Sosyoloji

Zeydanlılar, Pinyanişi (Pinyaşi) aşiretine mensuptur. Ayrıca, Zeydan aşiretinin bir kolunun 1530'larda Hakkari Gever/Yüksekova'dan Bitlis'e geldiği de belirtilmektedir.

Flanör, "aylak kent gezgini" anlamında kullanılan Fransızca kökenli bir kelimedir. Flanör, sanayileşmiş, burjuvazinin hâkim olduğu büyük kentlerde, diğer insanlar gün kazanmak için koşuştururken, sakince sokakları dolaşan, gözlem yapan ve düşünen kişidir. Flanör kelimesi, ilk defa 1854’te bir metin içerisinde kullanılmış ve temelleri Charles Baudelaire’nin “Paris Sıkıntısı” kitabında atılmıştır. Flanör, aynı zamanda şu anlamlara da gelebilir: Flanör düşünce. Flanörlük. Flanöz. Flanör, Alman düşünür ve yazar Walter Benjamin’in de kafa yorduğu bir kavramdır.

X, Y ve Z kuşaklarının kapsadığı yıllar şu şekildedir: X kuşağı: 1965-1980 yılları arasında doğanlar. Y kuşağı: 1980-1999 yılları arasında doğanlar. Z kuşağı: 2000-2020 yılları arasında doğanlar. Bu yıllar kesin olmayıp, farklı araştırma merkezlerine göre değişiklik gösterebilir.

Sosyal bilimlerin en zor dalı olarak kabul edilen bir alan yoktur. Sosyal bilimler, geniş bir disiplinler bütünüdür ve her bir dalın zorluğu, kişinin ilgi alanlarına ve becerilerine bağlı olarak değişebilir. Bazı sosyal bilim dalları şunlardır: Tarih; Sosyoloji; Psikoloji; Siyaset Bilimi; Ekonomi. Bir dalın zor olup olmadığını belirlemek için, o dala ait spesifik konular ve araştırma yöntemleri dikkate alınmalıdır.

Beş ana jenerasyon bulunmaktadır: 1. Baby Boomers: 1946-1964 yılları arasında doğanlar. 2. X Jenerasyonu: 1965-1980 yılları arasında doğanlar. 3. Y Jenerasyonu (Millennial): 1981-1996 yılları arasında doğanlar. 4. Z Jenerasyonu: 1997-2012 yılları arasında doğanlar. 5. Alfa Jenerasyonu: 2012-2015 yılları arasında doğanlar. Bu jenerasyonlar, belirli bir yıl aralığında doğmuş ve benzer toplumsal olayların etkisinde kalmış bireylerden oluşur.

Babalar ve Oğullar kitabı, Rus edebiyatının ilk modern romanı olarak kabul edilir ve dönemin ruhunu en iyi yansıtan eserlerden biridir. Kitabın anlatmak istedikleri arasında şunlar yer alır: Kuşak çatışması. Rusya'nın Batılılaşma süreci. Farklı nesillerin düşünce yapısı. Nihilizm. Ayrıca, Turgenyev bu eseriyle 1830'ların liberalleri ile güçlenen nihilist hareket arasında artış gösteren kültürel hizipçiliğe tepki göstermiştir.

Otonomi ve otonom terimleri genellikle birbirine yakın anlamlar taşır, ancak aralarında bazı farklar vardır: Otonomi: Özerklik veya bağımsızlık anlamına gelir. Otonom: Bu terim, belirli bir görevi insan müdahalesi olmadan ve çevresel değişikliklere adapte olarak gerçekleştirebilen sistemleri tanımlar. Özetle, otonomi daha genel bir kavramken, otonom daha spesifik olarak sistemlerin kendi kendine çalışma yeteneğini ifade eder.

Şeyhdoda, bir Kürt aşiretidir. Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde egemen olan Şeyhdoda aşireti, 2003 yılında Alpay Oktan Ok tarafından yapılan yüksek lisans tezinin konusu olmuştur. 2007 yılında, 25 köyde yaşayan Şeyhdoda Aşireti'nin lideri hanımağa Suna Kepolu, milletvekili aday adayı olmuştur.

Asil insan, bazı kültürlerde toplumun ayrıcalıklı en üst katmanına mensup kişi olarak tanımlanır. Asil insanın bazı özellikleri: Güçlü karakter: Şartlar ne olursa olsun güçlü karakterini kaybetmeme yeteneğine sahiptir. Erdem ve ahlak: Her şartta erdemli, ahlaklı ve ölçülü olabilir. Alçakgönüllülük: Kibirsizdir, kendini beğenmişliği kavramaz. Faydacılık karşıtı etik: Kendi değerinin tanınmasını arzular, ancak kendini beğenmişlik nedir bilmez. Adalet: Hak etmediği bir şeyi talep etmez, ama hakkını da yedirmez.

İstanbul, Başakşehir, Bahçeşehir semtinin posta kodu 34488'dir. Bahçeşehir semtine bağlı olan Bahçeşehir 1. Kısım Mahallesi ve Bahçeşehir 2. Kısım Mahallesi'nin posta kodu da aynıdır.

Patrica ismi, Latince kökenli olup "soylu, patrici" anlamına gelir. Patricius kelimesinden türemiştir; bu kelime, Antik Roma'da en yüksek sosyal sınıfı ifade eden patrici sınıfına atıfta bulunur.

Göçebelerin göç etme nedenleri arasında şunlar bulunur: Hayvancılıkla geçim: Göçebelik, büyük oranda geçim kaynağı olan hayvancılığa bağlıdır. Doğal faktörler: İklim koşulları, coğrafi şartlar ve mevsimsel değişiklikler göçebe yaşamı etkiler. Tarihsel ve kültürel nedenler: Bazı göçebe topluluklar, kültürel ve tarihsel olarak bu yaşam tarzını benimsemiştir. Ayrıca, zorunlu göç nedenleri olarak savaşlar, iç karışıklıklar, dini ve etnik baskılar da göçebeliğe yol açabilir.

Topaloğlu ailesinin aslen nereli olduğuna dair farklı bilgiler bulunmaktadır. Topaloğlu Vakfı'nın internet sitesine göre, Topaloğlu ailesi 1460'lı yıllardan sonra Hazar bölgesinden Artvin'den Kocaeli'ne kadar tüm Karadeniz bölgesine yayılmıştır. Takvim gazetesinin haberine göre, Mustafa Topaloğlu aslen Artvin Hopa’lıdır. Bu bilgiler, ailenin farklı kollarının kökenlerini yansıtabilir.

Burjuvazi, üretim araçlarının mülkiyetini elinde bulunduran, geçimlerini el emeği ile sağlamayan ve iktidarların karar mekanizmalarını etkileme gücüne sahip olan sermayedarları içine alan sosyoekonomik sınıftır. Burjuva ise, köylü, işçi ya da soylu sınıfına sahip olmayıp sosyal statüsünü ve gücünü eğitiminden ve zenginliğinden alan kentli kişidir. Burjuvazi kavramı, 13. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlanmıştır ve kökeni “bourg” (şehir) kelimesine dayanır. Marksist terminolojide burjuvazi, kapitalist sistemde üretim araçlarına sahip olup emekçilerin artı-değerine el koyan sınıf olarak kullanılır. Burjuvazi, Türkçeye 19. yüzyılda Fransızcadan geçmiştir.

Hindistan'da parya sınıfı, kast sistemine dahil edilmeyen, hukuki ve toplumsal bakımdan en mazlum ve mağdur olan insanlardan oluşur. Paryaların bazı özellikleri: Köy ve kasaba dışında oturmak zorundadırlar. Eşek ve köpekten başka hayvana sahip olamazlar. Sadece ölülerden kalma kıyafetler giyebilirler. Geceleri şehir ve köylerde dolaşamazlar. Kast sistemi içindeki hiçbir sınıfa dokunamazlar. Kimsesizlerin cenazelerini taşımak ve gömmekle yükümlüdürler. Kast sistemi içindeki insanların yapmak istemediği kötü işleri yapmak zorundadırlar. Batı dünyasında "Dalitler" olarak da bilinirler. Hindistan'da 1975 yılında kast sistemi resmi olarak kaldırılmış olsa da, kırsal bölgelerde uygulanmaya devam ettiği bilinmektedir.

Gümrü'de yaklaşık 146 bin kişi yaşamaktadır. Gümrü'de yaşayan bazı kişiler: Hayk. Samvel ve Maria. Arsen Vardanyan. Harutyan Filyan.

Sylvia Plath'ın Sırça Fanus (The Bell Jar) romanı, genç bir kadının zihinsel çöküşünü ve toplumun beklentileri karşısındaki mücadelesini anlatır. Romanın anlattığı bazı konular şunlardır: Kimlik arayışı. Toplumsal baskılar. Zihinsel sağlık. Ayrıca, Sırça Fanus modern zamanların içsel çatışmalarını ve insanın kendi ruhsal gelişimini ele alır. Sırça Fanus'un tam olarak ne anlatmak istediğini anlamak için kitabı okumak gerekir.

Evet, "ulus" ve "millet" eş anlamlıdır. Bu kelimeler, çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğunu ifade eder.

Hasis insan, Türk Dil Kurumu'na göre cimri, pinti ve bayağı, insanı küçülten, değersiz anlamlarına gelen "hasis" kelimesiyle tanımlanan kişidir. Ayrıca, kinci anlamına da geldiği belirtilmiştir.

Türk köylülüğünün bazı özellikleri: Tarımla uğraşma: Köylüler, toprağı işleyen küçük çiftçiler ve ziraî işçilerdir. Kendi kendine yeterlilik: Köylüler, ürettikleri malın büyük bir kısmını kendileri tüketir, kalanını pazarlarda satarlar. Basit alet kullanımı: Üretimde genellikle basit aletler kullanılır. İş bölümünün cinsiyete ve yaşa göre ayrılması: İş bölümü, yaş ve cinsiyete göre yapılır; temel üretim birimi ailedir. Düşük üretim miktarı: İşçi başına ve birim yüzölçümü başına düşen üretim miktarı genellikle düşüktür. Kente göç: Gelişmiş ülkelerde, köylü sınıfının varlığını sağlayan küçük ölçekli tarım ekonomik olarak sürdürülemez hale geldiği için köylüler endüstriyel iş imkanları için şehirlere göç etmiştir. Ayrıca, bazı kaynaklarda Türk köylülüğünün hayali ve romantik bir hale geldiği de belirtilmektedir.