Don Kişot'ta şövalyelik, Rönesans hümanizmi ile birlikte adalet, onur ve fedakarlık gibi değerleri yücelten, bireyin topluma karşı sorumluluklarını törensel bir çerçevede tanımlayan bir ideal olarak ele alınır. Don Kişot, okuduğu şövalye romanslarına kendini kaptırarak aklını yitirir ve gezgin bir şövalye olmaya karar verir. Ancak Don Kişot'un şövalyelik ideali, modern dünyanın rasyonel ve maddi gerçeklikleriyle uyumsuzdur. Don Kişot, toplumsal yargıları bir kenara koyarak kendi gerçekleri için savaşır.