Misafir taşının hikayesi, genellikle Anadolu'daki eski misafirperverlik gelenekleriyle ilişkilidir. Örneğin, Malatya'nın Toptaş Mahallesi'nde yer alan misafir taşları ile ilgili bir anlatı şöyledir: Toptaş Camii yanında bir meydan varmış. Bu meydanın dört tarafından sırayla dizili taşların her biri, o yöredeki zenginleri temsil edermiş. Misafir olarak gelen kişiler, hangi taş üzerine oturursa o taşın sahibi, o kişiyi misafir eder ve ziyafet verirmiş. Misafirleri sevmeyen varlıklı bir kişi, âdet yerini bulsun ama kimse oturmasın diye top taş yerine, sivri bir taş koymuş. Bir fakir, taşlardan birine oturmak isterken gözleri sivri taşa ilişmiş ve duraksamış. Adamı gören sivri taşın sahibi, "sivri taş, sivri taş" diye seslenmiş. Adam, seslenen mahcup olmasın diye sivri taşa yaslanmış. Taşın sahibi hemen adamı evine götürmüş. Misafir için yemekler pişirip ikramlarda bulunmaya başlamış. Ancak fakir adam, ev halkının çabasını engellemeye çalışarak "Benim yiyeceğim en fazla bir tabak yemek, bu kadar israfa ve zahmete gerek yok" demiş. Bunu duyan ev sahibi, yaptığı hatanın farkına varmış. Ertesi gün meydana koyduğu sivri taşı kaldırarak yerine top taş yerleştirmiş. Bu taşlar, yardım amaçlı olup, yolcu, yoksul ve kimsesizlerin rencide olmadan, yörenin ileri gelenleri tarafından ağırlanmasını sağlamıştır.