AntikDönem

En eski demir para, MS 523 yılına ait olan ve Liang Hanedanlığı İmparatoru Wudi'nin saltanatı sırasında basılan Çin demir paralarıdır. Bu paralar, 10 demir madeni paranın 7 bakır madeni paraya karşılık geldiği bir sistemde kullanılmıştır. Ayrıca, 14. yüzyılda Hindistan'ın Travancore eyaletinde bulunan çok küçük boyutlu (çam fıstığı büyüklüğünde) demir sikke de en eski demir paralar arasında sayılabilir.

Antik hamamlarda lavabo bulunmamasının nedeni, bu yapıların daha çok sosyal etkileşim, temizlik ve rahatlama amacıyla kullanılması, günlük hijyen için ise evlerdeki basit yıkama yerlerinin yeterli görülmesidir. Antik Romalılar, hamamlarda kıyafetlerini çıkarıp dinlenmek ve rahatlamak için banklarla donatılmış havluları alırlardı. Ayrıca, suyun ve su kaynaklarının insanlarca rahat bir şekilde kullanılabilmesini sağlayacak şartların oluşturulması için, eski çağlardaki insanlar fazla çabalamıyorlardı.

Manisa'nın Magnesia olarak adlandırılmasının nedeni, antik dönemde bölgeye bu isimle hitap edilmesidir. Magnesia, şehrin yer aldığı bölgedeki antik bir şehir devletinin adıdır. Magnesia, Türk hâkimiyeti sırasında zamanla “Mağnisiye”, “Mağnisa”, “Manisa” şekline dönüşmüştür. Kelime “büyük şehir” anlamına gelmektedir.

Antik Roma'da para basma yetkisi sadece Roma'ya aitti ve cumhuriyet döneminde darphane, Roma'da merkezileştirilmişti. Antik Roma'da para basma süreci şu şekildeydi: İlk paralar: M.Ö. 3. yüzyılda "as" adı verilen bakır paralar basıldı. Gümüş paralar: M.Ö. 269 yılında denarius (gümüş para) ve sestertius (denarius'un çeyreği) basılmaya başlandı. Altın paralar: Altın paralar idareli bir şekilde kullanılırdı ve altının gümüşe oranı 1:11,91 idi. Paraların tasarımı: Antik Roma paraları genellikle iki yüzlüydü. Para standardizasyonu: Paranın standardizasyonu, ticaretin kolaylaşmasına ve ekonomik büyümeye katkı sağlamıştır.

Antik dünyada yamyamlığın var olmasının birkaç nedeni vardır: Beslenme: Uzun açlık ve kıtlık dönemlerinde insanlar hayatta kalmak için yamyamlığa başvurmuşlardır. Dini ve ritüel nedenler: Yamyamlık, bazı toplumlarda cenaze törenlerinin bir parçası olarak uygulanmıştır. Tıbbi nedenler: Orta Çağ'da, insan etinin tıbbi ilaç olarak kullanıldığı uygulamalar görülmüştür. Ünlü antropologlar Richard E. Leakey ve Lewin, yamyamlığın açlığın giderilmesi veya karın doyurmaya yönelik olmadığını, tinsel ve büyüsel nedenlerden kaynaklandığını savunmuş ve iki türe ayırmışlardır: içe dönük (endokannibalizm) ve dışa dönük (ekzokannibalizm) yamyamlık.

Dünya mitolojilerinden bazıları şunlardır: Afrika mitolojileri. Asya mitolojileri. Batı Asya / Orta Doğu mitolojileri. Avrupa mitolojileri. Kuzey Amerika Yerlileri mitolojileri. Güney Amerika ve Mezoamerika Yerlileri mitolojileri. Ayrıca, Avustralya ve Okyanusya mitolojileri (Aborijin, Hawaii, Maori, Melanezya, Mikronezya, Papua, Polinezya, Rapa Nui) ve Orta Doğu mitolojileri (Yezidi, Kürt) de dünya mitolojileri arasında yer alır.

MÖ'de kadınların isimleri hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, eski Türkçe kadın isimlerinden bazıları şunlardır: Adal. Asena. Ayana. Ayben. Bengü. Begüm. İlbilge. Umay. Tomris.

Bergama Kalesi'nin hikayesi, antik dönemlere kadar uzanmaktadır. Bergama Kalesi, aynı zamanda Akropol olarak da bilinir ve İzmir'in kuzeyinde, Bakırçay Havzası'nda yer alır. Kuruluş: Kale, "Perg" veya "Berg" kelimelerinden türetilmiştir ve "kale" anlamına gelir. Tarihsel Gelişim: İlk yerleşim izleri M.Ö. 7. ve 6. yüzyıllara kadar gider. Roma Hakimiyeti: M.Ö. 133'te, III. Attalos'un vasiyeti üzerine Bergama, Roma hakimiyetine girmiştir. Türk Dönemi: 1345'te Orhan Gazi tarafından Osmanlı topraklarına dahil edilmiştir. Bergama Kalesi, aynı zamanda şifa ve sağlık merkezi olarak da kullanılmıştır.

Mimari strüktür, insanın barınma ihtiyacıyla birlikte ortaya çıkmıştır. İlk yapı yapma eyleminin karşılığı olarak kabul edilen menhir ve dolmenlerin, yani taş, dal, saz, çamur gibi farklı malzemelerle yapılan ilk yapıların, zamanının ileri teknolojisini temsil ettiği ve artan sosyal ilişkiler ağının kapalı alan ihtiyacını ortaya çıkardığı düşünülmektedir. Ayrıca, MÖ 9000'e kadar uzanan yapım yöntemleri bulguları da mevcuttur; örneğin, Göbeklitepe'deki taş tapınaklar ve Çatalhöyük'teki kerpiç evler.

Tarsos sikkeleri, Roma İmparatorluğu dönemine aittir. Tarsos, İmparator Augustus'tan İmparator Macrinus'a kadar gümüş sikke basmış, Traianus zamanında tetradrahmi, Hadrianus zamanında ise ağırlıklı olarak tridrahmi biriminde gümüş sikke basmıştır.

Antik Yunan'da gymnasium, gençlerin düşünsel ve bedensel yönden eğitildikleri, öğrenim gördükleri ve spor etkinliklerinde bulundukları yapıya verilen isimdir. Gymnasium kelimesi, Yunanca "çıplak" anlamına gelen "gymnos" sözcüğünden türemiştir. Gymnasiumlar, başlangıçta yalnızca sportif faaliyetlerin yapıldığı yerler iken, özellikle Roma döneminde soyunma odaları, hamamlar, antrenman yapılan kısımlar ve yarışma alanlarının eklenmesiyle görkemli yapılara dönüşmüşlerdir. Gymnasiumlar genellikle sıcak su kaynaklarının yakınına inşa edilirlerdi. Antik Yunan'da çok önemli bir yapı olan gymnasium, her büyük kentte en az bir tane bulunmaktaydı.

II. Kambises, MÖ 522 yılında Suriye'de bir isyanla başa çıkmak için Mısır'dan ayrıldıktan sonra geçirdiği bir kaza sonucu hayatını kaybetmiştir. Herodot ve Ctesias'a göre, atına binerken kılıcının bacağını kesmesi sonucu gelişen enfeksiyon nedeniyle ölmüştür. Kambises, çocuksuz öldüğü için yerine kardeşi Bardiya geçmiştir.

Kemerhisar Roma Havuzu su kemerinin inşa tarihi M.S. 2. ve 3. yüzyıllar olarak belirtilmektedir. Su kemerlerinin inşası, Roma İmparatorları Traianus ve Hadrianus döneminde başlamıştır.

Hammurabi, M.Ö. 1810 ila M.Ö. 1750 yılları arasında yaşamış olan Babil'in altıncı kralıdır. En çok, Hammurabi Kanunları ile tanınır. Hammurabi, Sümer ve Akkadları fethederek Babil İmparatorluğu'nu kurmuş ve Mezopotamya üzerinde Babil'in hakimiyetini sağlamıştır.

Atina'nın tarihi 3.400 yıla dayanmaktadır. İlk yerleşimlerin Neolitik Çağ'da, MÖ 5000 veya 7000 yılında yapıldığı düşünülmektedir.

Piramitlerin yapımında kaç kişinin öldüğüne dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, bazı rivayetlere göre piramitlerin yapımında binlerce işçi çalıştırılmıştır. Bilimsel araştırmalar, piramitlerin inşasında sadece insan emeği ve mühendislik becerisinin kullanıldığını ortaya koymuştur.

Samson Dağı'nın tarihi, antik dönemlere kadar uzanmaktadır ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Panionion Antik Kenti: Samson Dağı'nın denize bakan kuzey yamacında yer alan Panionion, 12 İyon şehir devletinin toplandığı ve Panionia Festivali ile Panegyris oyunlarının düzenlendiği tarihi bir sit alanıdır. Kurşunlu Manastırı: Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nın doğusunda, 11. yüzyılda Bizans yapısı olarak inşa edilen ve Hazreti Meryem’e adanmış bir manastırdır. Çınarlı Kilise: Kuşadası’nın güneyinde, Samson Dağı'nda yer alan ve 12. veya 13. yüzyılda inşa edildiği düşünülen bir manastır kalıntısıdır. Samson Dağı, aynı zamanda zengin bitki örtüsü ve yaban hayatı ile de dikkat çekmektedir.

Milat öncesi 324-323 yılları arasında yaşanan bazı önemli olaylar: Büyük İskender'in Pers Kralı III. Darius ile karşılaşması. Atina demokrasisinin sona ermesi. Ayrıca, bu dönemde Aristoteles'in doğumu da gerçekleşmiştir (MÖ 384).

Doğru. Mısırlılar, "nom" adı verilen şehir devletleri şeklinde örgütlenmişlerdir.

Eski çağda Milet'i temsil eden hayvan hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, Milet ile ilişkili bazı hayvanlar şunlardır: Menderes Nehri'nin kızı Kyane. Yunus (Delphis). Ayrıca, Dişi Kurt (Lupa) efsanesi de Milet ile ilişkilidir.