Tanrı

1961 yapımı "Aynanın İçinden" (Through a Glass Darkly) filmi, şizofreni hastası genç bir kadının, kocası, roman yazarı babası ve hayal kırıklığına uğramış küçük kardeşi ile birlikte uzak bir adada geçirdiği tatili konu alır. Filmde işlenen bazı temalar şunlardır: - Sanatın sömürücülüğü: Filmin yazarı ve yönetmeni Ingmar Bergman, babasının kendi edebi amaçları için kızının hastalığını kullanmasını eleştirir. - Tanrı ile sevginin özdeşleştirilmesi: Bergman, filmde insanın Tanrı'ya olan ihtiyacını ve sevginin yerini tartışır. - Psikoz ve cinsellik: Hastalığın kişinin gerçeklik algısını nasıl etkilediğini ve aile içi dinamikleri nasıl değiştirdiğini gösterir.

Tanrı bulmacalarda "ilah" olarak cevaplanabilir.

Olumlu felsefe, Schelling'in 1809'dan sonra öne sürdüğü görüşlere göre, varlığın varoluşuna dair sorulara yanıt arayan ve tanrı kavramını kişisel bir varlık olarak ele alan felsefe anlayışıdır. Bu felsefeye göre, pozitif düşüncenin konusu, en yüksek edim olarak tanrı ile başlar ve tanrının kavramına ya da doğasına geçer.

"Deus" Latince'de "tanrı" anlamına gelir.

Deus kelimesi, Latince'de "tanrı" veya "kutsal varlık" anlamına gelir. Ayrıca, Deus terimi, teknolojik, bilimsel ve sanatsal alanlarda da kullanılarak, bu alanlarda beklenmedik çözümleri veya yaratıcı güçleri simgelemek için de kullanılabilir.

"Kadir-i Mutlak" ifadesi, mutlak güçlü (Allah) anlamına gelir. "Kadiri" terimi ise, evrenin yaratıcısı ve her şeyin sahibi olarak kabul edilen varlık anlamında kullanılır ve kökeni Arapçadır.

Felsefede öncesizlik-sonrasızlık kavramı, başlangıcı ve sonu olmayan süreklilik anlamına gelir. Bu kavram, ayrıca Tanrı'nın varoluş kipi olarak da tanımlanır ve Tanrı'nın zamandan bağımsız olarak evrenin her yerinde hazır bulunduğunu vurgular.

Deity kelimesi İngilizce'de "tanrı" veya "ilah" anlamına gelir.

Spinoza'nın tanrısı, onun felsefesinde "Tanrı veya Doğa" olarak adlandırılır. Spinoza'ya göre Tanrı, evrenin bütününü kapsayan, her şeyin tek ve sonsuz tözüdür.

Spinoza'nın tanrısı, onun felsefesinde "Tanrı veya Doğa" olarak adlandırılır. Spinoza'ya göre Tanrı, evrenin bütününü kapsayan, her şeyin tek ve sonsuz tözüdür.

"Tanrı öldü" sözü, Alman filozof Friedrich Nietzsche'ye aittir.

Orta Çağ felsefesinin üç temel sorunu şunlardır: 1. İnanç ile Akıl Arasındaki İlişki: Orta Çağ filozofları, inanç ve aklın birbirine zıt değil, tamamlayıcı olduğunu savunmuşlardır. 2. Tanrı'nın Varlığı: Tanrı'nın varlığı, Orta Çağ filozofları için en temel sorulardan biri olmuş ve farklı filozoflar tarafından farklı argümanlarla kanıtlanmaya çalışılmıştır. 3. Evrenin Yapısı: Orta Çağ filozofları, evrenin yapısı ve işleyişi hakkında çeşitli görüşler ileri sürmüşler, Aristo'nun kozmolojisi uzun süre kabul görmüştür.

Mezmur 138 ve 139'un yazılış amaçları şu şekilde özetlenebilir: - Mezmur 138, Tanrı'ya olan vefa ve merhameti için bir şükran şarkısıdır. - Mezmur 139, Tanrı'nın bireyle olan ilişkisi üzerinde durur.

"Er eteğin tuttun ise" ifadesi, tasavvufta Yüce Tanrı'yı temsil eden bir ifadedir ve "yardım istemek" anlamına gelir.

Tanrı'nın meta-model olarak konumlandırılması, Tanrı kavramının teolojik ve felsefi açılardan değerlendirilmesi anlamına gelebilir. Bu bağlamda, Tanrı genellikle şu şekillerde tanımlanır: 1. Teolojik Perspektifler: Tek tanrılı dinlerde Tanrı, insanların onu tanıması, kulluk etmesi ve onunla derin bir ilişki kurması için evrenin yaratıcısı ve koruyucusu olarak görülür. 2. Felsefi Yaklaşımlar: Tanrı, evrenin düzenini sağlayan, her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten bir varlık olarak kabul edilir. Meta-model terimi, bu bağlamda, Tanrı'nın soyut ve evrensel bir model olarak düşünülmesini ifade edebilir.

Spinoza'nın üç temel ilkesi şunlardır: 1. Tanrı ve Doğa Özdeşliği: Spinoza, Tanrı'yı evrenin kendisiyle özdeşleştirir ve her şeyin temel özü olarak kabul eder. 2. Monizm: Tüm varlıkların tek bir tözden meydana geldiğini savunur; bu töz, Tanrı veya doğadır. 3. Kendini Koruma Güdüsü: İnsan doğasının temelinin, bireyin kendi varlığını sürdürme arzusu olduğunu ve bu güdünün, akıl yoluyla erişilen bilgilerle desteklenmesi gerektiğini öne sürer.

Tanrılar, insan zihninde çeşitli nedenlerle yer alır: 1. Felsefi Düşünceler: Platon gibi bazı filozoflar, Tanrı'yı aşkın bir varlık olarak tanımlar ve insanın Tanrı'yı anlamak için zihinsel bir çaba harcaması gerektiğini savunur. 2. Mitolojik İnançlar: Yunan mitolojisinde tanrılar, insan benzeri özelliklere sahip olmalarıyla dikkat çeker ve insan yaşamının her alanında etkili olan güçlü varlıklar olarak kabul edilir. 3. Dini Öğretiler: Tektanrılı dinlerde Tanrı kavramı, insanı aşan evrensel bir ölçüt olarak görülür ve insanın ahlaki değerleri ancak kendi dışındaki bir mutlakla kıyaslayarak kavrayabileceği bir varlık olarak kabul edilir.

Tanrı kelimesi, çok tanrıcılıkta var olduğuna inanılan insanüstü varlıklardan her birini ifade eder. Ayrıca, kâinatta var olan her şeyi yaratan, koruyan, tek ve yüce varlık anlamında da kullanılır. Felsefi açıdan ise Tanrı, evrenin başlangıcı ve varoluşun nedeni olarak düşünülür.

"Ölümün Soluğu" (God on Trial) 2008 yapımı bir BBC/WGBH Boston televizyon filmidir ve İkinci Dünya Savaşı sırasında Auschwitz'de geçer. Film, Yahudi esirlerin Tanrı'yı yargılamasını konu alır; Tanrı, Nazilerin soykırım için izin vererek, Yahudi halkıyla yaptığı antlaşmanın geçerli olup olmadığını sorgulamaktadır. Ana temalar arasında varoluş amacı, hayatta kalma mücadelesi ve kötülüğün kaynağı yer alır.