• Buradasın

    Feminist kuram devlet hakkında ne söyler?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Feminist kuram, devlet hakkında şu görüşleri ortaya koyar:
    • Devlet ataerkildir 13. Devlet, erkek egemenliğini yansıtan ve kurumsallaştıran bir yapıdır 13. Devlet politikaları, kadının bağımlı ve ikincil konumda kalmasını sürdürecek şekilde oluşturulur 3.
    • Devlet, şiddeti meşrulaştıran bir kurumdur 3. Feministlere göre devlet, şiddeti önleyen bir yapı olmaktan ziyade, şiddetin yeniden üretimini sağlayan bir mekanizmaya sahiptir 3.
    • Devlet, toplumsal cinsiyet açısından nötr değildir 3. Liberal feminist yaklaşım, devleti tarafsız bir örgüt olarak görse de, bu yaklaşım devletin patriyarkal yapısını görememesi bakımından eksiktir 3.
    • Devlet içinde toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanabilir 3. Bu yaklaşım, feminist taleplerin siyasi kurumları etkileyip etkilemeyeceğine odaklanır ve devletin ilgili kurumlarıyla işbirliği yaparak cinsiyet eşitliğinin sağlanabileceğini savunur 3.
    Ayrıca, feminist kuram, refah devletinin cinsiyetçi bir yapıya sahip olduğunu ve bu yapının emek piyasasında erkeklerin bağımsızlığını artırırken, kadınların ev işlerinden ve bakımdan sorumlu olmasını pekiştirdiğini öne sürer 4.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    1980 sonrası feminist hareket ne yapmıştır?

    1980 sonrası feminist hareket, Türkiye'de çeşitli önemli adımlar atmıştır: Bilinç yükseltme grupları: Feminist hareketin temel yöntemlerinden biri olan bilinç yükseltme grupları yaygınlaştırılmıştır. Dergiler ve yayınlar: Pazartesi, Feminist ve Kaktüs gibi dergiler çıkarılmış, kadın aleyhine olan dil ve yasalar eleştirilmiş, talepler dile getirilmiştir. Kampanyalar ve eylemler: "Dayağa Hayır!" kampanyası ve "Kadınlar Dilekçesi" gibi kampanyalar düzenlenmiş, yürüyüşler ve protestolar yapılmıştır. Kurumsallaşma: Mor Çatı gibi kadın örgütleri kurulmuş, Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü gibi kurumlar oluşturulmuştur. Toplumsal farkındalık: Kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi konular kamuoyunun gündemine taşınmış, kadın hareketi toplumda yaygınlaşmıştır.

    Feminist hareket neden başladı?

    Feminist hareketin başlamasının temel nedenleri şunlardır: Cinsiyet ayrımcılığı ve eşitsizlik. Kamusal alanın erkek merkezli olması. Kadınların sosyal hayattan kopması. Feminist hareket, 19. yüzyılın ortalarından itibaren kadınların erkeklerle eşit statü, eşit haklar ve özgürlükler için verdikleri mücadelelerle başlamıştır. Feminist hareket, tarihsel süreçte üç dalga olarak incelenir. Birinci dalga. İkinci dalga. Üçüncü dalga.

    1. dalga feminizm nedir?

    Birinci dalga feminizm, 19. ve 20. yüzyılın başlarında batı dünyasında ortaya çıkan feminist hareket ve düşünce dönemidir. Temel amaçları: Kadınların oy kullanma hakkının güvence altına alınması; Siyasi ve hukuki alanda kadınlara yönelik ayrımcılığın sona erdirilmesi; Kadınlara eğitim hakkının sağlanması. Bu dönemde kadınlar, pasif direniş, kamu toplantılarını bölme ve açlık grevi gibi yöntemlerle seçme ve seçilme haklarını savunmuşlardır. Birinci dalga feminist hareket, 1893'te Yeni Zelanda'da ve ardından çeşitli Batı ülkelerinde kadınların seçme ve seçilme hakkının kazanılmasıyla amacına ulaşmıştır. Birinci dalga feminizm, genel olarak liberal feminist doktrin ile uyum içindedir.

    Devlet kuramları nelerdir?

    Devlet kuramları çeşitli düşünürler tarafından farklı şekillerde açıklanmıştır. İşte bazı önemli devlet kuramları: 1. Niccolo Machiavelli: Machiavelli, devleti laik ve dünyevi temellere oturtarak, siyasal iktidarın dinden bağımsız olması gerektiğini savunmuştur. 2. Jean Bodin: Egemenlik kavramını ortaya atmış ve onun niteliklerini belirlemiştir. 3. Thomas Hobbes: Toplum sözleşmesi kuramını geliştirerek modern devlet düşüncesini teorik bir temele kavuşturmuştur. 4. John Locke: Devlet iktidarının sınırlandırılmasını savunmuş ve devletin, vatandaşların haklarını korumak için var olduğunu belirtmiştir. 5. Jean Jacques Rousseau: Halk egemenliği teorisini geliştirerek, devletin genel iradeye göre yönetilmesi gerektiğini öne sürmüştür. 6. Emmanuel Sieyes: Ulus egemenliği teorisini savunmuş ve modern ulus devletin temellerini atmıştır.

    1980 sonrası feminist hareket ne yapmıştır?

    1980 sonrası feminist hareket, Türkiye'de çeşitli önemli adımlar atmıştır: Bilinç yükseltme grupları: Feminist hareketin temel yöntemlerinden biri olan bilinç yükseltme grupları yaygınlaştırılmıştır. Dergiler ve yayınlar: Pazartesi, Feminist ve Kaktüs gibi dergiler çıkarılmış, kadın aleyhine olan dil ve yasalar eleştirilmiş, talepler dile getirilmiştir. Kampanyalar ve eylemler: "Dayağa Hayır!" kampanyası ve "Kadınlar Dilekçesi" gibi kampanyalar düzenlenmiş, yürüyüşler ve protestolar yapılmıştır. Kurumsallaşma: Mor Çatı gibi kadın örgütleri kurulmuş, Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü gibi kurumlar oluşturulmuştur. Toplumsal farkındalık: Kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi konular kamuoyunun gündemine taşınmış, kadın hareketi toplumda yaygınlaşmıştır.

    2. dalga feminizm nedir?

    İkinci dalga feminizm, 1960'ların başında başta ABD olmak üzere Batı dünyasında ortaya çıkan ve 1970'lerin sonuna kadar süren feminist faaliyetleri kapsayan bir dönemdir. İkinci dalga feminizmin bazı özellikleri: Odak noktası: Kadınların sadece hukuki ve kamusal alanlarda değil, özel hayatlarında da eşitlik talep etmesi. Temel konular: Toplumsal cinsiyet rolleri, cinsellik, aile hayatı, iş gücüne katılım ve üreme hakları. Slogan: "Kişisel olan politiktir". Önemli temsilciler: Betty Friedan, Gloria Steinem ve Simone de Beauvoir. Başarılar: Doğum kontrolü ve kürtaj gibi konularda yasal düzenlemeler, kadınların iş gücüne katılımının artması ve eşit işe eşit ücret talebinin güç kazanması. İkinci dalga feminizm, beyaz, orta sınıf heteroseksüel kadınlardan oluşan bir ana akıma sahip olmakla eleştirilmiş, ancak radikal feminizm gibi alt grupların oluşmasına da olanak tanımıştır.

    Feminist bir devlet kuramına doğru ne anlatıyor?

    "Feminist Bir Devlet Kuramına Doğru" kitabı, kadın erkek eşitsizliğinden yola çıkarak toplumsal iktidarın bilgi ile politika arasındaki ilişkisini incelemektedir. Kitapta ele alınan bazı konular şunlardır: Marksizm ve feminizmin eşitsizlik konusundaki savları. Cinselliğin eleştirisi ve bilgi kuramı düzeyinde feminizmin yeniden inşası. Kadının toplumsal yapılanması ve hukuk karşısındaki durumu. Devletin kurumsal gücü ve kadınların ezilmişliği üzerindeki etkisi. Yazar Catharine A. MacKinnon, kitapta devletin toplumsal cinsiyet hiyerarşisi içindeki rolünü ve feminizmin devlete nasıl bakması gerektiğini sorgulamaktadır.