• Buradasın

    Akıl yürütme ve çıkarım arasındaki fark nedir?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Akıl yürütme ve çıkarım kavramları genellikle birbirinin yerine kullanılsa da, aralarında bazı farklar vardır:
    • Akıl Yürütme: Doğru kabul edilen yargılardan (öncüllerden) yola çıkarak yeni yargılara (sonuca) varma sürecidir 25. Bu süreç, en az iki düşünce arasında, bu düşüncelerden birini diğerinin kanıtlayanı olarak ele alıp buradan bir sonuca ulaşmayı içerir 4.
    • Çıkarım: Akıl yürütmenin bir sonucu olup, öncül ve sonuç önermelerinden meydana gelir 2. Sonuca ulaşmayı sağlayan önermelere “öncül”, öncüllerden hareketle ulaşılan yargıya ise “sonuç” adı verilir 2.
    Özetle, akıl yürütme daha geniş bir kavram olup, çıkarım bu sürecin bir sonucudur.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    Akıl yürütme yöntemleri nelerdir diyalektik?

    Diyalektik akıl yürütme yöntemleri şunlardır: Tez, antitez ve sentez: Diyalektik, bir konuyu tez ve antitez üzerinden ele alıp, bu karşıt görüşleri sentezleyerek sonuca varma yöntemidir. Soru ve yanıt: Platon'a göre diyalektik, uygun sorular ve yanıtlar aracılığıyla tartışma tekniği olarak kullanılır. Karşıtlıkları kullanma: Diyalektik, karşıt fikirleri kullanarak gerçeği araştırma ve doğrulama ulaşma yöntemidir. Bilimsel, didişmesel ve yanıltmasal çıkarım: Diyalektik çıkarım, bilimsel olandan yalnızca öncülleri nedeniyle ayrılır; didişmesel ve yanıltmasal çıkarımlardan farklıdır. Diyalektik akıl yürütme, Sokratik yöntem, Aristoteles'in diyalektik yaklaşımı ve Hegel ile Marx'ın felsefi çalışmaları gibi çeşitli geleneklerde kullanılmıştır.

    Analojik akıl yürütme nedir örnek?

    Analojik akıl yürütme, gözlemlenen benzerliklerden, henüz gözlemlenmemiş benzerlikler çıkararak yeni durumlara yönelik öngörülerde bulunma yöntemidir. Bazı örnekler: Fen bilimleri eğitimi: Hücre zarı, "Oreo kurabiyesi"ne benzetilir; hücre zarının, kolesterol içeren krema dolgusuyla fosfolipit çift katmanına benzediği söylenir. Bilimsel keşif: Robert Hooke, mantar dilimlerini incelerken, içindeki boşlukların keşiş hücrelerine benzediğini düşünmüş ve bu boşluklara "hücre" adını vermiştir. Hukuki muhakeme: Bir davada, hancıların otel misafirlerinin eşyalarından sorumlu tutulduğu bir önceki davaya atıfta bulunarak, vapur sahibinin de benzer sorumluluğa sahip olduğu sonucuna varılması. Günlük yaşam: "Brokoli yeşil bir sebzedir ve sağlığa yararlıdır. Ispanak da yeşil bir sebzedir. O hâlde ıspanak da sağlığa yararlıdır".

    Akıl yürütme hataları nelerdir mantık?

    Mantıkta bazı akıl yürütme hataları: Paralojizm (safsata). İnanç önyargısı. Dairesel akıl yürütme (petitio principii). Yanlış ikilem. İspatlama mecburiyeti safsatası.

    Akıl yürütme nasıl yapılır?

    Akıl yürütme, bilinen olgular ve kurallar kullanılarak yeni bilgiye ulaşılmasıdır. Akıl yürütmenin üç temel yöntemi: 1. Tümdengelim (Dedüksiyon). 2. Tümevarım (İndüksiyon). 3. Analoji (Benzetim). Ayrıca, abdüktif (heptengitmeli) akıl yürütme de bir yöntemdir.

    Akıl yürütme ve uslamlama aynı şey mi?

    Evet, akıl yürütme ve uslamlama aynı anlama gelir. Akıl yürütme veya uslamlama, bilinen önermelerden bilinmeyen önermeleri çıkarmayı, başka bir deyişle belirli önermelerden mantıksal ilerlemelerle sonuç çıkarmayı ifade eder.

    Akıl nedir, akıl türleri nelerdir?

    Akıl, felsefede kavram oluşturma ve bunlara göre hükmetme kapasitesi olarak tanımlanır. Akıl türleri arasında şunlar sayılabilir: Akl-ı selim. Deneysel akıl. Yaratıcı akıl. Akıl, aynı zamanda tümdengelim, tümevarım ve örnekseme gibi farklı yöntemlerle de ele alınabilir. Akıl, biyolojik açıdan beyinde bulunur.

    Akıl yürütmenin temel ilkeleri doğruluk nedir?

    Akıl yürütmenin temel ilkeleri doğruluk, üç ana ilkeye dayanır: özdeşlik, çelişmezlik ve üçüncü halin imkânsızlığı. Özdeşlik İlkesi: Bir şeyin kendisiyle aynı şey olduğunu ifade eder; "bir şey ne ise odur" şeklinde özetlenir. Çelişmezlik İlkesi: Bir şeyin aynı anda hem kendisi hem de kendisi olmayan olamayacağını belirtir. Üçüncü Halin İmkânsızlığı İlkesi: Bir önermenin ya doğru ya da yanlış olması gerektiğini, başka bir doğruluk değerinin mümkün olmadığını ifade eder. Ayrıca, 17. yüzyılda Leibniz tarafından eklenen yeter-sebep ilkesi de akıl yürütmenin temel ilkeleri arasında yer alır.