İngilizce

"Dinner time" ifadesi, yemek zamanı veya yemek saati anlamına gelir ve çeşitli durumlarda kullanılabilir: Genel kullanım: "At dinner time, don't speak with your mouth full" (Yemek zamanı, ağzın doluyken konuşma) gibi cümlelerde kullanılır. Belirli bir zamanı ifade etme: "We arrived at the hotel at dinner time" (Akşam yemeği saatinde otele vardık) cümlesinde olduğu gibi, belirli bir yemek saatini belirtmek için kullanılabilir. Etkinlik veya atmosfer tanımı: "Dinnertime is a cherished moment for families to gather around the table and share their day" (Dinnertime, ailelerin masada toplanıp günlerini paylaşmaları için değerli bir andır) cümlesinde olduğu gibi, bir etkinliğin veya atmosferin tanımında kullanılabilir. Konuşma dilinde kullanım: "During my dinner time, starting at 6pm" (Saat 18:00'de başlayan yemek zamanım sırasında) gibi ifadelerde, aynı bilgiyi tekrar ediyormuş gibi görünse de kullanılabilir.

İngilizce'de "çerçeve" kelimesi "frame" olarak adlandırılır. Ayrıca, "casing", "rim", "mount", "outline" ve "cadre" gibi terimler de çerçeve anlamında kullanılabilir.

En havalı İngilizce isimlerden bazıları şunlardır: Erkekler için: Ace; Maverick; Titan; Shadow; Rogue; Hunter; Wyatt; Zephyr; Hulk; Captain. Kadınlar için: Raven; Serenity; Vixen; Willow; Ruby; Starlight; Siren; Queen; Freya; Bella. Ayrıca, oyun nickleri için de şu örnekler verilebilir: Agresif ve güçlü: Skull Crusher, Death Machine, Terminator, Nightmare, Reaper, Executioner. Komik ve yaratıcı: CtrlAltDefeat, NotAFK, Surgical Noob, GoogleMe, Loading... Error404_SkillNotFound, CouchPotato. İngilizce isim seçerken, kişiliğe uygun olması, anlamını bilmek ve hitap edilen platforma uygun olması önemlidir.

"Started" kelimesi, bir eylem, hareket, aktivite veya işlemin başladığında ya da başlamış olduğunda kullanılır. Bazı kullanım örnekleri: "I started a new job" (Yeni bir işe başladım). "The movie has started" (Film başladı). "He started running" (O koşmaya başladı). Ayrıca, "started" kelimesi bir fiilin geçmiş zaman hali olarak da kullanılır ve bir eylemin daha önce yapılmaya başlandığını ifade eder.

"Enable" kelimesi, bir şeyin gerçekleşmesini olanak sağlamak, mümkün kılmak veya imkân tanımak anlamlarında kullanılır. Bazı kullanım örnekleri: "Insulin enables the body to use and store sugar" (İnsülin, vücudun şekeri kullanmasını ve depolamasını sağlar). "His large income enabled him to live in comfort" (Yüksek geliri, onun rahat yaşamasını sağladı). "To enable virtualization technology on your computer, your Intel or AMD processor must first support this feature" (Bilgisayarınızda sanallaştırma teknolojisini etkinleştirmek için öncelikle Intel veya AMD işlemcinizin bu özelliği desteklemesi gerekir). Ayrıca, bilgisayar alanında "enable" kelimesi, bir dijital elektronik devre elemanını çalışır hale getirmek veya bir işlevi etkinleştirmek anlamında da kullanılır.

Evet, "churchill" ve "çörçil" aynı içeceği ifade eder. Churchill, soda ve limon suyunun karıştırılmasıyla hazırlanan, soğuk bir içecektir.

YDSTime'da farklı seviyelere yönelik içerikler bulunmaktadır: Temel, orta, ileri seviyeler. Çıkmış sorular. YDS, YÖKDİL ve YDT'ye yönelik özel içerikler. Ayrıca, sınav hazırlık paketi alan kursiyerlere mevcut seviyeleri ve hedefleri doğrultusunda adaya özgü haftalık programlar sunulmaktadır.

BFF, İngilizce "Best Friends Forever" ifadesinin baş harflerinden oluşur ve "sonsuza kadar en iyi arkadaş" anlamına gelir. Bu terim, samimi ve yakın arkadaşları ifade etmek için kullanılır. Ancak BFF terimi sadece en yakın arkadaşlar için kullanılmalıdır; başkalarını veya sıradan arkadaşları BFF olarak adlandırmak bu ifadenin değerini azaltabilir ve kafa karışıklığına yol açabilir.

BFF, İngilizce "Best Friends Forever" ifadesinin baş harflerinden oluşur ve "sonsuza kadar en iyi arkadaş" anlamına gelir. Bu terim, samimi ve yakın arkadaşları ifade etmek için kullanılır. Ancak BFF terimi sadece en yakın arkadaşlar için kullanılmalıdır; başkalarını veya sıradan arkadaşları BFF olarak adlandırmak bu ifadenin değerini azaltabilir ve kafa karışıklığına yol açabilir.

İngilizce ve Hintçe aynı değildir, ancak aynı dil ailesi olan Hint-Avrupa dillerinden gelmektedir. İngilizce, Hintçeden etkilenmiştir. Ayrıca, Hindistan'da İngilizce ve Hintçenin karışımı olan Hinglish adı verilen bir dil de bulunmaktadır.

Evet, "freedom" kelimesinin Türkçe karşılığı "özgürlük"tür. "Freedom" ayrıca "bağımsızlık", "hürriyet", "serbestlik" gibi anlamlara da gelir.

Cheers, 1982-1993 yılları arasında yayınlanan bir ABD yapımı televizyon sitcom dizisidir. Komedi ve sabun operası romantizminin bir karışımı olan dizi, Boston'daki kurgusal bir bar olan Cheers'ın çalışanlarının ve müşterilerinin hayatlarını takip eder. Dizinin bazı karakterleri: Sam Malone (Ted Danson). Diane Chambers (Shelley Long). Coach (Nicholas Colasanto). Woody Boyd (Woody Harrelson). Carla (Rhea Perlman). Dizinin düzenli müşterileri arasında kibirli, güvensiz psikiyatrist Dr. Frasier Crane (Kelsey Grammer) ve diğerleri bulunur.

Gross kelimesi İngilizce'de çeşitli anlamlara sahiptir: Brüt, toplam: Özellikle para miktarı için, herhangi bir kesinti yapılmadan önceki toplam tutarı ifade eder. İğrenç, çirkin: Kaba veya kabul edilemez davranışları tanımlamak için kullanılır. Büyük, şişman: Aşırı şişman veya iri yarı kişileri tanımlamak için kullanılır. Hasılat yapmak: Bir miktar para kazanmak veya toplamak anlamına gelir. 144'lük grup: 12 düzine, yani 144 adetlik bir grubu ifade eder.

Cambridge sözlüğü arasında en iyisi olarak değerlendirilebilecek birkaç seçenek bulunmaktadır: Cambridge Yabancılar İçin İleri Seviye Sözlük. Cambridge Akademik İçerik Sözlüğü. Cambridge İş İngilizcesi Sözlüğü. Cambridge sözlükleri, güncel kelimeler, ifadeler ve kullanım örnekleri sunmasıyla öğrenciler ve İngilizce öğrenenler için idealdir. En iyi Cambridge sözlüğünün seçimi, bireysel ihtiyaçlara ve öğrenme tarzına bağlı olacaktır. Cambridge sözlüklerine, dictionary.cambridge.org ve dictionarycambridge.co.uk sitelerinden ulaşılabilir.

Evet, yankesici ve pickpocket aynı anlama gelir. "Yankesici" Türkçe bir terimken, "pickpocket" İngilizce bir kelimedir ve her ikisi de "cüzdan çalan kimse" veya "yan kesicilik yapan kişi" anlamına gelir.

"Mcık" kelimesi, Türkçede argo olarak kullanılan ve kadın cinsel organını ifade eden bir terimdir. Dilbilimciler, kelimenin kökenini Arapça'ya veya küçültme ekinin eklenmesiyle türemesine bağlamaktadır. Ayrıca, "mcık" kelimesi farklı bağlamlarda da kullanılabilir, örneğin değişik bir öpme efekti olarak da ifade edilir. "MCIK" kısaltması ise çeşitli anlamlara gelebilir, örneğin "Miejskie Centrum Interwencji Kryzysowej" veya "Music City Indoor Karting" gibi.

A1 İngilizce seviyesinin kaç ayda öğrenileceği, bireysel farklılıklara ve öğrenme yöntemine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Yoğun bir dil kursu ile. Orta yoğunlukta bir kurs ile. Bireysel çalışma ile. Genel olarak, düzenli ve yoğun bir çalışma programı ile A1 seviyesine ulaşmak için yaklaşık 2 ila 3 ay arasında bir süre gerekebilir.

İngilizce'de "had" fiili, genellikle şu durumlarda kullanılır: Geçmiş zaman (past simple) cümlelerinde: Geçmişte sahip olunan bir şeyi ifade eder. Past perfect tense (miş'li geçmiş zaman) cümlelerinde: Geçmişte gerçekleşen iki olay arasında zaman farkını belirtmek, geçmişteki bir olayın etkisini veya gerçekleşmemiş planları ifade etmek için kullanılır. Geçmişteki zorunlulukları ifade ederken: "Had to" yapısıyla geçmişteki bir zorunluluğu veya mecburiyeti anlatır. "Had" fiili, olumsuz cümlelerde "did not" (kısaltması "didn't") ile olumsuz hale getirilir.

"Fulfill" kelimesi ile kullanılabilecek bazı örnekler: Talepleri karşılamak: "Schools should fulfill the needs of poorer children, giving them a chance in society" (Okullar, daha fakir çocukların ihtiyaçlarını karşılamalıdır). Hayati gerçekleştirmek: "Many people learn landscape architecture to fulfill a dream and passion for nature" (Birçok insan doğaya yönelik bir hayali gerçekleştirmek için peyzaj mimarlığını öğrenir). Yükümlülükleri yerine getirmek: "He initially believed his service would contribute to society and fulfill his duties as a citizen" (Başlangıçta hizmetinin topluma katkıda bulunacağına ve vatandaş olarak görevlerini yerine getireceğine inanıyordu). Potansiyeli geliştirmek: "Her immediate goal was to complete her novel, but her long-term goal was to fulfill her potential as a writer" (Onun öncelikli hedefi romanını tamamlamaktı, ancak uzun vadeli hedefi yazar olarak potansiyelini geliştirmekti).

Tayt kelimesinin İngilizce karşılıkları şunlardır: Tights; Leggings; Spandex.