HalkHikayeleri

Köroğlu ismi, Türk halk hikayesi kahramanı olmasından dolayı Türk ismi olarak kabul edilir.

“Kırk yıllık hatrı var” sözü, Üsküdarlı Bilge Yusuf ile Rum balıkçı Stelyo’nun hikayesine dayanmaktadır. Bu hikaye, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. tarafından 19. yüzyıla ait Osmanlı geleneğini günümüze taşımak amacıyla fincana işlenmiştir.

Erzincan'da anlatılan bazı hikayeler şunlardır: 1. Belkıs Hikayesi: Selçuklular döneminde Erzincan'ın adının Belkıs olduğu ve Mevlâna'nın babasının burayı çok beğenerek "Erzen cani men amed" dediği söylenir. 2. Keşiş Dağı Efsanesi: Erzincan'ın kuzeydoğusunda yer alan Keşiş Dağı'na, keşişin kızının göldeki suyun kaynadığını fark etmesi ve keşişin Erzincan'a kışın geldiğini anlaması üzerine bu ismin verildiği rivayet edilir. 3. Kazankaya Efsanesi: Munzur Dağları'nda, bir kadının fırtınadan korunmak için süt kazanının içine girmesi ve taşınarak Kazankaya olarak anılması hikayesi. 4. Cimnili Baba Efsanesi: Askerlik döneminde haksız yere dövülen ve ateşin üzerinde yanmadan duran Ciminli Baba'nın hikayesi. 5. Vartinik Efsanesi: Erzincan'ın Yalnızbağ köyündeki Vartinik mevkisinde altın olduğuna inanılan ve bir molla ile arkadaşlarının altınları çıkarmak için dua etmeleri sonucu yaşlı bir kadının altına dönüştüğü hikaye. Ayrıca, Erzincan'da halk hikayeleri olarak da Kerem ile Aslı, Köroğlu, Arzu ile Kamber gibi aşk ve kahramanlık temalı hikayeler anlatılmaktadır.

“Davulun sesi uzaktan hoş gelir” atasözünün hikayesi şu şekildedir: Bir kızı, istemediği bir adama zorla evlendirmişler. Kızın evinin önünde, davullar, zurnalar çalmaya başlamış. Gelin kız içini çekmiş: “Ahhh, ahh” demiş. “Davulun sesi uzaktan hoş gelir”.

Cenkname, Türk edebiyatında Hz. Ali ve çevresinde gelişen destansı halk hikayeleri olarak tanımlanır. Özellikleri: 1. Kaynaklar: İslam tarihi, dini kıssalar ve menkabeler, efsane ve masallar gibi çeşitli kaynaklardan beslenir. 2. Konu: Genellikle din adına yapılan savaşları ve kahramanlıkları konu alır. 3. Şekil: Nazım, nesir veya nazım-nesir karışık olarak kaleme alınır. 4. Tipler: Hikayelerde Müslüman ve gayrimüslim tipler yer alır, soyut ve olağanüstü özellikler taşıyan varlıklar sürekli sahnededir. 5. Amaç: Topluma ahlaki değerler ve tarih şuuru kazandırmayı amaçlar.

"Güle Yel Değdi" türküsünün hikayesi, ünlü Türk halk hikayelerinden biridir. Hikaye, bir köyde yaşayan genç bir çiftçi ve güzel bir kız arasındaki aşkı anlatır. Çiftçi, kızı sevdiği için üzgündür ve bir gün tarlada çalışırken kendini temizleyen bir yel rüzgarıyla karşılaşır. Kız, güle dokunurken rüzgar çıkarak kızın yüzüne çarpar.

Bahçe cücesi hikayesi, Avrupa halk hikayelerine ve mitolojisine dayanmaktadır. Başlangıçta bahçe cüceleri, evin ve toprağın koruyucuları olarak kabul edilirdi ve iyi şans getirmekle ve hazineleri korumakla görevliydiler. 19. yüzyılda Almanya ve İngiltere'de kitle üretiminin başlamasıyla birlikte, bahçe cüceleri popüler bir dekoratif eleman haline geldi. Günümüzde bahçe cüceleri, modern peyzaj tasarımında da kullanılmaya devam etmekte ve iyi şans, fantezi ve büyü sembolü olarak görülmektedir.

"Hayber Kalesi Cengi" hikayesi, Hz. Ali'nin kahramanlıklarına dayanan bir Türk halk hikayesidir.

Selvihan'ın hikayesi, iki farklı halk hikayesinde yer almaktadır: 1. Ercişli Emrah ile Selvihan Hikayesi: Bu hikayede, Ercişli Emrah adlı bir aşık, Van Kalesi Bey'i Miroğlu Ahmet'in kızı Selvihan'a aşık olur. 2. "Saçlı Yılan ile Selvihan Hikayesi": Bu hikayede ise, Selvihan adlı bir Yörük gelini ile Saçlı Yılan'ın dostluğu ve bu dostluğun acı bir şekilde sona ermesi anlatılmaktadır.

Yalancı Eşek Hikayesi, Türk folklorunda yer alan ve yalan söylemenin olumsuz sonuçlarını vurgulayan bir halk hikayesidir. Hikayede, bir adam yolda bir eşeğe rastlar ve ona ileride bir dağ kadar büyük bir hazine bulunduğunu söyler. Saatlerce yürümelerine rağmen herhangi bir hazine bulamayınca eşek, adamın yalan söylediğini anlar ve öfkelenerek adamın sırtına tekme atar.

Halk hikayeleri, genellikle sevgi ve kahramanlık konularını işleyen, kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarılan uzun soluklu anlatım türleridir. Konularına göre halk hikayeleri üç ana başlıkta incelenir: 1. Aşk Hikayeleri: Toplum hafızasında uzun süre yaşayan aşkların hikayeleştirildiği türdür. 2. Dini Temalı Kahramanlık Hikayeleri: Tarihe mal olmuş kahramanları veya dinsel açıdan önemli kabul edilen erdemli kişileri konu edinir. 3. Destani Halk Hikayeleri: Destana ait bazı özellikleri barındıran hikayelerdir.

"Zührem" türküsünün hikayesi, "Tahir ile Zühre" halk hikayesine dayanmaktadır. Hikayenin özeti şu şekildedir: Bir padişah ve vezirin çocukları olmaz. Dokuz ay on gün sonra padişahın bir kızı, vezirin de bir oğlu olur. Ancak Zühre'nin annesi, Beliboncuk adlı büyücüden aldığı şerbeti içirerek padişahın fikrini değiştirir ve Tahir'i saraydan kovar. Yıllar sonra Tahir, Zühre'nin Billur Köşk'te olduğunu öğrenir ve oraya gider. Tahir, kalede türlü işkenceler görür ve yedi yıl orada kalır. Tahir, aşık kılığına girerek düğün evine varır ve Zühre'yi kaçırmayı planlar. Tahir'in ölümünü duyan Zühre de oracıkta can verir. Zühre'nin mezarının üstünde bir pembe gül, Tahir'in mezar