Çocukluk

Une Enfance (Bir Çocukluk) filminin konusu şu şekildedir: Doğu Fransa'da küçük bir sanayi kasabasında yaşayan 13 yaşındaki Jimmy, yaz tatilinde, hapishanede kaldıktan sonra gözaltına alınan annesi ve onun baskıcı, suçlu üvey babası arasında sıkışıp kalır. Une Enfance, Philippe Claudel tarafından yazılıp yönetilen 2015 yapımı bir Fransız drama filmidir.

Cristiano Ronaldo'nun çocukluğu şu şekilde özetlenebilir: Maddi zorluklar: Ronaldo, Funchal'de yoksul bir ailede dünyaya geldi. Futbola başlangıcı: 7 yaşında babası tarafından amatör takım Andorinha'ya götürüldü. İlk zorlukları: Ronaldo, Lizbon'a taşındıktan sonra aksanından dolayı diğer çocukların alay konusu oldu. Azim ve başarı: Azimli yapısı ve futbola olan tutkusu sayesinde bu zorlukların üstesinden geldi. Kalp çarpıntısı ve ameliyat: 15 yaşında kalp çarpıntısı teşhisi kondu, ameliyat oldu ve birkaç gün sonra antrenmanlara geri döndü. Ronaldo, çocukluğunda Portekiz'in Benfica takımını tuttuğunu belirtmiştir.

Evet, çocukken yapılmayan aşılar yetişkinlikte yapılabilir. Yetişkinlikte yapılması önerilen bazı aşılar şunlardır: - Difteri, tetanoz, boğmaca: Doğum sonrası başlanan bu aşılar, çocukluk ve yetişkinlikte düzenli olarak sürdürülür ve 10 yılda bir tekrar dozları ile ömür boyu aşılama devam eder. - Kızamık, kızamıkçık, kabakulak, suçiçeği: Bu hastalıklara karşı aşı yapılmamışsa, erişkin yaşta bir veya iki doz aşı yapılarak bağışıklık sağlanır. - Zona aşısı: 50 yaşından sonra iki doz olarak uygulanır. - Pnömokok aşısı: 65 yaş sonrasında veya kronik hastalığı olan kişilere uygulanır. - Grip aşısı: 65 yaş ve üzeri herkese her yıl bir doz olarak uygulanır.

Diş perisi, batı kültüründe erken çocukluk döneminde çocukların dişlerini kaybetmelerini eğlenceli ve büyülü bir hale getiren fantastik bir figürdür. Temsil ettiği bazı unsurlar: Korkuların azalması. Motivasyon. Sorumluluk. Diş sağlığının önemi.

Cahit Sıtkı Tarancı'nın "Çocukluk" şiirinde Affan Dede'ye para saymanın nedeni, şairin çocukluğunu geri almak istemesidir. Şiirde Affan Dede, hayali bir karakterdir.

"Ağaç Yaşken Eğilir" atasözü ile ilgili kompozisyon yazarken aşağıdaki unsurlar ele alınabilir: Giriş: Atasözünün anlamı ve önemi belirtilir. Gelişme: Eğitimin Önemi: Küçük yaşlarda eğitim ve terbiyenin kolay ve önemli olduğu, bu yaşlarda kazanılan alışkanlıkların ve değerlerin gelecekteki kişiliği şekillendirdiği vurgulanır. Örnekler: Aile ve okulun rolünden, çocukların hızlı öğrenme yeteneğinden ve bu dönemde verilen eğitimin etkisinden bahsedilir. Olumsuz Alışkanlıklar: Genç yaşta edinilen olumsuz alışkanlıkların ilerleyen yaşlarda sorunlara yol açabileceği eklenir. Sonuç: Zamanında verilmeyen eğitim ve terbiyenin eksik kalacağı ve kazandırılmasının güçleşeceği sonucuna varılır. Örnek bir kompozisyon için aşağıdaki siteler ziyaret edilebilir: dersturkce.net; kompozisyon.tr.

Yaşlandıkça çocuğa dönmek, yaşlılık döneminde bazı insanların çocuksu davranışlara yönelmesi anlamına gelir. Bu durumun altında yatan nedenler arasında şunlar yer alabilir: Yaşam karmaşıklığından kaçınma. Hatıralara ve geçmişe özlem. Sosyal ilişkilerde rahatlık arama. Sorumlulukların azalması ve özgürlüklerin artması. Fiziksel ve zihinsel zorluklar. Bu eğilim, kişiden kişiye farklılık gösterebilir.

İnsan psikolojisini en çok etkileyen faktörler arasında şunlar bulunmaktadır: Duygu ve düşünceler: Psikoloji, insanların duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını anlamalarına yardımcı olur. Stres ve başa çıkma: Psikoloji, insanların stresle başa çıkmalarına ve duygularını kontrol etmelerine yardımcı olur. İlişkiler: İletişim becerileri, çatışmaları çözme ve destekleyici ilişkiler kurma yeteneği, psikolojinin etkisiyle gelişir. Zihinsel sağlık: Psikoloji, zihinsel sağlık sorunlarını önlemeye ve tedavi etmeye yardımcı olur. Çevresel faktörler: Kalabalık ortamlarda yardım isteme olasılığı veya hata yapma durumu, çevresel faktörlerden etkilenir. Bu faktörler, insanın iç dünyasını ve dış dünyayla olan ilişkisini anlamada psikolojinin önemini vurgular.

Çocukken dünyanın daha renkli görünmesinin birkaç nedeni vardır: Yüksek renk algısı: Çocuklar, çevrelerinde gördükleri her canlı rengi içselleştirme kapasitesine sahip oldukları için renkleri daha canlı ve parlak algılarlar. Renkli çevre: Renkli oyuncaklar ve doğanın çeşitliliği, çocukların dünyayı daha renkli algılamasına katkı sağlar. Duygusal etki: Çocukluktaki renkli algının, büyüdüğümüzde farklı duygusal tepkilere yol açtığı düşünülmektedir. Yaş ilerledikçe renk algısının değişmesinin bazı nedenleri: Göz merceğindeki yapısal değişiklikler: Göz merceği sarımsı bir ton alabilir ve bu durum, özellikle mavi ve yeşil tonlarının algılanmasını azaltabilir. Beyin değişiklikleri: Görsel korteksin doygun renklere hassasiyetinin azalması, renklerin daha soluk görünmesine yol açabilir.

Eski Türklerde çocuk sahibi olmak, neslin devamını sağlamak ve aileye itibar kazandırmak açısından büyük önem taşıyordu. Çocuk sahibi olmanın önemli olmasının bazı nedenleri: Aile ve toplum için güç: Çocuk sayısı arttıkça ailenin ve bağlı olduğu oba, boy veya ulusun gücü artardı. Saygı ve itibar: Çocuksuz aileler toplumda horlanırdı. Ekonomik ve sosyal süreklilik: Çocuklar, aile ekonomisinin devamı ve sosyal yapının korunması için gerekliydi. Miras ve mülkiyet: Töreye göre, hükümdar olamazlarsa da oğullar, babalarının mal ve servetine mirasçı olurdu. Dini inançlar: Bazı Türk kavimlerinde, evlilik ancak çocuğun doğumuyla tam olarak geçerli kabul edilirdi.

Komik çocukluk anıları, çocukların hayal gücünün ve düşünme şeklinin farklı olmasından kaynaklanır. Ayrıca, çocukların yaşadığı bazı saçma veya tuhaf olaylar, yıllar sonra düşününce gülmeye neden olabilir. Komik çocukluk anılarına örnek olarak, bir çocuğun olta ile birlikte denize düşmesi, kardeşinin Barbie defterini mahvettiği için komşunun köpeğine kardeşine saldırması için bağırması veya banyoyu beyaza boyaması gibi olaylar verilebilir.

Şermin Yaşar'ın "Dedemin Bakkalı" kitabında olaylar, ana karakterin 8 yaşından başlayarak iki çocuklu yazar olmasına kadar olan süreçte geçmektedir. Kitap, yazarın kendi çocukluk anılarından esinlenerek yazılmıştır.

"Çocukluk" dizisinin final bölümü 11. bölümdür.

Bu metin, Atatürk'ün çocukluk anılarından birini anlatmaktadır. İlgili metnin bir kısmı şu şekildedir: "Mustafa'nın dayısı Hüseyin Ağa akşamüstü çiftliğe geldi. Hüseyin Ağa: > "Millet duydunuz mu? Karşı Rum köyünden çocuklar beş-altı kişilik bir çete kurmuşlar, sağa sola saldırıyorlarmış." Bu metin, Atatürk'ün Çocukluğu adlı kitaptan alınmıştır.

En masum aşklar genellikle çocukluk döneminde yaşanır.

Behiç Ak'ın "Havada Asılı Kalan Top" adlı romanı, yaşadıkları depremi ve izlerini unutmaya şartlanmış, alışkanlıklarına bağımlı bir kasaba halkının üzerindeki gizem bulutunu çocukların merakı ve yaratıcılığıyla dağıtmalarını anlatır. Romanda ele alınan bazı konular: çocuk oyunlarının tiyatro olması; 23 Nisan'ın anlamı; doğal afetlerin toplumsal etkileri; alışkanlıkların ürkütücü gücü; anadilin sözcük üretme neşesi; yetişkinlerin içinde gömülü kalan çocukluk. Ayrıca, romanda bir futbol maçında düğümlenen geçmişin sırlarının kasabayı değiştirebileceği düşüncesi de işlenir.

Küçükken yapılan şeylerin unutulmaz olmasının birkaç nedeni vardır: 1. Duygusal Bağlanma: Çocukluk döneminde yaşanan deneyimler, genellikle güçlü duygusal bağlarla ilişkilendirilir ve bu da hafızada daha kalıcı izler bırakır. 2. Yeni Öğrenme Deneyimi: İlk kez yapılan şeyler, beyin için yeni bir öğrenme fırsatıdır ve bu nedenle daha iyi hatırlanır. 3. Basit ve Etkili: Küçük şeyler, basit ama anlamlı jestler ve anılar olarak günlük yaşamda önemli bir yer tutar ve bu da onların unutulmasını engeller.

Cahit Sıtkı Tarancı'nın "Çocukluk" şiiri, şairin çocukluğunu özlediğini ve çocuk olmak istediğini anlatır.

"Boşluk Hissi" kitabı, Dr. Jonice Webb ve Dr. Christine Musello tarafından kaleme alınmıştır ve çocuklukta yaşanan duygusal ihmalin yetişkinlikte yarattığı etkileri ele almaktadır. Kitapta anlatılan konular şunlardır: - Boşluk hissine neden olan ebeveynlik tipleri: Narsist, otoriter, izin verici, bağımlı gibi 12 temel ebeveyn davranışı örneklendirilmiştir. - Yetişkinlikte yaşanan sorunlar: Sürekli boşluk hissi, kendini yetersiz görme, karşı bağımlılık geliştirme, duygularını tanımlayamama gibi sorunlar. - İyileşme süreci: Duyguları tanıma ve adlandırma, öz-disiplin geliştirme, kendine şefkat gösterme gibi adımlar. Kitap, duygusal ihmalin görünmez olduğunu ancak etkisinin derin olduğunu ve bu durumla başa çıkmak için farkındalık kazanmanın önemini vurgulamaktadır.

Özgüven eksikliği en çok aşağıdaki alanlarda görülür: 1. Çocukluk ve Ergenlik: Çocukluk döneminde yaşanan olumsuz deneyimler, kötü muamele ve aile içi sorunlar özgüveni olumsuz etkileyebilir. 2. İş Hayatı: İş yerindeki olumsuz geri bildirimler, rekabetçi ortam ve işsizlik gibi durumlar mesleki özgüveni sarsabilir. 3. Sosyal İlişkiler: Sorunlu veya toksik ilişkiler, kişinin kendine olan güvenini zedeler. 4. Toplumsal Baskılar: Toplumun belirlediği standartlara uymakta zorlanan bireyler, kendilerini yetersiz hissedebilirler. 5. Mükemmeliyetçilik: Mükemmeliyetçi bireyler, kendilerine aşırı yüksek standartlar koydukları için başarısızlık durumunda kendilerini yetersiz hissederler.