Anlam

At başı gitmek deyimi, iki ya da daha fazla kişinin eşit seviyede başarılı olduğunu anlatmak için kullanılır. Örnek cümleler: "Çocuklarım o kadar çalışkan ki ikisi de sınavlarda at başı gidiyor." "İkisi de bu konuda at başı gittiği için biri diğerinden üstün diyemeyiz." "Bu yarışmada ikimiz de at başı gidiyoruz." "Ayşe ile Fatma'nın sınav sonuçları at başı gitmiş." "Ali, Mehmet ile aynı ünvanda at başı gibi gitmiş, hiç bir farkları yok."

"Gün Doğmadan Önce" (Before Sunrise), yolları kesişen Jesse ve Celine adlı iki karakterin hikayesini anlatır. Filmde işlenen temel temalar: Aşk ve Ayrılık: Karakterler birbirlerine karşı hisler besleseler de bu hislerini dile getiremezler çünkü birlikte geçirecekleri zamanın sadece bir gün süreceğini bilirler. Yarım Kalmışlık: Film, yarım kalmış bir aşkın getirdiği hüzün ve tamamlanmamışlık duygusunu işler. Yönetmen Richard Linklater, filmi düşük bütçeyle çekmiş ve bu mütevazi yapım, ilk gösteriminin ardından büyük beğeni toplamıştır.

Lafız, kelimelerin dış anlamı, sözlük anlamıdır. Lafız ve mana arasındaki bazı farklar: Tek lafzın birden fazla anlamı olabilir. Tek bir mana için birden fazla lafız kullanılabilir. Bir lafız, zıt iki manada kullanılabilir. Kur'an'da da lafız ve mana arasındaki denge önemlidir.

Mutlu kelimesinin zıt anlamlıları: mutsuz; üzgün; kederli; hüzünlü; çaresiz. Mutlu kelimesinin eş anlamlıları: berhudar; bahtiyar; mesut; ongun; sevinçli; hoşbaht.

Plate kelimesi, mutfak terimi olarak "tabak" anlamına gelir. Ayrıca, "plate" kelimesinin mutfakla ilgili diğer anlamları da şunlardır: Porsiyon; Ana yemek; Servis hizmeti.

Hinlik yapmak, Türk Dil Kurumu'na (TDK) göre kurnazlık yapmak anlamına gelir. Hinlik, kurnaz, uyanık olma durumunu ifade eder.

Empoze, bir fikri başkalarına dayatmak, zorla benimsetmeye çalışmak anlamına gelir. TDK'ya göre kelimenin iki farklı anlamı vardır: 1. Özgür iradeye dayanmayan, korkutarak ya da baskı yaparak kabul ettirilen fikir. 2. Kişinin istenci ve iradesi dışında, kabul etmek zorunda kaldığı şeylerden her biri. Örnek cümle: "Nazi Almanya'sına halka zararlı fikirler empoze edildi".

Gossipy kelimesi, Türkçede "dedikoducu", "geveze" ve "dedikodulu" anlamlarına gelir. Ayrıca, bir kitap veya hesap için kullanıldığında, insanların hakkında gayri resmi ve genellikle önemsiz haberler veya bilgilerle dolu olduğu anlamına gelir. Örnek cümleler: "I am not spending it with some gossipy mom who was mean to me in High School" (Lisedeyken bana kötü davranan birkaç dedikoducu anneyle harcayacak değilim). "You two are worse than gossipy washerwomen" (Siz dedikoducu kadınlardan daha betersiniz).

İnkâr, "kabul ve tasdik etmeme, tanımama" anlamına gelir. İnkâr kelimesinin diğer anlamları: yaptığını, söylediğini, tanık olduğunu saklama, gizleme, yadsıma; reddetmek, karşı çıkmak, onaylamamak, itiraz etmek. Ayrıca, dini bir terim olarak inkâr, Allah'a ve peygamberlere iman etmeme anlamında da kullanılır.

"Captureli" kelimesinin ne anlama geldiğine dair bilgi bulunamadı. Ancak, "capture" kelimesi İngilizce'de "ele geçirmek", "yakalamak", "kaydetmek" gibi anlamlara gelir. Ayrıca, "screen capture" (ekran yakalama) ve "data capture" (veri yakalama) gibi terimlerde de kullanılır.

Imperial kelimesi, "imparatorluğa ait", "imparatora özgü" anlamlarına gelir. Ayrıca, şu anlamlara da gelebilir: Ölçü sistemi: İnç, mil ve pint gibi birimleri içeren İngiliz ölçü sistemi. Büyük şey: Boyutları çok büyük veya üstün nitelikli şey. Kart oyunu: Piquet'ye benzer bir kart oyunu. At arabası kısmı: At arabasının üst kısmı veya bagaj bölümü. Kumaş türü: Doğu Akdeniz menşeli altın ipek kumaş. Renk: Koyu kırmızımsı mor veya bordo rengi.

"Kardaki Palmiyeler" (Palmeras en la nieve, 2015) filmi, Huesca Dağları'nda yaşayan Killian'ın, 1953 yılında babası ve abisiyle birlikte kakao tarlalarında çalışmak üzere gittiği egzotik Fernando Poo adasında geçirdiği 20 yılı anlatıyor. Film, dram ve romantizm türündedir.

"Kana kesmiş kardır" ifadesinin ne anlama geldiğine dair bilgi bulunamadı. Ancak, "kana iltihap karışması" durumu, vücuda bakteri, virüs veya mantar gibi zararlı maddelerin bulaşması sonucu kanın enfekte olması anlamına gelir. Kana iltihap karışmasının bazı belirtileri: Vücutta kızarıklık ve şişlik; Ateşlenme ve ısı artışı; Ağrı ve tutukluluk hissi; Yorgunluk ve halsizlik. Bu tür belirtiler görüldüğünde vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Hayır, "his" ve "hisse" aynı değildir. His, bir kişinin bir şirket veya varlık üzerindeki genel mülkiyet hakkını ifade eder. Hisse (veya pay), bir şirketin sermayesindeki belirli bir payı temsil eden ve sahibine mülkiyet hakları veren finansal bir belgedir. Dolayısıyla, "his" daha geniş bir terimken, "hisse" daha spesifik ve detaylı bir anlam taşır.

Keyif yapmak argo olarak, bir şeyi yapma ya da tüketme konusunda hırslı olmak, gösterişli bir şekilde tadını çıkarmak veya keyif almak anlamına gelir. Ayrıca, yolsuz ve kural dışı istek anlamında da kullanılabilir. Örnekler: "Dün geceki partide şu içeceği gustoyla attım!" (Bir şeyi keyifle ve hırsla içme). "Abi, o yemeği yemek için tam bir gusto yapmıştım!" (Gösterişli bir şekilde yemeği aşırı ya da gereksiz bir şekilde beğenme). Argo terimler genellikle sosyal veya kültürel bir grup tarafından anlaşılır.

"Senin değişinle" ifadesi, bağlama göre farklı anlamlar taşıyabilir. Ancak, "sen değiştin" ifadesi genellikle bir kişinin zaman içinde farklı bir hale geldiğini, değiştiğini ifade eder. Ayrıca, "senin değişin gibi de olur" ifadesi, bir durumun senin değişimine benzer şekilde gelişebileceğini ifade edebilir. Daha spesifik bir anlam için bağlamın sağlanması gerekebilir.

"Demek ki durum böyleyse" ifadesi, TDK'ya göre "şu hâlde, öyle ise" anlamına gelir. Örnek cümle: "Demek ki anlamadılar benim ne yaptığımı." Ayrıca, "demek ki" ifadesinin ayrı yazılması gerektiği, "demekki" şeklinde birleşik yazılmasının yanlış olduğu belirtilmiştir.

Hayır, tesirli ve etkili aynı şey değildir. Etkili, bir şeyin ya da bir kişinin belirli bir sonuç elde etme gücüne sahip olması anlamına gelir. Tesirli ise, bir şeyin ya da bir durumun başkaları üzerinde yarattığı etkiyi ifade eder. Örneğin, etkili bir lider, ekibi üzerinde olumlu bir etki yaratabilen, onları motive edebilen ve hedeflere ulaşmalarında rehberlik edebilen bir kişidir. Her iki terim de birbirini tamamlayıcı niteliktedir.

"Büyük ihtimal" ifadesi, bir şeyin olma olasılığı yüksek olduğunu belirtir. Bu ifade, İngilizce'de "likely", "most likely", "very likely" gibi kelimelerle karşılık bulur. Örnek cümleler: "O, büyük ihtimalle gelecek". "Sen büyük ihtimalle haklısın". "Ben büyük ihtimalle kazanacağım".

Cehz kelimesi, Osmanlıca ve Arapça kökenli olup farklı anlamlara sahiptir: Teçhiz etmek, hazırlamak, tezgâhlamak. Allah'ın muhâfazasına (korumasına) kavuşmaya vesile olan âyet-i kerîmeler. Kıyı Erozyonu Tehlike Bölgesi (Yeni Zelanda ve Samoa) (CEHZ).