İyilik

"İyilik" dizisinin 8. bölümünde kimse ölmedi.

Gariban çocuğun hayatı, yaşadığı zorluklar ve karşılaştığı iyiliklerle önemli ölçüde değişti. 1. Çalışma Hayatı: Gariban, sanayide çırak olarak çalışırken yaşadığı kötü muameleye rağmen azimle çalışmaya devam etti. 2. Zorbalığa Karşı Dostluk: Görünüşünden dolayı zorbalığa uğrayan bir çocuk, kendisine benzeyen bir kediyle dost olunca, farklı olmanın muhteşem bir şey olduğunu fark etti ve karşılaştığı zorbalıklara karşı daha güçlü durmayı öğrendi. 3. Evlat Edinilme: Evlat edinildiğini öğrenen bir çocuk, ailesinin sunduğu güvenli ve şefkatli ortam sayesinde kendini değerli hissetti ve bu durum hayatını olumlu yönde etkiledi.

Bir insan ömrünü hasene (iyilik) uğruna harcamalıdır. Ayrıca, üretmeye, paylaşmaya ve başka bir yaşam umudunu yaymaya da ömür verilebilir.

İyilik yapmanın en etkili yolları arasında şunlar öne çıkmaktadır: 1. Düzenli Egzersiz ve Sağlıklı Beslenme: Bedensel ve zihinsel sağlığı güçlendirmek için düzenli spor yapmak ve dengeli beslenmek önemlidir. 2. Stres Yönetimi: Meditasyon, derin nefes egzersizleri ve yoga gibi tekniklerle stresi azaltmak ve zihni sakinleştirmek etkili bir yöntemdir. 3. Sosyal Bağlantıları Güçlendirmek: Sevdiklerinizle ve tanımadığınız insanlarla vakit geçirmek, duygusal iyilik hali için değerlidir. 4. Küçük İyilikler Yapmak: Gülümsemek, birine teşekkür etmek veya yardım eli uzatmak gibi basit eylemler, başkalarının hayatını olumlu yönde etkileyebilir. 5. Gönüllülük Faaliyetlerine Katılmak: Sivil toplum kuruluşları aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine destek olmak, toplumsal dayanışmayı artırır.

Voltaire'in "Mükemmel, iyinin düşmanıdır" sözü, mükemmeliyet arayışının bazen iyi olan şeyleri kaybetmemize yol açabileceğini ifade eder. Dolayısıyla, Voltaire'in bu sözüyle mükemmeliyeti iyiliğin düşmanı olarak gördüğü söylenebilir.

"İyilik" dizisinde Neslihan ve Murat'ın barışıp barışmadığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, dizinin 24. bölümünde Murat'ın Neslihan'a samimi bir itirafta bulunduğu ve onu geri kazanmaya çalıştığı belirtilmiştir.

"Bana Bir İyilik Yap" kitabı iki farklı bağlamda değerlendirilebilir: 1. Ayşegül Dede'nin "İyilik Yap Denize At" Kitabı: Bu kitap, Mercankaya kasabasında geçen ve Selim'in yaptığı iyiliklerin anlamını keşfetmesini konu alır. 2. Zekeriya Efiloğlu'nun "Kendine Bir İyilik Yap" Kitabı: Bu kitap, hayatın içinden geçen bir farkındalık çağrısı olarak tanımlanır.

“İyilik yap denize at, balık bilmezse Halik bilir” atasözü, iyilik yapmanın karşılık beklemeden yapılması gerektiğini ifade eder. Yani, yapılan iyiliklerden değer bilinmese de, Allah'ın iyiliği mutlaka ödüllendireceği anlamına gelir.

“Yürüyen Bahçe” kitabı, Sultan Serdar Doksöz tarafından yazılmış ve Parmak Çocuk Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Kitapta anlatılan ana hikaye şu şekildedir: Yiğit, annesinin vefatından sonra babası ve köpeği Karamel ile birlikte yaşamaktadır. Kitap, umut ve sevgi dolu bir yaşama davet teması üzerine kuruludur ve okuyucuya güzel düşünmenin, iyilik için çaba göstermenin ve iyi hissetmenin her şeyi değiştirebileceğini anlatır.

Hasenât ve sâlihât arasındaki fark, iyiliklerin yöneldiği kesim ve sonuçlarıyla ilgilidir. - Hasenât, kişinin kendisini merkeze koyarak yaptığı, namaz, oruç, zekât gibi bireysel iyiliklerdir. - Sâlihât ise, başkalarının hayır işlemesini sağlayacak ortamı yaratan, üçüncü şahıslara yönelik iyiliklerdir.

"Kim Demiş Kötüyüz Diye?" filmi, iyiliğin gücüne, arkadaşlığa ve ön yargılardan sıyrılmanın önemine vurgu yapan bir yapım olarak değerlendirilmektedir. Filmde, beş kötü adamın içlerindeki iyiyle yüzleşerek gerçek kötülere meydan okumaları anlatılmaktadır. Ancak, filmde şiddet içeren sahneler ve argo ifadeler de bulunmaktadır.

"İyilik" adlı kitaplar farklı temalar etrafında şekillenmektedir: 1. "İyilik" - Alison Green. 2. "İyilik" - Carol Shields. 3. "İyilik" - Şebnem İşigüzel. 4. "İyilik Timi".

Orta iyilik ifadesi, doğrudan bir terim olarak kullanılmamaktadır. Ancak "ortak iyilik" kavramı, toplumsal fayda ve refahı artırmak amacıyla bireylerin veya grupların bir araya gelerek birlikte çalışmasını ifade eder. Bu bağlamda, iyilik genel olarak başkalarına yardım etme, sevgi ve saygı gösterme, olumlu davranışlar sergileme anlamına gelir.

Dünyada çocuk iken anlatılan masalların hep iyilerin kazandığı teması, birçok animasyon filminde işlenmektedir. İşte bazıları: 1. "Komşum Totoro". 2. "Charlie'nin Çikolata Fabrikası". 3. "Kayıp Balık Nemo". 4. "Yukarı Bak". 5. "Coco".

İyilik dizisinin 2. bölümünde şu olaylar yaşandı: - Neslihan, Murat'ın hayatında başka bir kadın olabileceğinden şüphelenmeye başlar. - Bir akşam Neslihan, Murat'ı gizlice Damla'nın evine girerken görür. - Damla'nın intiharının ardından Neslihan, onu bir psikiyatriste götürmeye karar verir. - Psikiyatrist, Damla'nın bir süre yalnız kalmamasının iyi olacağını söyleyince, Neslihan Damla'yı evlerinin bahçesindeki misafirhanede kalması için ikna eder.

“İyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlık bilir” sözü, Hz. Mevlana'ya aittir.

Hatır-hah kelimesi, iyilik dileyen, iyilik isteyen, hayırsever anlamına gelir. Dolayısıyla, bu kelime iyiliksever ve yardımsever kişilere denir.

“Sana kötülük yapanı iyilik yaparak cezalandır” atasözü, kötülüğe karşı iyilikle karşılık vermenin, kötülük yapan kişiyi utandıracağını ve bir daha kötülük yapmasını engelleyeceğini ifade eder. Bu atasözü, Hz. Ali’ye aittir.

Elif Ana: İyiliğe Giden Yol filminin konusu, keramet sahibi ve geleceği önceden sezen ermiş bir kadın olan Elif Ana'nın hayatını anlatmaktadır. Filmde, Elif Ana'nın çocukluk döneminden itibaren evden kaçarak dağlarda ve mağaralarda yaşadığı, ömrü boyunca herkese iyilik yaptığı ve çevresinde "iyilik meleği" olarak anıldığı vurgulanmaktadır. Ayrıca, Elif Ana'nın hayatının sonunda dünyanın en büyük kötülüğüyle karşılaşması da hikayenin önemli bir parçasıdır.

"İyilik eden iyilik bulur" atasözü, iyi huylu ve temiz ahlaklı iki kardeşin babalarından kalan çiftlikte birlikte çalışmaları ve kazandıkları ürünleri eşit olarak bölüşmeleri hikayesinden ortaya çıkmıştır. Bir gün kardeşlerden biri, kendi kendine "Mahsulümüzü ve kârımızı eşit olarak bölüşmemiz hiç hakça değil" diye düşünerek, her gece dışarı çıkıp dolu bir çuvalı gizlice ağabeyinin evindeki ambara götürmeye başlamıştır. Bu durum, atasözünün "iyilik eden kimseye zamanı geldiğinde başkalarının da iyilik edeceği" anlamında kullanılmasına yol açmıştır.