Denizbilim

Denizde fırtınanın oluşturduğu dalga boyu, normal koşullarda birkaç santimetre ile birkaç metre arasında değişebilir. Ancak, şiddetli fırtınalarda ve kasırgalarda dalga boyu 5 metreye kadar ulaşabilir.

Gölün derinliğini ölçmek için iskandil adı verilen bir yöntem kullanılır. Bu yöntemde, ekograf adı verilen aletlerle deniz dibine ses dalgaları gönderilir ve yankının kaç saniyede döndüğü hesaplanır. Böylece ses hızından hareket edilerek derinlik ölçümü yapılır.

Okyanusun en derin yeri olan Mariana Çukuru'nun yüzde 5'i keşfedilmiştir.

En derin su katmanı, hadalpelogik katmandır.

Okyanus katmanları, farklı derinliklerde ışık, sıcaklık ve basınç değişikliklerinden dolayı oluşur. Başlıca okyanus katmanları şunlardır: 1. Fotik Zon: Güneş ışığının ulaşabildiği üst katmandır. 2. Mezopelajik Zon: Işığın azaldığı orta katmandır. 3. Batipelajik Zon: 1.000 metre derinlikten sonra ışık görülmez, bu nedenle bu katmana "gece yarısı bölgesi" denir. 4. Hedalpelajik Zon: Okyanus tabanına kadar uzanan en derin katmandır.

Denizlerdeki çukurlara "derin deniz çukurları" veya "okyanus çukurları" denir.

Coğrafyada "gelgit" ve "kabarma" terimleri, deniz sularının Ay'ın çekimi nedeniyle kabarıp çekilmesi olayını ifade eder. Gelgit (medcezir) olarak da bilinen bu durum, okyanuslarda ve denizlerde suların alçalıp yükselmesi hareketleridir. Kabarma ise gelgit olayının bir parçası olup, Ay ve Güneş'in çekim güçlerinin birbirine eklenmesi sonucu su seviyesinin daha fazla yükselmesi durumunu ifade eder.

Denizler ve okyanuslar, çeşitli özelliklerde farklılık gösterir: 1. Boyut ve Derinlik: Okyanuslar, denizlere göre daha büyük ve daha derin su kütleleridir. 2. Sıcaklık ve Tuzluluk: Okyanusların tuzluluk oranı daha az değişir ve karaların sıcaklık koşullarından daha az etkilenir. 3. Su Hareketleri: Okyanuslarda dalga, gelgit ve akıntı gibi hareketler daha belirgindir. 4. Bağlantı Durumu: Okyanuslar, kıtalar arasında geniş su kütleleri olarak yer alırken, denizler okyanuslarla bağlantılı ancak daha küçük su kütleleridir.

Dünyanın en derin noktası olarak kabul edilen Mariana Çukuru'nun derinliği yaklaşık 10.994 metredir.

Mariana Çukuru'nun en derin yerinde, Challenger Deep olarak adlandırılan nokta bulunmaktadır ve bu noktanın derinliği 10.994 metredir. Bu derinlikte, aşırı basınçlı ve soğuk ortamda yaşayabilen mikroorganizmalar, balıklar ve yengeçler gibi canlılar yaşamaktadır.

Delikli Koy'da dalgaların olmamasının nedeni, koydaki doğal kaya yapısının ve rüzgar yönünün bu durumu etkilemesidir. Koy, güneyden esen lodosa zaman zaman teslim olsa da, genel olarak kuzey rüzgarlarına karşı korunaklı bir konumdadır. Bu nedenle, Delikli Koy'da diğer bölgelere kıyasla daha az dalga görülür.

Denizlerin altındaki karanlık ifadesi, derin denizlerin ve okyanusların 200 metre ve daha derinlerinde ışığın neredeyse tamamen yok olmasını ifade eder. Denizlerdeki dalgalar ise, farklı yoğunluktaki su katmanları arasında meydana gelen iç dalgalar olarak adlandırılır.

Evet, "ocean" (okyanus) "sea" (deniz) kelimesinin bir türüdür. Ocean, dünyanın hidrosferinin büyük bir kısmını oluşturan, tuzlu sudan oluşan ve genellikle daha geniş ve derin olan büyük bir su kütlesidir. Sea ise okyanusun bir parçası olup, genellikle kısmen karayla çevrili daha küçük bir su kütlesidir.

Bloop sesi, 1997 yılında Pasifik Okyanusu'nda kaydedilen gizemli bir sualtı sesidir. Bu ses, ilk duyulduğunda devasa bir deniz canavarına ait olduğu düşünülmüş, ancak daha sonra yapılan araştırmalar sesin Antarktika'da kırılan bir buz sahanlığına ait olduğunu ortaya koymuştur.

Okyanusun en derin yerlerine gidilmemesinin birkaç nedeni vardır: 1. Yüksek Basınç: Okyanusun derinliklerine inildikçe basınç artar ve bu, en küçük bir yapısal kusurun bile felakete yol açabileceği kadar yüksektir. 2. Karanlık ve Görüş Mesafesinin Sıfır Olması: Derin okyanuslarda güneş ışığı ulaşmaz ve neredeyse hiç görüş mesafesi yoktur. 3. Aşırı Soğuk Sıcaklıklar: Okyanusun en derin noktaları donma noktasının hemen üzerinde sıcaklıklara sahiptir. 4. Maliyet: Derin deniz araştırmaları için gerekli teknoloji ve ekipmanların maliyeti oldukça yüksektir.

Mariana Çukuru'nun üstüne çıkmak, yüksek basınç ve düşük oksijen nedeniyle hayatta kalmak mümkün olmayan bir ortamla karşılaşmak anlamına gelir. Ayrıca, kirlilik de bir diğer önemli sorundur; Mariana Çukuru'nda metal ve plastik maddeler dahil olmak üzere birçok atık madde bulunmuştur.

Okyanusun dibindeki basınç, en derin nokta olan Mariana Çukuru'nda yaklaşık 1.000 bar veya daha fazladır.

Gelgit genliği, suların kabarma ve alçalması arasındaki seviye farkını ifade eder. Bu fark, iç denizlerde 30 cm, kenar denizlerde 80-120 cm ve okyanus ortalarında 60-80 cm arasında değişir.

Derin su, sıcaklık ve tuzluluk farklarından dolayı daha yoğundur. Sıcaklık etkisi şu şekildedir: Soğuk sular, sıcak sulara göre daha yoğundur, bu nedenle soğuk deniz suyundan sıcağa doğru bir akıntı oluşur. Tuzluluk etkisi ise şu şekildedir: Tuzlu su, taze suya göre daha yoğundur, çünkü çözünmüş tuzlar su molekülleri arasındaki aralıkları doldurur ve birim hacim başına daha fazla kütle düşer.

Denizde beyaz ışığın nedeni, dalgaların kırılması sırasında su içindeki hava kabarcıklarının ve kalsiyum karbonat partiküllerinin ışığı saçmasıdır. Bu durum şu şekilde gerçekleşir: rüzgârın etkisiyle su yüzeyinde oluşan kabarcıklar, dalgaların kırılmasıyla patlar ve su altındaki kalsiyum karbonat kristallerini serbest bırakır.