I. Dünya Savaşı’na yedek subay olarak katılan Ahmet Celâl, bu savaşta tek kolunu kaybederek geri döner 12. İstanbul, İngilizler tarafından işgal edilince emir eri Mehmet Ali’nin davetine uyarak, onun Porsuk Çayı kıyısındaki köyüne gider 12.

Ancak Ahmet Celâl’in aklı, devam etmekte olan savaşta kalmaktadır 2. Köyde, gazeteleri takip ederek gelişmeleri izler ve fırsat buldukça köylülere önemini anlatmaya çalışır 2.

Köy halkı, yoksulluk ve cehaletlerinin asıl nedeni olan Salih Ağa’ya bağlıdır 2. Kimse ona karşı gelmez ve Ahmet Celâl'e yanaşmazlar 2. Köylüler onu "yaban" olarak adlandırırlar 2.

Bu durum, genç subayı üzmektedir ve bir gün bunalıma girer 2. İyice bunaldığı sırada gezmeye çıkar ve Emine ile karşılaşır 2. Ahmet Celâl, Emine'ye ilgi duyar ancak ne yazık ki Emine, Mehmet Ali’nin kardeşi İsmail'in karısıdır 2.

Günler geçer ve Yunanlar köye gelir 2. Köyü yakıp yıkarlar, köylülere işkence ederler 2. Köylülerin çoğu köy meydanında topluca öldürülür 2.

Ahmet Celal, Emine ile birlikte bu ölüm çemberinden kaçmak ister 2. Ancak arkalarından ateş açılır ve ikisi de yaralanır 2. Zorlukla köy mezarlığına ulaşırlar ve orada sabahlarlar 2.

Ertesi gün yola çıkmaları gerekir ancak Emine'nin yaraları o kadar ağırdır ki yürüyemez hale gelmiştir 2. Ahmet Celâl, elindeki anı defterini Emine'nin eline tutuşturur ve bilinmeyen bir yöne doğru gider 2.

Sakarya Savaşı’ndan sonra düşman ordularının geri çekilmesiyle birlikte köye gelen araştırma kurulu, yıkıntılar, kömürleşmiş insan kemikleri arasında bir defter bulur 2. Defter, kenarları yanmış ve ortası yırtık olan Ahmet Celâl’in anılarını yazdığı ve son anda Emine'ye teslim ettiği defterdir 2.