Antropoloji

Karen kabilesi, boyunlarına halka takmanın birkaç farklı nedenini öne sürmektedir: Güzellik algısı: Bazı kaynaklara göre, bu kabilede "ne kadar uzun boynun olursa o kadar güzel olursun" inancı vardır. Vahşi hayvan saldırılarından korunma: Halkaların, kadınları komşu kabileler tarafından kaçırılmaya veya kaplan saldırılarından korumaya yardımcı olduğuna dair inanışlar bulunmaktadır. Köle ticaretinden korunma: Köle ticaretinin yoğun olduğu dönemlerde kadınlar, çirkin görünerek köle olarak seçilmemek için bu halkaları takmışlardır. Bu gelenek, 11. yüzyıla dayanmaktadır ancak bazı kaynaklar bu uygulamanın daha eski olduğunu öne sürmektedir. Antropologlara göre bu gelenek, boynu uzatmıyor; boynun daha uzun görünmesi, halkaların ağırlığının köprücük kemiğini aşağı iterek göğüs kafesi üzerinde baskı yaratmasıyla oluşan bir illüzyondur.

Japonların kan grubunun neden A olduğu ile ilgili kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, Japonya'da kan grupları ile kişilik özellikleri arasında bir bağlantı olduğuna dair popüler bir inanç bulunmaktadır. Bu inanca göre, A kan grubuna sahip kişiler hassas, mükemmeliyetçi ve ekip içinde iyi çalışan bireylerdir. Kan grubu kişilik analizinin bilimsel bir temeli olmadığını unutmamak gerekir.

Sinodont ve sundadont, antropolog Christy G. Turner II tarafından Doğu Asya'daki farklı diş yapılarında görülen iki desen olarak tanımlanmıştır. Sinodont: Üst birinci ve ikinci kesici dişler kürek şeklindedir ve diğer dişlerle aynı hizada değildir. Üst birinci premolar tek köke sahiptir ve Sinodontlarda alt birinci azı dişi üç köke sahiptir. Sundadont. Turner, 1990'larda Sinodont ve Sundadont diş desenlerinin, insan popülasyonlarının kökenleri ve göçlerini incelemek için üç yeni araçtan biri olarak sık sık anıldığını belirtmiştir. Bugün, Turner'ın çalışmalarına yapılan atıfların büyük çoğunluğu, özellikle Paleo-Amerindilerin ve modern Yerli Amerikalıların kökeni tartışmalarını içermektedir.

İtalyanlar, Romen halkı olarak kabul edilir ve anayurtları İtalya ile çevre bölgelerde yaşarlar. İtalya tarih boyunca birçok halkın yerleşim ve istilasına maruz kalmıştır. İtalya'nın kuzey kesimi Germen asıllıdır.

Şoşonlar, Şoşonice dilini konuşur. Şoşonice, Uto-Aztek dil ailesinin Numic koluna aittir.

İnsanların tüysüz atalardan gelmesinin birkaç nedeni vardır: Termoregülasyon: İki ayaklılığa geçişle birlikte, açık ve kurak ortamlarda daha verimli bir serinleme yöntemi olarak tüylerin dökülmesi ve terlemenin artması. Cinsel seçilim: Tüysüz bireylerin daha çekici bulunması, bu özelliğin nesilden nesile yayılmasını sağlamış olabilir. Parazitlerden korunma: Tüysüz bir vücut, parazitlerin daha az barınabileceği bir ortam sunarak avantaj sağlamış olabilir. Ayrıca, 1,2 milyon yıl önce melanokortin 1 reseptörü (MC1R) geninin ortaya çıkmasıyla, tüysüzlüğün güneş direnciyle de ilişkili olabileceği düşünülmektedir.

Suç antropolojisi, suçun ferdî sebeplerini inceler. Suç antropolojisinin incelediği bazı konular: Suçlunun dış görünüşü. Suçlunun biyolojik ve psikolojik etmenler. Suç antropolojisi, suç sosyolojisi ve suç psikolojisi ile birlikte kriminolojinin alt dallarından biridir.

"İnsanoğlu: Hepimizin Hikayesi" belgeseli 1 sezondan oluşmaktadır. Bu belgesel, 12 bölümden meydana gelmektedir.

Evrime göre insanın oluşumu yaklaşık 55 milyon yıl sürmüştür. Bu süre, ilk primatların evrimiyle başlamış ve modern insan olan Homo sapiens'in ortaya çıkmasıyla sona ermiştir. Homo sapiens, yaklaşık 300.000 ila 200.000 yıl önce ortaya çıkmıştır.

Totem, bazı ilkel klan ve kabilelerde, topluluğun atası sayılan hayvan veya bitkiye verilen isimdir. Totem kelimesi, köken olarak Algonquin dilinden gelmektedir ve "soy, aile veya klanı temsil eden sembol" anlamına gelir. Totem kelimesi günlük yaşamda ise "uğur ya da şans getirdiğine inanılan bazı nesneleri putlaştırmak suretiyle onlardan yardım ummak" anlamında kullanılır. Totem yapmak ise, kişilerin istedikleri sonuca ulaşmak için yaptıkları şeylerdir.

Brezilya'da bazı ilkel kabileler: Yanomami. Awa Kabilesi. Piraha Kabilesi. Ayrıca, 2010 yılı verilerine göre Brezilya'da 817.000 Brezilya Kızılderilisi (yerlisi) yaşamaktadır. Bu kabilelerle doğrudan temas kurulmaması ve yaşam düzenlerinin bozulmaması için çaba gösterilmektedir.

Karadeniz'in genetik mirası, bölgedeki farklı etnik grupların genetik yapılarını içerir. Oğuz ve Türkmen Kökenleri: Trabzon ve çevresindeki Türkler, büyük ölçüde Oğuz ve Türkmen kökenli göçmenlerle birleşen yerel halklardan oluşur. Doğu Asya Genleri: Trabzon ve Rize'de Doğu Asya genleri yok denecek kadar azdır. Trabzon'da bu oran %0,8, Rize'de ise %0,2'dir. Laz ve Hemşinlilerin Yakınlıkları: Lazlar, Gürcüler, Abhazlar ve Ermenilerle daha yakın akrabalığa sahipken, Hemşinliler genetik olarak Lazlara daha yakındır. Bu genetik yapılar, Karadeniz'in tarih boyunca farklı kültürlerle etkileşime girdiğini gösterir. Ticari DNA testlerinin bilimsel doğruluğu tartışmalı olduğundan, genetik araştırmalar için uzmanlara danışılması önerilir.

Dünyanın en vahşi kabilesi olarak kabul edilen Sentinelese Kabilesi, Hindistan'da yaşamaktadır. Hint Okyanusu'ndaki Andaman Adalarından biri olan Kuzey Sentinel Adası'nda yaşayan bu kabile, dış dünyayla bağlantıyı reddetmesiyle bilinir.

Dünyanın en siyah tenli insanlarının genellikle Afrika kıtasında, özellikle Batı ve Orta Afrika'da yaşadığı kabul edilir. Bu bölgelerden bazıları: Nijerya. Gabon ve Kamerun. Etiyopya. Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya ve Karayipler gibi Afrika dışındaki bazı bölgelerde de siyah tenli insan sayısı oldukça fazladır.

Kadınlar, Ambarlar, Sermayeler kitabı, antropoloji ve iktisat kuramlarının kesişiminde yer alır. Kitapta, kendi kendine yeterli tarımsal topluluklarda üretim ve üreme ilişkileri ile bu topluluklarda üretilen emek gücünün kapitalist sistem tarafından sömürülmesi konuları ele alınır. Kitabın yazarı Claude Meillassoux, çalışmasında diyalektik materyalizmin örneklerinden birini sunar.

Fiziksel antropologlar, insanların biyolojik çeşitliliklerini, zaman içindeki değişimlerini ve geliştirdikleri adaptasyonları inceler. Bu alanda çalışan antropologlar şu görevleri üstlenebilir: Adli çalışmalar: İç İşleri Bakanlığı bünyesinde, Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT ve Jandarma Genel Komutanlığı'nın kriminal departmanlarında görev alabilirler. Ergonomi ve spor: Antropometrik ölçümler yaparak ergonomi, gerontoloji, spor antropolojisi, oksoloji, beslenme ve diyetetik gibi alanlara katkı sağlarlar. Eğitim ve yönlendirme: Erken yaşlarda bireylerin kendilerine en uygun sportif branşlara yönlendirilmesini sağlarlar. Fiziksel antropologlar ayrıca üniversiteler, araştırma merkezleri, müzeler ve kültürel miras koruma kurumlarında da çalışabilirler.

Alkışlama sesi, modern insanlar (Homo Sapiens) tarafından çok eski tarihlerde çıkarılmaya başlanmıştır. Psikolog Alan Crawley'e göre, sözlü dil yokken atalarımız, avcıların yaklaştığını haber vermek, oyun oynamak veya rakiplerini rahatsız hissettirmek için alkış sesi çıkarıyordu. İncil'de ibadet veya sevinç ifadesi olarak alkıştan bahsedilmesi, alkışlama davranışının Antik Mısır'da da var olabileceğini düşündürmektedir.

Dünyanın en garip cenaze töreni olarak değerlendirilebilecek bazı törenler şunlardır: Madagaskar'da Famadihana Töreni: Madagaskar'da "Famadihana" veya "ölüleri çevirme" töreni, sevdiklerinin kemiklerini mezarlarından çıkarıp, yeni giysilerle sararak dans etmekten oluşur. Tibet'te Gökyüzü Defni: Tibet'te, Budist inançlarına sahip topluluklar arasında, cesedin parçalanarak akbabalara yedirilmesi geleneği vardır. Endonezya'da Toraja Ritüelleri: Torajanlar, ölülerini uzun süre evde tutabilir, onlarla yaşar gibi davranabilir. Bu törenler, farklı kültürlerin ölüm ve ölüm sonrası inançlara yaklaşımlarını yansıtır.

Türk Antropoloji Mecmuası'nda işlenen bazı konular: Antropoloji: Dergideki çalışmaların büyük bir kısmı bu alana aittir. Psikoloji: Psikolojik çalışmalar yapılmıştır. Arkeoloji: Arkeolojik araştırmalar yer almıştır. Dil: Dil sahasında çalışmalar, özellikle "Güneş-Dil Teorisi" ile eşzamanlı olarak gerçekleştirilmiştir. Mecmuada ele alınan bazı spesifik konular arasında, farklı ırklara mensup okul çocuklarının gelişimi üzerine karşılaştırmalı araştırmalar, kafatası ölçümleri ve insan varyasyonlarının incelenmesi bulunmaktadır. Ayrıca, dergide M.M. Papillaut, Mac Auliffe ve M.E. Pittard gibi yabancı bilim insanlarının yanı sıra, Dr. Şevket Aziz gibi Türk bilim insanlarının çalışmaları da yayımlanmıştır.

Buz Adam Ötzi'nin hangi Türk boyundan olduğuna dair bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, yapılan genetik araştırmalar, Ötzi'nin Anadolu kökenli olduğunu ve yaklaşık 9000 yıl önce Anadolu'dan Avrupa'ya tarımı getiren ilk çiftçilerden geldiğini ortaya koymuştur. Ötzi, MÖ 3400-3100 yılları arasında yaşamış ve 1991 yılında Avusturya-İtalya sınırındaki Ötztal Alpleri'nde keşfedilmiştir.