Gelenekler

Kalandar, Karadeniz bölgesinde, özellikle Trabzon ve Gümüşhane illerinde kutlanan, Rumi takvime göre yılın ilk ayını temsil eden bir yeni yıl kutlamasıdır. Kalandar'ın temsil ettiği bazı unsurlar: Bolluk ve bereket: Kalandar ayında kışlık ihtiyaçların eksik olmamasına dikkat edilir ve temel ihtiyaçlar temin edilir. Dayanışma: Kalandar gecesinde yapılan ritüeller, komşuluk ilişkilerini pekiştirir ve toplumsal dayanışmayı güçlendirir. Eğlence ve şenlik: Kalandar, çeşitli inanışları, eğlenceleri, kostümleri ve sembolleri barındıran bir kutlama geleneğidir. Yeniden doğuş: Farklı kültürlerden etkilenmelerle, Kalandar bolluk, bereket, eğlence ve yeniden doğuşla ilişkilendirilir.

Çinliler, ejderha yılını kutlamaktadır çünkü Çin kültüründe ejderha; güç, şans ve refahın sembolü olarak kabul edilir. Çin takvimine göre her yıl, belirli bir hayvanın egemen olduğu bir yıldır ve bu hayvanın özellikleri o yılın atmosferini belirler. Ayrıca, Çin yeni yılının sabit bir tarihi yoktur; her yılın ilk yeni ayı ile dolunayı arasında kutlanır.

Orta Çağ'da tabutlara açılan deliklerin birkaç farklı sebebi vardı: Diri diri gömülme korkusu. Ölülerle iletişim. Ruhların serbest kalması. Günümüzde böyle bir uygulama bulunmamaktadır.

Nişan tepsisinde yüzükler, tepsinin merkezine genellikle kadife bir yastık üzerinde veya özel kutuları içinde yerleştirilir. Ayrıca, isteğe bağlı olarak tepsi içerisine yüzük yükseltici ve taze çiçek gibi süslemeler de konulabilir. Nişan tepsisi, yüzüklerin yanı sıra kurdele ve makasın da konulduğu bir tepsidir.

Davul zurna, Türk kültüründe yüzyıllardır önemli bir yere sahip olan, halk müziğinin vazgeçilmez enstrümanlarındandır. Davul zurna çalınmasının bazı nedenleri: Düğünler. Askerlik törenleri. Bayramlar ve festivaller. Halk oyunları. Cenazeler. Ayrıca, şaman ayinlerinde, savaş meydanlarında ve Osmanlı Devleti’nde askeri ve resmi törenlerde de davul zurna çalınırdı.

Roma hamamlarında çıplak girilmesinin nedeni, bu hamamların sosyal ve kültürel bir merkez olarak işlev görmesi ve yıkanmanın yanı sıra spor, eğlence, masaj, vücut bakımı ve rahatlama gibi olanakların sunulmasıydı. Ayrıca, hamamlarda kadın ve erkekler için ayrı girişler bulunurdu; kadınlar sabahları, erkekler ise öğleden sonra hamama giderdi.

Barak Türkmenleri, ölüm sonrası üzüntü ve kederi ifade etmek için ağıt yakarlar. Ağıtlar, tamamen doğaçlama olup, yakanın ezberinden ya da o an ve kişi için özel olarak düzenlenir. Ayrıca, Barak kültüründe ağıtlar, toplumsal statüye göre de farklılık gösterir; varlıklı veya saygın birine ya da genç yaşta ölene yakılan ağıtlar daha duygulu ve uzun olur.

Gelin çiçeği, farklı kültürlerde ve inanışlarda çeşitli anlamlar taşır: Güzellik ve temizlik. Afrodizyak etki. Şans ve koruma. Aşk ve tutku. Bolluk ve mutluluk. Saflık ve zarafet. Ayrıca, gelin çiçeğinin düğünlerde atılması, yakalayan kişinin yakın zamanda evleneceğine dair bir inanışa yol açmıştır.

Balbal, Eski Türklerde, kişinin anılması için mezarının veya kurganların etrafına dikilen mezar taşlarına verilen isimdir. Balbal dikilmesinin bazı nedenleri: Kahramanlık ve güç simgesi: Balbal sayısının fazlalığı, ölen kişinin sağ iken gücünün, cesaretinin ve kahramanlığının simgesi olarak kabul edilir. Ahiret inancı: Balballar, ölen kişinin, öbür dünyada hizmetçisi olacak düşmanlarına sahip olması için dikilir. İslamiyet'in kabulünden sonra balbalların yerini mezar taşları almıştır.

Noel Baba'nın çocuklara hediye getirmesinin kökeni, 4. yüzyılda Myra'da (günümüzde Demre, Antalya) yaşamış olan Aziz Nikola'ya dayanır. Noel Baba figürü, zamanla Aziz Nikola'nın bu iyilik dolu efsanesinden türemiştir. Günümüzde Noel Baba, özellikle Batı dünyasında Noel (Christmas) ile yakından ilişkilidir ve yılbaşında hediyeler dağıtan, mutluluk getiren bir figür olarak anılır.

Ebru Gündeş'in 13,5 adlı albümüne bu ismin verilmesinin sebebi, 13 sayısının uğursuzluğuna inananları rahatsız etmemek istemesidir. Gündeş, hem "ara albüm" olması hem de esprili bir yaklaşım sergilemek amacıyla bu ismi tercih ettiğini belirtmiştir.

Türkiye'de en yaygın olan bayram geleneği, Ramazan ve Kurban Bayramlarıdır. Ramazan Bayramı: Bu bayramda çocuklar şeker ve tatlı toplar, insanlar eş, dost ve akraba ziyaretleriyle birbirlerinin bayramını kutlar. Kurban Bayramı: Bu bayramda ekonomik durumu belirli bir seviyenin üzerinde olan kişiler kurban keser ve kesemeyenlere kurban eti verir.

Cadılar Bayramı'nın korkutucu olmasının bazı nedenleri: Kostümler ve makyaj: İnsanlar, kötü ruhları korkutmak ve hayaletlerden saklanabilmek için korkutucu kostümler ve maskeler takarlar. Tarihsel kökenler: Cadılar Bayramı, antik Keltlerin Samhain Festivali'ne dayanır ve bu festivalde kötü ruhlardan korunmak için korkutucu kıyafetler giyilirdi. Korku kültürü: Cadılar Bayramı, korku temalı etkinlikler, filmler ve partilerle kutlanır. Psikolojik etkiler: Korku, bazı insanlar için haz verici olabilir ve Cadılar Bayramı, korkularla yüzleşmek ve dalga geçmek için bir fırsat sunar. Günümüzde Cadılar Bayramı, daha çok eğlenceli bir kutlama haline gelmiştir.

Arap ülkelerinde düğünler genellikle üç gün sürer. İlk gün: Mahalle halkı toplanır, yemekler yapılır ve eğlence başlar. İkinci gün: Kına yakma günüdür, tören gelinin evinde gerçekleşir. Üçüncü gün: Gelin, damadın evine getirilir, düğün ziyafeti verilir ve yeni evlilere yardımlar duyurulur. Düğünlerin süresi, ailelerin maddi durumu ve bölgesel farklılıklara göre değişebilir.

Beşik kertmesi gerçek bir hikayedir, çünkü bu, Anadolu'da eskiden beri var olan bir gelenektir. Dede Korkut Kitabı'nda geçen bu gelenek, erkek ve kızın daha beşikte bebekken, gelecekte evlenmelerine dair verilen kararı ifade eder. Bu gelenek, çeşitli bölgelerde farklı uygulamalarla devam etmiştir: Adana'da, nişanın yapıldığı gün kapı bıçakla kesilir ve çocuklar bu şekilde nişanlanmış olur. Konya'da, beşiğe bıçakla kertik açılır, bu söz kesme anlamına gelir. Kütahya'da, çocukların beşiklerine altın takılır ve sözleşilir. Diyarbakır'da, hoca gelip yarım nikâh kıyar ve çocuğun kulağına okuyup üfler. Ordu'da, beşiklere kurdele veya kolon bağlanır, aile büyükleri söz keser ve nişan yapılır. Günümüzde bu gelenek hukuki bir geçerlilik taşımamaktadır.

Türk töresi, bir toplumda yazılı olmayan, gelenekleşmiş kanun ve kurallardır. Bazı özellikleri: Sözlüdür ve kulaktan kulağa, nesilden nesile aktarılır. Kağan dahil herkes töreye uymak zorundadır. Gelenek, görenek, kurultay ve hakan kararlarından oluşur. Adalet, iyilik, eşitlik ve kişilik gibi değiştirilemeyen maddeleri vardır. Cezalar devlet tarafından verilir, bu da kan davasını engeller. Önemli bazı buyruklar: Ana babaya saygı göstermek. Yalan söylememek. Hırsızlık ve adam öldürme gibi suçların cezasını idam olarak belirlemek.

Türk töresi, bir toplumda yazılı olmayan, gelenekleşmiş kanun ve kurallardır. Bazı özellikleri: Sözlüdür ve kulaktan kulağa, nesilden nesile aktarılır. Kağan dahil herkes töreye uymak zorundadır. Gelenek, görenek, kurultay ve hakan kararlarından oluşur. Adalet, iyilik, eşitlik ve kişilik gibi değiştirilemeyen maddeleri vardır. Cezalar devlet tarafından verilir, bu da kan davasını engeller. Önemli bazı buyruklar: Ana babaya saygı göstermek. Yalan söylememek. Hırsızlık ve adam öldürme gibi suçların cezasını idam olarak belirlemek.

La Tomatina Festivali, katılımcıların stres atmaları ve eğlenmeleri amacıyla düzenlenir. Etkinliğin kökeni, 1945 yılında bir grup gencin aralarındaki kavga esnasında domates kullanmalarına dayanır. Festival, her yıl ağustos ayının son çarşamba günü, İspanya'nın Buñol kasabasında düzenlenir.

Trevi Çeşmesi'ne dilek tutmak, geleneksel olarak bazı inanışlara göre çeşitli anlamlar taşır: Bir madeni para atmak, Roma'ya tekrar ziyaret yapmayı simgeler. İki madeni para atmak, yeni bir aşkı ifade eder. Üç madeni para atmak, evliliği temsil eder. Bu gelenek, çeşmeye atılan paraların belediye tarafından toplanıp hayır kurumlarına bağışlanmasıyla da ilişkilidir. İnanışlar bilimsel temellere dayanmaz.

Roman düğünlerinin uzun sürmesinin birkaç nedeni vardır: Gelenek ve Ritüeller: Düğünler, gelin alayı, damat tıraşı, kına gecesi gibi uzun süren ve detaylı ritüelleri içerir. Toplumsal Buluşma: Düğünler, aileler, akrabalar ve dostları bir araya getirir; bu da eğlencenin ve etkinliğin uzun sürmesine yol açar. Eğlence Kültürü: Romanlar, hayatı müzik ve dansla dolu yaşamayı sever; bu nedenle düğünler, müziğin ve dansın merkezi olduğu uzun etkinlikler haline gelir. Hiyerarşi ve Düzen: Düğünlerde hiyerarşi bulunur ve bu, hem oturma düzeninde hem de dans gibi aktivitelerde uygulanır. Bu durum, organizasyon ve yönetimi zorlaştırabilir.