BiyolojikÇeşitlilik

Gala Gölü'nün önemli olmasının bazı nedenleri: Doğal güzellik: Berrak suyu, çevresindeki dağ manzaraları ve yaban hayatı ile Gala Gölü, doğa tutkunları için cazip bir yerdir. Kuş gözlemciliği: Türkiye'nin önemli sulak alanlarından biri olan Gala Gölü, 46'sı yerli, 117'si göçmen olmak üzere 163 kuş türüne ev sahipliği yapar. Koruma alanı: 2005 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla milli park statüsü kazanmıştır. Ramsar kriteri: Sulak alan özelliği taşıyan Gala Gölü Milli Parkı, Ramsar kriterlerine sahiptir. Endemik bitkiler: Göl ve çevresinde Gala Gölü eğrelti otu, Eskişehir dağçiçeği ve Eskişehir kakuyuğu gibi endemik bitki türleri bulunur.

Deniz çayırlarının yok olması, ekosistem ve çevre üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratır: Oksijen üretimi azalır. Balık türleri tükenir. Biyoçeşitlilik azalır. Erozyon artar. Karbon depolama kapasitesi azalır. Deniz çayırlarının korunması, ekosistemin dengesi ve iklim değişikliği ile mücadele için kritik öneme sahiptir.

OFB iki farklı alanda faaliyet göstermektedir: 1. Kurumsal koku çözümleri ve ortam kokulandırma sistemleri. 2. OYAK Portföy İstatistiksel Arbitraj Serbest (TL) Fonu (OFB).

Kuyucuk Gölü'nün önemli olmasının bazı sebepleri: Kuş cenneti olması. Göçmen kuşlar için uğrak noktası olması. Yaban hayatı geliştirme sahası olması. Türkiye'nin 13. Ramsar alanı olması. Turistik değer taşıması.

Longoz ormanları ekosisteme şu şekillerde katkı sağlar: Biyoçeşitlilik: Endemik bitki ve hayvan türlerine ev sahipliği yaparak ekosistemlerin dengesini korur. Su kalitesi: Yer altı su kaynaklarının yüzeye yakın olduğu yerlerde oluştuğu için suyun arıtılmasına yardımcı olur. Sel kontrolü: Tabanı besleyen su akışı devam ettikçe sellerin önlenmesine katkıda bulunur. Ekonomik faaliyetler: Balıkçılık, tarım ve turizm gibi faaliyetlerin sürdürülebilirliğine katkı sağlar. Göç rotası: Göçmen kuşlar için önemli bir durak noktasıdır.

Eğirdir Gölü'nün bazı özellikleri: Konumu: Isparta ili sınırlarında, Sultan ve Karakuş Dağları arasında yer alır. Büyüklüğü: 517 km² yüz ölçümüyle Türkiye'nin dördüncü büyük gölüdür. Derinliği: Ortalama derinliği 12 m, maksimum derinliği ise 16,5 m'dir. Beslenmesi: Göl, yeraltı su kaynakları ve çevredeki pınarlarla beslenir. Bağlantısı: Kovada Kanalı ile Kovada Gölü'ne, oradan Aksu Çayı ve karstik yollarla Akdeniz'e bağlanırdı; ancak son 20 yıldır gölün suları Karacaören I ve II barajlarına yönlendirilmektedir. Ekosistemi: Zengin bir ekosisteme sahiptir; sazan, levrek, gümüş balığı gibi balık türleri ile kerevit, yengeç, su yılanı gibi canlılara ev sahipliği yapar. Koruma Durumu: 1996 yılından bu yana doğal sit alanı olarak korunmaktadır. Turistik Değer: Doğa yürüyüşleri, yüzme, yamaç paraşütü, dağcılık gibi aktiviteler için uygundur.

"Hobitatın faydaları" sorgusuna doğrudan bir yanıt bulunamamıştır. Ancak, "hobi" ve "habitat" kavramlarının faydaları hakkında bilgi verilebilir. Hobilerin Faydaları: Stresi azaltır ve zihinsel-duygusal sağlığı iyileştirir. Yeni beceriler öğrenme fırsatı sunar, bu da zihinsel esnekliği artırabilir. Özgüven ve yaratıcılığı geliştirir. Sosyal çevreyi genişletir ve sosyal etkileşimi artırır. Habitatların Faydaları: Canlıların yaşam alanını oluşturur ve onların türlerine, yapılarına ve yaşam koşullarına göre farklılık gösterir. Ekosistemin dengesini korur. Daha fazla bilgi için ilgili kaynaklara başvurulabilir.

Yaban Hayatı Geliştirme Sahası (YHGS) şu şekilde belirlenir: 1. Alanın Seçimi: Av ve yaban hayvanlarının veya biyolojik çeşitliliğin korunması gereken alanlar ile göçmen türlerin göç yolları göz önünde bulundurulur. Hedef tür veya türlerin doğal olarak bulunduğu ya da yeniden yerleştirildiği, barınma, beslenme ve uygun yaşama koşullarına sahip alanlar seçilir. 2. Teklif Aşaması: İl Müdürlüğü tarafından oluşturulan komisyon, alanda inceleme yapar. İnceleme sonucunda, Ek-1’de örneği bulunan ön etüt raporu hazırlanır. Rapor, ilgili tüm kurum ve kuruluşların uygun görüşleriyle birlikte Genel Müdürlüğe gönderilir. 3. Tescil ve İlan: Genel Müdürlük, ön etüt raporlarını uygun görürse, orman rejimine giren sahalarda Bakan oluru ile, diğer sahalarda ise ilgili kurum ve kuruluşlardan görüş alınarak Bakanlar Kurulu Kararı ile alanı tescil eder ve ilan eder.

"Domuz bec" ifadesi hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, domuzların bazı faydaları şunlardır: Besin kaynağı: Domuz eti, yüksek protein ve çeşitli vitaminler (demir, çinko, B vitaminleri) içerir ve sağlıklı bir diyetin parçası olarak tüketilebilir. Tarım için faydaları: Domuzlar, toprağı kazarak havalandırır ve organik atıkları tüketerek doğal döngüyü destekler. Endüstriyel kullanım: Domuzların deri ve tüylerinden giyim, ayakkabı ve çanta gibi ürünler yapılır.

Deniz çayırlarının önemli olmasının bazı nedenleri: Ekolojik katkı: Birincil üretici. Besin kaynağı. Biyoçeşitlilik. Suyu oksijenlendirme. Predatörlere karşı koruma. Sedimente katkısı: Su hareketinin azaltılması. Zemin stabilizasyonu. Erozyona karşı mücadele. Ekonomik katkı: Yumurtlama ve üreme alanları. Sürdürülebilir balıkçılık.

Manisa lalesini koparmak, nesli tükenmekte olan bir tür olması ve doğal popülasyonunun korunması gerektiği için yasaktır. 2015 yılından itibaren Tulipa türlerinin doğadan toplanması ve ihracatı yasaklanmış olup, Manisa lalesi de bu kapsamda koruma altına alınan geofitler grubuna dahil edilmiştir. 2024 yılı itibarıyla, Manisa lalesini koparmanın cezası 557.212 TL'dir.

And Dağları'nın önemli olmasının bazı nedenleri: Uzunluk ve coğrafi kapsam: And Dağları, 7.000 km uzunluğundadır ve Güney Amerika'nın batı kıyısı boyunca uzanır. Yükseklik: And Dağları'nın en yüksek dağı, 6.962 m ile Arjantin ve Şili sınırındaki Aconcagua'dır. Volkanlar: And Dağları, yeryüzünün en yüksek volkanlarına ev sahipliği yapar. Doğal kaynaklar: Bölgede bakır, kalay, gümüş, kurşun, çinko, kömür, demir, platin ve zümrüt gibi madenler bulunur. Ekolojik çeşitlilik: And Dağları'nın bitki örtüsü, yüksekliğe göre değişiklik gösterir ve farklı hayvan türlerini barındırır. Ekonomik etki: And Dağları'ndaki madenlerin çıkarılması, bölgede madencilik sanayinin gelişmesine katkı sağlar.

"Gezegenimizi Nasıl Kurtarırız" filmi, David Attenborough ve bilim insanı Johan Rockström'ün anlatımıyla, Dünya'nın biyolojik çeşitliliğinin nasıl çöktüğünü ve bu krizin nasıl atlatılabileceğini anlatıyor. Filmde ele alınan çözüm önerileri arasında: - Fosil yakıtların yerine yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılması; - Okyanuslarda balık tutmanın yasak olduğu alanların oluşturulması; - Yeme alışkanlığının büyük ölçüde bitki bazlı olacak şekilde değiştirilmesi; - Ormanların korunması ve kaybedilen ormanların yerine yeni ağaçların dikilmesi.

Eber sarı çiçeği, nesli tehlike altında olduğu için koruma altına alınmıştır. Bu çiçeğin koruma altına alınmasının bazı nedenleri: Endemik tür olması. Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olması. Bern Sözleşmesi'ne göre "Mutlak Korunması Gereken Bitki Türleri" listesinde yer alması. Eber sarısı çiçeğine zarar verenlere, her yıl değişen miktarlarda ceza verilmektedir.

Bal arılarının ekosisteme katkıları şunlardır: Tozlaşma: Bal arıları, çiçeklerden nektar toplarken polenleri bir çiçekten diğerine taşır ve bu sayede bitkilerin döllenmesini sağlar. Tarımsal çeşitlilik: Farklı bitki türlerinin üretimini destekleyerek tarımsal çeşitliliği artırır. Verimlilik ve kalite: Tozlaşma sayesinde bitkilerin verimliliği artar ve daha kaliteli ürünler elde edilir. Sürdürülebilir tarım: Doğal tozlaşma sürecini destekleyerek kimyasal kullanımını azaltır ve tarımın çevresel etkilerini düşürür. Bitki ıslahı: Bitkiler arasında genetik malzeme transferi sağlayarak bitki ıslahına katkıda bulunur. Ekonomik katkı: Arıcılık faaliyetleri, bal, propolis, arı poleni gibi ürünlerin elde edilmesiyle ekonomik katkı sağlar.

Yangtze Nehri'nin önemli olmasının bazı nedenleri: Ekonomik önem: Çin'in en yoğun ticaret yollarından biridir ve ülkenin ekonomik faaliyetlerinin merkezindedir. Su kaynağı: Çin'in en önemli su kaynaklarından biridir ve yaklaşık 400 milyon kişiye doğrudan su sağlar. Tarım ve balıkçılık: Bölgedeki tarım ve balıkçılık faaliyetleri için kritik bir su kaynağıdır. Ekolojik denge: 370'den fazla balık türüne ev sahipliği yapar ve nadir yaban hayatına ev sahipliği yapan bir havzadır. Hidroelektrik enerji: Yangtze Nehri Havzası, Çin'in en önemli hidroelektrik santralidir ve ülkenin hidroelektrik kaynaklarının büyük bir kısmını karşılar. Ancak, sanayi atıkları, tarım ilaçları ve kentsel atıklar gibi faktörler nedeniyle nehir ciddi şekilde kirlenmiştir ve bu durum ekosistemi tehdit etmektedir.

Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (BÇS), 1992 yılında Rio Dünya Zirvesi'nde imzaya açılmış ve 1993 yılında yürürlüğe girmiştir. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (İDÇS) ise, 1992 Rio Konferansı'nda imzaya açılmış ve 1994 yılında yürürlüğe girmiştir. Her iki sözleşme de uluslararası düzeyde geniş katılım görmüştür; Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 196 taraf (195 ülke ve AB) ile, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ise 190 ülke ve Avrupa Birliği tarafıyla en geniş katılımlı uluslararası sözleşmelerdendir.

Karışık ve geniş yapraklı ormanların özellikleri: Karışık ormanlar, kışın yapraklarını döken geniş yapraklı ağaçlarla, daima yeşil iğne yapraklı ağaçların bir arada bulunduğu ormanlardır. Geniş yapraklı ormanlar, yazların ılık ve kışların soğuk olduğu yerlerde bulunur. Bitki örtüsü çok katmanlıdır ve meşe, huş, kayın, titrek kavak, karaağaç ve akçaağaç gibi ağaçları içerir. Coğrafi dağılım: Kuzey yarımkürede Orta Avrupa, Doğu Asya ve Kuzey Amerika'da; Güney yarımkürede ise Güney Amerika, Güney Afrika, Avustralya ve Yeni Zelanda'da görülür. Türkiye'deki dağılım: Ege ve Marmara bölgelerinde Akdeniz ve Karadeniz iklimleri arasında bir geçiş özelliği gösterdiği için karma ormanlar görülür.

1992 yılında Brezilya'nın Rio de Janeiro şehrinde düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda (Rio Zirvesi) üç önemli sözleşme imzalanmıştır: 1. Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi. 2. Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi. 3. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (İDÇS). Bu sözleşmeler, çevre sorunları ile mücadele ve sürdürülebilirlik konularını ele almaktadır. Ayrıca, 2012 yılında Rio'da gerçekleştirilen Rio+20 Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı'nda da yeşil ekonomi ve sürdürülebilir kalkınmanın kurumsal yapısı gibi konular ele alınmıştır.

Sera gazlarının en çok zarar verdiği canlılar arasında insanlar ve diğer tüm canlılar yer alır. Sera gazlarının neden olduğu küresel ısınma ve iklim değişikliği, dünya üzerindeki ekosistemleri bozarak biyolojik çeşitliliğin kaybolmasına ve bazı türlerin neslinin tükenmesine yol açar. Sera gazlarının diğer olumsuz etkileri arasında su kaynaklarının azalması, gıda kıtlığı ve solunum yolu hastalıklarının artması bulunur.