İdareHukuku

İdare mahkemesi kararlarında faiz, belirli durumlarda işleyebilir: Tecil faizi: 6352 sayılı Kanun'un 58. maddesi ile değişik 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28/6. maddesinde, tazminat ve vergi davalarında, mahkeme kararının tebliğ tarihi ile ödeme tarihi arasındaki süre için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 48. maddesine göre belirlenen tecil faizi oranında faiz ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yasal faiz: İdare mahkemesinin, davacının talebi aşılarak yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verdiği durumlar olabilir. Faiz hesaplaması ve ödenmesi konusunda yaşanan sorunlar için yeni bir idari başvuru yapmak veya idari yargıda dava açmak gerekebilir.

İdare mahkemesinde ilk duruşmada yapılanlar şunlardır: İlk inceleme. Tebligat. Savunma süresi. Dosya tekemmülü. Ara karar. Karar. İdare mahkemesinde duruşmada karar verilmez, duruşma sonrasında mahkeme gerekçeli kararını taraflara tebliğ eder.

Paralellik kılavuzu ifadesi, farklı bağlamlarda çeşitli anlamlar taşıyabilir. İşte bazı örnekler: Mühendislik ve imalat: Paralellik, bir iş parçasının ölçülen gerçek elemanının, kıyaslama ölçütüne göre eşit uzaklıkta bulunma durumunu ifade eder. Doğrusal hareket sistemleri: Doğrusal kılavuzlarda, rayın referans kenarları ile blok arasındaki paralellik, kılavuz sisteminin hareket doğruluğunu belirler. Makine aksesuarları: Planyalar için paralellik mesnedi, Bosch'un bazı planya modelleriyle uyumlu bir kılavuzdur.

İdare mahkemelerinin güvenilirliği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. İdare mahkemeleri, bireylerin devlet karşısında haklarını koruyabilecekleri önemli bir başvuru merciidir. Ancak, bazı kaynaklarda idare mahkemelerinin kararlarının tutarlı olmadığı ve benzer dosyalar için farklı kararlar verilebildiği belirtilmektedir. İdare mahkemelerinde açılacak davalarda yapılacak en küçük hata, hak kaybına neden olabileceğinden, süreci uzman bir avukatla yürütmek hayati öneme sahiptir.

İdare mahkemesinde dava süreci şu aşamalardan oluşur: 1. Dava Dilekçesi: İdari dava, Danıştay veya görevli mahkeme başkanlıklarına hitaben yazılmış dilekçe ile açılır. 2. Savunma: Dava açıldıktan sonra idarenin savunma yapması için süre tanınır. 3. Delil Sunma: Davacı ve davalı, iddialarını destekleyecek delilleri mahkemeye sunar. 4. Duruşma: Bazı durumlarda idari yargı organı duruşma düzenleyebilir. 5. Karar: Mahkeme, tüm delilleri ve savunmaları değerlendirerek idarenin işleminin iptali, zararın tazmini veya davanın reddi şeklinde bir karar verir. İdare mahkemesinde yazılı yargılama usulü uygulanır ve inceleme dosya üzerinden yapılır.

İdare hukuku ve statü hukuku arasındaki temel fark, idare hukukunun idarenin teşkilatını, yetki ve görevlerini, idari işlemleri ve bu süreçlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünü düzenlerken; statü hukukunun, idare hukukunun bir alt dalı olarak, genel, soyut, sürekli ve kişilik dışı kurallarla bireylerin hukuki durumlarını düzenlemesi ve bu süreçte özel hukuktaki kazanılmış hak kavramının geçerli olmamasıdır. İdare hukuku ile statü hukuku arasındaki bazı farklar şu şekildedir: Kazanılmış Hak: İdare hukukunda bir statünün içinde bulunmak, kişi için kazanılmış hak bahşetmez. Uygulama Alanı: İdare hukuku, idarenin tüm faaliyetlerini kapsarken, statü hukuku daha çok memurların atanma, nakil, disiplin cezaları ve özlük hakları gibi konuları düzenler. Hukuki Durumlar: İdare hukuku, genel normlarla düzenlenen genel, soyut, sürekli ve kişilik dışı hukuki durumlar yaratırken, statü hukuku bu hukuki durumları detaylandırır.

İdare hukuku PDF dosyalarını indirmek için aşağıdaki kaynaklar kullanılabilir: academia.edu: "Türk İdare Hukuku Dersleri II" kitabı PDF formatında indirilebilir. hukukdershanesi.com: İdare hukuku ile ilgili kitaplar PDF olarak mevcuttur. idare.gen.tr: Kemal Gözler'in "İdare Hukuku" kitabı PDF olarak seçki şeklinde indirilebilir. afyonluoglu.org: AÖF "İdare Hukukuna Giriş" ders notları PDF olarak indirilebilir. 12levha.com: "İdare Hukuku" kitabı PDF olarak indirilebilir. PDF dosyalarını indirirken telif hakkı kurallarına dikkat edilmesi önemlidir.

Anayasa Mahkemesinin geçici görevlendirmeyi iptal etmesi, geçici görevlendirme mevzuatında belirsizliklerin ortaya çıkması anlamına gelir. 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 178. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen ek 25. maddede yer alan ve kamu çalışanlarının kurumlar arasında geçici görevlendirilmesini düzenleyen hüküm, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Bu kararın ardından, yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar, geçici görevlendirme işlemlerinin nasıl yürütüleceği belirsizdir.

Yapı denetim yıkım kararı kesinleşmeden yıkılamaz. Yıkım kararı, yetkili makamlar tarafından alınmalı ve süreç yasal prosedürlere uygun şekilde ilerlemelidir. Yıkım kararının kesinleştiği durumlar: Ruhsatın alınmaması veya aykırılıkların giderilmemesi: Belirlenen sürede ruhsat alınmaz veya aykırılıklar giderilmezse, belediye encümeni ruhsatın iptal edilmesine ve yıkım kararı alınmasına karar verebilir. Bakanlık müdahalesi: İmar Kanunu'nun 32. maddesine göre, yapının ruhsatsız veya ruhsata aykırı olduğunun tespit edilmesi halinde, ilgili idare tarafından yapı sahibine uygun süre verilmesine rağmen düzeltilmemesi durumunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yıkım yapabilir. Hukuka aykırı yıkım kararları: Yapı durdurma veya tespit tutanağı düzenlenmeden direkt olarak yıkım kararı alınması veya gerekli prosedürlerin eksik yapılması durumunda yıkım kararı hukuka aykırı kabul edilebilir.

Bilirkişi isteme talebi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (HMK) göre iki farklı durumda yapılabilir: 1. Taraflardan birinin talebi üzerine. 2. Mahkemenin kendiliğinden kararı ile. Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda ise bilirkişiye başvurulamaz.

Emanet usulü, farklı bağlamlarda çeşitli anlamlar taşıyabilir: İdare hukukunda: Bir kamu hizmetinin, o hizmetin sorumlusu olan kamu idaresi tarafından, kendi araç, gereç ve mali imkanları ile bizzat yerine getirilmesi usulüdür. Gayrimenkul alanında: Bir malın veya hakkın, belirli bir süre veya koşul altında saklanması, kullanılması veya yönetilmesi amacıyla bir başkasına teslim edilmesi anlamına gelir. Osmanlı Devleti'nde: Devlet vergilerinin, belirli bir fiyat karşılığında kişilere devredilmesi yöntemidir.

Hukukun kapsamına giren bazı konular: Toplumsal düzen ve barış: Hukuk, toplumsal düzeni sağlar ve bireylerin haklarını güvence altına alır. Bireylerin hak ve özgürlükleri: Özel hukuk, bireylerin kendi aralarındaki ilişkileri düzenler ve bireylerin hak ve özgürlüklerini korur. Kamu düzeni: Kamu hukuku, devletin vatandaşları ile olan ilişkilerini düzenler ve devletin otoritesini koruma amacı taşır. Adalet: Hukukun nihai amacı adaleti gerçekleştirmektir. Kişisel ve sosyal ihtiyaçlar: Doğum, ölüm, evlenme, boşanma, beslenme, barınma gibi en doğal ihtiyaçlar ile üretim, dağıtım, tüketim, ticaret, işçi-işveren ilişkileri gibi konular hukukun düzenleme alanına girer. Hukukun evrensel ilkeleri: Toplumsal ilişkilerde adalet, kanun önünde eşitlik, güçsüzlerin korunması, insan haklarına saygı gibi hususlar.

Vergi idaresinin tabi olduğu idare hukuku ilkeleri şunlardır: Kanunilik ilkesi. Kamu yararı ilkesi. Eşitlik ilkesi. Hizmette devamlılık ilkesi. Ölçülülük ilkesi. Ayrıca, vergi hukuku kapsamında geçerli olan bazı temel ilkeler de şunlardır: Verginin yasallığı ilkesi. Vergi adaleti ilkesi. Genellik ilkesi. Ekonomiklik ilkesi.

Kemal Gözler'in "İdare Hukukuna Giriş" kitabının en güncel baskısı 30. baskıdır. Bu baskı, Temmuz 2024 tarihinde güncellenmiştir.

Gerekçeli karar yazıldıktan sonra idare mahkemesinde şu süreçler gerçekleşir: Tebligat: Gerekçeli karar, taraflara ya UYAP sistemi üzerinden elektronik tebligatla ya da fiziki olarak PTT aracılığıyla tebliğ edilir. Kanun yollarına başvuru: Taraflar, gerekçeli karara karşı istinaf veya temyiz yoluna başvurabilir. İdari işlem: Gerekçeli kararın kesinleşmesinden sonra idare, mahkeme kararına uygun şekilde yeniden işlem tesis etmek zorundadır. Gerekçeli kararın tebliği, hak arama özgürlüğünün kullanılması açısından kritik öneme sahiptir.

Uluslararası koruma reddi kararına karşı idare mahkemesine başvurulmalıdır. Başvuru yapılabilecek mahkemeler: Kararı veren Göç İdaresi Başkanlığı’nın bulunduğu yer idare mahkemesi; Başvuru sahibinin fiilen ikamet ettiği ildeki idare mahkemesi. Dava, kararın tebliğinden itibaren 30 gün içinde açılmalıdır.

Kemal Gözler ve Gürsel Kaplan'ın "İdare Hukukuna Giriş" kitabı 444 sayfadır. Kitabın 30. baskısı, Temmuz 2024 tarihinde güncellenmiştir.

İdare hukuku, kamu hukuku dalına girer. Ayrıca, idare hukuku kendine özgü bir hukuk dalıdır; hem özel hukuktan hem de diğer kamu hukuku dallarından bağımsızdır.

Bölge İdare Mahkemesinin kesin kararlarına karşı temyiz kanun yoluna başvurulabilir. Temyiz başvurusu, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde yapılmalıdır. Temyize açık olan kararlar arasında: Düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davaları; Konusu belirli bir tutarı aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açılan davalar; Belli bir meslekten, kamu görevinden veya öğrencilik statüsünden çıkarılma sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan davalar; İmar planları, parselasyon işlemlerinden kaynaklanan davalar yer alır. Ayrıca, kanun yararına temyiz ve olağanüstü kanun yolu olarak yargılamanın yenilenmesi gibi yollar da mevcuttur.

İdare mahkemesi ve vergi mahkemesi arasındaki temel fark, görev alanlarına giren dava türleridir: İdare mahkemeleri, kamu hukuku kapsamında kalan diğer tüm idari işlemleri denetler. Bu mahkemelerde görülen dava türleri şunlardır: İptal davaları: İdari işlemlerin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi talebiyle açılır. Tam yargı davaları: İdarenin işlem veya eyleminden doğan zararın tazmini amacıyla açılır. İdari sözleşmelerden doğan davalar: Kamu idaresi ile kişiler arasında yapılan sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar. Vergi mahkemeleri ise yalnızca vergi uyuşmazlıklarına bakar. Her iki mahkeme de idari yargı koluna dahildir, ancak görev ayrımı kanunla belirlenmiştir.