Minyatür

Levni (Abdülcelil Çelebi), Lale Devri'nin en ünlü minyatür sanatçısıdır. Levni, 17. yüzyılın sonlarında Edirne'de doğmuş ve genç yaşta İstanbul'a giderek Topkapı Sarayı'ndaki nakkaşhanede eğitim almıştır.

Minyatürün mimari sanatlara etkileri şunlardır: Belge niteliği: Minyatürler, restorasyon ve sürdürülebilir mimari çalışmalarında önemli belgeler olarak kullanılır. Temsil ve anlatım: Minyatürler, mimari fikirlerin görsel temsillerini oluşturarak başkalarına açıklama yapmayı kolaylaştırır. Tasarım ve detay: Yapılar, minyatürler üzerinde cephe görünüşleriyle ve en ufak detayları işlenerek resmedilir, bu da günümüz karmaşık yapı ilişkilerinin tasarıma katılmasına olanak tanır. Kültürel ve tarihsel bağ: Minyatürler, dönemin yaşam tarzı, giyim ve tarihî olayları gibi unsurları yansıtarak kültürel ve tarihsel bir bağ kurar.

Minyatür rulmanlar, iç çapları 1 mm ile 10 mm arasında olan rulmanlardır. Özellikleri: Düşük sürtünme ve uzun ömür sunar. Kompakt tasarım çözümleri sağlar. Hem eksenel hem de radyal yükleri çift yönlü taşıyabilir. Çeşitli markalarda üretilir: GRW, EZO, TIMKEN gibi. Kullanım alanları: Savunma ve havacılık sanayi. Otomotiv ve otomotiv yan sanayi. Tekstil sektörü. Makine imalat endüstrisi. Dental ve medikal sektörü. 3D yazıcılar. Tekerlek yatakları. Minyatür rulmanlar, genellikle düşük yük kapasitesine sahip makinelerde tercih edilir.

Topkapı Sarayı'nda çalışmış bazı sanatçılar şunlardır: Feyhaman Duran. Halil Paşa, Namık İsmail, İbrahim Çallı, Saip Tuna, Mihri Müşfik. Ayrıca, Topkapı Müzik kategorisinde yer alan sanatçılar arasında Emre Altuğ, Demet Sağıroğlu, Nükhet Duru, Ege, Candan Erçetin ve Mert Ekren gibi isimler bulunmaktadır.

Minyatür ve mimari arasındaki temel farklar: Minyatür: Tanım: Minyatür, küçük boyutlu, detaylı ve kendine özgü boyama tekniği ile yapılan bir resim sanatıdır. Kullanım: Genellikle el yazması kitaplarda metni desteklemek amacıyla kullanılır. Özellikler: Perspektif, ışık-gölge ve oran-orantı kuralları çoğunlukla uygulanmaz; detaylar ve renkler gerçeğe bağlı kalmaksızın kullanılabilir. Mimari: Tanım: Mimari, bina ve yapıların tasarımı, inşası ve bu süreçte kullanılan tüm unsurları kapsayan bir alandır. Kullanım: İnşaat projeleri, müşteri sunumları ve restorasyon süreçlerinde kullanılır. Özellikler: Perspektif, ışık-gölge ve oran-orantı kuralları uygulanır; detaylar ve oranlar gerçeğe uygun olmalıdır. Özetle, minyatür daha çok sanatsal ve metinsel destek amaçlı küçük ölçekli çalışmalar iken, mimari daha geniş bir tasarım ve uygulama alanını kapsar. Minyatürde detaylar ve renkler daha özgür olabilirken, mimaride bu detaylar ve oranlar gerçeğe uygun olmalıdır.

Şiraz ekolü sanatçılarından bazıları şunlardır: Şair Mir Haydar. Abu İshak Atima. Kuranı Kerim hakkında geniş bilgi sahibi olan bilgin Şamlı Şemseddin Muhammed ibn al-Cezerî. İncûluların Sultanı Ebû İshak. Ayrıca, Şiraz, İran edebiyatının en büyük şairlerinden olan Hâfız-ı Şirâzî ve Şeyh Sadi-i Şirâzî’nin de memleketidir.

Ümmü Gülsüm Terzi, tezhip ve minyatür sanatçısıdır. Aynı zamanda, Gebze Belediyesi bünyesindeki GESMEK kurslarında tezhip ve minyatür hocalığı yapmaktadır.

Çakmaktaş diorama, "The Flintstones" (Taş Devri) çizgi filmindeki karakterlerin ve sahnelerin üç boyutlu bir modellemesidir. Diorama, gerçek veya kurgu bir olayın, anın veya hikâyenin ışık oyunlarının da yardımıyla üç boyutlu olarak modellenmesidir.

Kitabü'l-Bulhan (Şaşırılacak Şeyler Kitabı), 14. ve 15. yüzyıllara ait, çoğu Türkçe, biraz Arapça olan bir el yazması kitaptır. Ayrıca, halk masallarında geçen yaratık tasvirleri de bulunmaktadır. Kitabın yazarı hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır; Abd al-Hasan Al-Isfahani adında, belirsiz bir kişi olduğu düşünülmektedir.

TSM B.200 numaralı Şehinşahname, Seyyid Lokman tarafından Farsça ve manzum olarak yazılmış olan ve Nakkaş Osman ile onun yönetimindeki saray nakkaşları tarafından resimlenen Şehnâme-i Sultan Murad III adlı eserin bir parçasıdır. Bu eser, III. Murad’ın tahta çıkışından 1574’ten 1581 yılına kadar olan dönemi anlatır ve iki ciltten oluşur.

Hint ve Osmanlı minyatürleri arasındaki bazı farklar: Konu Seçimi: Osmanlı minyatürlerinde padişah portreleri ve tarihi, askeri olaylar gibi konular işlenirken, Hint minyatürlerinde şiir, roman, kahramanlık ve aşk öyküleri, masallar tasvir edilmiştir. Gerçekçilik ve Belgesel Nitelik: Osmanlı minyatürleri, gerçekçilik ve belgesel nitelik taşır; şenliklerdeki gösteriler tüm ayrıntılarıyla resmedilmiştir. Renk ve Stil: Osmanlı minyatürlerinde en sık kullanılan renk kırmızı olup, daha az ve saf renkler tercih edilir. Figürlerin Görünümü: Osmanlı'da erkek figürler genellikle saraylı, asker veya zanaatkar olarak tasvir edilirken, Hint minyatürlerinde erkek kahramanlar ince yapılı ve aşık delikanlılar olarak gösterilir. Süsleme ve Detay: Osmanlı nakkaşları, İran minyatürlerindeki aşırı desenli yapıları ve dekoratif öğeleri pek tercih etmezken, Levni'nin minyatürlerinde yalınlık göze çarpar.

Minyatür ağaç sanatı, bitkilerin özel saksılarda farklı teknikler kullanılarak minyatürleştirilmesi ve estetik bir görünüm kazandırılması amacıyla yapılan bir sanattır. Bu sanat, kökleri 6. yüzyıla dayanan bir Çin geleneği olan "Penjing"den esinlenilerek ortaya çıkmıştır. Bonsai sanatında, bitkilerin kontrollü bir şekilde büyümesi sağlanır ve doğal ortamında yetişmiş bir ağaçtan farklı görünmemesi hedeflenir.

Biblo'nun sahibi, iki farklı bağlamda değerlendirilebilir: 1. Sanatsal bibloların sahibi: Bibloyaptir markasının kurucusu ve minyatür biblo sanatçısı Levent Aysan'dır. 2. Etkinlik planlama şirketi: Biblo Event, 2013 yılından beri yenilikçi ve yaratıcı etkinlikler planlayan bir şirkettir ve sahibi deneyimli ve yetkin bir ekiptir.

Kaplumbağa Ajandası, doğudan batıya birçok edebiyatçının kaplumbağalara dair metinlerini, benzersiz minyatürler ve etkileyici tablolarla bir araya getirir. Bu ajanda sayesinde, tıpkı kaplumbağalar gibi bilgelikle dolu uzun ve görkemli bir yolculuğa çıkıldığı ifade edilir.

Uygur minyatürleri, Uygur Türkleri tarafından VIII. ve IX. yüzyıllarda yapılmış, Budizm ve Maniheizm etkisindeki minyatürlerdir. Bazı Uygur minyatür örnekleri: Bezeklik’te bulunan keçe örtü üzerindeki “Kanatlı Ejder” tasviri. Hoço’da bulunmuş olan dört nala koşan at freski. Uygur hükümdarı Bögü Kağan’ın Maniciliği kabul edişini tasvir ettiğine inanılan sahne. Uygur minyatürleri, İslam minyatürüne kaynaklık etmiştir.

Evet, Matrakçı Nasuh ve Matrakçı aynı kişidir. Matrakçı Nasuh, asıl adı Nasûh bin Karagöz bin Abdullah el-Visokavi el-Bosnavî olan, 16. yüzyılda yaşamış Boşnak asıllı bir devlet adamı, polimat, matematikçi, öğretmen, tarihçi, coğrafyacı, haritacı, kılıç ustası, denizci, mucit, ressam ve minyatürcüdür. Kendisinin icat ettiği matrak oyunu nedeniyle kısaca Matrakçı Nasuh olarak anılmıştır.

Ahar, kağıdın yazı yazmaya daha elverişli hale gelmesi için kullanılan bir maddedir. Aharın bazı işlevleri: Kağıdı cilalar. Mürekkeple yazılan yazının birkaç kez silip yeniden yazılmasına olanak tanır ve kağıdın yıpranmasını önler. Kalemin kağıt üzerinde kolayca kaymasını sağlar. Mürekkebin kağıda tam olarak nüfuz etmesini sağlar. Yazının keskin görünmesini sağlar. Aharlı bir kağıt üzerine yazılan yazı, bozulmadan ve solmadan uzun süre korunabilir.

Minyatür sanatında en çok kullanılan renkler şunlardır: sarı; kırmızı (gül, nar çiçeği kırmızısı, kiremit kırmızısı); yeşil; mavi; siyah. Bu renkler, en saf hâlleriyle kullanılır. Minyatürde ayrıca pembe, turuncu, lila, mor gibi renkler de kullanılabilir. Minyatürde toprak boya kullanılır ve boya sabit olsun diye yumurta sarısı yerine tutkal kullanılır.

Ekbernâme minyatürleri, Babürlü (Mughal) dönemine aittir. Ekbernâme, üçüncü Babür İmparatoru Ekber Şah'ın (1556-1605) saltanatının resmi kroniğidir. Minyatürlü Ekbernâme yazmasının, 1590 yılında saray tarihçisi Ebul-Fazl Allami tarafından yazılmaya başlandığı ve 1590-95 yıllarında resimlendiği düşünülmektedir.

Matrakçı Nasuh'un "Tarih-i Feth-i Şikloş ve Estergon ve İstulnibelgrad" adlı eseri, 1543 yılında gerçekleşen Şikloş, Estergon ve İstolni Belgrad'ın Osmanlı tarafından fethini anlatır. Bu eser, Matrakçı Nasuh'un "Süleymanname" adlı kitabının bir bölümüdür. Ayrıca, 1543 yılında Estergon'un Osmanlı tarafından kuşatılması, 1520-1551 yılları arasındaki olayları anlatan Süleymannâme'de de yer alır.