Türküler

"Bahçenizde Gül Var mı" türküsünün hikayesi, Ankaralı Yasemin'in bahçesinde gül olup olmadığını esprili bir şekilde sormasıyla ilgilidir. Ayrıca, türkü Ege bölgesine ait olup, genel olarak doğanın güzellikleri ve duygusal derinlik gibi temaları işler.

"Dam Başında Sarı Çiçek" türküsü, Ürgüplü Refik Başaran tarafından derlenmiştir.

"Kesik Çayır" türküsünün sözleri Neşet Ertaş'a aittir.

"Asker Yolu Beklerim" türküsü, Yozgat yöresine aittir.

Elazığ türkülerini çeşitli sanatçılar seslendirmektedir. Bunlardan bazıları: Muzaffer Ertürk. Ömer Ahmet Turhan. Cem Cafer Doğan.

"Fırat Kenarında Esvap Yumuşlar" türküsü, Malatya yöresine aittir.

"Sivas'ın Yollarına" türküsünün hikayesi şu şekildedir: Evvel zamanda Sivas ilinden bir kervancı, Halep'ten mal getirir. Kervancılar, karlı ve fırtınalı bir kış günü, Sivas ile Kayseri arasındaki yıkık bir Selçuk hanına ulaşırlar. Ancak fırtınayı hesap etmeyen kervancıların kervanı, yolda kara ve fırtınaya teslim olur ve oracıkta hepsi ölür. Bu olay üzerine Anadolu insanları, türlü türlü türküler çıkarırlar.

Evet, Radyo 7'de akustik türküler bulunmaktadır. Radyo 7'nin "Akustik Türküler" adlı canlı yayınını YouTube üzerinden dinleyebilirsiniz.

"Şeftali Ağaçları" türküsünün hikayesi şu şekildedir: Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir tane çocuk varmış, adı Ömermiş. Ömerlerin bahçesinde çok güzel bir şeftali ağacı varmış. Ömer, her gün okuldan geldikten sonra derslerini yapıp hemen şeftali ağacındaki yuvaya bakmaya bahçeye gidiyormuş. Ömer, dersleri düşünmekten dalgınlaşmış ve bir gün yataklara düşmüş. Bir süre sonra şeftali ağacındaki yuva yok olmuş ve Ömer, çok üzülmüş.

Yusuf Gül, "Dağ Başında", "Yandır Beni", "Kömür Gözlüm" gibi türküleriyle meşhur olmuştur.

Denizli türkülerini söyleyen bazı sanatçılar şunlardır: Özay Gönlüm: Ege Bölgesi ve özellikle Denizli yöresine ait türkülerle tanınır. Talip Özkan: Denizli yöresine ait türkülerin yorumlayıcısıdır. Hale Gür: Denizli türkülerini seslendiren sanatçılardan biridir. Fatma Aydoğan ve Erhan Uslu: "Gönülde Bir" programında Denizli yöresine ait türküleri icra ederler.

Ankara'ya yakışabilecek bazı türküler: Ankara'nın Taşına Bak. Misket. Yandım Şeker. Ayrıca, Ankara'ya yazılmış bazı şarkılar da bu şehre yakışabilir: Vega - Ankara. Haluk Levent - Ankara. Bulutsuzluk Özlemi - Ankara Sokakları. Erkin Koray - Ankara Sokakları.

"Dağlarına Kar Olurum Yar" türküsünün notaları aşağıdaki kaynaklarda bulunmaktadır: 1. baglamaci.net sitesinde, türkünün sözleri ve do-re-mi notaları yer almaktadır. 2. muziknotalari.com.tr ve notalar.net sitelerinde, türkünün do-re-mi melodisi detaylı olarak verilmiştir.

"Anam Anam Garip Anam" türküsü, Kayseri ve Çorum yörelerine aittir. Ayrıca, Dârülelhan Mecmuası 6 Nolu Defterlere kayıtlı halk şarkıları arasında da yer almaktadır.

"Ceylan Gözlüm" türküsünün hikayesi şu şekildedir: 1998 yılında Aşık Mustafa Aydın, eşi ve iki çocuğuyla birlikte Ankara'dan Kars'ın Sarıkamış ilçesine doğru yola çıkar. Kaza sırasında Aşık Mustafa Aydın'ın eşi öğretmen Melek Hanım, aracın camından fırlar ve 55-60 metre yüksekliğindeki kayalıklardan Murat Nehri'nin yanına, baraj kenarındaki dikenlerin arasına düşer. Aşık Mustafa Aydın, eşine olan özlemini ve acısını dile getirmek için "Ceylan Gözlüm" türküsünü yazar.

"Ne ağa der ne efendi" sözü, "Yolun Sonu Görünüyor" türküsünün sözlerinde yer almaktadır ve Dursun Ali Akınet tarafından yazılmıştır.

"İpek Mendil Dane Dane" türküsü, Sivas yöresine aittir.

Karadeniz türkülerinin sözleri genellikle anonim olarak kabul edilir. Ancak, bazı türkülerin sözleri belirli şairlere aittir, örneğin "Çırpınırdın Karadeniz" türküsünün sözleri Ahmet Cevat'a aittir.

"Kalan Kalır" türküsünün hikayesi hakkında çeşitli kaynaklar farklı bilgiler sunmaktadır: 1. Turkusozleri.com sitesine göre, türkü Halis Erenoğlu tarafından Emirdağ yöresinde, kavuşamadığı sevdiğine yazılmıştır. 2. Webtekno sitesinde yer alan bilgiye göre, türküde geçen "meydan kalır" dizesi, yiğitlerin ölmediği, mücadelenin devam ettiği bir mesajı içermektedir. 3. Panelium.com.tr forumunda ise türkünün 19. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı toplumunda dolaşıma girdiği ve sosyal koşulları yansıttığı belirtilmektedir.

Eskişehir yöresi halk oyunları arasında "kaşıklı zeybek" ve "kaşıklı karşılama" türleri öne çıkmaktadır. Eskişehir yöresi türküleri arasında ise "Kahveyi Kavururlar", "Öte Yakaya Geçelim", "Sultan Seccadesi" ve "Ayva Gibi Sarardım" gibi eserler bulunmaktadır.