Fildişi kulede yaşamak, kendini halktan ve topluluktan soyutlamış, münzevi bir yaşam şeklini benimseyen ve halka inmekte zorlanan yazarlar, düşünce insanları ve münevverler için kullanılan bir deyimdir. Bu deyim aynı zamanda, kişinin kendini yaşadığı toplumdan soyutlaması anlamına da gelir. Fildişi kuleden kasıt, insanın yabancılaşmasını ve içinde bulunduğu topluma ne kadar uzak olduğunu gösteriyor olmasıdır. Fildişi kule, aynı zamanda, kişinin toplumdan, gerçek dünyadan uzaklaşıp, kendi idealistler dünyasında olduğu, insanların çoğunluğunun anlayamayacağı veya ulaşamayacağı bir yer veya ortamdır. Bu deyim genelde akademisyenler, sanatçılar ya da yazarlar için kullanılır. "Fildişi kule edebiyatı yapmak" ifadesi ise, gerçek hayattan kopuk, sadece entelektüel çevreye hitap eden yazı veya konuşma faaliyetini ifade eder. "Fildişi kulede yaşamak" deyimi, aynı zamanda, kendini günlük yaşamdan, sosyo-kültürel gerçeklerden ve insanlarla doğrudan iletişimden koparak, kendini üstün görebileceği, anlaşılması zor bir şekilde eserler, yazılar veya konuşmalar ortaya koymak anlamına da gelir. Bu ifade, çoğu zaman eleştiri amacıyla kullanılır.