• Buradasın

    İşitsel dilsel yöntemin olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    İşitsel-dilsel yöntemin olumlu yönleri:
    • Sözlü iletişim becerisi: Diğer yöntemlere göre sözlü iletişim becerisini daha iyi geliştirir 13.
    • Telaffuz: Doğru telaffuzun önemini vurgular 3.
    • İlgi çekici yöntem: İlgi alanlarına yönelik diyaloglarla çalışmak, uzun ve klasik okuma metinlerine göre daha eğlencelidir 3.
    • Kültürel bilgi: Dil ve kültür ilişkisine bağlı kalınarak öğretim yapılması, ufak anlam farklılıklarına aşinalık kazandırır 13.
    İşitsel-dilsel yöntemin olumsuz yönleri:
    • Kavrama eksikliği: Öğrenmede kavramanın önemini göz ardı ettiği için öğrencilerin iletişim becerilerini geliştirmez 5.
    • Ezber ve tekrar: Sürekli konuşma kalıplarının ezberlenmesi, bağımsız düşünme ve üretim yeteneklerinin gelişimini engeller 12.
    • Yetişkinlere uygunsuzluk: Yetişkinlere uygun gelmez, çünkü yetişkinler okuma ağırlıklı öğrendikleri için bu yöntem onlara okuma fırsatı sunmaz 13.
    • Öğretmen hazırlığı: Öğretmenin derse aşırı hazırlık yapması gerekir ve bu yorucu olabilir 1.

    Konuyla ilgili materyaller

    İşitme dili nedir?

    İşaret dili, işitme veya konuşma yetisine sahip olmayan bireylerin iletişim kurabilmesi için geliştirdiği, el hareketleri, yüz mimikleri ve vücut duruşları kullanılarak oluşturulan sessiz ve görsel bir dildir. Özellikleri: Kendine ait kelime dağarcığı ve dilbilgisel yapısı vardır. Her ülkenin kendi işaret dili bulunur. Aynı işaret, farklı anlamlara gelebilir. Sıfatlar, isimlerden sonra gelir. Genellikle ek kullanılmaz. Kullanım Alanları: İşitme engelliler arasında iletişim. İşitme engelli bireylerle iletişim kurmak isteyen duyabilen ve konuşabilen insanlar. Adliyeler, televizyon programları, evlendirme daireleri, hastaneler gibi yerlerde işaret dili bilen kişilerin çalışması.

    İşitsel-dilsel yöntem neden eleştirilir?

    İşitsel-dilsel yöntem, mekanik olması, zihinsel sürece yer vermemesi ve yalnızca biçime odaklanması gibi nedenlerle eleştirilir. Yönteme yöneltilen bazı eleştiriler şunlardır: İletişim becerilerinin gelişmemesi: Kavramaya önem vermemesi nedeniyle öğrencilerin iletişim becerileri gelişmeyebilir. Ezberleme ve tekrar: Sürekli konuşma kalıplarının ezberlenmesi, bağımsız düşünme ve üretim yeteneklerinin gelişimini engelleyebilir. Uzun ve bıktırıcı tekrarlar: Başarılı öğrencilerin bile sıkılmalarına sebep olabilir. Yetişkinlere uygun olmaması: Yetişkinler, okuma ağırlıklı öğrendikleri için bu yöntem onlara uygun gelmez. Problem çözme eksikliği: Dilbilgisi-çeviri yönteminden daha başarısız kabul edilir, çünkü problem çözme işlemleri kullanılmaz. Yapay alıştırmalar: Alıştırma cümlelerinin yapay olduğu belirtilir. Öğretmen hazırlığı: Öğretmenin derse aşırı hazırlık yapması gerekir ve bu yorucu olabilir.

    İletişimsel yaklaşım nedir dil öğretimi?

    İletişimsel yaklaşım, dil öğretiminde etkileşimin hem araç hem de nihai hedef olarak vurgulandığı bir yöntemdir. İletişimsel yaklaşımın temel ilkeleri: İletişimsel yeterlilik: Dil bilgisi, dilin uygun kullanımı ve iletişim stratejilerinin doğru uygulanması. Öğrenci merkezlilik: Dersler öğretmen odaklı değil, öğrenci odaklıdır. Gerçekçi durumlar: Günlük hayata dair diyaloglar ve senaryolar üzerinden dil kullanımı. İletişimsel yaklaşımda kullanılan bazı etkinlikler: Role-play (canlandırma): Öğrencilerin sözel yeteneklerini geliştirmek için farklı ortamlarda iletişim kurma pratiği. Interviews (anketler): Öğrencilerin birbirine sorular sorarak kişilerarası iletişim becerilerini geliştirmesi. OpinionSharing (fikir alışverişi): Öğrencilerin sevdikleri konular üzerinde konuşarak dil becerilerini geliştirmesi.

    İşitsel Dilsel Yöntem hangi kurama dayanır?

    İşitsel-Dilsel Yöntem, davranışçı yaklaşıma dayanan bir yabancı dil öğretim yöntemidir. Bu yöntemin temelini oluşturan kuramlar arasında betimlemeli dilbilim ve Skinner’in davranışçılık teorisi yer alır. Betimlemeli dilbilim, geleneksel dilbilime tepki olarak doğmuş ve dil öğrenimiyle felsefe ve gramer arasındaki zihinsel ilişkiyi reddetmiştir. Skinner’in davranışçılık teorisi, öğrenmenin bir uyarıcı-tepki ilişkisinin pekiştirme yoluyla kurulması olduğunu savunur.