• Buradasın

    Eşit özellikteki kişilere cinsiyetine yaşına etnik kökenlerine göre farklı davranılması durumu nedir?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Eşit özellikteki kişilere cinsiyetine, yaşına, etnik kökenlerine göre farklı davranılması durumu, "ayrımcılık" olarak adlandırılır 123.
    Ayrımcılık, bir kişiye veya gruba siyasi görüş, dini inanç, uyruk, etnik köken, renk, dil, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, cinsel kimlik, engellilik, yaş, medeni durum ve benzeri özelliklerinden dolayı önyargılı bakılması, eşit muamele edilmemesi ve haksız davranılmasıdır 12.
    Ayrımcılık türleri:
    • Doğrudan ayrımcılık: Kişinin doğrudan cinsiyeti veya hamilelik gibi yalnızca cinsiyetine özgülenebilecek bir durum nedeniyle daha az olumlu muameleye tabi tutulmasıdır 3.
    • Dolaylı ayrımcılık: Gözle görülür bir ayrımcı uygulama yokken, bu uygulama yüzünden bir cinsin diğer cinse göre önemli ölçüde mağdur olmasıdır 3.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    Toplumsal cinsiyet rolleri ve eşitsizlik arasındaki ilişki nedir?

    Toplumsal cinsiyet rolleri ve eşitsizlik arasındaki ilişki, toplumsal cinsiyet rollerinin eşitsizliği pekiştirmesi temelinde kurulur. Toplumsal cinsiyet rolleri, toplumun kadınlardan ve erkeklerden beklediği belirli görevleri ve sorumlulukları ifade eder. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ise, kadınlar ve erkekler arasında toplumsal roller, haklar ve fırsatlar açısından dengesizlik olması durumudur. Dolayısıyla, toplumsal cinsiyet rolleri, cinsiyetler arasındaki güç dengesizliğini sürdürerek eşitsizliği devam ettirir.

    Cinsiyet eşitsizliği ile ilgili kitaplar nelerdir?

    Cinsiyet eşitsizliği ile ilgili bazı kitaplar: "Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğinin Farklı Yüzleri - Psikolojik Yaklaşımlar". "Erkeklik: İmkansız İktidar". "Cinsiyetler Arası Eşitsizlik". "Türkiye'de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Sorunlar, Öncelikler ve Çözüm Önerileri".

    Cinsiyet eşitliği nedir kısaca?

    Cinsiyet eşitliği, farklı cinsiyetlere sahip bireylerin eşit haklara sahip olması demektir.

    Adalete erişimde cinsiyet eşitsizliği neden olur?

    Adalete erişimde cinsiyet eşitsizliğinin bazı nedenleri: Toplumsal cinsiyet rolleri. Yargı mekanizmasındaki ataerkil yapı ve cinsiyetçi önyargılar. Ekonomik engeller. Kadınların hukuki süreçlerde destek alabileceği mekanizmaların eksikliği. Sivil toplum kuruluşlarının ve baroların adalet mekanizmalarına erişiminin kısıtlanması.

    İş hayatında cinsiyet eşitsizliği neden olur?

    İş hayatında cinsiyet eşitsizliğinin bazı nedenleri: Toplumsal cinsiyet rolleri: Ev işleri ve bakım hizmetlerinin genellikle kadınlara yüklenmesi, onların iş hayatında daha fazla yük taşımasına ve profesyonel hedeflere odaklanmasını zorlaştırmasına neden olur. Önyargılar ve stereotipler: Kadınların yetenekleri ve becerileri, cinsiyetlerine göre ön yargılı bir şekilde sorgulanır. Mesleki ayrışma: Hemşirelik, sekreterlik gibi işlerin kadınlara; tıp, mühendislik gibi alanların ise erkeklere ait olduğu düşüncesi. Fırsat eşitsizliği: Kadınlar, liderlik pozisyonlarına yükselme veya önemli projeleri yönetme gibi fırsatlara daha az erişir. Mentorluk eksikliği: Başta mentorluk olmak üzere kadını destekleyici mekanizmaların eksikliği. Şeffaf olmayan terfi süreçleri: Üst yönetim kademelerine seçim ve terfi süreçlerinin yeterince şeffaf olmaması. Örgüt kültürü: Üniversiteler başta olmak üzere genel olarak örgüt kültürlerinin maskülen değerlere sahip olması.

    Toplumsal cinsiyet nedir?

    Toplumsal cinsiyet, bir toplumda kadınlar ve erkekler için kültür, gelenekler, eğitim, din ve diğer kurumlar tarafından uygun görülen toplumsal roller, sorumluluklar, davranışlar, konumlar, beklentiler, güç ve ayrıcalıklar, hak ve fırsatları ifade eder. Bu kavram, biyolojik cinsiyetten farklıdır; toplumsal cinsiyet, sosyal ve kültürel değerlerle şekillenen bir kimlik anlayışını temsil eder. Toplumsal cinsiyet kavramı, ilk kez 1955 yılında ortaya atılmıştır.

    Toplumsal cinsiyet nedir?

    Toplumsal cinsiyet, bir toplumda kadınlar ve erkekler için kültür, gelenekler, eğitim, din ve diğer kurumlar tarafından uygun görülen toplumsal roller, sorumluluklar, davranışlar, konumlar, beklentiler, güç ve ayrıcalıklar, hak ve fırsatları ifade eder. Bu kavram, biyolojik cinsiyetten farklıdır; toplumsal cinsiyet, sosyal ve kültürel değerlerle şekillenen bir kimlik anlayışını temsil eder. Toplumsal cinsiyet kavramı, ilk kez 1955 yılında ortaya atılmıştır.