• Buradasın

    Plevral sıvı adenozin Deaminaz hangi hastalıklarda yükselir?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Plevral sıvı adenozin deaminaz (ADA) seviyesinin yükseldiği bazı hastalıklar:
    • Tüberküloz plörezi 12. Plevral sıvı ADA düzeyinin 70 U/L üzerinde olması, tüberküloz plörezi tanısı koydurur 1.
    • Malign plevral efüzyonlar 12. Plevral sıvıda ADA/serum ADA oranının >2 olması ve ADA düzeyinin 50 U/L’den yüksek ve lenfosit hakimiyetinin görülmesi, malign plevral efüzyonu düşündürür 1.
    • Lenfomalar, ampiyem ve romatoid artrit 12.
    • İntrasellüler enfeksiyonlar 1.
    ADA seviyesinin yükselme nedenleri arasında ayrıca nötrofil baskın plevral efüzyonlar da bulunur 1.
    ADA seviyesinin hangi eşik değerlerde yükseleceğinin kişiden kişiye değişebileceği ve kesin tanı için bir sağlık uzmanına danışılması gerektiği unutulmamalıdır.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    Plörit ve plörezis nedir?

    Plörit ve plörezi, akciğerleri çevreleyen plevra zarlarının iltihaplanması durumunu ifade eder. Plörezi, halk arasında "akciğerde su toplaması" veya "zatülcenp" olarak da bilinir. Plörit ise, plevra zarlarının iltihaplanması anlamına gelir, ancak sıvı birikimi olmadan da görülebilir. Plörezinin bazı belirtileri: Göğüs ağrısı: Genellikle tek taraflı ve nefes alırken, öksürükle veya hareketle şiddetlenir. Nefes darlığı: Sıvı birikiminin artmasıyla birlikte artar. Kuru öksürük, halsizlik ve ateş. Plörezinin nedenleri arasında enfeksiyonlar, akciğer kanseri, kalp yetmezliği, göğüs travmaları ve bazı ilaçlar bulunur. Tanı için akciğer röntgeni, bilgisayarlı tomografi ve torasentez gibi yöntemler kullanılır. Tedavi, altta yatan nedene bağlı olarak planlanır ve antibiyotik, kemoterapi veya cerrahi müdahaleleri içerebilir.

    Plevradan alınan sıvıda hangi testler yapılır?

    Plevradan alınan sıvıda yapılan bazı testler şunlardır: Biyokimya ve mikrobiyoloji incelemeleri. Sitoloji. Tümör belirteçleri. pH ölçümü. Light kriterleri. Bu testler, plevral sıvının nedenini (enfeksiyon, kanser, romatolojik hastalıklar vb.) teşhis etmek için yapılır.

    Plevra nedir?

    Plevra, göğüs boşluğunu içten kaplayan ve akciğerleri çevreleyen, iki katlı, ince bir zar tabakasıdır. Plevranın iki katmanı vardır: 1. Visseral plevra: Akciğerlerin dış yüzüne yapışık olan bölümdür. 2. Parietal plevra: Göğüs duvarı, kostal yapılar, diyafram ve mediasteni örten katmandır. Normal şartlarda bu iki katman arasında, akciğerin solunum sırasında kolayca hareket etmesini sağlayan yaklaşık 20 mL civarında kaygan bir sıvı bulunur.

    Deaminaz enzimi ne yapar?

    Deaminaz enzimi, bir molekülden amino grubunu uzaklaştıran bir enzim türüdür. Bu süreç, deaminasyon olarak adlandırılır. Deaminaz enziminin yaptığı bazı işler: - Amino asitlerin metabolizması: Proteinlerin ve peptitlerin parçalanmasında rol oynar. - Biyolojik bileşiklerin sentezi: Nörotransmitterler, hormonlar ve antibiyotikler gibi bileşiklerin sentezinde gereklidir. - DNA onarımı: DNA'daki sitozinin urasile dönüşmesini sağlayarak, spontan deaminasyon reaksiyonlarını tamir eder.

    Plevraya sıvı birikmesi neden olur?

    Plevraya sıvı birikmesinin (plevral efüzyon) bazı nedenleri: Enfeksiyonlar: Viral, bakteriyel veya mantar enfeksiyonları. Akciğer hastalıkları: Zatürre, tüberküloz, akciğer kanseri, akciğer apsesi, interstisyel akciğer hastalığı. Kalp ve böbrek hastalıkları: Kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği. Metabolizma bozuklukları. Sistemik hastalıklar: Romatizmal hastalıklar, mantar enfeksiyonu. İlaç reaksiyonları. Travmalar: Kaburga kırığı. Pulmoner emboli (akciğerlerdeki damarların pıhtı nedeniyle tıkanması). Plevral efüzyon, genellikle başka bir hastalığın belirtisidir.

    Plevral sıvı sitolojisi kanser tanısı koydurur mu?

    Plevral sıvı sitolojisi, kanser tanısı koydurabilir ancak her zaman kesin sonuç vermeyebilir. Plevral sıvı sitolojisi, plevrayı tutan malignitelerin saptanmasında önemli bir tanı yöntemidir ve malign plevral efüzyonlarda sıvı sitolojisi ile %60-90 arasında değişen tanı oranları bildirilmektedir. Ancak, hastaların yaklaşık yarısında sitolojik incelemede malign hücreler saptanamaz ve tanı konulamayan hastalara ileri invaziv işlemler gereklidir.