Denizbilim

İç deniz ve kenar deniz arasındaki temel farklar şunlardır: Konum: Kenar denizler, kıtaların kenarında yer alır ve okyanuslarla geniş boğazlarla bağlantılıdır. İç denizler, kara içlerine sokulmuş olup, okyanuslara dar boğazlarla bağlanır. Genişlik ve derinlik: Kenar denizler, genellikle iç denizlere göre daha geniş ve derindir. Akıntılar: Kenar denizlerde, okyanuslardan gelen akıntılar etkilidir. İç denizlerde, akıntılar genellikle daha az etkilidir. Biyoçeşitlilik: Kenar denizler, iç denizlere göre daha fazla biyolojik çeşitlilik sunar. Ekolojik özellikler: İç denizler, okyanuslara göre daha kapalı ortamlardır; bu nedenle deniz ekosistemlerinin özellikleri daha fazla etkilenir. Kenar denizler, okyanus ekosistemleriyle etkileşimde bulunur.

İstanbul Boğazı'nın donmamasının birkaç nedeni vardır: Tuzluluk: Boğaz'daki su tuzludur ve tuzlu suyun donması için sıcaklık çok daha düşük olmalıdır. Akıntılar: Boğaz'da sürekli bir akıntı vardır, bu da suyun hareketini sürdürerek donmayı engeller. Su sıcaklığı: Boğaz'daki su sıcaklığı genellikle 6-7 derece civarındadır ve bu sıcaklık donma noktasının üzerindedir. Coğrafi koşullar: İstanbul'da hava sıcaklığının -25 dereceye kadar düşmesi gerekir ki bu, Boğaz'ın donması için yeterli olsun.

Okyanuslarda cesetlerin bulunmamasının birkaç nedeni vardır: Derinlik: Okyanusların ortalama derinliği 3794 metredir ve çoğu dalgıç 40 metreden daha derine inemez. Çürümeye Karşı Direnç: Cesetler, özellikle çok derinde oldukları için balıkların saldırısına uğramaz ve çürümeye karşı daha dirençli hale gelir. Akıntılar ve Hareketlilik: Okyanuslardaki akıntılar ve hareketler, cesetlerin bir bölgede birikmesini engeller. Enkaz ve Çöplerle Karışma: Cesetler, enkaz ve diğer deniz çöpleriyle karışarak fark edilmesini zorlaştırabilir. Ayrıca, bazı aileler, sevdiklerinin cesetlerinin okyanusta kalmasına izin verebilir.

Mariana Çukuru'na inilememesinin başlıca nedenleri: Aşırı yüksek basınç. Zorlu koşullar. Kirlilik. Teknik zorluklar.

Denizdeki dalga yüksekliği, HF radarlar gibi özel cihazlar ve yöntemlerle ölçülür. Dalga yüksekliğini hesaplamak için kullanılan formül: Dalga boyu = Hız / Frekans. Ölçüm için kullanılan bazı araçlar: Osiloskop: Dalga şeklindeki sinyallerin görüntülenmesini ve frekans ile genliklerinin ölçülmesini sağlar. Stroboskop: Dalga boyunu ve periyodunu ölçmeye yardımcı olur.

Abisal bölge, hiçbir zaman güneş ışığı almadığı ve daima karanlık olduğu için karanlıktır. Abisal bölge, okyanusların 4.000 metreden 6.000 metreye kadar olan pelajik bölgeleridir.

Deniz ve okyanusların derinlikleri, izobat (eş derinlik) eğrileri ile gösterilen haritalar aracılığıyla ifade edilir. İzobatlar, eşit derinlikteki noktaları birleştiren çizgilerdir ve deniz tabanının topografyasının görsel temsilini sağlar. Ayrıca, deniz haritalarında derinlik genellikle metre ile ifade edilir ve siyah renkte yazılmış sayılar, su derinliğini temsil eder.

Saros Körfezi'nin denizi, alttan gelen akarsu suları ve deniz akıntıları nedeniyle soğuktur. Ayrıca, körfezin derin bölgelerindeki su sirkülasyonu da deniz suyunun soğuk olmasına etki eder.

Mariana Çukuru'ndaki basınç ve sıcaklık şu şekildedir: Basınç: Dip noktasındaki basınç, yeryüzündeki basınca göre yaklaşık 1000 kat daha fazladır. Sıcaklık: Çukurdaki sıcaklık, 1-4 santigrat derece civarındadır. Suyun içine atılan 1 kilogram kütleli metalin tabana ulaşması, yaklaşık olarak 1 saat sürer.

Mariana Çukuru'na inebilen kişi sayısı oldukça sınırlıdır. Çukura inebilen bazı kişiler: ABD Donanması'ndan Teğmen Donald Walsh ve İsviçreli bilim insanı Jacques Piccard. Kanadalı yönetmen James Cameron. Amerikalı deniz altı kaşifi Victor Vescovo. Mariana Çukuru'na şu ana kadar sadece birkaç insan ve araştırma aracı inebilmiştir.

Marmara Denizi'nin dibinin karanlık olmasının birkaç nedeni vardır: Güneş ışığının azalması. Partiküllerin varlığı. Suyun absorpsiyon özelliği. Renklerin su altında farklı algılanması.

Mavi dalganın sert olmasının nedeni, tüm enerjisinin çoğunlukla yüksek frekanslı uçlarda yoğunlaşması ve neredeyse hiç derin ton (bas) içermemesidir. Mavi dalga, denizlerde yayılan ve görsel olarak mavi bir renge sahip olan doğal bir olaydır. Mavi dalganın sertliği ile ilgili başka bir bilgi bulunamamıştır.

Evet, okyanus dibinde ceset çürür. Cesedin çürüme hızı, suyun sıcaklığına ve diğer çevresel faktörlere bağlı olarak değişir. Ayrıca, derin okyanus gibi zorlu ortamlarda bile cesedin tamamen parçalanması birkaç ay sürebilir.

Gece denizin sislenmesinin nedeni hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, gece denizlerde meydana gelen bazı olaylar hakkında bilgi mevcuttur: Dalgalanmalar: Gece denizler genellikle daha sakin olsa da, rüzgar, deniz akıntıları, gelgit hareketleri ve diğer doğal etkenler nedeniyle dalgalanmalar devam edebilir. Sıcaklık: Gece deniz suyu, karalara göre daha geç soğuduğu için sabaha göre daha sıcak olabilir. Durgunluk: Gündüzden daha zayıf olan rüzgar, deniz yüzeyinin daha durgun olmasına neden olabilir.

Şelf alanı, deniz kıyısında 200 m derinliğe kadar olan sahalara verilen isimdir. Şelf alanının özellikleri: Kıta sahanlığının uzantısı: Deniz gerisindeki karanın eğimine göre kıta sahanlığı alanı değişir. Kıtaların su altında kalmış bölümleri: Deniz seviyesinin altında, kıyı çizgisinden -200 m derine kadar inen bölüm, kıtaların su altında kalmış bölümleri olarak kabul edilir. Derinlik: Derinlikleri bölgelere göre değişmekle birlikte, 150 metreden fazla olmayan derinliklere sahiptir.

Akdeniz ile Atlas Okyanusu, birbirine karışmayan iki deniz olarak bilinir. Ancak, tüm su kütleleri birbiriyle karışmak zorundadır; sadece tamamen karışmaları biraz zaman alabilir.

"Sogdukca sog diyor" ifadesinin ne anlama geldiğine dair bilgi bulunamadı. Ancak, "sog" kelimesinin bazı anlamları şunlardır: Almanca'da "sog", "emme" veya "dümen suyu" anlamına gelir. Askeri terminolojide SOG, "Özel Operasyonlar Grubu" (Special Operations Group) anlamına gelir.

Dünya genelindeki okyanuslardaki ortalama deniz suyu tuzluluk oranı yaklaşık %3,5'tir. Bu oran, her bir kilogram (veya litre) deniz suyunda yaklaşık 35 gram çözünmüş tuz (çoğunluğu sodyum klorür iyonları olan Na+ ve Cl-) içeriğini belirtir.

Pelajik bölge, su derinliğine bağlı olarak altı alt bölgeye ayrılır: 1. Epipelajik bölge. 2. Mezopelajik bölge. 3. İnfrapelajik bölge. 4. Batipelajik bölge. 5. Abissopelajik bölge. 6. Hadopelajik bölge.

Denizin altındaki dünya, rengarenk mercanlar, egzotik balıklar ve çeşitli deniz canlılarıyla dolu büyüleyici bir yerdir. Denizin altındaki dünyanın bazı özellikleri: Renk cümbüşü. Yaşam çeşitliliği. Gizli tehlikeler. Keşif fırsatı. Denizin altındaki dünyayı keşfetmek için su altı fotoğrafçılığı yapılabilir veya dalış gibi aktivitelere katılılabilir.