Aort

Aort anevrizması ve diseksiyonu aynı ameliyatta farklı yöntemlerle tedavi edilebilir. Aort anevrizması durumunda, genellikle açık ameliyat veya endovasküler onarım uygulanır. Aort diseksiyonu ise acil müdahale gerektiren bir durumdur ve genellikle açık kalp cerrahisi ile tedavi edilir.

Aort darlığı ve koarktasyonda tansiyon farklı şekillerde etkilenir: 1. Aort Darlığı: Aort kapak darlığında, sol karıncık daha fazla çalışarak kas kütlesini artırır ve sol karıncığa gelen basınç yüklenmesi artar. 2. Aort Koarktasyonu: Koarktasyonda, aortun daralması nedeniyle beyine ve kollara giden damarlarda tansiyon artar, bacaklara giden damarlarda ise azalır.

Vena kontrakta genişliği, aort yetersizliği değerlendirmesinde 4 mm üzerinde olduğunda duyarlılık ve özgüllük oranları yüksektir. Mitral yetersizliği durumunda ise, vena kontrakta genişliğinin 2,5 mm'den az olması hafif, 2,5-7 mm arasında olması orta, 7 mm'den fazla olması ise şiddetli yetersizliği işaret eder.

TAVİ (Transkateter Aort Kapak İmplantasyonu) işlemi için gerekli şartlar şunlardır: 1. Ciddi aort darlığı: Aort kapak darlığı, kanın kalpten vücuda pompalanmasını zorlaştırır ve bu durum ciddi belirtilere yol açabilir. 2. İleri yaş: Yaşlı hastalarda ameliyat riski yüksek olduğundan, TAVİ genellikle daha güvenlidir. 3. Diğer sağlık sorunları: Böbrek yetmezliği, akciğer hastalığı veya kalp yetmezliği gibi durumlar nedeniyle ameliyat olamayan hastalar için TAVİ uygun bir tedavi seçeneğidir. 4. Anatomik uygunluk: Hastanın aort kapağı yapısı, damar yolu durumu ve kalp anatomisi TAVİ için uygun olmalıdır. İşlem öncesi hastanın genel sağlık durumu detaylı bir şekilde değerlendirilir ve gerekli görüntüleme testleri yapılır.

Aort anevrizması en sık iki bölgede görülür: 1. Çıkan aort (kalpten ilk çıktığı bölge). 2. Karın aortu (böbreklerin alt düzeyindeki bölge).

Aort kapak topuzu çapı normalde <35 mm olmalıdır.

Aort ve sol ventrikül arasında aort kapağı bulunur.

Aort diseksiyonu en çok 40 yaş üzerindeki hipertansif (yüksek tansiyon hastası) kişilerde görülür. Ayrıca, erkeklerde kadınlara oranla 2-3 kat daha sık rastlanır. Diğer risk faktörleri arasında damar sertliği, genetik hastalıklar, bağ dokusu bozuklukları, aort anevrizması ve travmalar bulunur.

Aort rüptüründe ölüm oranı yaklaşık %40 olarak belirtilmiştir.

Aort darlığının en erken teşhisi için aşağıdaki yöntemler kullanılabilir: 1. Ekokardiyografi (Ekokardiyogram): Kalbin ultrason yöntemi ile incelenmesini sağlar ve aortun genişliği ile kan akışını ölçer. 2. Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG): Aortun detaylı bir şekilde incelenmesine olanak tanır. 3. Aort Anjiyografisi: Aort damarının içine kontrast madde enjekte edilerek damarlar detaylı bir şekilde görüntülenir. 4. Kan Testleri: Yüksek CRP (C-reaktif protein) seviyeleri gibi iltihaplanma göstergeleri tespit edilebilir. Belirtilerin varlığı durumunda, bir kardiyoloji uzmanına başvurulması önemlidir.

Aort yetmezliği, şiddetine göre üç ana derecede sınıflandırılır: 1. Hafif Aort Yetmezliği: Aort kapakçığındaki yetmezlik minimum düzeydedir, genellikle belirti vermez ve hastalar normal aktivitelerine devam edebilir. 2. Orta Aort Yetmezliği: Kalpte belirgin bir yük artışı gözlemlenir, hastalar fiziksel aktivite sırasında hafif nefes darlığı veya yorgunluk hissi yaşayabilir. 3. Şiddetli Aort Yetmezliği: Geri akış miktarı belirgin bir şekilde artar ve kalbin pompalama kapasitesi azalır, hastalar dinlenme halinde bile nefes darlığı, göğüs ağrısı ve yorgunluk hissi yaşayabilir. Teşhis ve sınıflandırma için kullanılan diğer yöntemler: - Ekokardiyografi: Kalp ultrasonu, aort kapakçığının anatomisini ve yetmezliğin derecesini değerlendirmek için en yaygın kullanılan yöntemdir. - Renkli Doppler Ultrasonografi: Aort kapakçığından geri akış miktarını ve hızını ölçmek için kullanılır. - MR ve CT Görüntüleme: Gerekli durumlarda, daha detaylı bilgi almak için manyetik rezonans görüntüleme (MR) veya bilgisayarlı tomografi (CT) yapılır.

Aort kökü anevrizmaları, genişlemenin bulunduğu bölgeye göre iki ana türe ayrılır: 1. Torasik Aort Anevrizması: Aortun göğüs boşluğundaki kısmında gelişir. 2. Abdominal Aort Anevrizması: Aortun karın bölgesinde oluşur ve en sık görülen türdür.

Aort yetmezliği belirtileri şunlardır: 1. Nefes darlığı: Özellikle egzersiz sırasında veya dinlenirken ortaya çıkar. 2. Göğüs ağrısı veya rahatsızlık: Boğaz iltihabı ve anjin gibi hissedilebilir. 3. Yorgunluk ve güçsüzlük: Kalp, artan kan akışıyla daha fazla çalıştığı için. 4. Çarpıntı hissi: Kalbin düzensiz atması veya hızlı çarpması. 5. Ayak bileklerinde veya bacaklarda ödem: Şişme. Bu belirtiler, aort yetmezliğinin ilerlemesiyle kötüleşebilir ve tedavi edilmezse kalp yetmezliğine yol açabilir. Teşhis ve tedavi için bir kardiyologla görüşmek önemlidir.

Aort disseksiyonu cerrahi tedavisi, yırtığın yeri, büyüklüğü ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlenir. Başlıca cerrahi tedavi yöntemleri: 1. İlaç Tedavisi: Tansiyonu düşürmek ve kalbin yükünü azaltmak için beta blokerler ve diğer ilaçlar kullanılır. 2. Cerrahi Müdahale: Yırtığın onarılması, aortun bir kısmının değiştirilmesi veya stent yerleştirilmesi gerekebilir. 3. Endovasküler Tedavi: Daha az invaziv bir yöntem olan stent greft yerleştirme, uygun hastalarda tercih edilir. Cerrahi sonrası iyileşme süreci, dikkatli izleme ve uygun bakım gerektirir.

Arkus aorta (arcus aortae) tıpta "aort kemeri" anlamına gelir. Bu, aortun assendens kısmından sonra dessendense geçiş esnasında olan kıvrımıdır.

Aort anevrizmasının en sık nedeni ateroskleroz yani damar sertliğidir. Diğer nedenler arasında ise şunlar yer alır: Yüksek tansiyon (hipertansiyon). Genetik faktörler. Bakteriyel enfeksiyonlar. Travmalar.

Aort koarktasyonunda görülen bulgular daralmanın şiddetine ve yerine bağlı olarak değişebilir. İşte bazı yaygın belirtiler: Yüksek kan basıncı: Özellikle üst vücutta kan basıncı yükselirken, alt vücutta düşebilir. Göğüs ağrısı: Kalp, daralmış aort bölgesine kan pompalamak için daha fazla çalışır ve bu durum göğüs ağrısına yol açabilir. Baş ağrısı: Üst vücuttaki kan basıncının artışı, beyne fazla kan ve basınç göndererek baş ağrılarına neden olabilir. Nefes darlığı: Kalp üzerindeki ek yük, akciğerlerde sıvı birikimine ve nefes darlığına yol açabilir. Kol ve bacaklarda güçsüzlük veya yorgunluk: Alt vücutta kan akışı yetersiz olduğunda bacaklarda güçsüzlük ve yorgunluk hissedilebilir. Bu belirtiler, diğer tıbbi durumlarla da ilişkilendirilebilir, bu yüzden doğru bir tanı koymak önemlidir.

Aorta sinistra ve dextra, aortun iki ana dalıdır. - Aorta sinistra, aortun sol tarafını ifade eder ve baş, boyun ve üst tarafı kanlandıran arcus aortae'den çıkar. - Aorta dextra ise aortun sağ tarafını ifade eder ve bu taraftan sağ ventriküldeki venöz kan akciğerlere taşınır.