Grammar

Mişli geçmiş zaman İngilizcede Past Perfect Tense olarak ifade edilir. Bu zaman kipini kullanmak için genel yapı şu şekildedir: Subject + had + past participle. Örnek cümleler: - When I woke up, the garden was all white. It had snowed in the night (Uyandığımda bahçe tümüyle beyaza bürünmüştü. Gece kar yağmıştı). - I arrived at the restaurant 20 minutes late and my date had already gone (Lokantaya 20 dakika geç ulaştım ve randevuya çıkacağım kişi çoktan gitmişti bile). - Halfway through the film, I realised I had seen it before (Filmin yarısına doğru geldiğinde, o filmi daha önce seyretmiş olduğumu fark ettim).

"Study" fiilinin past simple (geçmiş basit) hali "studied" şeklindedir.

"Drive" fiilinin past simple (geçmiş basit) hali "drove" olarak kullanılır. Örnek cümleler: - "She drove to the coast last summer" (Geçen yaz sahile sürdü). - "When we lived in the countryside, we drove to the market every weekend" (Kırsalda yaşadığımızda, her hafta sonu pazara sürdük). - "He got up, ate breakfast, and then drove to work" (Kalktı, kahvaltı yaptı ve sonra işe sürdü).

Relative clause (ilgi cümleciği) "kim" (who) ile yapmak için şu adımları izlemek gerekir: 1. Bağlaç Seçimi: "Who" zamiri, cümledeki ismi tanımlamak için kullanılır. 2. Cümle Yapısı: Ana cümleye eklenerek bir kişi hakkında ek bilgi verilir. Bu yapıda "who"dan sonra gelen kısım, ana cümledeki ismi tekrar etmeye gerek kalmadan bağlantı sağlar.

"There is" ve "there are" ifadeleri, İngilizce'de bir şeyin var olup olmadığını belirtmek için kullanılır. - "There is", tekil nesneler veya sayılamayan isimler için kullanılır: Example: "There is a cat in the garden" (Bahçede bir kedi var). Example: "There is water in the bottle" (Şişede su var). - "There are", çoğul nesneler için kullanılır: Example: "There are two cats in the garden" (Bahçede iki kedi var). Example: "There are three books on the table" (Masada üç kitap var). Ayrıca, "there is not" (veya "there isn't") ve "there are not" (veya "there aren't") ifadeleri, olumsuz cümleler kurmak için kullanılır.

İngilizce'de sayılabilen ve sayılamayan isimler (countable ve uncountable nouns) şu şekilde ayırt edilir: 1. Sayılabilen İsimler (Countable Nouns): Bu isimler, sayılabilen nesneleri ifade eder ve tekil ile çoğul halleri vardır. Örnekler: - A book (bir kitap) - Two books (iki kitap). - A dog (bir köpek) - Five dogs (beş köpek). 2. Sayılamayan İsimler (Uncountable Nouns): Bu isimler, sayılamayan nesneleri ifade eder ve sadece tekil halleri vardır. Örnekler: - Water (su). - Rice (pirinç). - Money (para). Farklar: - Sayılabilen isimlerle "many" kullanılır, sayılamayan isimlerle ise "much" kullanılır. - Sayılabilen isimler "a" veya "an" belirteçlerini alabilirken, sayılamayan isimlerle bu belirteçler kullanılmaz.

"Be supposed to" yapısı, aşağıdaki durumlarda kullanılır: 1. Bir işin yapılması gerektiği bildirildiğinde: Bu gereklilik, yapılması gereken bir şeyin henüz yapılmadığını ima eder. 2. Yapılmaması gereken işleri ifade ederken: Örnek: "You aren’t supposed to be here" (Burada olmaman lazımdı/gerekiyordu). 3. Planlanmış işleri ifade ederken: Örnek: "I was supposed to call him at eight o’clock" (Saat sekizde onu aramam gerekiyordu). 4. Genel olarak doğruluğu kabul edilmiş yargıları ifade ederken: Örnek: "A higher interest rate is supposed to curb domestic investment and consumer spending" (Daha yüksek bir faiz oranının yerel yatırımları ve tüketici harcamalarını kısıtlaması bekleniyor).

"Would rather" ifadesinden sonra fiil yalın haliyle kullanılır.

Until ve past simple arasındaki ayrım, kullanım bağlamına göre değişir: 1. Until: Bir eylemin belirli bir zamana kadar devam ettiğini ifade eder. 2. Past simple: Geçmiş zamanda tamamlanmış eylemleri ifade eder. Özetle, until zaman aralığını belirtirken, past simple eylemin tamamlandığını vurgular.

Has ve have ile ilgili örnek cümleler: Have: 1. I have a pencil 2. You have a bike 3. We have a car 4. They have a house Has: 1. He has a cat 2. She has a doll 3. It has a tail 4. The dog has a blue collar

For kelimesi İngilizce'de çeşitli bağlamlarda kullanılabilir ve farklı cümle yapıları oluşturur: 1. Süre Belirtme: Bir eylemin ne kadar süreyle yapıldığını ifade eder. 2. Neden veya Amaç Belirtme: Bir eylemin neden yapıldığını veya hangi amaçla gerçekleştirildiğini belirtir. 3. Hedef veya Alıcı Belirtme: Bir şeyin kimin için olduğunu belirtir. 4. Destek Verme: Bir görüşü veya düşünceyi desteklemek için kullanılır. 5. Takas, Karşılık Belirtme: Bir şeyin neyin karşılığı olarak verildiğini veya ne kadara satın alındığını belirtir. Ayrıca, "for" kelimesi bağlaç olarak kullanıldığında "çünkü" veya "zira" anlamına gelir ve nedeni, gerekçeyi veya açıklamayı belirtir.

Have ve has ile örnek cümleler: Have: 1. I have a pencil 2. You have a bike 3. We have a car 4. They have a house Has: 1. He has a cat 2. She has a doll 3. It has a tail 4. My brother has a new toy

Used to ile olumsuz cümle kurmak için "didn't use to" yapısı kullanılır. Örnek cümleler: - I didn't use to read science-fiction books - You didn't use to live here - We didn't use to go to the lessons

"Prefer" ifadesi ile cümle kurmak için genellikle "to" bağlacı kullanılır. Örnek cümleler: I prefer tea to coffee (Kahveye çayı tercih ederim). She prefers to work independently rather than in a team (Takım halinde çalışmak yerine bağımsız çalışmayı tercih eder). We prefer to go hiking on the weekends (Hafta sonları doğa yürüyüşü yapmayı tercih ederiz). Ayrıca, "prefer" ifadesi "doing something" şeklinde de kullanılabilir: I prefer drinking tea (Çay içmeyi tercih ederim). He prefers classical music over pop music (Pop müziğe göre klasik müziği tercih eder).

There isn’t ile ilgili bazı cümleler: 1. Olumsuz cümle: There isn’t a book on the table 2. Soru cümlesi: Is there a dog in the house? There isn’t a dog in the house 3. Olumsuz cümle: There isn’t any milk in the fridge 4. Olumsuz cümle: There isn’t any money in the bag 5. Olumsuz cümle: There aren’t any clouds in the sky

Advanced Grammar Sınavı, genellikle Cambridge C1 Advanced (CAE) sınavı olarak bilinir. Sınavın yapısı şu şekildedir: - İlk bölüm (90 dakika): Okuduğunu anlama, dil bilgisi ve kelime dağarcığını sınar. - İkinci bölüm (90 dakika): Eşit uzunlukta iki adet yazı yazmayı gerektirir (yaklaşık 250 kelime). - Üçüncü bölüm (40 dakika): Dinlediğini anlama becerisini ölçer. - Son bölüm (15 dakika): İngilizce konuşma becerisini değerlendirir. Sınav, geçme/kalma sistemine sahiptir ve başarılı olanlara süresi dolmayan bir sertifika verilir.

Have got ile ilgili bazı cümleler: 1. Olumlu cümle: I have got a car. (Benim bir arabam var). 2. Olumsuz cümle: I haven’t got a laptop. (Bir dizüstü bilgisayarım yok). 3. Soru cümlesi: Have you got any siblings? (Kardeşin var mı?). Has got kullanımı ise üçüncü şahıs tekil (he, she, it) için geçerlidir: 4. Örnek cümle: She has got two cats. (Onun iki kedisi var).

"Want to" ifadesi, bir şeyi arzulamak veya istemek anlamında kullanılır. Bu ifade, aşağıdaki durumlarda kullanılır: - Gelecek planları yaparken: "I want to go to the beach tomorrow" (Yarın sahile gitmek istiyorum). - Genel istekler için: "I want ice cream" (Dondurma istiyorum). Ayrıca, "want to", "to" kelimesinin diğer kullanımlarıyla da ilişkilidir ve "infinitives" olarak adlandırılan yapıda iki fiilin arasına gelir: "He called me to talk" (Beni konuşmak için aradı).

"Stop" fiili iki ana durumda kullanılır: 1. Ulaç ile birlikte: Devam etmekte olan bir eylemin sonlandığını ifade eder. 2. Mastar ile birlikte: Bir eylemi başka bir şey yapmak için yarıda bırakmak anlamına gelir. Ayrıca, "stop" fiili durak, durdurma, son gibi anlamlarda isim olarak da kullanılabilir.

2. sınıfta "this" ve "that" kullanımı şu şekildedir: 1. "This" (bu) kelimesi, konuşana yakın olan nesneleri veya kişileri tanıtmak için kullanılır. Örnekler: - This is a book (Bu bir kitap). - This is my friend (Bu benim arkadaşım). 2. "That" (şu) kelimesi ise uzaktaki nesneleri veya kişileri belirtmek için kullanılır. Örnekler: - That is a school (Şu bir okul). - That is your car (Şu senin araban).