Fiiller

B1 seviyesinde sıkça kullanılan bazı fiiller şunlardır: Accept (kabul etmek); Achieve (başarmak); Allow (izin vermek); Answer (cevaplamak); Appear (görünmek); Arrive (varmak); Believe (inanmak); Borrow (ödünç almak); Build (inşa etmek); Buy (satın almak).

Osurmak için kullanılan fiil "yellenmek"tir.

"Mean" ve "meant" kelimeleri İngilizce'de farklı anlamlara ve kullanımlara sahiptir: - "Mean" (fiil) bir niyet belirtmek, bir fikri ifade etmek veya bir şeyin önemini vurgulamak için kullanılır. Örnek cümleler: - "What do you mean by that statement?" (Bu ifadeyle ne demek istiyorsun?). - "She is known to mean what she says" (Söylediğini kasteder). - "Don't be mean to your sister" (Kız kardeşine kötü davranma). - "Meant" ise "mean" fiilinin geçmiş zaman ve geçmiş ortaç formudur ve bir şeyin amaçlandığını veya yapılması gerektiğini belirtmek için kullanılır. Örnek cümleler: - "The email she sent was meant to be a joke" (Gönderdiği e-posta şaka amaçlıydı). - "I meant to call you earlier, but I got caught up in a meeting" (Seni daha önce arayacaktım, ama toplantıda oyalandım). - "The gift was meant for you" (Hediye senin içindi).

Mubah olan fiiller, İslam'da yapılmasında veya terkinde dinî yönden hiçbir mahzuru bulunmayan işlerdir. Bu tür fiillere örnek olarak şunlar gösterilebilir: Yemek, içmek, uyumak gibi günlük hayatta karşılaşılan basit eylemler; Seyahat etmek; Namazda tesbih getirmek veya el çırpmak gibi davranışlar. Mubah olan bir fiili işlemek, kişinin kendi isteğine bağlıdır ve bu tür fiiller için ne sevap kazanılır ne de günah işlenir.

"Edurmak" ve "evermek" birleşik fiilleri, tezlik fiili grubuna girer.

"Send" ve "sent" arasındaki fark, zaman ve kullanım biçimlerine bağlıdır: - "Send", şimdiki veya gelecek zaman için kullanılan temel formdur ve yardımcı fiillerle birlikte kullanılır, örneğin: "I will send the invitation tomorrow" (Daveti yarın göndereceğim). - "Sent" ise geçmiş zaman formudur ve daha önce gerçekleşmiş eylemleri ifade eder, örneğin: "I sent the email yesterday" (E-postayı dün gönderdim).

"Go on" fiili iki farklı bağlamda kullanılır: 1. Gerund ile kullanıldığında: Eylemin devam ettiğini belirtir. Örnek cümleler: - "He went on speaking for two hours" (İki saat boyunca konuşmaya devam etti). - "I can't go on working like this" (Böyle çalışmaya devam edemem). 2. Mastar ile kullanıldığında: Genellikle bir sürecin sonraki aşamasını ifade eder. Örnek cümleler: - "After introducing her proposal, she went on to explain the benefits for the company" (Teklifini sunduktan sonra, şirketin faydalarını açıklamaya devam etti). - "John Smith worked in local government for five years, then went on to become a Member of Parliament" (John Smith beş yıl yerel yönetimde çalıştı, sonra milletvekili oldu).

"Izrar" fiili, zarar verme, zarara sokma anlamına gelir.

"Olmak" (to be) fiili, İngilizce'de çeşitli durumlarda kullanılır: 1. Present Simple Tense (Geniş Zaman): "Am", "is", "are" formlarıyla kullanılarak bir durumun varlığını belirtir. 2. Present Continuous Tense (Şimdiki Zaman): Asıl fiilden önce gelerek süreklilik ifade eder. 3. Soru Cümleleri: Fiil başa alınarak soru cümlesi yapılır. 4. Olumsuz Cümleler: Fiilden sonra "not" kelimesi eklenerek olumsuz cümle oluşturulur. Ayrıca, "olmak" fiili, "olmak üzere", "olma ihtimali" gibi anlamlarda da kullanılabilir.

İşte on tane düzensiz fiil: 1. Be (olmak) - was/were. 2. Do (yapmak) - did. 3. Break (kırmak) - broke. 4. Eat (yemek) - ate. 5. Get (almak) - got. 6. Go (gitmek) - went. 7. Make (yapmak) - made. 8. Sing (şarkı söylemek) - sang. 9. Ride (binmek) - rode. 10. Win (kazanmak) - won.

"Es değiştirme" ifadesi, İspanyolca'da "ser" ve "estar" fiilleriyle ilişkilidir. Ser fiili, değişmeyen (sabit) durumlarda kullanılır ve aşağıdaki anlamlarda kullanılır: - Aidiyetlik bildiren durumlar (örneğin, "Yo soy Turca" - "Ben Türküm"). - Fiziksel ve karakter özellikleri (örneğin, "Ella es una chica delgada" - "O zayıf bir kızdır"). - Meslek bildiren cümleler (örneğin, "Yo soy profesora" - "Ben öğretmenim"). Estar fiili ise değişebilen (geçici) durumlarda kullanılır ve aşağıdaki anlamlarda kullanılır: - Hasta olmak, yorgun olmak gibi durum bildiren cümleler (örneğin, "Tú estás cansada" - "Sen yorgunsun"). - Yer bildiren durumlar (örneğin, "Yo estoy en casa" - "Ben evdeyim"). - Kirli-temiz, açık-kapalı olmak gibi durum bildiren cümleler (örneğin, "La ventana está abierta" - "Pencere açıktır").

İngilizcede "must" fiili, zorunluluk ve gereklilik ifade etmek için kullanılır. İşte bazı kullanım alanları: 1. Olumlu cümleler: Fiilin yalın hali ile birlikte kullanılır. 2. Olumsuz cümleler: "Mustn't" olarak kullanılır ve bir şeyin yapılmasının kesinlikle yasak olduğunu belirtir. 3. Soru cümleleri: Cümlenin başına "must" getirilerek oluşturulur. Ayrıca, "must" bazen güçlü bir öneri veya tavsiye olarak da kullanılabilir.

"Read" fiilinin 2. hali (read), geçmiş zaman (Past Simple) cümlelerinde kullanılır.

"Sein" ve "haben" fiilleri Almanca'da farklı bağlamlarda kullanılır: 1. "Sein" genellikle varlık, durum veya konum belirtmek için kullanılır: - Örnekler: "Ich bin müde" (Yorgunum), "Wir sind im Kino" (Sinemadayız). 2. "Haben" ise sahip olma, mülkiyet veya fiziksel varlık ifade etmek için kullanılır: - Örnekler: "Ich habe ein Auto" (Benim bir arabam var), "Sie hat einen roten Rock" (Onun kırmızı bir eteği var). Ayrıca, "haben" geçmiş zamanları ifade etmek için yardımcı fiil olarak da kullanılır.

Möchten fiili, Almanca'da istek ve niyet belirtmek için kullanılır. Aşağıdaki durumlarda kullanılabilir: Restoranda yemek sipariş ederken: "Ich möchte ein Glas Wasser" (Bir bardak su istiyorum). Bir şey hakkında tavsiye alırken: "Möchtest du heute ins Kino gehen?" (Bugün sinemaya gitmek ister misin?). Bir şey yapma niyetini belirtirken: "Wir möchten nächstes Jahr nach Italien reisen" (Gelecek yıl İtalya'ya seyahat etmek istiyoruz). Diğer insanların isteklerini veya taleplerini ifade ederken: "Sie möchten in den Urlaub fahren" (Onlar tatile gitmek istiyorlar).

"Be" fiili, Bali'de İngilizce konuşurken çeşitli durumlarda kullanılır: 1. Present Simple Tense: "I am a lawyer" (Ben bir avukatım) gibi cümlelerde öznenin ne olduğunu belirtmek için kullanılır. 2. Past Simple Tense: "The dog was very hungry" (Köpek çok açtı) gibi geçmiş zaman cümlelerinde kullanılır. 3. Gerund Hali: "Being healthy is the most important thing in life" (Sağlıklı olmak hayattaki en önemli şeydir) gibi cümlelerde özne pozisyonunda veya edatlardan sonra kullanılır. 4. Infinitive Hali: "You should be careful outside" (Dışarıda dikkatli olmalısın) gibi cümlelerde modal fiillerden sonra kullanılır. Ayrıca, "been" hali de Present Perfect ve Past Perfect Tense'lerde kullanılarak "Bir süredir uzak davranıyor" gibi anlamlar taşır.

"Raise" ve "rise" fiillerinin farkı, kullanım bağlamlarına göre değişir: - "Raise" geçişli bir fiildir ve bir nesne gerektirir. - "Rise" geçişsiz bir fiildir ve nesne almaz.

Can yardımcı fiili, İngilizce'de yetenek, izin ve olasılık ifade etmek için kullanılır. Kullanımı şu şekildedir: 1. Olumlu Cümleler: Özne + can + ana fiil (yalın halde) + nesne/tamamlayıcı. Örnek: I can speak English (İngilizce konuşabilirim). 2. Olumsuz Cümleler: Özne + can't + ana fiil (yalın halde) + nesne/tamamlayıcı. Örnek: She can't swim (O yüzemez). 3. Soru Cümleleri: Can + özne + ana fiil + nesne/tamamlayıcı. Örnek: Can you help me? (Bana yardım edebilir misin?).

İngilizce'de en önemli fiiller arasında şunlar bulunmaktadır: 1. To be (olmak). 2. To have (sahip olmak). 3. To do (yapmak). 4. To go (gitmek). 5. To get (almak, edinmek). Ayrıca, İngilizce'de en sık kullanılan diğer fiiller arasında hit, hold, fall, fly, drink, drive, send, grow, hurt, show gibi fiiller de bulunmaktadır.

İspanyolca "querer" fiili, çeşitli bağlamlarda kullanılır: 1. İstek belirtmek: "Yo quiero estudiar español" (İspanyolca öğrenmek istiyorum) gibi. 2. Sevgi ifade etmek: "Te quiero" (Seni seviyorum) gibi. 3. Talep veya emir vermek: "Quieren salir a jugar al parque" (Parkta oynamak istiyorlar) gibi. 4. Niyet belirtmek: "El próximo año, nosotros querremos viajar por Europa" (Gelecek yıl, Avrupa'yı gezmek istiyoruz) gibi. 5. Reddetmek: Negatif cümlelerde kullanıldığında, "No quiero ir a esa fiesta" (O partiye gitmek istemiyorum) gibi.