Yalnızlık

Magic Candies, Dong-Dong adlı arkadaşsız bir çocuğun, bir gün renkli şekerler satın almasıyla başlayan olayları anlatır. Dong-Dong, bu şekerleri denediğinde, her biri farklı bir desende olup, ona aile üyeleri ve hayvanlarıyla iletişim kurma yeteneği kazandırır. Sonunda, son şekerle bir çocuğun sesini duyar ve onunla arkadaş olur. Film, Dong-Dong'un bu sihirli şekerler sayesinde yeni sesler ve bakış açıları keşfetmesini konu alır. Ayrıca, 2024 yılında çıkan aynı adlı bir Japon animasyon kısa filmi de bulunmaktadır.

Yalnızlığın kime en çok yakıştığı konusunda kesin bir yanıt vermek mümkün değildir. Ancak, yalnızlığı seven insanların bazı ortak özellikleri şunlardır: Kendiyle baş başa kalmaktan korkmazlar. Vicdanları rahattır. Zamanın kıymetini bilirler. Geniş bir arkadaş çevreleri olmaz, ancak dostları vardır. Özgürlüklerine düşkündürler. Disiplinli ve planlı yaşarlar. Yalnızlık, bir zorunluluk değil, bir tercih olarak görüldüğünde olumlu anlamlar taşıyabilir.

Selim İleri'nin "Buruk Isızlıklar" adlı eseri hakkında doğrudan bilgi bulunmamaktadır. Ancak, yazarın diğer eserleri genel olarak yalnızlık, yabancılaşma, intihar, cinsellik, aşk, geçmiş zaman özlemi, anılar, toplumsal eşitsizlik ve sanat gibi temaları işlediği bilinmektedir. Selim İleri'nin "Cumartesi Yalnızlığı" adlı ilk kitabında da benzer konular ele alınmış ve öyküler, acı çeken, kırılmış, kenara çekilmiş insanlardan oluşan öykü kişilerinin gözünden anlatılmıştır.

"Yalnızlık - İnsan Doğası ve Sosyal Bağ İhtiyacı" kitabı, bilişsel ve sosyal nörolog John T. Cacioppo tarafından yazılmış olup, yalnızlık hissinin hem psikolojik hem de fizyolojik etkilerini ele alır. Kitapta, beyin görüntüleme, kan basıncı analizi, bağışıklık tepkisi, stres hormonları, davranış ve gen ifadesi üzerine yapılan araştırmalardan yola çıkılarak, insanların birbirleriyle ne kadar iç içe oldukları ve sosyal bağlantıların önemi vurgulanır. Yalnızlık, bireysel ve toplumsal düzeyde, insanlarla iletişim kurma şekline bağlı olarak kazanılacak veya kaybedilecek çok şey olduğunu hatırlatır. Yalnızlık hissi, zihinsel ve fiziksel sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir ve bu durumla başa çıkmak için pratik tavsiyeler sunar.

Yüzyıllık Yalnızlık romanının ana fikri, yalnızlığın hem bireysel hem de toplumsal boyutlarda kaçınılmaz bir kader olduğudur. Romanda ayrıca şu temalar da işlenmiştir: Tarih ve döngüsellik: Tarih kendini tekrar eder; Buendía ailesinin kuşaktan kuşağa aktardığı hatalar da aynı şekilde tekrarlanır. Kader ve yazgı: Roman boyunca kaderin kaçınılmazlığı hissedilir. Aşk ve tutku: Karakterler arasındaki yoğun aşk ilişkileri, aile içi bağlarla birlikte ilerler. Politika ve toplum eleştirisi: İç savaşlar, sömürgecilik ve yabancı şirketlerin (özellikle muz şirketi) sömürüsü üzerinden toplumsal eleştiri yapılır.

Evet, yalnızlık ömrü kısaltabilir. ABD'de Chicago Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırma, kronik yalnızlığın insan yaşamını yüzde 14 oranında kısaltabileceğini ortaya koymuştur. Yalnızlık, stres hormonu kortizolün salgılanmasına neden olarak kalp krizi ve yüksek tansiyon riskini artırır, bağışıklık sistemini zayıflatır ve uyku kalitesini olumsuz etkiler. Aile bağlarının ve sosyal desteğin önemi, yapılan başka bir araştırmada da vurgulanmıştır; aileyle yaşamak ve düzenli aile ziyaretleri, yaşam süresini uzatabilir.

"Anlatamıyorum" şiirine bu ismin verilmesinin sebebi, şairin duygularını ifade etmede yaşadığı zorluğa işaret etmesidir. Şiirde, sevdanın derinliğini ve karmaşıklığını kelimelere dökerken bir engelle karşılaşan şairin, anlatmak istediği duyguları dile getirememesi anlatılmaktadır. Ayrıca, Bella Eskenazi'nin anlattığına göre, Orhan Veli bu şiiri, Sabahattin Eyüboğlu'nun evinde, ders çalışan Bella'nın onun dalgın bakışlarını fark edip ne olduğunu sorması üzerine, "Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum, anlatamıyorum" diyerek kaleme almıştır. "Anlatamıyorum" şiiri, serbest ölçü ile herhangi bir şiir geleneğine doğrudan bağlılık göstermeden yazılmıştır.

"Yalnızlığın Ezgisi" ifadesi, farklı bağlamlarda çeşitli anlamlar taşıyabilir. Şarkı: Onur Can Özcan'a ait bir şarkıdır. Kitap: Ahmet Taş tarafından yazılmış bir şiir kitabıdır. Hikaye: Wattpad'de "eylül ece kılıç" kullanıcı adına sahip bir yazar tarafından yayımlanan bir hikayedir.

Cahit Zarifoğlu'nun "Sensizlik" şiiri, yalnızlık, özlem ve kayıp temaları etrafında şekillenmiştir. Şiirde, bir kaybın ardından yaşanan duygusal çalkantılar, içsel sorgulamalar ve varoluşsal boşluk ele alınmaktadır. Ayrıca, toplumsal yapının birey üzerindeki etkileri de işlenir; yalnızlığın sadece bireysel bir durum olmadığı, toplumun yapısal sorunlarından kaynaklandığı belirtilir. Şiirin tamamına aşağıdaki kaynaklardan ulaşılabilir: antoloji.com; siirhane.net.

Yaşar Kemal'in "Yalnızlık" şiiri, yalnızlık ve ıssızlık hissini derin bir şekilde yansıtmaktadır. Şiirde anlatılan bazı temalar: İzole edilmiş bir mekân: "Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin" ifadesi, yalnızlık duygusunu vurgular. Doğa ve insan ilişkisi: Doğa unsurları, yalnızlığı betimler ve insana ilişkin bir anlam kazanır. İçsel çatışma: "Elin adamı ne anlar senden?" ifadesi, yabancılaşma ve anlaşılmama hissini yansıtır. Manzara ve gözlemler: Yalnızlıkla baş etme çabası veya yalnızlığın yaratıcı bir ifadesi olarak okunabilecek eylemler içerir. Çaresizlik ve istek: "Başka ne gelir elden?" ifadesi çaresiz bir durumu ifade ederken, yalnızlığa duyulan isteksizliği ve çaresizliği vurgulayan bir dua yer alır. Şiir, Yaşar Kemal'in kendi yaşam deneyimlerinden izler taşır; özellikle gençlik yıllarında yazdığı şiirlerde ve hikayelerde bu duygular işlenmiştir. Şiirin tamamına aşağıdaki kaynaklardan ulaşılabilir: sabah.com.tr; edebiyatdedikodulari.com; milliyet.com.tr.

Yalnızlık Bakanlığı, şu ülkelerde bulunmaktadır: Birleşik Krallık. Japonya. Bu bakanlıklar, yalnız yaşayan bireylerin sorunlarını çözmek amacıyla kurulmuştur.

Can Bonomo'nun "Bulunmam Gerek" albümü, insanların kendi içlerinde veya şehrin kaosunda kaybolmaktan korktuklarını, geçmişte güvenlik buldukları anılara sığındıklarını anlatır. Albüme adını veren "Bulunmam Gerek" şarkısı, kaybolmaktan duyulan korkuyu ve güven alanlarına olan ihtiyacı vurgular. Bonomo, albümde insanların değişimini ve zamanın doğrusal akışını da işler; "Beş dakika önceye göre bile başkasıyız" diyerek, her anın ve kişinin sürekli değiştiğini belirtir.

"Her Şey O Kadar Sessiz Ki" (Boven is het stil, 2013) filmi, yalnızlık, cinsel baskı ve yaşlanmak temalarını işliyor. Filmde, 55 yaşındaki Helmer, bir gün yaşadıkları çiftlik evinde yatalak babasının yatağını üst kata taşır. Ayrıca, film, Berlin Film Festivali'nin Panorama Bölümü'nün açılışında, aralık ayında hayatını kaybeden başrol oyuncusu Jeroen Willems anısına gösterilmiştir.

Cemal Süreya'nın "Eşdeğeriyle Yanyana Yürürken" şiiri, yalnızlık ve birey olma temalarını işler. Şiirde, bir sokakta yan yana yürüyen iki kişinin, cehennem sokağında birey olmayı ve bu süreçte ilkel sözcüklerle konuşmayı tercih etmesi anlatılır. Şiirin en çarpıcı dizelerinden biri, "Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka / Keşke yalnız bunun için sevseydim seni" ifadesidir.

Emil Cioran'ın yalnızlık ve umutsuzluk üzerine yazdığı kitaplardan bazıları şunlardır: Umutsuzluğun Doruklarında. Var Olma Eğilimi. Doğmuş Olmanın Sakıncası Üstüne. Hangi kitabın okunmasının daha uygun olacağı, kişisel ilgi alanlarına ve okuma tercihlerine bağlıdır.

Yalnızlığın artmasının hangi dönemde olduğuna dair kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, yalnızlığın modern bir duygu olarak 18. yüzyılın sonlarından itibaren yaygınlaştığı belirtilmektedir. Yalnızlığın arttığı düşünülen bazı dönemler şunlardır: 20'li yaşların sonu. 50'li yaşların ortası. 80'li yaşların sonu. Ayrıca, pandemi süreci ve sosyal medyanın yaygınlaşması da yalnızlığın artmasında etkili olmuştur.

Yıldız Tilbe'nin "Yine Her Akşam Gibi" şarkısı, yalnızlık ve özlem temalarını işler. Şarkının bazı sözleri: "Yine her akşam gibi bu akşam da yalnızım / Masamda tek başıma durmadan içiyorum / Bir tek düşüncem sensin, seni düşünüyorum, hep seni arıyorum". "Şu an yanımda olsan sana neler söylerdim / Kafam hafif dumanlı her derdimi dökerdim / Biraz ümidim olsa ömür boyu beklerdim".

Yalnızlığı öğreten kişi olarak bir dost veya usta gösterilebilir. Dost: Yalnızlık, bir dostun talimiyle öğrenilebilir. Usta: Büyük insanlar, yalnızlığı insan-ı kâmil olma yolunda bir merhale olarak görürler ve bu, genellikle "halvet" veya "itikâf" gibi ibadetlerle öğrenilir.

Zaven Biberyan'ın "Yalnızlar" (orijinal adı: Lıgırdadzı) romanı, 1950'li yılların İstanbul'unda yaşayan farklı etnik grupları, özellikle Ermeniler, Türkler, Yahudiler ve Rumları konu alır. Romanın temel konuları: Toplumsal iletişimsizlik ve yalnızlık. Güç mücadelesi ve aile içi çatışmalar. Kimlik ve aidiyet sorunları. Varoluş sancısı. Roman, bu temaları, karakterlerin iç dünyalarını derinlemesine psikolojik tahlillerle ele alır.

Red Desert (1964) filmi, endüstriyel kirlilik ve modernleşmenin getirdiği yabancılaşma temalarını işler. Filmin anlatmak istedikleri arasında şunlar yer alır: Modernite ve yabancılaşma. Çevresel kirlilik ve sağlık. Ruhsal boşluk ve depresyon. İletişim eksikliği ve duygusal çöküş. Ayrıca, 5 Seconds Of Summer'ın "Red Desert" adlı bir şarkısı bulunmaktadır. Amerikalı stoner metal grubu Red Desert hakkında ise bilgi bulunamamıştır.