhi Havalimanı Terminali, Hyderabad'da Rajiv Gandhi Havalimanı Terminali, Türkiye'de Sabiha Gökçen Havalimanı ve Maldivler'deki Male Uluslararası Havalimanı'nın işletilmesi. Hizmetler: Havacılık ve havacılık dışı ürün ve hizmetlerin sunulması. Ayrıca, MAHB, küresel bir ağ olan Millennium Alliance for Humanity and the Biosphere (MAHB) ile de ilişkilidir.

Dedikodu, başkalarının kişisel ve özel konuları hakkında yapılan konuşmalardır. Densizlik ise, genellikle konuşmaması gereken yerde söze karışan, patavatsızlık yapan veya karşı tarafın kalbini kıran kişiler için kullanılır.

Sahip olunamayacak bir şeye sahip olmak istemek, çeşitli psikolojik ve sosyal nedenlerden kaynaklanabilir: Eksiklik hissi ve sosyal karşılaştırma: Çevredeki idealize edilmiş yaşam standartları ve reklamlar, sahip olunmayan şeylere özlemi artırabilir. Duygusal ve psikolojik ihtiyaçlar: Sevgi, saygı, güven ve özgürlük gibi duygusal ve psikolojik ihtiyaçlar, bu tür isteklerin temelinde yatabilir. Sosyal onay ve yer edinme çabası: Görülen her şeye sahip olma arzusu, toplumda yer edinme ve onaylanma çabasının bir yansıması olabilir. Bu tür istekler, bazen vazgeçmenin başlangıcı olup, yenilginin kabullenilmesine dönüşebilir.

En mantıklı insanın hüzünlü olmasının bazı nedenleri: Güven sorunları. Travmatik deneyimler. Hormonal değişiklikler. Toplumsal beklentiler. Algısal farklılıklar. Dış faktörler. Karamsar çevre. Yaşam evreleri. Hüzün duygusuyla başa çıkmak için bir uzmana başvurmak veya duyguları sağlıklı bir şekilde dışa vurma yolları bulmak faydalı olabilir.

İnsan ve eşya ilişkisi, çeşitli açılardan değerlendirilebilir: İşlevsellik ve etkileşim: İnsan, eşyaları işlevsel olarak kullanır ve onlarla etkileşim kurar. Duygusal bağ: Eşyalar, duygusal anlamlar taşıyabilir ve insanlar onlarla duygusal bağ kurabilir. Tüketim kültürü: Tüketim kültürü, insanları eşyaları hızla tüketip atmaya yönlendirir. Değer ve aidiyet: Eşyalar, kişinin statüsünü ve aidiyetini simgeler. İslam düşüncesinde ise eşya, Allah'ın sıfatlarının tecellisi ve insanın Allah'ı tanımasına yardımcı olan bir araç olarak kabul edilir.

Psikoloji deneylerinden bazıları şunlardır: Pygmalion Deneyi. Hırsızlar Mağarası Deneyi. İyi Samiriyeli Deneyi. Hawthorne Etkisi Deneyi. Ross’un Yanlış Ortaklık Etkisi Çalışması. Rosenhan Psikiyatri Deneyi. Göz Rengi Deneyi – Mavi Gözlü/Kahverengi Gözlü Deneyi. Halo Etkisi Deneyi. Seyirci Etkisi Deneyi: Yardım Etme Davranışındaki Azalma. Marshmallow Deneyi – Gecikmiş Tatmin Deneyi. Ayrıca, Asch Deneyi, Stanford Hapishane Deneyi, Milgram Deneyi, Bobo Bebeği Deneyi ve Küçük Albert Deneyi de psikoloji deneyleri arasında yer alır. Psikoloji deneyleri, psikolojik süreçleri ve davranışları anlamak, açıklamak, tahmin etmek ve kontrol etmek için kullanılan bilimsel yöntemlerdir. Bazı psikoloji deneyleri etik açıdan eleştirilmiştir.

Nicanor Parra'nın "İnsanların da yan etkileri var. Bazıları başını döndürürken, bazıları mideni bulandırabiliyor" sözü, insanların farklı etkiler yaratabileceğini; bazı insanların olumlu etkiler bırakırken, bazılarının ise olumsuz etkiler yaratabileceğini ifade eder.

"Yüzde ısrar etmek neden yanlış?" sorusuna doğrudan bir yanıt bulunamamıştır. Ancak, "Yüzde ısrar etme, doksan da olur" sözü, mütevazılığın önemini vurgular.