TorosDağları

Toros Nanesi, bilimsel adıyla "Mentha spicata", Türkiye'nin Toros Dağları bölgesinde yaygın olarak yetişir.

Toros Dağları, Akdeniz Bölgesi'nde yer almaktadır.

Türkiye'de en çok alüminyum, Akdeniz Bölgesi'nde bulunan Toros Dağları civarında çıkarılmaktadır. Özellikle Antalya, Mersin, Adana ve Hatay illerinde alüminyum maden yatakları bulunmaktadır.

“Yer Demir Gök Bakır” romanı, 1960’lı yıllarda Toros Dağları’nın eteklerinde geçen bir dönemi anlatmaktadır.

Kadirli, Orta Toroslar'ın güney eteklerinde yer aldığı için yüksek rakımlı bir bölgedir.

Kanyonlar, genellikle kalker gibi dirençli ve çatlaklı taşların bulunduğu bölgelerde akarsuyun derinlemesine aşındırması sonucu oluşur. Türkiye'de kanyonlar, özellikle Toros Dağları bölgesinde yaygın olarak görülür. İşte bazı örnekler: Antalya'daki Köprülü Kanyon, ülkemizdeki güzel bir kanyon örneğidir. Samsun'daki Şahinkaya Kanyonu, Altınkaya Baraj Göleti üzerinde yer alır ve Kızılırmak'ın turkuaz rengi sularıyla dikkat çeker. Aydın'daki Arapapıştı Kanyonu, 380 metre yüksekliği ve 6 km uzunluğuyla benzersiz bir doğaya sahiptir.

Mersin'in fiziki haritası, büyük bir kısmını oldukça yüksek, engebeli ve kayalık Batı ve Orta Toros Dağları'nın oluşturduğu bir yapıya sahiptir. Öne çıkan fiziki özellikler: - Ovalar: Dağların denize doğru uzandığı alanlarda, özellikle Mersin, Tarsus, Silifke gibi bölgelerde ovalık alanlar gelişmiştir. - Akarsular: Mersin'in en büyük akarsuları Göksu Irmağı ve Tarsus (Berdan) Çayı'dır. - Yaylalar: Toros Dağları'nın üst kısımlarında çeşitli düzlükler ve yaylalar yer alır. - Kıyılar: Mersin Körfezi çevresinde, kayaç türlerine ve akarsulara bağlı olarak çok sayıda irili ufaklı koy gelişmiştir.

Toros Dağları'nı ikiye ayıran dağ, Orta Toroslar olarak adlandırılan bölümdür.

Gavurdağı'nın hikayesi, Ortaçağ'da bu dağların Diyar-ı İslam ve Diyar-ı Rum sınırını oluşturması nedeniyle "Kafirdağı" veya "Gavurdağı" olarak anılmasıyla başlar. Daha sonra, Osmaniye'nin kurucusu ve isim babası büyük devlet adamı Ahmet Cevdet Paşa, 1865 yılında bu bölgeye "Cebelibereket" ismini vermiştir. Günümüzde ise, Toros Dağlarının güneydoğu uzantısında bulunan ve eski adı "Gavur Dağı" olan bölgeye, halkın tepkisi üzerine "Nur Dağı" adı verilmiştir.

Anadolu parsı, Türkiye'nin güneydoğusunda, özellikle Toros Dağları ve çevresinde yaşamaktadır.

"Dağdan İnme" filmi, Toros Dağları'ndaki bir dağ evinde çekilmiştir.

Arktik kıvrım dağları Türkiye'de bulunmamaktadır. Türkiye'deki kıvrım dağları, Kuzey Anadolu ve Toros Dağları olarak iki kuşak halinde uzanır.

Hizan, Güneydoğu Toros Dağları'nın bir uzantısı olan Panor Dağı ile ayrılır.

Adana il sınırı, güneyde Akdeniz kıyılarından başlayıp kuzeyde Toros Dağları'na kadar uzanır.

Cenubi Anadolu Yörükleri, Anadolu'nun güneyinde, özellikle Toros Dağları bölgesinde göçebe yaşam tarzını sürdüren Türkmen topluluklarına verilen isimdir. Bu Yörükler, Oğuz Türkleri kökenlidir ve mevsimlere göre ova veya yaylalarda çadırlarda yaşarlardı. Günümüzde ise Yörüklerin büyük bir kısmı yerleşik hayata geçmiş olsa da, hala göçebe alışkanlıklarını sürdüren küçük gruplar bulunmaktadır.

Torosların cenneti olarak nitelendirilen iki farklı yer bulunmaktadır: 1. Kisecik Kanyonu: Mersin'in Çamlıyayla ilçesinde yer alan bu kanyon, yöre halkı tarafından "saklı cennet" olarak adlandırılmaktadır. 2. Bolkar Dağları'ndaki Karagöl ve Çinili Göl: Niğde'nin Ulukışla ilçesi yakınındaki Orta Toroslar'da yer alan bu göller, buzul göllerinin en önemlilerinden olup, koruma altındadır.

Dev kazanları en çok Akdeniz Bölgesi'nde görülür. Ayrıca, bu doğal oluşumlara Toros Dağları ve Doğu Karadeniz Bölgesi gibi dağlık ve engebeli arazilerde, kanyonlar ve vadilerde de rastlanabilir.

Cedrus libani (Toros sediri), Türkiye'de Toros Dağları ve Amanos Dağları üzerinde yetişir.

Ağlasun'da iki önemli dağ bulunmaktadır: 1. Akdağ: Toros Dağları'nın bir parçası olup, Ağlasun ve Isparta'yı ayırır. 2. Katrancık Dağları: Batı Toroslar sistemi içinde yer alır ve Muğla-Antalya sınırında uzanır.

Isparta'nın denizsiz olmasının nedeni, Toros Dağları'nın denize paralel uzanması ve nemli hava kütlelerinin şehre ulaşmasını engellemesidir. Bu durum, Isparta'nın iç kesimlerde kalmasına ve dolayısıyla deniz ikliminden etkilenmemesine yol açar.