Ahırdaki inekler Benekli'nin şakalarından bıkmıştı. Tüm şakaları sadece kendisine komik geliyordu. Diğer inekler bu durumdan şikâyetçiydi. Aralarında toplanıp Benekli'ye bir ders vermeye karar verdiler. Benekli'nin yaptığı şakalardan birini ona yaptılar. Benekli bu durum karşısında ne yapacağını şaşırdı. Şaka ona yapılınca hiç de komik olmamıştı. Empati kurunca anladı ki kendine yapılmasını istemediği şeyi başkasına yapmamalıydı. O günden sonra diğer ineklere karşı daha dikkatli davranmaya başladı.

Benekli İnek hikayesinin devamı şu şekildedir: Benekli, şakaların kendisine yapılınca komik olmadığını ve başkalarına zarar vermenin doğru olmadığını anladı. Bu olaydan sonra Benekli, diğer ineklere karşı daha nazik ve dikkatli davranmaya başladı.

Nehir'in daha önce televizyon başına geçip haber izlediğini görmeyen ailesi şaşkınlıkla ona bakmaktadır. Bu durumu fark eden Nehir, ailesine bir açıklama yapması gerektiğini hissederek Türkçe dersinde gördükleri konudan bahsetmiştir. Bu haberlerin her birinin belli amaçları olduğunu söylemiştir. Tam o sırada ekrana bir son dakika haberi düşmüştür: "Yoğun kar yağışı nedeniyle tüm yurt genelinde eğitime bir gün ara verildi." Bu haber her ne kadar öğrenciler tarafından eğlenceyle bağdaştırılsa da büyük bir çoğunluğu ilgilendiren haberin amacı aslında farklıdır. Nehirin karşısına çıkan son haberin amacı nedir?

Nehir'in karşısına çıkan son dakika haberinin amacı, yoğun kar yağışı nedeniyle eğitimde aksama yaşanmasını bildirmek ve öğrencileri bilgilendirmekdir.

Buradasın

Nasrettin Hoca eşeğinden düşer ve acıyla kıvranır. Başına toplananlar 'Hemen bir doktor çağırın...' diye bağrışırken, Hoca 'Bana doktor değil, eşekten düşmüş birini bulun...' der. Hoca'nın bu davranışı ile eşekten düşenin çektiği acıyı ve yaşadığı duyguyu gerçek anlamda sadece eşekten düşen birinin anlayabileceğini çok açık bir şekilde ifade etmektedir. Empati kurabilmek için illa da karşımızdaki insanın karşılaştığı olayı yaşamak zorunda değiliz elbet. Onun yaşadığı olayda kendimizi görebiliyorsak eğer, kendimizi onun yerine koyup, onunla aynı duyguları yaşayıp, onun bakış açısından bakabiliyorsak olaya ve bunu ona iletebiliyorsak empati kurmuşuz demektir. Bu nedenle empatik iletişimde aslolan, olayları yaşamak değil doğru olarak anlamaktır. Karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini tam olarak anlasak bile, eğer anladığımızı ona ifade edemiyorsak veya yanlış ifade ediyorsak empati kurmuş sayılmayız. Yine empati kurarken kişinin sadece sözel tepkilerine değil ses tonuna, konuşma temposuna, jest ve mimiklerine hatta duruşuna bile dikkat etmek gerekir.

Yazeka

Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

Nasreddin Hoca'nın "Bana doktor değil, eşekten düşmüş birini bulun" sözü, empati kavramını vurgulamaktadır 3. Hoca, kendi durumunu en iyi şekilde kendisiyle aynı deneyimi yaşamış birinin anlayabileceğini ifade etmektedir.

Empatik iletişim için olayları yaşamak değil, doğru bir şekilde anlamak ve karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini ona doğru bir şekilde iletebilmek önemlidir 5.

5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

Yanıtı değerlendir

5 kaynak

Mizahı ciddiye almak lazım kolay değildir mizah yapmak ince keskin bir zekâ kültürel altyapı gerektirir çok okumalı çok gezmeli çok görmeli çok yaşamalıdır mizahçı hazırcevap olması da şarttır bu saydıklarım hem sahne mizahında hem yazılı mizahta geçerlidir mizahı yapan kadar mizahın alıcısı da donanımlı olmalıdır yoksa mizah nasıl anlaşılır?

Mizahı ciddiye almak ve yapmak için ince keskin bir zekâ, kültürel altyapı, çok okuma, gezme, görme ve yaşama deneyimi gereklidir. Ayrıca, mizahı yapan kadar mizahın alıcısının da donanımlı olması önemlidir, çünkü: - Mizahın anlaşılması, mizahçının kullandığı ironi, sarkazm, kelime oyunları gibi unsurları bilmeye bağlıdır. - Hazırcevap olmak, espri üretimini ve mizahın etkisini artırır. - Donanımlı bir alıcı, mizahı sadece güldüren değil, düşündüren ve eleştirel bir bakış sunan bir sanat olarak değerlendirebilir.

Empati ve kendini başkasının yerine koyma arasındaki fark nedir?

Empati ve kendini başkasının yerine koyma kavramları benzer görünse de aralarında bazı farklar vardır: 1. Empati, başkasının duygularını, düşüncelerini ve içinde bulunduğu durumu anlama ve paylaşma yeteneğidir. 2. Kendini başkasının yerine koyma, daha genel bir ifadedir ve empati sürecinin bir parçası olarak kabul edilir. Özetle, empati daha kapsamlı bir kavram olup, kendini başkasının yerine koymayı da içerir.

Empatik iletişim nedir konuşma sınavında?

Empatik iletişim, başkalarının duygularını ve düşüncelerini anlama yeteneği olan empatiyi kullanarak yapılan etkili bir iletişim biçimidir. Konuşma sınavında empatik iletişim şu şekilde uygulanabilir: 1. Aktif dinleme: Karşıdaki kişiyi dikkatle dinlemek ve göz teması kurmak. 2. Soru sorma: İlgili ve dikkatli sorular sorarak karşı tarafın duygularını daha iyi anlamak. 3. Geri bildirimde bulunma: Dinlerken kısa cümleler kurarak ve bazı noktaları tekrarlayarak karşıdaki kişinin duygularını anladığını göstermek. 4. Öğüt vermekten kaçınma: Empatik iletişimde yargılamak ve yönlendirmek yerine, kişinin kendi doğrularını bulmasına destek olmak önemlidir. 5. Farklı bakış açılarına açık olma: Olayları karşı tarafın bakış açısıyla ele alabilmek.

Kitap okumanın çok önemli olduğunu düşünmüyorum bu söylediğim yanlış anlaşılmasın asıl önemli olanın altını çizmek için söze böyle başladım kitap okumak ama gerçekten okumak çok önemlidir kitap bizim dünya görüşümüze hayata bakışımıza sözcük bilgimize kültürel birikimimize eklemeler yapmalıdır yoksa üstünkörü veya hızlıca göz gezdirilen bir kitap okuma alışkanlığı bize ne katar?

Kitap okumanın önemi, sadece bilgi birikimi sağlamakla sınırlı değildir, aynı zamanda bireyin kişisel gelişimine de büyük katkılar sunar. İşte kitap okumanın bazı önemli faydaları: Kelime dağarcığını geliştirir: Farklı kitaplar okumak, daha önce duyulmamış kelimelerin öğrenilmesini sağlar. Empati yeteneğini artırır: Farklı karakterlerin ve yaşam öykülerinin okunması, empati kurma becerisini geliştirir. Stresi azaltır: Zihni rahatlatan ve stres seviyesini düşüren etkili bir aktivitedir. Yaratıcılığı teşvik eder: Hikaye ve anlatılar, hayal gücünü genişleterek yaratıcı düşünme becerilerini besler. Konsantrasyonu artırır: Düzenli kitap okuma alışkanlığı, odaklanma becerilerini geliştirir. Dolayısıyla, üstünkörü veya hızlıca göz gezdirilen bir kitap okuma alışkanlığı bile, bireyin genel kültür düzeyini artırır ve zihinsel gelişimine katkıda bulunur.

Mustafa Makbule'yi bakla tarlasında yalnız bırakıp çevrede gezmeye çıkıyordu. Bir gün Mustafa gezerken bir kaval sesi duydu. Bu kavalı kimin çaldığını merak edip kaval sesinin geldiği tarafa doğru yürüdü. Biraz gidince baktı ilerideki bir ağacın altında on yaşlarında bir çoban kaval çalıyor, etrafında da koyunlar otluyordu. Mustafa bu çocuğun kavalıyla yarattığı sihirli dünyasını bozmak istemedi. "Varsın çalsın garip" diye düşündü. "Ben de o kaval çalmayı bırakıncaya kadar burada oturur, beklerim." Aradan yarım saat geçti. Çocuk, türküler, oyun havaları çaldıktan sonra kavalını ağaca yasladı ve azık torbasını açıp yanında getirdiği yiyecekleri yemeye başladı. Mustafa oturduğu yerden kalktı, çocuğun yanına doğru yürümeye başladı. Karşıdan birisinin gelmekte olduğunu otların hışırtısından duyan çocuk başını kaldırdı. Geleni tanımıyordu. "Acaba kim ki?" diye düşündü. Mustafa çocuğun yanına gelince gülümseyerek: "Merhaba arkadaş, afiyet olsun" dedi. "Benim adım Mustafa. İzin verirsen yanına oturmak istiyorum." Çoban çocuk: "Tabii gel gel, buyur şöyle" dedi. Mustafa oturunca çoban çocuk kavalına üflemeye devam etti. Mustafa kaval sesini çok sevmişti. Çoban çocuğa: "Arkadaş, kaval çalmak ne kadar güzel bir şey. Ben de kaval çalmasını çok isterim. Bana kaval çalar mısın?" dedi. Çoban çocuk Mustafa'nın yüzüne baktı ve gülümsedi. Sonra kavalını Mustafa'ya uzattı. Mustafa kavalı eline alınca kavaldan çıkan seslere şaşırdı. Kavaldan öyle güzel sesler çıkıyordu ki Mustafa kavala hayran kaldı. Çoban çocuk kavalı Mustafa'dan aldı ve çalmaya devam etti. Çoban çocuğun kavalı çalması bitince Mustafa: "Arkadaşım, kaval çalman çok güzel. Sen kaval çalınca ben de çok mutlu oluyorum. Kaval çaldığın zaman bana da kaval çalmanı çok isterim." dedi. Çoban çocuk gülümseyerek Mustafa'ya baktı ve: "Mustafa, kavalımı sana hediye ediyorum. Ne zaman istersen kavalımı çalabilirsin." dedi. Mustafa çok sevindi. Çoban çocukla vedalaşıp oradan ayrıldı. Mustafa eve dönünce kaval çalmaya başladı. Kavalı çok iyi çalıyordu. Mustafa'yı dinleyenler kaval sesinden çok etkileniyorlardı. Mustafa kavalla öyle güzel oynuyordu ki herkes Mustafa'nın kaval çalmasına hayran kalıyordu. Mustafa kavali çok seviyordu. Kavalla oynamaktan çok zevk alıyordu. Mustafa kavalle oynarken çok mutlu oluyordu. Mustafa kavalli oynarken kendini çok özgür hissediyordu. Mustafa kavallı oynarken sanki başka bir dünyaya gidiyordu. Mustafa kavalliyle oynarken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordu. Mustafa kavallyle oynarken çok eğleniyordu. Mustafa kavalyle oynarken kendini çok huzurlu hissediyordu.

Atatürk'ün Çocukluğu - 4 adlı öyküde, Mustafa'nın çoban Ali ile tanışması ve ona okuma-yazma öğretmesi anlatılmaktadır. Özeti: Bir gün Mustafa, gezerken bir kaval sesi duyar ve sesin geldiği yere gider. Mustafa, çobana kaval çalmayı kendi kendine mi öğrendiğini sorar. Mustafa, çobana okul ve okuma-yazma öğrenme isteğini anlatır. Birkaç hafta sonra Mustafa, Selanik'e teyzesinin yanına gider ve ders kitaplarını çobana bırakır.

Yazeka

Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

Yanıtı değerlendir

5 kaynak

Empatik iletişim nasıl geliştirilir?

Empati kurmanın faydaları nelerdir?

Nasreddin Hoca'nın diğer hikayeleri nelerdir?

Daha fazla bilgi

Konuyla ilgili materyaller

Empati ve kendini başkasının yerine koyma arasındaki fark nedir?

Empatik iletişim nedir konuşma sınavında?