Arapça

Samet ismi Arapça kökenlidir. Arapça "samed" (صمد) kelimesinden türemiştir. Ayrıca, Kur’an-ı Kerim’de "Es-Samed", Allah’ın 99 isminden biri olarak geçer ve "her şeyin kendisine muhtaç olduğu, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan" anlamını taşır.

Ahsen kelimesi Arapça kökenli olup "çok güzel, en güzel" anlamına gelir. Ayrıca, "ahsen-i takvim" ifadesiyle kullanıldığında "en güzel şekil" anlamında da kullanılır.

Sahi kelimesi Arapça kökenlidir. Arapça ṣḥḥ kökünden gelen ṣaḥīḥ صحيح “sağ, sağlam, sağlıklı, gerçek” sözcüğünden alıntıdır. İlk kez 1920'lerde görülen sahi yazımı halen geniş anlamda kullanılırken, sahih varyantı "otantik, aslına uygun" anlamını kazanmıştır.

Evet, ecdat ve atalar aynı anlama gelir. Ecdat kelimesi, Arapça "cedd" sözcüğünün çoğuludur ve "cedler, atalar, dedeler" anlamına gelir.

Melda ismi, Arapça kökenli olup "ince, zarif, narin", "çok genç, körpe" ve "nazik" anlamlarına gelir. Ayrıca, "her zaman mert olarak yaşa" ve "yavaş yavaş, adım adım" gibi farklı anlamları da bulunmaktadır.

Muttaki, İslam dinine göre takvaya uygun yaşayan, İslam'ın emirlerine uymaya ve günah işlemekten kaçınmaya çalışan kişileri ifade etmek için kullanılan bir sözcüktür. Muttaki kelimesinin diğer anlamları: Dayanmış, sırtını yaslamış, çekinen. Muttaki kelimesinin bazı özellikleri: Mal ve para hırsına kapılmamış, Allah'ın rızası için maneviyatına ve hayır işlerine yönelmiş kişileri tanımlar. Bol bol ibadet eden ve zekat veren kişileri tanımlar. Ahiret gününün dünya hayatından daha önemli olduğuna inanan ve buna uygun bir şekilde yaşamaya gayret gösteren kişileri tanımlar.

Lübbetülayn, Arapça kökenli bir kelime olup "göz bebeği" anlamına gelir. Bu kelime, İslam kültüründe özellikle Hz. Muhammed ve Hz. Aişe arasındaki derin sevgiyi ifade etmek için kullanılır. Günümüzde, lübbetülayn kelimesi sevgi ve bağlılığın sembolü olarak modern kullanımda da yer alır.

Arap alfabesinde O ve Ö harfleri yoktur, çünkü bu harfler Arapça kökenli değildir. Arapça, klasik döneminde bu seslere sahip değildi; "I" ve "Ü" sesleri, farklı ülkelerdeki söyleyişlerde sesli harflere bitişik durumdaki sessiz harflerin kalın ve ince olmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Arap alfabesinde, Ö ve O harflerinin yerine "Ä" (Æ) harfi kullanılır.

Cevr kelimesi, Arapça kökenli olup "eziyet", "cefa" ve "üzüntü" anlamlarına gelir. Ayrıca, "cevr etmek" ifadesi ise "haksızlık etmek", "üzmek" ve "acı çektirmek" anlamlarını taşır.

Arap alfabesinde 3 tane sesli harf vardır. Bu sesli harfler: Ä; U; İ. Klasik Arapçada gerçekte "I" ve "Ü" sesleri yoktur.

Muhannet kelimesi, Arapça kökenli olup "korkak, ödlek, namert, alçak ve nankör" anlamlarına gelir. Ayrıca, "iki büklüm yapmak" ve "gevşetmek" gibi anlamları da vardır. Cümle içinde kullanımına örnek olarak, "Muhannete muhtaç olacağıma ölürüm daha iyi" (toplumda saygınlığı olmayan değersiz kişilerden medet ummak) veya "O çok muhannet bir adammış sonradan anladım" (nankör, namert veya tüm manalara açık şekilde kullanılmış) verilebilir.

"Ente Nurullahi Fecran" ifadesi Arapça dilinde yazılmıştır.

Seyf kelimesi, Arapça kökenli olup "kılıç" anlamına gelir. Ayrıca, Osmanlıca'da "dinin kılıcı" veya "dinin askeri" anlamlarına gelen "Seyfeddin" ve "Allah'ın kılıcı" anlamındaki "Seyfullah" gibi terimlerde de kullanılır. Bunun yanı sıra, "seyf-i bürrân", "seyf-i sârim" ve "seyf-i hadid" gibi ifadelerde de yer alarak, "çok keskin kılıç" veya "kınından çıkmış kılıç" gibi anlamlar taşır.

Feri kelimesi Arapça kökenli olup, "ayrıntılarla ilgili, ayrıntı niteliğinde olan" ve "ikinci dereceden" anlamlarına gelir. Ayrıca, "esasa ait olmayan" ve "kollara ve şu'belere ait ve müteallik" anlamlarında da kullanılır. Örnek kullanım: "Gözlerinin feri sönmek" (canlılık ve parlaklığını kaybetmek). Diğer bir kullanım örneği ise, Rize'nin Hendek köyünün eski ismi olarak belirtilmesidir. Ferî kelimesi ayrıca, Feridun isminin kısaltılmış hali olarak da bilinir.

Tayyar Altıkulaç Arapça ve İngilizce bilmektedir.

Gaddar kelimesi Arapça kökenlidir. "Gaddar" kelimesi, "ġdr" kökünden gelen "ġaddār" sözcüğüne dayanır ve "zalim, kıyıcı" anlamına gelir. Kelimenin ilk yazılı örneği, Erzurumlu Darir'in 1377 yılından önce yazılan "Kıssa-i Yusuf" tercümesinde bulunmuştur.

Hayır, Tel Ali ve Telali aynı değildir. Tel Ali, Zorzanaat tarafından yapılan bir yarışma programıdır.

Mefkure kelimesi, Arapça kökenli bir sözcüktür. 20. yüzyılın en etkili düşünce adamlarından biri olan Ziya Gökalp tarafından Türkçeye kazandırılmıştır.

Aman kelimesi Arapça kökenli olup, farklı anlamlara sahiptir: Yardım isteme, imdat dileme: "Aman yetişin, yanıyoruz!". Usanç, bıkkınlık: "Aman bu kadınlar!". Hayret, şaşkınlık: "Aman bu bacak ne hâle gelmiş!". Rica etme: "Aman, acele etmeli, vakit geçiyor". Dikkat çekme: "Aman, çocuğa iyi bakın!". Çok beğenme: "Aman ne güzel şey!". Şaşma: "Aman efendim, bana öyle şeyler söyledi ki donakaldım". Tarihî anlam: Savaşta veya barışta düşmana emniyet içinde bulunduğunu bildirme. Ayrıca, "aman" kelimesi, "aman aralık" veya "aman zaman" gibi ifadelerde fırsat vermemek, göz açtırmamak anlamlarında da kullanılır.

Mürsel kelimesi Arapça kökenli olup, "gönderilmiş, yollanmış, elçi" anlamlarına gelir. Ayrıca, Mürsel isminin diğer anlamları arasında şunlar yer alır: güneş ışığında parlayan su damlası; yürekli, yiğit, güçlü, görkemli, ünlü; salıverilmiş suç; bir yazı stili; Hz. Peygamberin isimlerinden biri.