Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, bir akademik ders formatında olup, bir konuşmacı tarafından Platon'un "Kratilos" eserinin detaylı analizi sunulmaktadır. Konuşmacı, öğrencilere hitap ederek felsefi kavramları açıklamaktadır.
- Video, Platon'un adlandırma problemi, dil ve varlık arasındaki ilişki üzerine odaklanmaktadır. "Nomos" (yasa) ve "physis" (doğal) kavramlarının yunan kültürü içindeki anlamları, mekik metaforu, sofistlerin dil manipülasyonu ve Platon'un ideal (idea) kavramının gelişimi ele alınmaktadır. Ders, Platon'un "Onoma" (Ad) felsefesinin temel kavramlarını, logos (mantık), rema (retorik) ve onoma (ad) arasındaki dinamikleri ve Yunan toplumunda dillerin konumunu incelemektedir.
- Videoda ayrıca Platon'un politik düşünceleri, "ethos" (nasıl yaşayacağız) ve "politea" (iyi bir yönetim) kavramları, tiran, sofist ve filozof kavramları arasındaki ilişkiler ve Atina'daki politik uygulamaları da tartışılmaktadır. Konuşmacı, Platon'un Kratos metnindeki etimolojik tartışmaları ve ad ve yasa arasındaki ilişkiyi parodik bir dille anlatarak derin felsefi düşünceleri aktarmaktadır.
- 00:01Şiir Geleneği ve Adlandırma İlişkisi
- Geçen hafta şiir geleneğinin adlandırma, var olan ve yasayla nasıl bir ilişki kurduğu incelenmiştir.
- Şair ve sofi/filozof arasında adlar ve var olanlar üzerine bir rekabet ortamı olduğu, adlara manipülasyonu yapabilen kişinin iktidar sahibi olduğu tartışılmıştır.
- Mitik zamanın nasıl adla var olanı aynı anda ortaya çıkardığı ve şairin bunu nasıl ele aldığı ele alınmıştır.
- 01:20Platon'un Kratilosu ve Temel Terimler
- Platon'un Kratilosu temelde "nomos" (yasa) ve "physis" (doğal olma) iki temel terim üzerine ilerler.
- Physis (doğal olma), Yunanca'da "fiyo" fiilinden gelen "büyümek, serpilmek" anlamına gelir ve doğanın bir tohumun filiz verip serpilmesi gibi dışa doğru büyümesi olarak görülür.
- Latince'de doğa "natura" olarak "doğmak" anlamına gelen "nascor" kökünden gelirken, Yunanca'da physis tam anlamıyla bir dışsal büyümedir.
- 03:20Nomos (Yasa) Kavramı
- Nomos kelimesi "nemo" fiilinden gelir ve "dağıtmak, tevzi etmek" anlamına gelir.
- Nomos kelimesinin iki farklı imlası vardır: "nomos" yasa, "homos" ise "mera" (hayvanların otladığı yer) anlamına gelir.
- Yasa, hayvanların otladığı yerdeki sürülerin doğru pay edilmesi, mera'nın doğru dağıtıldığı anlamına gelir ve doğrudan "dikaiosyne" (hakkaniyet) kelimesiyle bağlantılıdır.
- 04:37Hakkaniyet ve Yasa
- Hakkaniyet eşit paylaşım değil, herkesin hak ettiği kadarını almasıdır.
- Homeros'ta savaş ganimeti ortaya konulur ve kişiler kendi "time" (onur)larına göre pay alırlar.
- Nomos (yasa) aynı zamanda müzikal düzen anlamına gelir ve bir usul/makam olarak yorumlanabilir.
- 06:29Yasa ve Doğa Arasındaki İlişki
- Cosmos'un bir ritmi vardır ve bu ritim cosmosun düzenini belirler.
- Bu düzenden bir nomos (makam) çıkar ve bu makama göre yaşıyorsanız yasal olursunuz.
- Yasa ile doğa arasındaki ilişki, var olanları mükemmel adlandırmamamızı gösterir.
- 07:41Adlandırma ve Kesin Bilgi
- Mükemmel adlandırmayı yapamazsak, mükemmel yasalarımız olmaz.
- Platon'a göre adlandırmalar her zaman eksik ve noksan, hiçbir zaman var olanların tam karşılığı değildir.
- Kratilos'a göre dilde gerçek bir hakkaniyet yoktur çünkü her kelimenin karşılık geldiği var olan, o kelimenin ifade ettiği şeyden daha fazlasıdır.
- 09:37İdialar ve Mekik Örneği
- Var olanla adı arasındaki mükemmel olmayan dinamik nedeniyle kesin bilgiye ulaşmak için iddialar (formlar) gereklidir.
- Platon, mekik ve dokuma örneğini kullanır: kırılan mekik yerine yeni bir mekik yaparken, mekik biçimine göre yeni bir mekik yapılır.
- Bu örnek, eksik ve noksan çalışmayan mekikleri nasıl geliştirebileceğimizi gösterir.
- 11:54Dil ve Varlık İlişkisi
- Dil, var olanın bir yansıması olarak görülür ve mekik metaforu üzerinden daha iyi anlamaya çalışılır.
- Platon'a göre adlar ilk at koyucudan sonra geliştirilmek amacıyla eklentilere maruz kalmıştır, mükemmel bir adlandırıcı olsaydı eksik adlar çıkmazdı.
- Mekik metaforu, terimleri düşünme gerekliliğini doğurur: bir biçim düşünülerek mekiği yapılır, ancak bu biçim şeyden bağımsız mı yoksa şeyle bütünleşik mi?
- 14:34Herakleitos'un Adlandırma Felsefesi
- Herakleitos'a atfedilen fragmanlarda tanrı'nın gündüz ve gecede, kış ve yazda, savaş ve barışta olduğu belirtilir.
- Herakleitos'a göre, var olan her şeyin "kokusu" üzerinden adlandırılır, ancak bu adlandırmalar doğanın tamamına nüfuz edemez.
- Adlandırmalar algıların ürünüdür ve her şeyin karşıtı da vardır, bu nedenle var olan her seferinde adlandırmayla avucuna sığmaz.
- 18:32Zeus Adının Problematik
- Herakleitos'a göre Zeus adı hem istenir hem istenmez çünkü Zeus adı devamlı söylenir ancak gerçekten tanrı'yı ifade etmez.
- Zeus adına yemin edenler aslında tanrı'ya hitap etse de asla ulaşamazlar çünkü adının öyle olmadığının farkındalar.
- Bir şeyin adı ancak o şeyle ilgili ortaya çıkan durumla anılır, kendi özünden bağımsız bir şey yoktur.
- 21:24Parmenides ve Adlandırma Problemi
- Parmenides'in adlandırma ile ilgili bakış açısı Herakleitos'unkine benzer şekilde varlığın adlandırılabilir olup olmadığı konusunda ciddi şüpheler içerir.
- Parmenides'e göre varlığın kendisini kuşatabilecek bir dilsel yapıya sahip olamazsınız.
- "Bios" (yaşam) ve "bios" (yay) gibi kelimelerin yazısında ayrımı yapmak mümkün değildir, bu nedenle bağlamdan çıkarılması gerekir.
- 24:24Sofistlerin Dil Problemi
- Sofistlerin ürettiği ve iletmeye çalıştıkları söylem, anlatmak istedikleri var olanı ifade etmiyor ve biçimsel sıkıntılar yaşıyorlar.
- Sofistler heksametron ve şiir kullanırken düzyazı gibi bir aygıt yok ve net içeriği ifade edememe sıkıntısı yaşıyorlar.
- Demokritos'ta Demoktos ile ilgili alıntılar büyük oranda Progloss'tan aktarma olup, Progloss'un güvenilirliği şüpheli.
- 25:34Sofistlerin Amacı ve Yaklaşımı
- Söylem sadece söylem değilse bu bir problem haline geliyor, ancak sofistler için bu işe yarayan bir aygıt haline geliyor.
- Sofistler hakikatin yakalanabilir olduğunu düşünmüyor, Gorgias'a göre var olan yoktur, olsa da anlayamazdık, anlatsak anlatamazdık.
- Sofistler dil manipülasyonu yapıyorlar ve bundan para kazanıyorlar çünkü insanlara ikna etmeyi öğretiyorlar.
- 27:25Sofistlerin Önemi ve Protokos'un Yaklaşımı
- Sofistler sıkça Platoncu gelenekte dışlanır, ancak Platon gibi bir felsefe olmasaydı onların emeği olmasaydı karşılaşamazdık.
- Yunan'da simpozyon geleneğinde iki kelime arasındaki fark, müzakere, münakaşa ve münazara konuları üzerinde sohbet ediliyordu.
- Protokos'a göre, kelimeleri doğru bir şekilde ayırmak ve her var olana karşılık gelen adı bulmak, herkesin birbirini yanlış anlamayacağı bir dil yaratma ihtimali sağlıyor.
- 29:22Sofistlerin Dil Anlayışı
- Her bir nesnenin başka bir adı olsaydı (cins adları olmasaydı), söylediğimiz her şeyin var olanla tam bir ilişki kurması mümkün olurdu.
- Bu tür bir dili sahip olursanız, öğretmek neye dönüşür: bir yandan öğretim, diğer yandan öğretimden kandırma çıkarmak.
- Aristoteles ve Platon'da gördüğümüz kavramsal ayrım, sofistlerin emeğiyle çıkmış bir şeydir.
- 32:08Antifondan Alıntı ve Sofistlerin Yaklaşımı
- Antifondan alıntı: Bir şey söyleyen birisi için gerçekte hiçbir zihinsel kavram yoktur, ne en iyi şekilde bakışıyla gördüğü bir şey ne de en iyi şekilde düşüncesiyle bildiği bir şey vardır.
- Bir şey söyleyen kişi hiçbir zaman kafasında o söylediği şeyle ilgili kesin, net bir zihinsel tasavvurla söylemez.
- Duyu algısı kesin değil, tasavvur kesin değil ve sonuçta ortaya çıkan düşünce de kesin bir şey değildir.
- 34:36Platon ve Sofistler
- Platon, sofistlerin ortaya koyduğu sorunlarla ciddi bir ilişki içinde, hiçbir zaman onlardan beslenmemiş denilemez.
- Platon'un "Kratilos" eserinde Sokrates'in Produc'un dersine gitmek istediğini, ancak parası yetmediğini söylüyor.
- Sokrates ve Platon'un vakit geçirdiği aristokratlar, sofistlerin derslerine gidiyor ve bu bilgileri Sokrates ile sohbet ederken anlatıyorlar.
- 36:16Sokrates'in ve Platon'un İddialar Kuramı
- Sokrates'in ve Platon'un argümanlarını kurarken, sofistlerin ürettiği kullanılabilir içerikle baş edebilmelerinin tek yolu onların sistemini tersine çevirmekti.
- Sofistler hakikatin olmadığını ve olmayan hakikati manipüle edebileceğini söylerken, Sokrates hakikat var ve manipüle edilemez diye düşünür.
- Sokrates, hakikat varsa ve manipüle edilemezken neden adlarla ilgili problem yaşadığımız sorusunu cevap aramaktadır.
- 37:14Sokrates'in Yaşadığı Sorunlar
- Sokrates, Herakleitos ve Parmenides'in yaşadığı problemi yaşıyor; elindeki kelimelerle karşı tarafa bilgisini aktaramıyor.
- Sokrates'in etrafındaki kişiler (Alkibiades, Critias gibi) erdemli görünmüyor, bu da Sokrates'in erdem öğretemediğini gösteriyor.
- Platon'un anlattığı Sokrates, erdem öğretebildiğini iddia eden ama başarılı olamayan bir kişiydi.
- 38:45Onoma ve Nomos Eşitliği
- Onoma (ad) ve nomos (yasa) arasındaki eşitlik içindeki problemi ele almak için temel terimlerle ilgili belirlemeler vardır.
- Platon, Sokrates'in diyaloglarını günlük hayattan olaylarla açarak, eski tragedya yazarlığından kalma alışkanlıklarıyla edebi hava içinde konuyu sunar.
- Yunanca'da söz kelimesi epos, mitos, logos, rema gibi çeşitli söylem formları olarak ifade edilir.
- 40:34Platon'un Söylem Formları Hakkındaki Görüşü
- Platon'un metinlerinde epos, mitos ve retorik hitabet unsurları yoğun kullanılmıştır, sadece logosa önem vermediği düşünülmemelidir.
- Sokrates ve Platon, sofistçe bir retorikle büyük bir problem yaşasa da, hitap etmek ve hitap ettiğini iletmek konusunda sorun yaşadıklarını düşünür.
- Adlandırma kelimesi Yunancada birisini çağırmak, ona adı yönlendirmek anlamında kullanılır ve fiziksel olarak ona gönderildiği gibi algılanır.
- 42:37Logos, Rema ve Onoma Dinamiği
- Platon, logos (müzakere) ve rema (hitap) arasında ciddi bir ilişki olduğunu ve bu ilişkiyi kuranın onoma (ad) olduğunu fark etmiştir.
- Diyalog, Hermogenes ile Kratis'in Platon'a gelip "seninle gel şunu müzakere edelim" diyerek başlar.
- Diyalog onoma (ad) konusuna gider ve onoma ile ilgili mekik metaforu kullanılır, mekik yapan kişi ad yasak koyucu (nomototes) olarak adlandırılır.
- 44:21Adların Doğruluğu Meselesi
- Ad yasak koyucu, mekik formuna göre, o formun doğasına göre yasak koyar.
- Diyalog etimolojik bir şekilde sürdürülür ve isimlerin kökenleri incelenir.
- Platon'un ortaya koymaya çalıştığı temel konu, oomaton (adların doğruluğu) meselesidir.
- 45:31Kratilos'un Adlandırma Tartışması
- Kratilos'un tartışması, adların ve yasaların doğaya göre mi yoksa rastgele mi koyulduğu konusunda iki farklı argüman arasında dolaşır.
- Eğer adlar rastgele koyulmuşsa, insanların bunları neden kabul ettiğine dair bir açıklama gerekir; ilk at koyucunun söz sahibi olması gerektiği belirtilir.
- Platon, adların rastgele koyulduğu ve insanların bunları kabul ettiği durumun günümüzde de televizyon gibi kavramların kullanımında görüldüğü gibi gerçekleşebildiğini fark eder.
- 48:31Platon'un Tartışma Dinamikleri
- Bir metni anlamak için önce o metnin argüman dokusunu ve kırılma noktalarını görmek gerekir, bu filolojiyi kasaplığa benzetmek gibi.
- Platon, tartışmayı yürütme dinamiklerini kullanarak, başlangıç noktasına geri döner ve hiçbir sonuca ulaşmadan aynı müzakereye döner.
- Platon, sofistlerden farklı olarak belirli bir önermeyi dillendirmekten kaçınır çünkü dilin var olanı tam anlamıyla ifade edemeyeceğine inanır.
- 52:14Etimoloji ve Platon'un Anlamı
- Platon'un etimolojik kanıtları ilk bakışta dalga geçer gibi görünse de, bu kanıtların gerçek kanıtlar olmadığı farkında olduğunu itiraf eder.
- Platon, adlardan ziyade var olanlara bakmanın gerekli olduğunu söyler, ancak var olana dönmek için adların kullanılması gerektiğini belirtir.
- Platon'un etimoloji kanıtları, doğalcı bir görüşü desteklemek için kanıtlar sunmak gibi görünse de, aslında dilin kısıtlamalarından kurtulma çabasını yansıtır.
- 59:20Dilin Doğası ve Anlamsal Doku
- Dilin ne hiçbir şey vermediği ne de her şeyi vermediği, sadece iktidar ilişkilerinde bir şeye verilen adın kabul edilmesi gerektiği belirtiliyor.
- Göstergelerin içi boş olduğu ve anlamsal doku göstergeler arası ilişkilerde oluştuğu vurgulanıyor.
- Dilin logosu (söylem) en küçük parçası olan addan, adın da harflere indirgenmesinden oluştuğu açıklanıyor.
- 1:01:36Dilin Ütopyası
- 16. ve 17. yüzyıllarda Fransız geleneğinde, var olanı ifade eden bir dil yaratma çabası olduğu belirtiliyor.
- Ortaçağ ütopyasında dilin tanrıdan doğrudan geldiği, Adem'e iletilip Havva'ya aktarıldığı iddiası eleştiriliyor.
- Dilin doğuşu ve tanrı ile Adem arasındaki iletişim formu sorusu ortaya atılıyor.
- 1:03:43Dilin Diyalektik Yapısı
- Dilin kendisinde problem olduğu, bu problemi "diyalektik" olarak adlandırıldığı belirtiliyor.
- Logos'un (dil) hem doğruyu hem de yanlışı içinde barındırdığı, sadece doğruların olduğu bir şey olmadığı vurgulanıyor.
- Logos'un yanıltıcı (pseudos) olduğu, herkesin herkesle anlaşabildiği bir devletin olup olamayacağı sorusuyla Platon'un düşüncesi ele alınıyor.
- 1:05:51Yunan Düşüncesinin Politika Problemi
- Tüm Yunan düşüncesi, ethos (nasıl yaşayacağımız) ve politea (politika) problemi üzerine kurulur.
- İyi bir yaşam ve yönetim için ontolojik bir kurgu gereklidir, sadece kurallar üzerine dayalı bir yaşam iğretidir.
- Sofistlerin sunduğu yaşam, dilin, adların ve hitabetin üzerine kurulu bir yaşamdır.
- 1:07:32Platon'un İdeal Dünyası
- Platon'un tüm derdi ideal dünyayı ve bu idealle uğraşmaktır.
- Gerçekten öngörülebilir ve yaşanabilir bir yaşam kurmak için ideal politika ve yönetim gereklidir.
- Platon'a göre, iddiaların bilgisine ulaşırsak dile ihtiyacımız olmayacak, çünkü adların kendilerini biliyoruz.
- 1:08:29Çizgi Analojisindeki Bilgi Aşamaları
- Platon'un Devlet diyaloğunda çizgi analojisinde bilgi aşamalandırılmıştır.
- İddiaların bilgisi, adların kendisini bilmeyi ifade eder ve bu aşamada adlara ihtiyaç duyulmaz.
- Platon'un ideal dünyasında iddiaların bilgisine ulaşmış filozofların yetişmesi mümkün.
- 1:10:29Dil ve İddiaların Bilgisi
- İddiaların bilgisine sahip olmak, dilin determinasyondan ve hakimiyetinden kurtulmayı sağlar.
- Eğer iddiaları biliyorsak ve doğru bir bağlantı kurabilirsek, doğru bir yönetim kurabiliriz.
- Platon'un devletini realde kurmadığı ve iddialarin bilgisine sahip adamları görmediği itirazları olabilir.
- 1:11:40Ruhun Seyahati ve Sosyal Sınıflandırma
- Faydros'ta Platon, ruhun onbin yıl seyahat ettiğini ve filozofların üçbin yılda bir geri döndüğünü belirtir.
- Sosyal sınıflandırma en üstte filozoflar, onların altında krallar, en altta tiranlar yer alır.
- Tiranın problemi adları bildiğini sanması ve yargılar koymasıdır.
- 1:13:24Tiran, Sofist ve Filozof Arasındaki Çelişki
- En altta tiran ve sofistler yer alır çünkü adları bildiğini, öğretebildiğini ve adlarla manipülasyon yapabileceğini düşünürler.
- Platon, dil tahakkümü üzerine kurulan tiranlık filozofların iktidarını sarsacağı için kabul edemez.
- Sofistler Platon'a karşı "sen de dili stilize bir ideal adı altında manipüle ediyorsun" itirazı yapabilir.
- 1:16:19Tiran Kavramının Evrimi
- Tiran kelimesi Yunanca'da Platon'a gelinceye kadar sadece "tek adam yönetimi" anlamına gelen bir kelimeydi.
- İyi tiranlar ve kötü tiranlar olabileceği gibi, Yunanca'da "tiran" kelimesinin despotik anlamıyla kullanılmadığı görülür.
- Platon ve Sokrates'in etkisiyle "tiran" kelimesinin radikal bir şekilde despotik anlamıyla kullanılması başlamıştır.
- 1:17:19Dil ve Idea İlişkisi
- Platon, dilin manipülasyon aygıtı haline gelmesini engellemek için filozof olarak dili manipülatif kullanmayacağını ve dilin karşılık geldiği nesnelere gideceğini belirtiyor.
- Idea kavramıyla dilden soyutlanabilmiş bir ideal ortaya çıkmaz çünkü ideal hakkında söylediklerimizi de dille ifade ederiz, dilden çıkamayız.
- Dil hapishanesi olarak adlandırılan bu durum, Hıristiyan mistiklerinde ve İslam'da da benzer sorunlar oluşturur: Tanrı hakkında ne söyleyebiliriz, ne söyleyemeyiz?
- 1:19:13Kratos ve Sınırlar
- Bu problemlerin arkasında "kratos" (güç) kavramı ve "kratos metni" var.
- Bir ad koyduğumuzda aslında bir sınır (horismos) koyuyoruz, bu sınırın var olanın gerçek sınırlarına mı uygun olduğunu bilmiyoruz.
- Dille koyduğumuz sınırların var olana gerçekten karşılık geldiğini sorgulamak gerekir çünkü bu alan kaygan bir zemindir.
- 1:20:18Platon'un Felsefe Yaklaşımı
- Platon her zaman geri vitesli çalışır, bir şey söyler sonra geri çekilir.
- Felsefe, ötesi olmadığını biliyoruz ama ötesi olmadığını fark etmek için çalışmak zorundayız.
- Bilgi aktarımı, bilginin ortaya çıkışı, bilginin tayin edilme problemi ve tanımların kesinliğinden nasıl emin olunacağı Kratos metninde ele alınır.
- 1:23:00Var Olan, Ad ve Yasalar
- Var olan ve ad arasındaki ilişki, adın yasalaşması ve büyü geleneği içerir.
- Ad kullanırken var olanın ritmini, usulünü ve makamını söylüyoruz, bu makam dil evreninde tınlamaya devam eder.
- Nomos (yasa) hem yasal anlamda hem de müzikal anlamda (makam, ritim) kullanılır, güzel yaşamanın yoludur.
- 1:25:27Platon'un Etimolojik Yaklaşımı
- Platon'un etimolojik açıklamaları sadece dalga geçmek için değil, adlarda hakikat olup olmadığı sorusunu ele alır.
- Aristoteles, Peri Hermeneias'ta itiraz ederek sadece önermelerde hakikat olabileceğini, adda hakikat olamayacağını savunur.
- Platon için ada ve var olan arasındaki özdeşlik ilişkisi kımıldamaya devam eder, bu da şairin makamına geçmeye çalışan bir filozofun yaklaşımıdır.
- 1:28:35Platon'un Ad ve Varlık İlişkisi
- Platon'un "Kratilos" adlı eserinde, adların var olanın tam özdeş olamayacağı konusunda bir tartışma vardır.
- Platon'a göre, eğer ad var olanın tam özdeşiyse, Mesut adında iki farklı kişi olurdu, bu da imkansızdır.
- Platon, adların var olanların taklidisi olduğunu ve bu nedenle taklit olmaktan kurtulamayacağını belirtir.
- 1:32:35Yunan Toplumunda Diller ve Yabancı İlişkiler
- Yunan toplumunda Yunan ve Yunan olmayanlar arasında yakın bir ilişki yoktur, yabancılar "barbar" olarak görülür.
- Yunan toplumunun yabancılarla gerçek bir ilişki kurması Pers savaşlarına kadar olmamıştır.
- Yunan toplumunda çok dilli bir dünya kavramı yoktur, dil kavramı sadece Yunanca'yı kapsar.
- 1:35:01Dil Bilgisi ve Çevirme
- Yunan toplumunda "hermenea" (çevirmenlik) kavramı, yabancı dillerle iletişim kurmak için gerekli olan tercümanlık anlamına gelir.
- Dil bilen kişiler genellikle esirler veya dışarıdan gelen dadılar, mürebbiler gibi kölelerdir.
- Yunanlar, bilmedikleri kelimeleri genellikle "barbar bir kelimedir" diyerek dışarıdan geldiği düşünülür.