• Buradasın

    Beslenmenin Nörobiyolojik Yaklaşımı ve Beyin Sağlığı

    youtube.com/watch?v=9yZ6i4a6kjY

    Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, Uluğen Bilim Günleri'nin ikinci oturumunda Prof. Dr. Meral Yüksel tarafından sunulan akademik bir ders formatındadır. Konuşmacı, uyku biyokimyası alanında çalışan bir araştırmacıdır.
    • Sunum, beslenmenin nörobiyolojik yaklaşımını, beyin ile sindirim sistemi arasındaki ilişkiyi ve egzersizin beyin sağlığı üzerindeki etkilerini ele almaktadır. Video, beslenmenin tanımı ve önemi ile başlayıp, hipotalamus'taki tokluk ve açlık merkezleri, insülin, leptin ve adiponectin gibi hormonların işlevlerini açıklamaktadır. Daha sonra obezite, diyabet ve kardiyovasküler hastalıkların gelişim mekanizmaları anlatılmakta ve egzersizin beyin sağlığı üzerindeki olumlu etkileri detaylandırılmaktadır.
    • Sunum, soru-cevap oturumuyla devam etmekte ve katılımcıların antidepresanların hormonlara etkisi, leptin hormonunun çalışma mekanizması, obezite ile polikistik over arasındaki ilişki, psikolojik açlık, uyku düzeninin hormonlara etkisi ve mide küçültme ameliyatları gibi konulardaki sorularını yanıtlamaktadır. Ayrıca psikiyatrik hastalıklar ve obezite arasındaki ilişkiler de ele alınmaktadır.
    01:08Beslenme ve Nörobiyolojik Yaklaşım
    • Ulugen Bilim Günleri'nde beslenmenin biyolojik yaklaşımı konusu anlatılacak.
    • Beslenme, organizma için gerekli olan besinlerin alınma işlemidir ve canlıların yaşamlarını sürdürebilmesi için gerekli olan maddeleri canlı ortamdan edinme faaliyetine verilen genel isimdir.
    • Canlılar yaşamlarını sürdürmek için büyümek, gelişmek, sağlıklarını korumak ve enerji elde etmek zorundadır.
    03:29Beslenme ve Beyin İlişkisi
    • Multi-selüller organizmalarda beslenme olayı bilişsel düzeylerle düzenlenir çünkü bazı besin ögelerini severken bazılarını almaktan hoşlanmıyoruz.
    • Beslenme sürecinde sindirim sistemi ağzımızdaki çiğneme refleksi ile devreye girer, yutulur ve mide, ince bağırsak, kalın bağırsak şeklinde büyük bir yoldan geçer.
    • Beslenme durumu içerisinde beyin tarafından regüle edilir ve yediğimiz yemekten haz almamız, mutluluk duymamız beynimizden salgılanan çeşitli mediatörler tarafından gerçekleşebilmektedir.
    05:14Beslenmeyi Kontrol Eden Sistem
    • Beslenmeyi beynimiz tarafından kontrol eder ve enerji tüketimi ile iştah arasındaki dengeyi hipotalamus tarafından kontrol etmeye çalışır.
    • Hipotalamusta tokluk merkezi (ventromedial hipotalamus) ve açlık merkezi (lateral hipotalamus) olmak üzere iki ayrım merkezi vardır.
    • Bu merkezler açlıkla topluluğu kontrol ederken karşılıklı olarak birbirlerini engelleyip engelleyebilirler.
    06:57Açlık ve Tokluk Düzenleyen Mediatörler
    • Açlık fizyolojik bir olaydır, iştah ise psikolojik bir olaydır.
    • Açlık hissinin yaratılmasına katkıda bulunan moleküller ore peptitler adını verir ve bu peptitlerin salınması ile besin alımının artmaya başladığını görebiliriz.
    • Doyma hissi sonucunda salgılanan anoreksi molekülleri besin alımını engelleyici özellikte olabilir.
    08:43Grelin ve Beslenme Sistemi
    • Grelin, midenin boş olmasından dolayı etkilenen ve mideden salgılanan bir peptittir.
    • Grelin açlık sinyallerinin beyne ulaşmasını sağlar ve beyindeki ore peptitlerin aktivasyonuna destek olur.
    • Midenin dolmasına bağlı olarak grelin sekresyonunun engellenmesiyle tokluğu ifade edecek olan anoreksi peptitlerin salgılanmaya başladığı görülür.
    10:59Besin Alımı ve Kan Şeker Düzeyi
    • Besin alımı sonrası kan şeker düzeyinin yükselmesine bağlı olarak pankreastan insülin salgılanır.
    • Pankreastan salgılanan insülin kan şekerini düşürürken, yağ dokusundan salgılanan leptin de insülinle beraber hareket eder.
    • Besinlerin alımı ile tüketilen enerjinin dengede sürdürülmesi gerekir, ancak fazla veya yetersiz besin alımı hormon ve medyatör moleküllerin etkilerini farklı yönlere kaydırır.
    12:34Leptin Molekülü ve Özellikleri
    • Leptin, 1994 yılında bulunmuş, 16 kilo dalton ağırlığında bir protein olup yağ dokusu ve pankreastan salgılanır.
    • Leptin'in primer görevi vücudun yağ dokusunu korumaktır ve obez bireylerde yüksek kortizol, glukagon ve adrena hormon düzeyleri ile birlikte leptin artışı ve insülinin azalması görülür.
    • Leptin, beyin üzerine değil, çeşitli vücut organlarına da etki eder; immun hücrelerinin aktivasyonu, kan basıncının yükselmesi, tiroid hormonunun biyosentezine katkıda bulunması, insülin sekresyonunu inhibe etmesi ve kalp atım hızını arttırıcı etkisi vardır.
    14:17Leptin ve Obezite İlişkisi
    • Normal düzeyde besin alındığında, plazmadaki glikoz konsantrasyonu artışına bağlı olarak düzenli insülin sekresyonu gerçekleşir ve glikoz hücreler tarafından alınıp kullanılır.
    • Fazla besin alındığında yağ dokusu kütlesi artar, leptin düzeyleri yükselir ve insülin direnci oluşur, bu kısır döngü içerisinde obezite tablosuna doğru kaymaya başlanır.
    • Leptin, normal koşullarda hipotalamusu etkileyerek tokluğu aktive ederek yemeği durdurur, ancak yağ dokusu arttığında hipotalamus reseptörleri leptine karşı duyarsızlaşır ve yemek yemeye devam edilir.
    17:40Adiponectin Molekülü
    • Adiponectin, yağ dokusundan salgılanan, 30 kilo dalton ağırlığında bir peptit olup leptin etkilerini tamamen tersine çevirme özelliğine sahiptir.
    • Adiponectin, glikoz seviyelerinin yanı sıra yağ asitlerinin parçalanmasında büyük rol oynar ve visseral yağ dokusu artışı ve obezitede plazma adiponectin düzeylerinin düştüğünü gösterir.
    • Adiponectin, endoteller üzerinde anjiyogenezi artırır, böbreklerde potositlerin fonksiyonunu ve aktivasyonunu arttırır, karaciğerde insülin hassasiyetine duyarlı olacak şekilde sistemi aktive eder ve lükoneogenez ve lipogenezi engeller.
    20:03Adiponectin ve Etkileri
    • Adiponectin, insülin duyarlılığını arttırıcı bir etkiye sahip olup, leptin direnci ve insülin direnci gibi tabloların oluşmasını engelleyici bir molekül olarak karşımıza çıkıyor.
    • Adiponectin, insülin, leptin ve viseral yağ dokusu ile negatif ilişkili bir şekilde, insülin direnci ve hiper trigliseritinin tablosunun düzelmesine katkıda bulunuyor.
    • Adiponectin, hücre zarı üzerindeki reseptörler üzerinden APP-1 transsyon faktörü üzerinden hücre içi mesaj sistemini aktive ederek yağ sede oksidasyonu, vazodilatasyon ve dev hücrenin korunmasını sağlayan mekanizmaları devreye sokuyor.
    21:55Adiponectin ve Obezite İlişkisi
    • Sağlıklı vücut kitle indeksine sahip kişilerde adiponectin düzeyi yüksekken leptin düzeyi normal seviyede, insülin de normal bir şekilde salgılanıyor.
    • Obezite geliştiğinde leptin düzeyi çok artarken, adiponectin salgılanması düşüyor ve obezite ile beraber kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, enflamasyon ve nörodejeneratif hastalıklar gelişebiliyor.
    22:51Insülin ve İşlevi
    • Insülin, pankreas dokusundan salgılanan bir peptittir ve kan şekerinin yükselmesine bağlı olarak salgılanır.
    • Insülin, karaciğerden ve perifer hücrelerden glikoz alımını gerçekleştirerek enerji üretimine katkıda bulunur.
    • Fazla olan glikoz, karaciğerde depo edilemediği için insülin sayesinde yağ dokusunda depolanabilir.
    23:51Leptin, Adiponectin ve Insülin Etkileşimi
    • Beslenmeyi başlattıran grelin, hipotalamusu aktive ederek açlık hissi yaratır.
    • Sağlıklı bir leptin ve insülin salgısı gerçekleştiğinde sistem regüle olur, ancak pandemi gibi durumlarda hareket kısıtlaması ve oburluk yaşanabilir.
    • Oburluk durumunda insülin etkisiyle yağ olarak depolanma başlar, adiponectin düzeyi azalırken leptin düzeyi artar ve iştah artmaya devam eder.
    25:18Sedanter Yaşamın Etkileri
    • İleri yaşlarda ve sedanter yaşam sürdürdüğümüzde obezite, diyabet, tansiyon yükselmesi ve tombus oluşumu gibi sorunlar ortaya çıkabilir.
    • Damarlarda kalsifikasyon artar ve hücrelerde enflamasyon süreci yükselmeye başlar.
    • Sedanter hayattan uzaklaşmak ve hareket etmek gerekiyor.
    26:21Çizgili Kaslar ve Miyokinler
    • Çizgili kaslarda çeşitli miyokinlerin salgılanması görülür ve miyokinler inanılmaz bir aile oluşturur.
    • Miyokinler doku onarım mekanizmalarını, inflamatuar süreçleri, hücre adezyonunu, anatomik yapı gelişimini, anjiyo-genizi, konak immün yanıtını, insülin salınımını ve yağ asidi oksidasyonunu kontrol eder.
    • Miyokinler ekstreler matrix'in kuruluşu ve organizasyonunda görev yapar.
    27:32Kas ve Beyin İlişkisi
    • Fiziksel egzersiz, beyin sağlığı ve bilişsel fonksiyonlar üzerine olumlu etkisi olan moleküller demans riskini azaltır.
    • Aktif yaşam biçimi, öğrenme, hafıza, bellek gelişimi, yönetici işlevler, dil ve reaksiyon zamanında olumlu etkiler gösterir.
    • Egzersiz beyinde en fazla hipokampus'u etkiler, hipokampus öğrenme, bellek ve hafızanın en önemli yerleşim alanıdır.
    29:05Egzersizin Beyin Üzerindeki Etkileri
    • İnsan ve kemirgenlerde yapılan çalışmalar egzersiz etkisiyle hipokampus hacminde artış ve kan dolaşımının hızlanmasını göstermiştir.
    • Egzersizle beraber hipokampus'un bir bölgesi olan denta gayrı nörogenezi etkilenir ve sinaptik etkileşimlerin plastisitesi artar.
    • Kas kontraksiyonuyla beraber periferik faktörler aracılığıyla doğrudan beyin üzerine etki edilir ve hipokampus bu salınan mediatörlerden en fazla etkilenen yapıdır.
    29:55Kas-Beyin Bağlantısı ve Egzersizin Etkileri
    • Kas-beyin-endokrin bağlantısının miyokin sinyal mekanizması ile gerçekleştiği ve kodlanmayan RNA bölgeleri, hormonal cevaplar ve kas enzimleri aracılığıyla sistemin regüle edilebildiği belirtiliyor.
    • Egzersiz, özellikle hipokampus üzerinde BDNF adlı bir medyatörün salgılanmasına neden oluyor ve bisiklet sürme ile beyin bir düzeylerinin arttığı gösterilmiş.
    • Sağlıklı kişilerde üç aylık egzersiz modeli uygulandığında hipokampal bölge hacmi artarken, şizofrenlerde de hacminin %16 oranında arttığı gözlenmiş.
    31:21Kas Dokusundan Salgılanan Miyokinler
    • Kas dokusundan salgılanan miyokinler arasında özellikle katepsin B ve irisin, kan-beyin bariyerini aşabilen iki ayrı molekül bulunuyor.
    • Egzersiz özellikle katepsin B düzeyini arttırıyor ve hipokampusta mide ekspresyonunu artırarak nörogelinin hızlanmasına katkıda bulunuyor.
    • Dört ay gibi kısa bir sürede düzenli koşan kişilerde katepsin B düzeylerinin arttığı ve beyinde de ekspresyonunun arttığı gözlenmiş.
    32:45Iris Molekülü ve Etkileri
    • Iris, 2012 yılında bulunmuş, FND-C5 adını verdiğimiz prekürsör proteinden oluşuyor ve PGC-1 alfa molekül aracılığıyla kesiliyor.
    • Iris kan-beyin bariyerine geçerek beyinde BDNF salgılanması ve ekspresyonu için katkıda bulunuyor.
    • Iris aynı zamanda beyaz yağ dokusuna etki ederek kahverengileşmesini sağlıyor ve bu kahverengileşmeyle beraber termogenezde görev yapıyor.
    34:14Irisin Diğer Etkileri
    • Iris karaciğer, yağ dokusu, böbrek ve beyinde glikoz ve lipiter homeostazisi üzerinde etkili oluyor.
    • Sinir sistemi üzerine etkisi kesin bilinmemekle birlikte nöronal proliferasyon ve diferansiasyondan sorumlu olduğu düşünülüyor.
    • Egzersiz sonucu beyindeki FND-C5 protein ekspresyonu artıyor ve hipokampal ekspresyonu ile PGC-1 alfa üzerinden bağlantıya geçiyor.
    35:15BDNF'nin Önemi
    • BDNF hipokampustan salgılandıktan sonra tüm beyin üzerine etkinlik gösteriyor ve nöronların korunmasından sorumlu bir molekül.
    • BDNF sinaptogenezi ve deratif organizasyonu arttırıyor, azaldığında hafıza, öğrenme ve bellek kapasitesi azalıyor.
    • BDNF azaldığında beyinde atrofi başlıyor ve depresyonda da BDNF seviyesi düşüyor, egzersiz ile BDNF düzeyi arttırılıyor.
    36:02Irisin Beslenme ve Obezite Üzerindeki Etkileri
    • Kas dokusundan salgılanan irisin sayesinde beyinde BDNF ekspresyonu arttırılırken, yağ dokusunun kahverengileşmesi sağlanarak fazla kalorilerin ve yağ asitlerinin oksidasyona neden oluyor.
    • Iris yağ dokusunun azaltılmasına yönelik bir molekül olarak "geleceğin molekülü" olarak tanımlanıyor.
    • Obstrüktif uyku apneli hastalarda irisin düzeyi yüksek bulunuyor ve tedavi edildiğinde bu düzey nispeten daha düşük bir düzeye ulaşıyor.
    39:08Beslenme ve Beyin İlişkisi
    • Beslenme beynimizle ilişkili bir süreç olup, hipotalamik süreçte kontrol ediliyor.
    • Periferdeki yağ dokusu, mide, pankreas ve karaciğer gibi dokular beslenme sürecine etki ediyor ve birbirleriyle koordine çalışıyor.
    • Sağlıklı bir beslenme anlayışı içerisinde polifiller, protein ve karbonhidratların belirli bir oranda bulunması gerekiyor, kısıtlı veya aşırı beslenme beyni olumsuz etkiliyor.
    41:13Sunumun Sonu ve Atasözleri
    • Sunumun sonunda "Akıl yaşta değil baştadır" atasözüyle 50 yaşına yatırım yapılması öneriliyor.
    • "Her şey tek bir adımla başlar" ve "Nerede hareket orada bereket" atasözleriyle sunum tamamlanıyor.
    • Katılımcılar sunumun psikolojik açıdan faydalı olduğunu belirtiyor.
    42:20Antidepresanların Hormonlar Üzerindeki Etkisi
    • Antidepresan kullananlarda nft düzeyinin artmaya başladığı gözlemleniyor.
    • Antidepresan mekanizmalarında serotonerjik mekanizmalar ve nörotransmitter sistemler etkili oluyor.
    • Depresyon nedeniyle kilo almakla birlikte, antidepresan kullanarak duygusal boşluğu yemek adına yeme eğilimi de görülebiliyor.
    43:31Obezite ve Hormonlar
    • Polistik overde fazla kilo ve obezite etkisi var.
    • Yağ dokusunun artması östrojen düzeylerinin daha üst düzeyde olması anlamına geliyor.
    • Obez olan kadınlarda polikoz daha sıklıkla görülüyor.
    44:06Leptin Hormonu ve Oruç
    • Oruç tutarken yağ dokusunun oksidasyona başlaması ve leptin düzeyinde düşüş yaşanıyor.
    • Leptin düştüğünde iştah mekanizması düzelmeye başlıyor ve daha az yemek yeme ihtiyacı duyuluyor.
    • Diyetisyen uzmanından destek alındığında azalmış kalori miktarı ile yeme alışkanlıkları düzenleniyor.
    45:48Adiponectin ve Kolajen
    • Adiponectin vücudumuza dışarıdan alınamıyor çünkü peptit moleküller vücudumuzda hızlı bir şekilde yapılıp bozulabiliyor.
    • Antidiyabetik ilaçlarla adiponektin düzeyi arttırılabiliyor.
    • Adiponectin kolajenle doğrudan bağlantısı yok, ancak kolajen kozmetik amaçlarla kullanılıyor.
    47:27Geceleri Atıştırma İsteği ve Duygusal Açlık
    • Geceleri acıkma ve atıştırma isteği uzun süreli açlıkla ve yediğimiz besinlerle ilişkili.
    • Akşamları karbonhidrat ağırlıklı yemek kan şekerinin hızlı yükselip düşmesine neden oluyor.
    • Duygusal açlık, bir yemeği izlerken acıkmanın nedeni olabilir.
    49:08Uyku Düzeni ve Hormonlar
    • Uyku düzeni ile beslenme arasında doğrudan ilişki var, uyku uyumadığımızda beslenme ihtiyacımız artıyor.
    • Uyku bozukluğuna bağlı olarak grelin ve leptin düzeylerinde değişiklikler oluyor.
    • Uyku çeşidine göre leptin düzeylerinde artma, azalma veya değişiklik bulunabiliyor.
    50:08Psikolojik Açlık ve Stres
    • Psikolojik açlığı engellemek için öncelikle kaynağını bulmak gerekiyor.
    • Stres altında yoğun şekerli besin tüketimi insülin salgılama ve uyku isteği artışı yaratıyor.
    • Yemek yedikten sonra 40 adım atmak insülin seviyesini düzenlemeye yardımcı oluyor.
    51:50Mide Dokusu ve Metabolizma
    • Beyin üreten mide dokusu alınabilir, ancak bu durumda mideden emilimi yapılması gereken faktörlerin eksikliği yaşanabilir.
    • Vitamin B12'nin emilimini arttıran moleküllerin azalması nedeniyle dışarıdan destek alınması gerekebilir.
    • İris üzerinde yapılacak çalışmalar ile hızlı kilo verme metabolizmaya sıkıntı vermez, egzersiz en iyi yöntemdir ancak dışarıdan destek de yapılabilir.
    53:02İmmün Spresif İlaçlar ve Leptin
    • İmmün spresif ilaçlar genellikle bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlardır ve doğrudan beslenme ile ilişkili pedlitler üzerine doğrudan bir ilişkisi olmayabilir.
    • Emtorlar (emtorlar) besin ögeleri ile etkileşimleri vardır ve hücre içine moleküllerin almasını sağlarken hücre içinde bazı moleküllerin ekspresyonunu arttırır.
    • Leptin teorisi, hipotalamik bir hormon olan leptinin yağ dokusundan sekresyonu ile pubertenin erken başlamasını tetiklediği öne sürülen bir teoridir.
    55:44Beyin Tedavisi ve Obezite
    • TMS ve EKT gibi beynin elektriksel aktivitesini etkileyen tedavi yaklaşımları metabolik sendrom sorunlarına çözüm getirebilir, ancak kişisel olarak daha az girişimde daha kolay çözüm üreten tedavi yöntemleri tercih edilmelidir.
    • Obezite tedavisinde leptin kullanılabilir, ancak obez kişilerde leptin sekresyonu çok fazla olduğundan, sekresyonun engellenmesi ve yağ dokusunun azaltılması diyetin majör hedeflerinden biri olmalıdır.
    • Pikos sadece obezlerde değil, zayıf olan kişilerde de görülebilir ve hormonal regülasyonların çok önemli olduğu düşünülmelidir.
    57:35Metabolizma Sisteminin Bütünlüğü
    • Metabolizma sistemi bir bütün olarak düşünülmelidir, tek bir hormon veya molekül hiçbir zaman tek başına sorumlu değildir.
    • Beslenmeyle ilgili altı-yedi molekül, apokinlerden beş üstünde apo kim, biyokimlerden yüzün üzerinde miyok tanımlanmış durumdadır.
    • Metabolizma sisteminde aktivasyonunu arttırıcı ve azaltıcı moleküller toplanıp çıkarıldığında, hangi yönde daha çok aktivasyon varsa metabolizma o yöne kaymayı tercih eder.
    59:25Psikiyatrik İlaçların Obezite Tedavisinde Kullanımı
    • Psikiyatrik hastalığı olmayan birinin psikiyatrik hastalığa karşı kullanılan ilacı obezite için kullanması veya önerilmesi yanlış bir mantıktır.
    • Beyin nörotransmitter akışı üzerine etkili olan her ilaç bilişsel düzeyde farklı etkiler ortaya koyabilir.
    • İştah kesilmesine sebep olabilir ancak hekimlik açısından hedef hastalığı tedavi etmek olmalıdır.
    1:00:25Stres ve Anoreksi Arasındaki İlişki
    • Stres, yoğun ve baş edilemeyen problemler dizisidir ve genellikle daha fazla yemek yemeye sevk eder.
    • Anoreksi ise psikolojik bir hastalıktır ve psikiyatrik olarak yemek yememe eğilimi içerir.
    • Hem stres hem de anoreksi yağ dokuları ile bağlantılıdır ve bu konuda çeşitli yayınlar ve bulgular bulunmaktadır.
    1:01:44Yayının Sonu ve Teşekkürler
    • Yayının süresi dolmuş olmasına rağmen, yarın da her oturumda tekrar buluşulacağı belirtilmiştir.
    • Katılımcılar ve hocaya teşekkür edilmiştir.
    • Konuşmacı, bahsettiği başlığı on dört hafta boyunca anlattığını ve farklı mediatörler ve moleküllerin bu konuda etkili olduğunu belirtmiştir.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor