Yardımlaşma

Kur'an'a göre yardımlaşma ve dayanışma yapılırken özellikle iyilik ve takva üzere yardımlaşmaya dikkat edilmesi istenmektedir. Ayrıca, yardım yapılırken şu hususlara da özen gösterilmelidir: - Başa kakmamak: Yardımseverlik gösterişten uzak, samimi bir şekilde yapılmalıdır. - Gizliliğe önem vermek: Sadakaların gizli verilmesi, riyadan kurtarır ve daha hayırlıdır. - İhtiyaç sahiplerine ulaşmak: Yardımlar, gerçekten yoksul olan kimselere yapılmalıdır. - Zamanında yardım etmek: Fırsatı kaçırmadan, ihtiyaç anında yardım eli uzatılmalıdır.

Yapılan sosyal deneyde anlatılmak istenen temel düşünce, merhamet ve yardımlaşma duygularının insanın doğasında var olduğu ve bu duyguların çocuk yaşta daha belirgin olduğudur.

OVAK Vakfı, Orman Genel Müdürlüğü Mensupları Yardımlaşma Vakfı'na aittir.

Bayramlarda Yardımlaşma ve Dayanışma Konulu Hikaye Bir zamanlar, küçük bir köyde bayram hazırlıkları yapılırken, bir çocuk yolda yaşlı bir kadının elinde ağır bir torba taşıdığını gördü. Çocuk, bayramda yaşadığı neşeyi başkalarıyla paylaşmanın ne kadar güzel olduğunu fark etti ve kadınla birlikte yiyecekleri ihtiyaç sahiplerine dağıttı. O günden sonra, çocuk her bayram, yardımlaşmayı ve insanlara karşı duyarlı olmayı hayatının bir parçası haline getirdi.

"El eli yıkar, iki el yüzü" atasözü, bir kişinin başka bir kişiye yardım etmesi durumunda, bu kişinin de iyilikten anlayarak karşılık vereceği anlamına gelir.

Zimem geleneği, Osmanlı döneminde özellikle Ramazan ayında uygulanan bir yardımlaşma geleneğidir. Bu geleneğe göre, maddi durumu iyi olan hayırseverler, esnafın tuttuğu zimem defterlerindeki (borç defterleri) kayıtlı borçları ödeyerek ihtiyaç sahiplerine destek olurlardı. Günümüzde de bu gelenek, farklı şekillerde yaşatılmaya devam edilmektedir.

Komşuya vermek ifadesi, genellikle komşuluk ilişkilerinde yardımlaşma ve dayanışma anlamında kullanılır. Bu, çeşitli şekillerde olabilir: Maddi yardım: Borç vermek, gerektiğinde komşunun malını ve ırzını korumak gibi. Manevi destek: Hasta olduğunda ziyaret etmek, cenaze olduğunda hazır bulunmak, başa gelen felaketlerde teselli etmek gibi. İkramda bulunmak: Yemeğinden komşusuna da vermek, ikramları reddetmemek gibi.

"Komşu komşunun külüne muhtaçtır" atasözü, komşuların en küçük şey için bile birbirlerine muhtaç olduklarını ifade eder.

"Komşuyu komşuya götürme projesi" kapsamında iki farklı uygulama örneği bulunmaktadır: 1. Paylaşım Ekonomisi ve Yardımlaşma: Bu proje, komşuların dijital platformlar üzerinden birbirlerine yardım teklif etmelerini içerir. 2. Komşum Gönüllülük Hareketi: Bu proje, yurtlarda kalan gönüllü gençlerin, yemek tüketimi sonunda artan yemekleri mobil uygulama üzerinden talep edenlere ulaştırmalarını sağlar.

Dede ve çocuk hikayesi genellikle yardımlaşma ve dayanışma temaları üzerine kurulur. İşte böyle bir hikayenin anlatılabileceği bir örnek: Salih Dede Hikayesi: Salih Dede, mahallenin en yaşlısıydı ve tahtadan oyuncaklar yaparak çocukların gönüllerini hoş ederdi. Mahalle çocukları, Salih Dede'nin dükkanını kapatmasına çok üzüldüler. Çocuklar, Salih Dede'yi çok seviyorlardı ve onun dükkanını tekrar açtırmak için bir çözüm buldular. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra, çocuklar ve mahalleli bir kukla tiyatrosu düzenlediler. Bu hikaye, çocuklara iyiliğin ve dayanışmanın önemini anlatır.

Komşuya yemek götürme adeti, İslam kültüründe komşuluk ilişkilerini güçlendirmek ve yardımlaşma geleneğini sürdürmek amacıyla yaygındır. Bu adetin bazı nedenleri şunlardır: 1. Komşu Hakkını Ödemek: Peygamberimiz (s.a.s.), "Yanı başındaki komşusu aç iken tok olarak geceleyen kişi (olgun) mümin değildir" buyurmuştur. Bu nedenle, komşuların ihtiyaçlarını karşılamak ve onların gönlünü hoş etmek önemlidir. 2. Paylaşmak ve Cömert Olmak: Az da olsa bir miktar yemeği komşuya ikram etmek, Müslüman kadını teşvik etmek ve cömertliği artırmak için bir vesiledir. 3. İnsanlar Arasında Kin ve Düşmanlık Engellemek: Yemeği paylaşarak, insanlar arasında düşmanlık ve kin sokmaya çalışan şeytanın yolunu kapatmak amaçlanır.