FOX TV'de yayınlanan Kefaret dizisi, Zülfü Livaneli'nin romanından uyarlanmıştır
12 Eylül darbesi ve sonrası yeniden edebiyatta görünür hale geldi. Çocuk karakterler ve ergenlerin bakış açısı öne çıktı. Geçmiş dönem olayları (Dersim, Ermeni tehciri) edebiyata taşındı. Şiddet ve travmalar edebiyatta önemli yer edindi. Gezi olayları ve toplumsal olaylar hikayelere yansıdı
Bu video, bir televizyon programında sunucu ve konuklar arasında geçen bir tartışma formatındadır. Programda Latif Şimşek, Cem Küçük ve diğer konuklar yer almaktadır.. Video, Osman Kavala'nın Gezi olayları kapsamında tutuklanması, beraat kararı ve tekrar tutuklanması konusunu ele almaktadır. Ayrıca, Soner Yalçın'ın Kavala hakkındaki tutumu, Gezi olayları sırasında Cumhurbaşkanı'na yönelik eleştirileri ve zaman içinde tutumunun nasıl değiştiği tartışılmaktadır.. Programda ayrıca Gezi olaylarının doğası, ekonomik etkileri ve uluslararası boyutu da tartışılmaktadır. Nihat Genç'in Soner Yalçın hakkındaki yazısı ve iki kişinin arasındaki olası ilişkiler de incelenmektedir. Konuşmacılar, Kavala'nın çözüm sürecini bitiren isimlerden biri olduğu ve Avrupa'daki bağlantıları hakkında görüşlerini paylaşmaktadır.
Performans sanatı 1960'larda ortaya çıkan canlı icra edilen bir sanattır. Metinden bağımsızdır ve tekrarı yoktur. Beden ve mekan performans sanatının temel unsurlarıdır
Ayfer Tunç'un Memleket Hikâyeleri kitabı 2012'de İletişim Yayınları'nda yayımlandı. Kitap, yazarın 12 yıllık toplumsal değişim sürecini anlatıyor. İlk baskı 10.000 adet yapılmış ve Can Yayınları'nda yeniden basılmıştır
Bu video, KT Sütçularında yayınlanan "Bana Dinden Bahse" programının bir bölümüdür. Programda bir konuşmacı, kendisini yazar olarak tanımlamakta ve Hadid Suresi'nin 20-24 ayetlerini incelemektedir.. Programın ana konusu, Kur'an-ı Kerim'de dünya hayatı ve ahiret hayatı arasındaki ilişkiyi anlamaktır. Konuşmacı, dünya hayatının "oyun, eğlence, süs" olarak nitelendirilmesini, "tefahur" (büyüklük, böbürlenme) ve "tekasür" (biriktirme, çoğaltma) kavramlarını ele alarak, kapitalizm sisteminin toplumsal sorunlara yol açtığı görüşünü paylaşıyor. Ayrıca cimrilik, kıskançlık ve haset gibi yedi büyük günahın toplumsal sorunlara neden olduğu ve adaletin önemi üzerinde duruluyor.. Videoda ayrıca Karl Marx'ın dini tanımları, Allah'ın iradesi kavramı ve toplumsal adalet konuları da ele alınıyor. Konuşmacı, Gezi Olayları gibi toplumsal hareketleri "kıyamet" olarak nitelendirerek toplumun canlılığını vurgulayarak, programı büyük bir reformun başlangıcı olabileceğini belirterek sonlandırıyor.
Kamusal alan kavramı 1970'lerde Avrupa'da ortaya çıkmıştır. Geleneksel umuma açık mekânların düşüşü yeni kamusal alanların doğmasına yol açmıştır. Habermas ve Arendt kamusal alanı teatiyi mümkün kılan soyut bir alan olarak tanımlamıştır
Bu video, bir röportaj veya tartışma formatında olup, konuşmacılar Ankara'da Gezi olayları sırasında polisin silahından çıkan kurşunla hayatını kaybeden Ethem Sarısülük davasını ele alıyor.. Videoda, polis memurunun olası kastla adam öldürme suçundan yedi yıl dokuz ay on gün hapis cezasına çarptırılması tartışılıyor. Konuşmacılar, olayın kaza olduğu bilinirken neden ceza verildiği, polis memurunun pişmanlığı ve cezanın yeterli olup olmadığı konularını tartışıyor. Ayrıca, olayların öfke yerine sağduyu, şefkat ve merhamet hissi hakim olması gerektiği vurgulanıyor.
Bu video, bir konuşmacının Dicle Üniversitesi'nde yaşanan olayları ve yargı zulmünü eleştirel bir bakış açısıyla anlattığı bir konuşmadır.. Konuşmacı, 2013 Nisan ayında Dicle Üniversitesi'nde Bilge Gençlik Kulübü üyeleri tarafından düzenlenen bir kutlu doğum programına PKK-BDP öğrencilerinin saldırısı ve sonrasında yaşanan olayları anlatıyor. Dört öğrenci bıçaklanırken iki öğrenci ağır yaralı olarak ölümden dönüyor. Konuşmacı, saldırıya uğrayan öğrencilere verilen cezanın "gözünün üstünde kaşın var" tabirinden bir ceza olduğunu ve yargı sisteminin paralel düşünmeyenleri imha etmek için bir mekanizma haline geldiğini iddia ediyor. Video, Gezi eylemcilerine verilen cezalarla karşılaştırma yaparak, haksızlık ve zulümle devam eden bir düzenin sonunu getireceğini vurguluyor.
"Her Şey Serbest" adlı televizyon programında sunucu ve konuklar (Ahmet Hoca ve Haluk) yer almaktadır. Program Amasya'da çekilmiş olup, sunucu İstanbul'dan Kocaeli'ye döndüğünü belirtmektedir.. Program üç ana konuyu ele almaktadır: İlk olarak "Kuruluş Orhan" dizisinde Orhan karakterini canlandıran Mert Yazıcıoğlu'nun uyuşturucu operasyonu nedeniyle gözaltına alınması ve bu durumun diziye etkileri tartışılmaktadır. İkinci bölümde Türkiye'de yaşayan ve askerlik yapan İsrail askerleri hakkında konuşulmakta, Smooth ve Somut filosu gibi gruplarda yer alan İsrail askerlerinin vatandaşlık durumu ele alınmaktadır. Son bölümde ise Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı'nın atanması, Gezi olaylarına katılımı ve belediyelerdeki iş atama politikaları tartışılmaktadır.. Programda ayrıca Türkiye'de torpil kullanımı, siyasi partilerin destekçileri ve Atatürkçülük maskesi takan gericiler hakkında da görüşler paylaşılmaktadır. Konuşmacılar, Karadağlı'nın işini yaparak yuvalanan ender bürokratlardan biri olduğunu ve çalışmayan oyuncuların maaşlarını keserek "bankamatik memurları" olarak nitelendirdiği kişileri çıkardığını vurgulamaktadır.
Bu video, bir konuşmacının Türkiye'deki hukuk devleti ve yargı kararları hakkında yaptığı bir konuşmayı içermektedir.. Konuşmacı, Türkiye'nin hukuk devleti olduğunu vurgulayarak, Gezi olaylarının perde arkası koordinatörü olarak tanımlanan bir zatla ilgili verilen yargı kararını eleştirmektedir. Konuşmacı, bu kararın bazı çevreleri rahatsız ettiğini belirtirken, Avrupa'daki terör örgütlerinin sokaklardaki faaliyetlerine karşı Türkiye'nin tutumunu savunmaktadır. Ayrıca, AYİM'in ilk derece veya üst derece kararını vermediği sürece adım atamayacağını söylemesine rağmen, kararın verildikten sonra yargı tarafından uygulanacağını ifade etmektedir.
Bu video, Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünden Yardımcı Doçent Dr. Orgen'in oturum başkanlığını yaptığı ve Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden Şükrü Aslan'ın konuşmacı olduğu bir panel sohbetidir.. Panelin ana konusu "kentleşme politikası ve uygulamalar" olup, Türkiye'de son on yılda mekansal müdahaleleri düzenleyen yasalar ve bunların hukuksuzluğa yol açması ele alınmaktadır. Sohbet, Gezi sürecindeki kitlesel hareketin bu hukuksuzluklara tepki olarak geliştiğini ve gelecekteki siyasi mücadelelerin artık meşruiyet ve hukuk alanlarında devam edeceği görüşüyle devam etmektedir.. Panelde ayrıca merkezsizlik hareketi ve hiyerarşik yapıların çöküşü gibi yeni toplumsal dinamikler de tartışılmakta, iktidar-muhalefet ilişkilerinin temel ekseninin kanuna değil, hukuka uygunluk üzerine kurulacağı vurgulanmaktadır.
Bu video, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu oturumunun kaydıdır. Oturumda Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş ve diğer milletvekilleri yer almaktadır. Ayrıca Bolu Seven Çok Programlı Anadolu Lisesi öğrencileri de toplantıya ziyaret etmektedir.. Oturumda öncelikle Pençe Kilit operasyonunda hayatını kaybeden beş şehit için anma sözleri edilmekte, ardından Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı'ndaki Serdar Atasoy Tuğgeneral'in Fethullah Gülen örgütüyle ilişkisi ve Milli Savunma Bakanlığı bakan yardımcılarının tazminat cezaları konuları ele alınmaktadır. Ayrıca kooperatifler kanunu kapsamında yapılan düzenlemeler, Gezi sürecinde haksız tutuklanan Çiğdem Mater gibi kişilerin durumları ve bankacılık kanunu hakkında bilgiler verilmektedir.. Toplantıda başkan, dört ay süreyle yapılan kooperatifler kanunu düzenlemelerinin yan etkilerini araştırdıklarını ve geçici bir maddeyle düzenlediklerini belirtmektedir. Ayrıca benzer durumda olan kooperatiflerden gelen maillere dikkat çekilmekte ve genel bir düzenlemede bu mahsurun görüldüğü ifade edilmektedir.
Bu video, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Gezi eylemlerine katılanlar için "terörist" ve "sürtük" ifadelerini kullanması üzerine Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı'nın verdiği karar hakkında bilgi veriyor.. Videoda, Gezi eylemlerine katılan ziraat mühendisi Ayşe Sevtapuz'un arkadaşları Berrin Küçük Tabak, Funda Fener ve Yonca Alemdar'ın savcılığa suç duyurusu yaptıkları anlatılıyor. Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı, 3 Haziran'da verilen dilekçeler üzerine "soruşturma yapılmasına yer olmadığına" karar verdiğini açıklıyor. Karar, hakaret iddiasının soyut ve genel nitelikte olması durumunda soruşturma yapılmasını gerektirmeyeceğini belirtiyor.
Bu video, oyuncu Okan'ın bir röportajını içermektedir. Röportaj sırasında Okan, Bolu'da yaşanan felaket ve Gezi olayları hakkında görüşlerini paylaşıyor.. Röportajda Okan, Bolu'daki felaket sonrası devletin sorumluluğunu eleştiriyor ve herkesin işini doğru yapması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca Gezi olaylarından dolayı tutuklanan oyuncular hakkında endişelerini dile getiriyor ve devletin denetim mekanizmalarının eksikliğini eleştiriyor. Video, Okan'ın dürüstlüğün önemini ve herkesin kendi işini yapması gerektiğini tekrarlayarak sona eriyor.
Bu video, akademisyen Han Köse'nin Gezi Olayında hayatını kaybeden Berkin Elvan'ın protesto ettiği bir gösteride Başbakan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği gerekçesiyle yargılanması hakkında bilgi veriyor.. Videoda, Köse'ye verilen on bir ay hapis cezası ve diğer iki kişiye verilen cezalar hakkında bilgi veriliyor. CHP'li vekiller ve Eğitim-Sen'in davayı takip ettiği belirtiliyor. Mahkeme heyetinin verdiği cezanın bir üst mahkemeye taşınacağı ve bu durumun Türk yargısı adına ibret verici bir tablo oluşturduğu vurgulanıyor.
Bu video, bir konuşmacının internet üzerindeki gizli hesap kullanımı ve hakaretler hakkında yaptığı bir konuşmayı içermektedir.. Konuşmacı, internet sitelerinde gizli hesap kullanarak dine, imana ve mukaddesata hakaretler yapan kişilerin varlığını anlatmaktadır. Özellikle profesör, doçent gibi normal görünen kişilerin bu gizli hesaplarda çirkin sözler ettiğini belirtmektedir. Ayrıca Gezi döneminde yüzbinlerce sahte hesap kullanılarak yapılan propaganda ve bu hesapların olayların ardından ortaya çıkması da konuşmanın bir parçasıdır.
Bu video, sunucu Sema ile siyaset bilimci, yazar ve yönetim danışmanı İlhan Ürkmez arasında geçen bir röportajdır. Konuşmacılar modernizm, postmodernizm ve prekarya sınıfı kavramlarını ele almaktadır.. Röportajda modernizm ve postmodernizm dönemlerinin özellikleri anlatılmakta, ardından son 20-25 yıldır ortaya çıkan prekarya sınıfı detaylı olarak incelenmektedir. Prekarya sınıfı, iş güvencesiz, sosyal haklarından mahrum, düşük gelirli ve düzensiz işlerde çalışan kişilerden oluşmaktadır. Video, bu sınıfın Türkiye'deki yaygınlığı, Gezi Olayları'nın ilk prekarya hareketi olduğu iddiası ve dünya genelindeki benzer hareketler üzerine odaklanmaktadır.. Konuşmacılar ayrıca, neo-liberal politikaların toplumu nasıl prekaryalastırdığını, cahillik dozunun artmasıyla birlikte toplumun nasıl zehirlendiğini ve demokratik, otoriter, totaliter ve faşist yönetim süreçleri arasındaki farkları da tartışılmaktadır. Röportaj, bir seçim sürecine yaklaşırken toplumsal bilinç ve seçimlerin önemi üzerinde durmaktadır.