Gastroenteroloji

EGD (esophagogastroduodenoskopi) aşağıdaki durumlar için yapılır: Teşhis amaçlı: Sindirim sistemi hastalıklarının tespiti için kullanılır. Tedavi amaçlı: Yabancı cisimlerin çıkarılması, kanamanın kontrolü, yemek borusunun daraltılmış kısımlarının genişletilmesi, poliplerin ve kanser öncesi büyümelerin ablasyonu, drenaj veya beslenme tüplerinin yerleştirilmesi gibi işlemler için kullanılır. EGD ayrıca karaciğer sirozu gibi mevcut GI bozuklukları olan ve üst GI hastalıkları riski taşıyan kişilerde düzenli tarama prosedürü olarak da yapılabilir. EGD, genellikle bir gastroenterolog tarafından hastanede veya tıbbi merkezde gerçekleştirilen bir ayakta tedavi prosedürüdür.

Özel hastanede safra kesesi ile ilgili işlemleri genel cerrahi veya gastroenteroloji bölümü doktorları yapar.

Evet, özel hastanelerde endoskopi yapılmaktadır. Bu işlem, genellikle gastroenteroloji veya genel cerrahi bölümlerinde gerçekleştirilir. Endoskopi için gerekli şartlar arasında, uzman kadro, uygun ekipman ve sterilizasyon gibi faktörler bulunmaktadır.

Gastroenteroloji ve reflü farklı kavramlardır, ancak gastroenteroloji reflü hastalığını da kapsar. Gastroenteroloji, sindirim sistemi hastalıklarının teşhis ve tedavisiyle ilgilenen tıbbi bir uzmanlık alanıdır. Reflü ise, mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasıyla ortaya çıkan bir sindirim sistemi hastalığıdır.

Çocuk gaz sancısı için çocuk gastroenteroloji bölümüne başvurulmalıdır.

Gastroloji ve gastroenteroloji arasındaki temel fark, ilgilenilen organ ve hastalık yelpazesidir: - Gastroloji, mide ve bağırsakların hastalıklarıyla ilgilenen bir tıp dalıdır. - Gastroenteroloji ise daha geniş bir perspektifte, sindirim sistemi ile ilişkili tüm organların hastalıklarını ele alır. Dolayısıyla, gastroenteroloji daha kapsamlı bir uzmanlık alanıdır.

Fekal inkontinans, yani dışkı kaçırma, tehlikeli olabilir çünkü bu durum yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen bir sağlık sorunudur. Tehlikeli sonuçları arasında: - Enfeksiyon ve deri ülserleri: Özellikle diyare şeklinde görüldüğünde deri irritasyonları ve dermatitlere yol açabilir. - Sosyal izolasyon: Hastalar sosyal hayattan çekilebilir, utanç ve özgüven kaybı gibi psikolojik sorunlarla karşılaşabilir. - Depresyon ve anksiyete: Fekal inkontinans, depresyon ve anksiyete düzeylerinin artmasına neden olabilir. Tedavi edilmezse fekal inkontinans, osteoporoz, hipertansiyon, koroner kalp hastalığı gibi komplikasyonlara da yol açabilir. Bu nedenle, fekal inkontinans belirtileri yaşayan bireylerin bir kolorektal cerrah veya gastroenteroloji uzmanına danışmaları önemlidir.

Şeker hastalığı (diyabet), mideyi çeşitli şekillerde olumsuz etkiler: 1. Gastroparezi: Şeker hastalığına bağlı sinir hasarları, midenin karıştırma ve itme faaliyetlerini azaltarak mide boşalmasını geciktirir. 2. Bağırsak hareketleri: İnce bağırsak sisteminde bağırsak hareketi bozuklukları ve buna bağlı ishaller görülebilir. 3. Diş ve ağız sağlığı: Şeker hastalığı, diş çürümelerine, ağız içi mantar enfeksiyonlarına ve yemek borusunda mantarların oluşumuna neden olabilir. 4. Karaciğer yağlanması: Diyabete bağlı karaciğer yağlanması, mide ve bağırsak sistemini etkileyen önemli bir sağlık sorunudur. Bu sorunlardan korunmak için şeker seviyesinin kontrol altında tutulması ve gerektiğinde bir gastroenteroloji uzmanına başvurulması önerilir.

Mideye gastroenteroloji veya dahiliye (iç hastalıkları) bölümleri bakar.

Kolonoskopik polipektomi işlemi, genellikle şu adımlarla gerçekleştirilir: 1. Hasta Hazırlığı: Bağırsak temizliği için lavman veya özel ilaçlar kullanılır ve işlem öncesi sedasyon (hafif anestezi) uygulanabilir. 2. Kolonoskopi ile Giriş: Kolonoskop (ucunda kamera olan esnek bir tüp) anüsten içeri sokularak bağırsak incelenir. 3. Poliplerin Çıkarılması: Polipler, endoskopik aletler yardımıyla tabanından tamamen ayrılacak şekilde kazınır. 4. Patolojiye Gönderme: Çıkarılan polipler, kanser riski açısından patolojik incelemeye gönderilir. İşlem sonrası hasta, genellikle aynı gün taburcu edilir ve hafif şişkinlik veya gaz şikâyeti olabilir. Bu tür cerrahi işlemler, mutlaka bir gastroenterolog tarafından yapılmalıdır.

Mide fundus ve korpus mukozasında nodüler görünüm, mide iç yüzeyinde veya duvarında oluşan anormal büyümeler anlamına gelir. Olası nedenler arasında: - Helicobacter pylori enfeksiyonu; - Aşırı alkol tüketimi ve sigara kullanımı; - Stres ve nonsteroid anti-inflamatuar ilaçların aşırı kullanımı; - Kronik gastrit veya gastropati; - Gastroözofageal reflü hastalığı (GERD). Teşhis ve tedavi için bir gastroenteroloji uzmanına danışmak önemlidir.

Dahiliye (İç Hastalıkları) ve Gastroenteroloji farklı uzmanlık alanlarıdır, ancak bazı durumlarda birbirleriyle örtüşebilirler. Dahiliye, genel olarak vücudun iç organlarının hastalıklarıyla ilgilenir ve böbrek hastalıkları da dahil olmak üzere geniş bir yelpazede sağlık sorunlarını kapsar. Gastroenteroloji ise sindirim sistemi (mide, bağırsaklar, karaciğer, safra kesesi ve pankreas) hastalıklarıyla ilgilenen bir tıp dalıdır. Özetle, Dahiliye genel sağlık kontrolü ve çeşitli iç organ hastalıklarının teşhisi için giderken, Gastroenteroloji özellikle sindirim sistemi rahatsızlıklarında uzmanlaşmıştır.

Gastroenterolog, mideye çeşitli yöntemlerle bakar: 1. Endoskopi (Gastroskopi): Ağızdan mideye kadar olan kısmın kamera ile görüntülenmesini sağlar, ülser, gastrit ve reflü gibi hastalıkları teşhis eder. 2. Kolonoskopi: Kalın bağırsağın iç yüzeyini detaylı görmek için kullanılır, polip ve kanser taraması için gereklidir. 3. Karın Ultrasonu: Karaciğer, safra kesesi ve pankreas gibi organlardaki yapısal değişiklikleri değerlendirmek için kullanılır. 4. Kan Testleri: Karaciğer fonksiyon testleri ve hepatit belirteçleri gibi, midenin sağlıklı çalışıp çalışmadığını gösterir. 5. Dışkı Testleri: Kan, parazit veya bakteri varlığını tespit etmek amacıyla yapılır. Bu yöntemler, gastroenterologun mide ve sindirim sistemi hastalıklarını doğru şekilde teşhis etmesine yardımcı olur.

Mide kardiya ameliyatı, genellikle gastroözofageal reflü hastalığı (GERD) veya mide fıtığı gibi durumları tedavi etmek amacıyla yapılır. Ameliyat iki farklı yöntemle gerçekleştirilebilir: 1. Açık Ameliyat: Karın bölgesinde büyük bir kesi yapılarak mideye ulaşılır. 2. Laparoskopik Ameliyat (Kapalı Yöntem): Küçük kesilerle karın içine girilir ve bir kamera yardımıyla işlem yapılır. Ameliyat süreci: 1. Ön Hazırlık: Hastanın tıbbi geçmişi alınır, gerekli testler yapılır ve diyet planı oluşturulur. 2. Ameliyat: Hasta genel anestezi altına alınır ve midenin boyutu küçültülür veya midenin bir kısmı çıkarılır. 3. Sonrası: Hastanın hastanede kalış süresi genellikle 2-4 gün arasında değişir, beslenme düzeni yavaş yavaş normalleşir ve düzenli kontroller yapılır. Her cerrahi işlemde olduğu gibi, mide kardiya ameliyatının da riskleri vardır ve bu nedenle bir gastroenterolog veya cerrah ile detaylı bir değerlendirme yapılması önemlidir.

Adem Yüksel, Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde gastroenteroloji cerrahisi uzmanı olarak çalışmaktadır.

Doç. Dr. Mustafa Yılmaz gastroenterolog olarak Denizli Pamukkale Üniversitesi Hastanesi'nde çalışmaktadır.

Sydney Sınıflaması, mide biyopsilerinin histopatolojik değerlendirilmesi için kullanılan bir sistemdir. Bu sınıflamada, gastrik mukozada görülebilecek beş ana histopatolojik özellik derecelendirilir: 1. Kronik enflamasyon. 2. Polimorf nüveli lökosit (PNL) aktivasyonu. 3. Atrofi. 4. İntestinal metaplazi. 5. H. pylori yoğunluğu.

Barrett özofagusunda displazi belirtileri genellikle özofagusun diğer hastalıklarıyla benzerdir ve uzun süreli reflü hastalığı bulunan kişilerde ortaya çıkar. Bu belirtiler şunlardır: Ağıza acı su gelmesi; Göğüste ve boğazda yanma hissi; Açıklanamayan ses kısıklıkları ve uzun süreli öksürük; Diş ve diş eti problemleri; Hıçkırık atakları; Geğirme; Yutma güçlüğü. Teşhis için endoskopi ve biyopsi gereklidir.

Gastroenteroloji, kabızlığın tedavisinde yardımcı olabilir. Kabızlık sorunu yaşayan kişiler, bir gastroenteroloji uzmanına başvurarak uygun tedavi yöntemlerini öğrenebilirler. Kabızlığın giderilmesinde önerilen bazı yöntemler şunlardır: Bol su içmek: Yeterli miktarda su tüketimi, bağırsakların düzgün çalışmasını sağlar. Lifli gıdalar tüketmek: Meyve, sebze, tam tahıllar ve baklagiller gibi lif açısından zengin besinler dışkının hacmini artırır. Düzenli egzersiz yapmak: Fiziksel aktivite, sindirim sistemini teşvik eder. Probiyotik yiyecekler: Yoğurt, kefir gibi probiyotikler, bağırsak sağlığını iyileştirir. Doğal müshiller: Keten tohumu, erik ve kuru incir gibi doğal müshiller kullanılabilir. Eğer kabızlık sorunu uzun süre devam ederse, doktor kontrolünde müshil veya dışkı yumuşatıcı ilaçlar reçete edilebilir.

Yutkunma zorluğu (disfaji) için kullanılan cihazlar, tanısal ve tedavi edici olmak üzere iki ana kategoriye ayrılır: 1. Tanısal Cihazlar: Yutkunma zorluğunun nedenini belirlemek için kullanılır. Bu cihazlar arasında: - Kontratlı Röntgen: Yemek borusunu kaplayan ve röntgende daha iyi görünmesini sağlayan bir solüsyon kullanılır. - Endoskopi: Boğazdan içeri endoskop adı verilen ince, esnek ve ışıklı bir alet geçirilir. - Özofajial Manometri Testi: Yemek borusunun içine küçük bir tüp yerleştirilerek kas aktivitesi ölçülür. 2. Tedavi Edici Cihazlar: Yutkunma zorluğunu gidermek için kullanılır. Bu cihazlar arasında: - Stent Yerleştirme: Yemek borusundaki daralmayı veya tıkanıklığı açmak için metal veya plastik bir tüp yerleştirilir. - Cerrahi Müdahale: Tümör veya anatomik sorunlar için cerrahi operasyon gerekebilir. Yutma zorluğu yaşayan kişilerin, uygun cihaz ve tedavi yöntemini belirlemek için bir gastroenteroloji veya genel cerrahi uzmanına başvurmaları önerilir.