LaleDevri

Osmanlı'da kaplumbağaların mumla gezmesinin nedeni, Lale Devri'nde düzenlenen Sadabad eğlenceleridir. Ayrıca, kaplumbağaların muma benzetilmesi, dönemin sosyal yapısını ve estetik anlayışını simgeleyen mizahi bir ifadedir.

Lale Devri'nde III. Ahmet ve Nevşehirli Damat İbrahim Paşa dışında öne çıkan bazı isimler şunlardır: 1. Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi: Fransa'ya elçi olarak gönderilmiş ve matbaanın Osmanlı'ya getirilmesi için İbrahim Müteferrika ile işbirliği yapmıştır. 2. Levni: Dönemin ünlü minyatürcüsüdür. 3. Nedim: Dönemin önemli edebiyatçılarından biridir. 4. Baron Dö Tot: III. Mustafa döneminde askeri ıslahatlarda bulunmuştur.

Osmanlı Devleti, ilk geçici elçiliğini 1720 yılında Fransa'nın başkenti Paris'e göndermiştir. Bu karar, 1718'de imzalanan Pasarofça Anlaşması sonrasında, Batı'daki gelişmeleri yakından takip edebilmek amacıyla alınmıştır.

Evet, Lale Devri'ni anlatan kitaplar bulunmaktadır. Bazı örnekler: Lale Devri - Ahmet Refik Altınay. Lale Devri'nin Gölgesi - Elif K. Yıldız. Ayrıca, İlgi Kültür Sanat Yayınları tarafından yayımlanan ve Mehmet Memiş tarafından hazırlanan Lale Devri adlı bir kitap daha bulunmaktadır.

Sadabat Sarayı'nın önemli olmasının bazı nedenleri: Tarihî ve mimari değeri: Sadabat Sarayları, Osmanlı İmparatorluğu'nun önemli tarihî ve mimari yapılarındandır. Lale Devri'nin simgesi: İlk Sadabat Sarayı, Lale Devri'nin simgesi olarak kabul edilir. Sosyal ve kültürel merkez: 1722-1730 yılları arasında, Sadabad Sarayı ve çevresindeki mesire alanları, sultan ve çevresi için sosyalleşme, halkın her kesimi için ise eğlence ve çekim merkezi olmuştur. Kasır ve köşklerin inşası: Sadabat Sarayı'nın çevresinde, 1722-1730 arasında Haliç'in her iki yakasında vezirlere ve paşalara ait 173 adet kasır ve köşk inşa edilmiştir. Patrona Halil İsyanı: 1730'da patlak veren Patrona Halil İsyanı'nda kasır ve saraylar yağmalanmış, ardından tamamen yakılmıştır. II. Mahmud ve Sultan Abdülaziz'in katkıları: II. Mahmud, birinci sarayı yıktırıp yenisini yaptırmış, Sultan Abdülaziz ise ikinci sarayı yıktırarak yerine üçüncü sarayı inşa ettirmiştir. Günümüzdeki önemi: Üçüncü Sadabat Sarayı'nın yıkıntılarının bir kısmı, günümüzde Kağıthane Belediye Binası yakınında açık hava müzesi olarak görülebilmektedir.

Lale Devri'nin padişahı III. Ahmet, sadrazamı ise Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'dır. III. Ahmet. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa. Lale Devri, 1718 yılında Avusturya ile imzalanan Pasarofça Antlaşması ile başlamış ve 1730 yılındaki Patrona Halil İsyanı ile sona ermiştir.

Lale Devri tabiri ilk olarak Yahya Kemal Beyatlı ve Ahmet Refik Altınay arasındaki bir sohbet esnasında ortaya çıkmıştır. Yahya Kemal, III. Ahmet ve Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın 1718-1730 yılları arasındaki yaşam biçimini değiştirme etkinliklerini bu şekilde adlandırmış, Ahmet Refik ise bu dönemi anlatan kitabına "Lale Devri" ismini vermiştir.

Lale Devri, Patrona Halil İsyanı ile sona ermiştir ve bu isyan sonucunda III. Ahmet tahttan indirilmiştir. Lale Devri'nin ardından tahta I. Mahmud geçmiştir.

Lale Devri'nin en önemli padişahı III. Ahmet'tir. III. Ahmet, 1703 yılında tahta çıkmış ve 1730'daki Patrona Halil İsyanı'na kadar saltanat sürmüştür.

Osmanlı Devleti'nde ilk kez Avrupa örnek alınarak sosyal ve kültürel yeniliklerin yapıldığı dönem Lale Devri olarak adlandırılır. Lale Devri, 1718 yılında Avusturya ile imzalanan Pasarofça Antlaşması ile başlamış ve 12 yıl boyunca sürmüştür. Bu dönemde yapılan bazı yenilikler şunlardır: Matbaanın kurulması. Tercüme Heyeti'nin kurulması. İlk kâğıt fabrikasının kurulması. Hendesehane'nin kurulması. Lale Devri, birçok tarihçi tarafından Batılılaşma politikalarının başlangıcı olarak da görülmektedir.

Osmanlı'da ilk yılbaşı, Lale Devri padişahı 3. Ahmet döneminde, 1 Muharrem 1129 (17 Aralık 1716) tarihinde kutlanmıştır. Osmanlı'da yılbaşı kutlamalarının kesin olarak ne zaman başladığına dair bilgi bulunmamakla birlikte, 1829 yılında İngiliz elçisinin düzenlediği balo, Osmanlı'nın yılbaşı ile ilk teması olarak kabul edilir.

Lale Devri ve Tanzimat dönemi aynı değildir. Lale Devri, 1718-1730 yılları arasında, III. Ahmed ve veziri Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın döneminde, Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşanan bir barış ve yenilenme evresidir. Tanzimat dönemi ise, 19. yüzyılda, Osmanlı'nın modernleşme çabalarının zirveye ulaştığı bir dönemdir. Dolayısıyla, Lale Devri, Tanzimat döneminden önceki bir evredir ve modernleşme çabaları açısından bir başlangıç noktası olarak kabul edilir.

"Bir Zamanlar Osmanlı: Kıyam" dizisi, Osmanlı İmparatorluğu'nun Patrona Halil İsyanı öncesini anlatmaktadır. Dizi, III. Ahmed tahttayken yaşanan ve Lale Devri olarak bilinen dönemi konu alır. Ayrıca, "Osmanlı Kıyam" ifadesinin, 4. Mehmet (Avcı) döneminde Anadolu'da yaşanan isyanları da ifade edebileceği belirtilmiştir.

Jean-Baptiste Vanmour, III. Ahmet döneminde İstanbul'da çeşitli eserler üretmiştir. Vanmour, 1699 yılında Marquis Carles de Ferriol'ün himayesiyle İstanbul'a gelmiş ve yaklaşık kırk yıl boyunca burada yaşamıştır. Bu dönemde: Elçi kabul törenlerini resmetmiştir. Osmanlı'nın sosyal yaşamını ve günlük hayatını tasvir etmiştir. Osmanlı kıyafetlerini konu alan gravürler hazırlamıştır. Vanmour, III. Ahmet'in saltanatı boyunca dört serilik "Elçi Alayı" koleksiyonu gibi önemli eserler üretmiştir.

III. Ahmed Çeşmesi'nin lale şeklinde olmasının nedeni, Lale Devri'nde inşa edilmiş olmasıdır. Bu çeşme, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın önerisiyle III. Ahmed tarafından, Perayton isimli bir Bizans çeşmesinin yerine, 1728-1729 yıllarında inşa ettirilmiştir. Çeşmenin üst kısmında, Avrupa'dan getirilen yeni desenler ve başak biçimindeki sivri uçlu lale desenleri, vazodan çıkan gül ve tomurcuk desenleri ile üç iri lale motifi bulunmaktadır.

Mavi lale, Osmanlı İmparatorluğu'nda Lale Devri döneminde yetiştirilmiştir. Lale Devri, 1718 yılında Avusturya ile imzalanan Pasarofça Antlaşması ile başlayıp, 1730 yılındaki Patrona Halil İsyanı ile sona ermiştir. Bu dönemin padişahı III. Ahmet, sadrazamı ise Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'dır. Mavi lale hakkında spesifik bir bilgi bulunmamakla birlikte, genel olarak Lale Devri'nde lale yetiştiriciliği ve çeşitliliği artmıştır.

Lale Devri 63. bölümde yaşanan bazı olaylar şunlardır: Çınar, Sıtkı ile konuşmaya karar verir. Toprak kürtaja karar verir ancak son anda vazgeçer. Arzu, Toprak’ın başına bela olmaya hazırlanır. Ece, Reyhan’ın bir ilişkisi olduğundan şüphelenir ve onu takibe alır. Toprak’ın bebeği aldırdığını ve kendisinden boşanmak istediğini öğrenen Çınar yıkılır. Necip’in Ilgaz yalısına taşındığını öğrenen Zümrüt, torunlarını görmek için yalıya gelir. Sıtkı’nın kendine geldiğini duyan Çınar hastaneye koşar.

Osmanlı'da modanın başlangıcı, 19. yüzyıldaki Batılılaşma ve modernleşme hareketlerine dayanmaktadır. Tanzimat Fermanı (1839) ile hız kazanan modernleşme sürecinde, Batı Avrupa'dan gelen tekstil ürünleri ve giyim tarzları saray çevresinde popüler hale gelmiştir. II. Abdülhamid döneminde, sarayda Batı tarzı kıyafetler yaygınlaşmıştır; kadınlar arasında korseler, kabarık etekler ve şık aksesuarlar moda olmuştur. Sultan Abdülaziz döneminde, Fransa'dan terziler getirilerek saray kadınlarına Batılı tarzda elbiseler dikilmeye başlanmıştır. Bu dönemde moda, saray çevresinden başlayarak toplumun geneline yayılmıştır.

Lale Devri dizisinin 59. bölümünde yaşanan bazı olaylar şunlardır: Sıtkı, Çınar’a Toprak’la aralarında geçenler hakkında yalan söyler. Çınar, Toprak’ın kendisini aldattığına inanmak istemez. Okan, Mehmet’i Reyhan’ın sadece avukatı olduğuna inandırır. Çınar ve Toprak büyük bir kavga eder ve Toprak evi terk eder. Yeşim, Çınar’ı teselli etmek için hazırdır. Zümrüt, aşkı ve çocukları arasında bir seçim yapma vaktinin geldiğini hisseder ve Necip’le son kez yüzleşmek ister. Yeşim’in, Toprak ve Çınar’ı ayırma planı işlemektedir. Lale Devri dizisinin 59. bölümüne aşağıdaki kaynaklardan ulaşılabilir: youtube.com; nowtv.com.tr; my.mail.ru.

Lale Devri'nde en çok sevilen padişah hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, Lale Devri, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1718-1730 yılları arasında, III. Ahmet'in padişahlığı ve Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın sadrazamlığı döneminde yaşanmıştır. Bu dönem, Batı ile ilişkilerin geliştiği, kültürel etkileşimin arttığı ve birçok yeniliğin hayata geçtiği bir zaman dilimi olarak bilinir.