Buradasın

Etkinlikte DJ Tankut'un performansı davetlilere keyifli anlar yaşattı. Konuklar, Fiolas'ın zarif parfüm setlerini yakından keşfederken, Hena Winter Wonderland koleksiyonu'nun eşsiz dokunuşlarını deneyimleme fırsatı buldu. Ancak bu koleksiyonun en dikkat çekici yanı, Fiolas markasının kurucusu Fulya Gündoğdu'nun 17 yaşındaki kızı Hena Gündoğdu'nun, kendi adını taşıyan kokuyu baştan sona kendisinin tasarlamış olması. Böylesine genç yaşına rağmen büyük bir vizyon ve duyusal ustalık sergileyen Hena, notaların uyumunu titizlikle kurguladı, her detayına kendi imzasını attı. Kokunun sofistike katmanları, onun sanatsal dokunuşu ve güçlü koku hafızasının bir yansıması olarak ortaya çıktı. Genç yaşına rağmen bu alanda adını şimdiden duyurmaya başlayan Hena, yeteneği ve yaratıcı yaklaşımıyla parfüm dünyasında yeni bir yıldız doğduğunun sinyallerini veriyor. Etkinlik, sadece bir lansman değil, aynı zamanda parfüm dünyasında iz bırakan eşsiz bir anı olarak hafızalarda yer etti.

Yazeka

Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

Bu etkinlik, Fiolas markasının yeni parfüm koleksiyonu Hena Winter Wonderland'in tanıtımına yönelik özel bir davet olarak düzenlenmiştir 1 2.

Etkinlikte yaşanan bazı önemli anlar şunlardır:

DJ Tankut'un performansı: Davetlilere keyifli anlar yaşatmıştır 1 3.
Parfümlerin keşfi: Konuklar, Fiolas'ın zarif parfüm setlerini yakından inceleme ve Hena Winter Wonderland koleksiyonunun eşsiz dokunuşlarını deneyimleme fırsatı bulmuşlardır 1 3.
Hena Gündoğdu'nun tasarımı: Fiolas markasının kurucusu Fulya Gündoğdu'nun 17 yaşındaki kızı Hena Gündoğdu, kendi adını taşıyan kokuyu baştan sona tasarlamıştır 1 2. Bu, onun parfüm dünyasında genç yaşına rağmen gösterdiği büyük vizyon ve duyusal ustalığın bir kanıtıdır 3.

Etkinlik, parfüm dünyasında iz bırakan unutulmaz bir anı olarak hafızalarda yer etmiştir 1 3.

5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

Yanıtı değerlendir

5 kaynak

Çok eski zamanlarda insanlar duygularını ve düşüncelerini paylaşmak için blog hesaplarını ya da forum hesaplarını kullanırdı. O dönemlerde yazının pek çok şeyi anlatmak için kullanılması modaydı. Ufak tefek emojilerle duygular daha da belirgin hale gelirdi. Seneler içinde teknoloji ağının gelişmesi sayesinde düşünceler daha net şekilde ifade edilmeye başlandı.

Teknolojinin gelişmesi, düşüncelerin daha net şekilde ifade edilmesini sağlamıştır. Eski zamanlarda insanlar duygularını ve düşüncelerini paylaşmak için blog hesapları veya forum hesapları kullanırlardı ve bu platformlarda yazı, temel iletişim aracıydı. Günümüzde ise sosyal medya, hızlı ve etkili bir iletişim aracı olarak öne çıkmaktadır.

Ibsen 1828 yılında Norveç'in Skien kentinde doğdu. Babası zengin bir tüccardı. Ailenin daha sonra yaşadığı ekonomik sıkıntılara karşın, iyi bir eğitim aldı. Babası ilişkilerini kullanarak Ibsen'in Grimstad'da bir eczaneye kalfa olarak girmesini sağladı. 1848'de eczacı kalfası eğitimini tamamladı. Buradan Christiana'ya (Oslo) taşındı, gazetelerde yazılar yazdı, Pazar okulunda hocalık yaptı, dergi çıkarttı. 1851'de Bergen'deki Det Norske Teater'e sanat yönetmeni oldu.

Henrik Ibsen 1828 yılında Norveç'in Skien kentinde doğdu. Eğitim Hayatı: - Eczacı Kalfası: 1848'de eczacı kalfası eğitimini tamamladı ve Grimstad'da bir eczanede çalışmaya başladı. - Oslo'ya Taşınma: 1849'da Oslo'ya (o zamanki adıyla Christiana) taşındı ve burada gazetelerde yazılar yazdı, Pazar okulunda hocalık yaptı ve dergi çıkarttı. - Sanat Yönetmenliği: 1851'de Bergen'deki Det Norske Teater'e sanat yönetmeni oldu. Kariyerinin Diğer Önemli Adımları: - Avrupa'da Deneyim: Kopenhag'daki Det Kongelig Tiyatrosu ve Dresden'de çalıştı. - İlk Büyük Oyunu: 1866'da yazdığı "Brand" adlı oyunla ün kazandı. - Yurt Dışı Yaşamı: 1864'te Norveç'ten ayrıldı, 27 yıl boyunca İtalya ve Almanya'da yaşadı. - Son Yılları: 1891'de Norveç'e döndü ve büyük bir edebi kahraman olarak karşılandı.

Bir hükümdar arkadaşları ile birlikte gezmeye çıkmıştı yol üzerindeki bir köyde çok yaşlı bir adamın tarlasında fidan dikmekle meşgul olduğunu gördü karyetini taktir etti ve yanına gidip şöyle dedi baba sen nediye fidan dikmeye uğraşıyorsun?

Bir hükümdar, arkadaşları ile birlikte gezmeye çıktığında, yol üzerindeki bir köyde çok yaşlı bir adamın tarlasında fidan dikmekle meşgul olduğunu görür ve yanına gidip şöyle der: - Baba, sen ne diye fidan dikmeye uğraşıyorsun? Maşallah yaşını yaşamışsın, bu diktiğin fidanların meyvesinden belki de yiyemeyeceksin. Yaşlı adam şu cevabı verir: - Diktiğim fidanların meyvesini benim yemem şart değil, evlat! Biz nasıl bizden öncekilerin diktiği fidanların meyvesinden yiyorsak, bizim diktiğimiz fidanların meyvesini de bizden sonrakiler yer.

Nasrettin Hoca eşeğinden düşer ve acıyla kıvranır. Başına toplananlar 'Hemen bir doktor çağırın...' diye bağrışırken, Hoca 'Bana doktor değil, eşekten düşmüş birini bulun...' der. Hoca'nın bu davranışı ile eşekten düşenin çektiği acıyı ve yaşadığı duyguyu gerçek anlamda sadece eşekten düşen birinin anlayabileceğini çok açık bir şekilde ifade etmektedir. Empati kurabilmek için illa da karşımızdaki insanın karşılaştığı olayı yaşamak zorunda değiliz elbet. Onun yaşadığı olayda kendimizi görebiliyorsak eğer, kendimizi onun yerine koyup, onunla aynı duyguları yaşayıp, onun bakış açısından bakabiliyorsak olaya ve bunu ona iletebiliyorsak empati kurmuşuz demektir. Bu nedenle empatik iletişimde aslolan, olayları yaşamak değil doğru olarak anlamaktır. Karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini tam olarak anlasak bile, eğer anladığımızı ona ifade edemiyorsak veya yanlış ifade ediyorsak empati kurmuş sayılmayız. Yine empati kurarken kişinin sadece sözel tepkilerine değil ses tonuna, konuşma temposuna, jest ve mimiklerine hatta duruşuna bile dikkat etmek gerekir.

Nasreddin Hoca'nın "Bana doktor değil, eşekten düşmüş birini bulun" sözü, empati kavramını vurgulamaktadır. Hoca, kendi durumunu en iyi şekilde kendisiyle aynı deneyimi yaşamış birinin anlayabileceğini ifade etmektedir. Empatik iletişim için olayları yaşamak değil, doğru bir şekilde anlamak ve karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini ona doğru bir şekilde iletebilmek önemlidir.

Okyanuslar kaybolduğunda, yüzeyde kalan tek şey tehlikedir. Julia ve sevgi dolu kocası, okyanusun ortasındaki teknelerinde oğullarının doğum gününü kutlarlar. Ancak şiddetli bir fırtına neredeyse onları alabora ettiğinde, aile uyandığında kendilerini ıssız topraklarda bulur. Dünya trajik bir değişim geçirmiş ve okyanuslardan su çekilmiştir. Julia, uçurumdan aç yaratıkların taze et avlamak için ortaya çıktığı bir dünyada çocuklarını kurtarmak zorundadır.

Bu tanımlara uyan film, "Kıyametten Sonra" (Survive) adlı 2024 yapımı bir bilim kurgu filmidir. Filmin konusu: Julia ve kocası, oğullarının doğum gününü okyanusun ortasındaki teknelerinde kutlarlar. Şiddetli bir fırtına onları neredeyse alabora eder ve aile uyandığında kendilerini ıssız topraklarda bulur.

Leyla, dövüş sanatlarıyla ünlü bir ailede doğar. Babası, erkek kardeşini öne çıkarırken Leyla'yı göz ardı eder. Yetenekli olmasına rağmen pek değeri bilinmez. Ancak Leyla, bu düzene boyun eğmez ve büyük bir ustadan eğitim alır. Annesi, Leyla'nın kaçmasına yardımcı olduğu için ailede çok fazla eziyet görür. Leyla öğrendikleriyle güç kazanır ve annesini kurtarmak için geri döner. Kötüleri cezalandırıp adaleti sağlamaya çalışır.

Leyla'nın dövüş sanatlarıyla ünlü bir ailede doğduğu ve babasının erkek kardeşini öne çıkarırken Leyla'yı göz ardı ettiği hikaye, "Ailemde Kahraman Var" adlı dizide anlatılmaktadır. Leyla'nın annesini kurtarmak için verdiği mücadele ise "Leyla" adlı dizide yer almaktadır.

Yazeka

Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

Yanıtı değerlendir

5 kaynak

Hena Gündoğdu'nun parfüm tasarım süreci nasıldı?

DJ Tankut'un performansı nasıl değerlendirildi?

Fiolas markasının diğer koleksiyonları nelerdir?

Daha fazla bilgi

Konuyla ilgili materyaller

Bir hükümdar arkadaşları ile birlikte gezmeye çıkmıştı yol üzerindeki bir köyde çok yaşlı bir adamın tarlasında fidan dikmekle meşgul olduğunu gördü karyetini taktir etti ve yanına gidip şöyle dedi baba sen nediye fidan dikmeye uğraşıyorsun?