"Hakikat bu ya" ifadesinin kim tarafından söylendiğine dair bilgi bulunamadı. Ancak, "hakikat" kavramının farklı bağlamlarda çeşitli kişiler tarafından ele alındığı bilinmektedir. Tasavvufta hakikat, Allah ile insan arasındaki muhabbet neticesinde, bir tarikata girdikten sonra elde edilen bilgi olarak tanımlanır. Felsefede hakikat, düşünce ile gerçeklik arasında kurulan uygunluk ilişkisi olarak tanımlanır. Alain Badiou ve Slavoj Žižek gibi düşünürler, hakikati mevcut bilgisel sistemlerin dışına taşan, onları yararak gelen bir olay olarak tanımlarlar. Michel Foucault ise hakikatin, belirli tarihsel dönemlerde belirli iktidar ilişkileri tarafından kurulan bir üretim biçimi olduğunu savunur.