Değerler

“Faydasız baş mezara yaraşır” atasözü, yaşayan kimsenin bir işe yaraması gerektiğini, yaramayan kimsenin ise ölüden farkı olmadığını ifade eder.

"Bir kadın vardır eşini vezir eder, vezirin eşi olur" ifadesi, akıllı ve tutumlu bir kadının kocasının toplum içindeki saygınlığını artırdığı ve mal varlığını çoğalttığı anlamına gelen "Kadın kocasını isterse vezir, isterse rezil eder" atasözünden yanlış bir yorum olabilir. Doğru anlamı şu şekildedir: Kadın kocasını isterse vezir, isterse rezil eder: Terbiyeli, edepli ve tutumlu kadın, kocasını toplumda yükseltir ve onun fakir kalmasını önler.

Genel olarak örf, adet, gelenek ve değerlerimiz şunlardır: 1. Örf ve Görenekler: Toplumun yazılı olmayan kuralları ve davranış normlarını ifade eder. 2. Adetler: Toplumun belirli bir düzen ve ritüel içeren geleneksel davranışlarıdır. 3. Gelenekler: Nesilden nesile aktarılan ve toplumun kültürel kimliğinin bir parçası olan uygulamalardır. 4. Değerler: Toplumun genel inançları, sanatı, dili, yaşam tarzı ve manevi unsurlarını kapsar.

Cumhuriyetin ve değerlerinin birlikte yaşam kültürüne katkıları şunlardır: 1. Bağımsızlık ve Egemenlik: Cumhuriyet, Türk milletine bağımsızlık ve egemenlik hakkını kazandırarak, özgürce kendi kararlarını alabilmesini sağlamıştır. 2. Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü: Demokratik bir yönetim biçimi ve hukukun üstünlüğü ilkesi, adil ve eşit bir toplumu teşvik etmiştir. 3. Laiklik: Din ve devlet işlerinin ayrılması, farklı inançlara saygıyı ve hoşgörüyü artırmıştır. 4. Eğitim: Eğitim alanında yapılan reformlar, okuma yazma oranını artırmış ve modern eğitim kurumlarının kurulmasını sağlamıştır. 5. Toplumsal Değişim: Giyim, dil, yaşam tarzı ve eğitimde gerçekleşen değişiklikler, toplumun daha çağdaş ve açık fikirli olmasına katkıda bulunmuştur. Bu değerler, Türkiye'nin modern bir devlet olarak ilerlemesini ve gelişmesini sağlamış, birlikte yaşam kültürünü zenginleştirmiştir.

"Kutadgu Bilig'de 'bilgi bilmez kişinin ardına düşmek' ifadesi, bilgisiz ve cahil insanların peşinden gitmemek anlamına gelir.

"Perdeyi aralamak" atasözü, gizli ve karanlık noktaların ortaya çıkması anlamına gelir.

Hoşgörü ile ilgili örnek bir metin şu şekilde yazılabilir: --- Hoşgörü: Farklılıklara Saygı Hoşgörü, farklı düşünce ve yaşam tarzlarına karşı anlayış ve saygı gösterme tutumunu ifade eder. İşte hoşgörüye dair bazı örnekler: 1. Toplumsal Etkinliklerde: Toplumsal bir etkinlikte farklı düşüncelere sahip insanlarla bir araya gelindiğinde, herkesin fikirlerine açık olmak, zengin bir tartışma ortamı yaratır. 2. İş Hayatında: İş yerinde hoşgörülü olmak, takım arkadaşının farklı fikirlerini dikkate alarak projeye yön vermek gibi yaratıcı sonuçlar elde etmeyi sağlar. 3. Eğitim ve Aile: Çocuklara başkalarına karşı hoşgörülü olmayı öğretmek, onların empati yeteneklerini geliştirir. Bu, daha uyumlu bir toplum oluşturma yolunda önemli bir adımdır. Hoşgörü, toplumsal barış ve birlikte yaşama kültürünün temel taşlarından biridir.

"Sana taşla vurana sen aşla vur" atasözü, kötülük yapan kimselere iyilik yapmanın insanlık kuralı olduğunu ifade eder.

Dürüstlük değerine uygun olmayan durum, bir hakkın amacına aykırı olarak kullanılması ve bu sırada yalan söylenmesi olarak belirlenebilir.

Birine lütufkâr davranmak, iyiliksever ve kibar bir şekilde davranmak anlamına gelir.

"Ava giden avlanır" atasözü, çıkarını başkalarına zarar vererek arayan kişinin o zarara kendisi uğrayacağı anlamına gelir. Bu atasözü, fitne ve fesatlıkta gözü olan, kötülük isteyen kişiler için kullanılır.

Afif kelimesi, Arapça kökenli olup "namuslu", "iffetli", "temiz" ve "dürüst" anlamlarına gelir. Bu kelime, aynı zamanda erkek ismi olarak da kullanılır.

"Etme eşşekle muhabbet" atasözü, anlayışsız veya kaba kişilerle gereksiz samimiyet kurmamayı ifade eder.

"İkrar ile uslanmayanı etmeli tekrir" atasözü, nasihat ve uyarıdan anlamayan kişilere karşı daha sert tedbirler alınması gerektiğini ifade eder. Bu atasözünde geçen terimler şu anlamlara gelir: - İkrar: Öğüt, nasihat. - Tekrir: Tekrar etme, yeniden söyleme. - Tekdir: Azarlama, paylama. Dolayısıyla, tam anlamıyla "tekrar tekrar uyarılan ama yine de uslanmayanın hakkı dayaktır" şeklinde yorumlanabilir.

"Ağılda oğlak doğsa ovada otu biter" atasözü, ihtiyaç duyulduğunda gerekli olan kaynakların ya da olanakların bir şekilde karşısına çıkabileceğini ifade eder. Ayrıca, bu atasözü Yüce Allah'ın her canlıyı yaratırken onunla birlikte rızkını da yarattığını ve insanların açgözlülük yaparak başkalarının hakkını gasp etmeleri durumunda bazılarının aç ve yoksul kalacağını vurgular.

Kum saati ve "Kum Saati" kitabı farklı anlamlar taşır: 1. Kum Saati: Kum saati, zamanı ölçmek için kullanılan mekanik olmayan bir araçtır. 2. "Kum Saati" Kitabı: Bu kitap, Emre'nin babasından hediye olarak aldığı kum saatiyle yaşadığı maceraları anlatır.

"Morozov Dede" ifadesi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. "Ded Morozov" dizisi: 2020-2023 yılları arasında yayınlanan bu Rus dizisi, Nikolay Morozov adlı bir karakterin hayatını anlatıyor. 2. "Zerdali - Dedemle Bir Yıl" kitabı: Yaşar Bayraktar tarafından yazılan bu eser, Said Bey adlı bir dede ile torununun ilişkisini konu alıyor.

"Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üçüncüde yakalanır" atasözü, bir kişinin sürekli olarak aynı hatayı tekrarlaması halinde eninde sonunda bunun bedelini ödeyeceğini ifade eder. Bu bağlamda, çekirgenin üçüncü sıçramasının yakalanmasının nedeni, daha önce iki kez başarılı olan sıçramalarının ardından üçüncü denemede şansının yaver gitmemesi ve bir engelle karşılaşması olabilir.

"Hor Bakma Sen Toprağa, Toprakta Neler Yatar?" sözü, Yunus Emre'ye aittir. Bu söz, toprağın önemini ve altında yatan değerleri vurgular. Hikaye olarak, bu söz şu şekilde yorumlanabilir: Toprak, sadece üzerinde yaşayanların değil, aynı zamanda geçmiş nesillerin de izlerini taşır; evliyalar, peygamberler gibi büyük şahsiyetler toprağın altına yatmaktadır.

"Fildişi kulede yaşamak" deyimi, kişinin kendini toplumdan soyutlaması ve toplumsal sorunlardan uzak kalması anlamına gelir.