Sümbülzade Vehbi'nin rücu şiirinin bir kısmı şu şekildedir: > Azm-ü hamam edelim, sürtüştürem ben sana, Kese ile sabunu, rahat etsin cism-ü can.. Lal-ı şarab içirem ve ıslatıp geçirem, Parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahşan.. > Eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır? Lale ile sümbülü kahkülüne nevcivan.. > Diz çökerek önüne ılık ılık akıtam, Bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan.. > Salınarak giderken ben ardından sokam, Ard eteğin beline, çamur olmasın aman.. > Kulaklarından tutam, dibine kadar sokam, Sahtiyandan çizmeyi, olasın yola revan.. > Öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarda hiç, Düşmanın bağrına, hançerimi nagehan.. > Eğer arzu edersen ben ağzına vereyim, Yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman.. > Herkese vermektesin, bir de bana versene Avuç avuç altını, olsun kulun şaduman.. > Sen her zaman gelesin, ben Vehbi'ye veresin, Eselamun aleyküm ve aleykümüsselam... Bu şiir, padişahın "Bana öyle bir şiir yaz ki ilk mısrayı okuyunca içimden seni öldürmek, ikinci mısrayı okuyunca ödüllendirmek gelsin" demesi üzerine yazılmıştır. Ancak, Murat Bardakçı'nın "Osmanlı'da seks" adlı kitabına göre bu şiir, Ahmed adlı bir şaire aittir. Rücu, mesajın ilk satırda tahmin edilenden çok farklı olduğunu ikinci satırda anlatma sanatıdır.