Antropoloji

Evet, amber göz rengi oldukça nadirdir. Gerçek amber renge sahip gözlere o kadar nadir rastlanır ki, insanlar hayatları boyunca bu göz rengine sahip bir insanla en fazla bir veya iki kez karşılaşabilirler. Amber göz rengi, sarı ve bakır tonlarının birleşimiyle oluşur ve yüksek seviyede lipokrom pigmentine sahip olan kişilerde ortaya çıkar.

Homo sapiens, yaklaşık 300.000 - 350.000 yıl önce ortaya çıkmıştır. Ancak, insanların ataları olan homininler, 6 milyon yıl önce şempanzelerden ayrılmaya başlamıştır. Bu durumda, Homo sapiens'in tam olarak ne kadar süre önce ayrıldığını belirlemek için daha fazla bilgiye ihtiyaç vardır.

Etnografik kavramlar şunlardır: Etnografi: Kültür ve günlük hayatın anlamını çözmeye çalışan bir sosyal bilim araştırma yöntemidir. Etnografik araştırma: Bir topluluğun kültürünü, geleneklerini, inançlarını ve davranışlarını yazılı olarak açıklama, tanımlama sürecidir. Etnografik analiz: Bir kültür ya da sosyal grubu bütünsel olarak derinlemesine betimleme ve yorumlama yöntemidir. Etnografik araştırmanın temel ilkeleri: Doğal ortamda araştırma: Araştırmacının bireyleri doğal ortamlarında gözlemlemesi. Empati: Olayları karşıdakinin gözüyle görebilme. Keşif: Araştırmacının günlük yaşam içinde yer alması ve olayları tecrübe etmesi. Gözlem teknikleri: Katılımcı, katılımsız ve mekanik gözlem. Veri toplama yöntemleri: Gözlem, görüşme, saha notları, günlükler, anket çalışmaları ve doküman inceleme.

Bir insanın kalıntılarının tamamen çürümesi ve toza dönüşmesi binlerce yıl sürebilir. Ancak bu süre, çevresel faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir: Toprak koşulları: Normal toprak koşullarında bir insan iskeleti 50 ila 100 yıl arasında bozulmadan kalabilir. İklim: Soğuk iklimlerde çürüme süreci daha yavaş, tropik iklimlerde ise daha hızlı gerçekleşir. Oksijen ve nem: Oksijensiz ve nemli ortamlar kemikleri daha uzun süre korur. Adli antropologlar ve paleontologlara göre kemiklerin tamamen yok olması için en az 100 ila 500 yıl gerekebilir.

Doğru insans olarak adlandırılan Homo sapiens türü, 300.000 yıl önce ortaya çıkmıştır.

David Le Breton'un "Ten ve İz" kitabı, günümüz insanına özgü, akıl hastası olmayan sıradan insanların bedenlerine zarar verme, kendilerini yaralama hallerini incelemektedir. Yazar, kesme, damgalama, kendi kendine dövme yapma, delme, halkalama gibi bedeni değiştiren davranışların anlamlarını aydınlatmaya çalışmakta ve ruhun dilsiz işaretlerine rehberlik etmektedir. Le Breton, bireylerin kendi bedenleriyle olan ilişkisinin bu boyutunu, insanlığın kadim dönemlerinden ziyade günümüzden hareketle oluşturduğu perspektifiyle açıklamaktadır.

Pekin Adamı'nın (Homo erectus pekinensis) yok oluşuyla ilgili kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, fosillerinin kayboluşuyla ilgili çeşitli iddialar mevcuttur: ABD veya Japonya'nın ele geçirmesi: Çin, fosillerin 2. Dünya Savaşı sırasında ABD veya Japonya tarafından kaçırıldığını iddia etmektedir. Kültür Devrimi ve bilimsel çalışmaların durması: Çin, 2. Dünya Savaşı sonrası yaşanan kutuplaşmalar ve Kültür Devrimi nedeniyle bilimsel çalışmaların aksaması sonucu fosillerin unutulup gitmiş olabileceğini savunmaktadır. Yanıltmaca veya saklama: Bazı iddialar, fosillerin aslında hiç çıkmadığı ve Çinli veya Amerikalı ekipler tarafından saklandığı yönündedir. Bu iddialar kesinlik kazanmamış olup, Pekin Adamı'nın akıbeti hala bir gizem olarak kalmaktadır.

Dinarid, uzun, brakisefal ve orta derece pigmentli bir insan tipini ifade eder. Bazı özellikleri: Yüz ve burun yapısı: Çıkıntılı ve köşeli burun, düz yüz. Ten ve saç rengi: Kahverengimsi ten, koyu kahve ile koyu sarı arası saç rengi. Vücut tipi: Uzun, ince vücut tipi, büyük ayaklar. Bu tip, özellikle Balkanlar'daki dağ bölgelerinde yaygındır. "Dinarid" kelimesi ayrıca, "Dinaric" kelimesinin alternatif bir yazımı olarak da kullanılır.

Dedikodunun kökeni, dilin ortaya çıkışına kadar uzanır. Dedikodunun gelişiminde etkili olan bazı faktörler: Fiziksel temas: Primatlarda sosyal bağları güçlendirmek için birbirinin tüylerini temizleme davranışı, zamanla sözlü bir forma dönüşmüştür. İşbirliği ve avlanma: Kolektif etkinlikler için rollerin belirlenmesi ve işbirliği sağlanması gerekmiştir. Ateşin bulunması: Ateş etrafında toplanan insanlar, hikayeler anlatarak ve deneyimlerini paylaşarak sosyal bağlarını güçlendirmiştir. Dedikodunun, toplumsal bilgi paylaşımını ve sosyal bağları güçlendirmeyi sağlayan bir iletişim biçimi olduğu düşünülmektedir.

Tanzanya'da yaşayan ilkel kabilelerden biri Hadzabe Kabilesi'dir. Ayrıca, Hadza Kabilesi de Tanzanya'da yaşamaktadır.

Fantastik Gezegen (La Planete Sauvage), uzaklardaki Ygam gezegeninde geçen ve ırkçılık, soykırım ile cinsel üreme gibi ağır konuları işleyen bir animasyon filmidir. Filmin hikayesi: Dev mavi tenli Traggs ırkı, insan benzeri Oms ırkını evcil hayvan olarak kullanır. Asi bir Om olan Terr, efendilerinden kaçıp bir grup vahşi Oms ile bağlantı kurar ve onları eğitmeye başlar. Traggs, vahşi Oms'ları yok etmeye çalışınca, iki ırk arasında bir çatışma başlar. Ya yok olacaklar ya da barış içinde yaşamayı öğrenecekler. Film, aynı zamanda ırksal ve kültürel hoşgörüsüzlüğün bir incelemesi olarak da değerlendirilebilir.

İlk İsveçliler, Svear kabilesi olarak bilinir. Ülkenin başlangıcında, Svear kabilesi, ülkenin güneyinde yaşayan Gotarlarla uzun süreli çatışmalar yaşamıştır.

Yanomami Kabilesi, yaklaşık 35.000 kişilik grubuyla Amerika'nın en büyük kabilesi olarak kabul edilmektedir. Ancak, ABD'de de Beş Uygar Kabile (Cherokee, Chickasaw, Choctaw, Creek ve Seminole) olarak bilinen kabileler, tarihsel olarak "uygar" olarak anılmış ve büyük topluluklar oluşturmuştur.

Günümüzde avcı-toplayıcı yaşam tarzını sürdüren bazı toplum örnekleri: Afrika'da Kalahari Çölü kıyısında yaşayan San halkı; Orta Afrika'da yaşayan Pigemeler; Kenya ve Tanzanya'da yaşayan Okiekler ve Hadzalar; Kuzey Sibirya'daki Yukaghir ve Gilyaklar; Japonya'daki Ainular; Avustralya'daki bazı Aborjin grupları; Amazon ormanlarında yaşayan bazı yerli topluluklar; Kuzey Amerika'da yaşayan Inuitler ve diğer bazı yerli gruplar.

Mısırlılar, genetik olarak hem Afrikalı hem de Orta Doğulu özellikler taşıyan, tarih boyunca farklı kültürlerin etkisiyle şekillenmiş bir halktır. Modern Mısırlıların genetik olarak Araplardan çok, Kuzey Afrika ve Akdeniz halklarına (Yunanlar, Berberiler, Sudanlılar) daha yakın olduğu belirtilmektedir. Mısırlıların etnik çeşitliliği şu şekilde özetlenebilir: Etnik Mısırlılar. Etnik azınlıklar.

Antropoitler, maymunları, insansı maymunları ve insanları kapsayan primatların alt grubunun günümüzdeki adıdır. Ayrıca, antropoitler kelimesi, antropoloji bilim dalıyla ilgilenen kişileri ifade etmek için de kullanılır.

Uluslararası kabul görmüş en küçük burun uzunluğu 7 cm olarak belirtilmiştir, ancak bu ölçü bir insana değil, bir hayvana aittir. Dünyanın en küçük burnuna sahip kişi hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır.

Penisin atası olarak kabul edilebilecek en eski yapı, 425 milyon yıl öncesine dayanan fosilleşmiş bir eklembacaklıya ait penis olarak bilinmektedir. Ayrıca, primat atalarının ve etoburların evrimsel süreçte penis kemiğine (baculum) sahip oldukları, ancak insanların bu kemiği kaybettikleri düşünülmektedir.

Evet, insanlar evrimleşebilir. Evrim, bir popülasyondaki gen varyantı frekansında zamanla meydana gelen değişimdir ve her canlı türü gibi insanlar da bu sürece tabidir. İnsan evriminin bazı örnekleri şunlardır: Laktoz toleransı: Modern insanın süte tolerans kazanması evrimdir. Sıtmaya direnç: Madagaskar’da sıtmaya karşı artan direnç, belirli bir gen varyantının yaygınlaşmasıyla ilişkilidir. Boy kısalması: Framingham Kalp Çalışması, boy kısalmasının doğal seçilimle ilişkili olduğunu göstermektedir. Ancak, insan evrimi biyolojik evrimden ziyade kültürel evrim şeklinde de gerçekleşmektedir.

İnsan evriminin şemasını aşağıdaki sitelerde bulabilirsiniz: tr.wikipedia.org. evrimagaci.org. mindonmap.com. web.archive.org.