TıpTerminolojisi

Reçetede "Dib" ifadesi, "Bis in die" kelimelerinin kısaltması olup, "defa" anlamına gelir. Genellikle antibiyotik kutularının üzerinde yer alan bu ifade, ilacın sabah ve akşam, 12 saat ara ile kullanılması gerektiğini belirtir.

Hipodrom, at yarışları ve benzeri etkinliklerin düzenlendiği, genellikle açık alanlarda bulunan pistlerdir. Hipodrom kelimesi, Fransızca "hippodrome" kelimesinden türemiştir. Hipodromlar, Antik Yunan ve Roma dönemlerine dayanan bir tarihe sahiptir ve sadece spor etkinlikleri için değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel buluşmalar için de kullanılmıştır. Günümüzde hipodromlar, at yarışları dışında konserler, festivaller ve diğer etkinlikler için de kullanılmaktadır. Hipodrom kelimesi ayrıca, atların ahırlarını da içeren tüm spor tesisini ifade etmek için de kullanılmaktadır. Hipodrom kelimesi, önünde bir özel isim yer almadığı sürece küçük harflerle yazılır.

Bilateral görme alanı, her iki gözün görme alanını ifade eder. Normal bir gözde görme alanının genişliği, farklı yönlerde şu şekildedir: Burun tarafında: 60°. Altta: 70°. Üstte: 50°. Kulak tarafında: 90°. Bilateral görme alanı kaybı, genellikle fonksiyonel görme kaybı durumlarında, örneğin histerik hastalarda, bilateral konsantrik daralma şeklinde görülebilir. Görme alanı testleri, özellikle göz tansiyonu, retina hastalıkları ve bazı nörolojik rahatsızlıkların tanısında ve ilerlemesinin takibinde kullanılır.

Otoraji ve otore arasındaki temel fark, otore kulaktan gelen herhangi bir akıntıyı ifade ederken, otoraji özellikle kulaktan kan gelmesi durumunu tanımlar. Otoraji: Kulak kanaması anlamına gelir ve genellikle kafa travması veya kulak zarı delinmesi gibi durumlarla ilişkilidir. Otorre: Kulak akıntısı olarak bilinir ve enfeksiyon, tümör veya travma gibi çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Bu nedenle, otoraji daha spesifik bir terim olup, otore daha genel bir durumu ifade eder.

Osmanlıca "akliye" kelimesi şu anlamlara gelir: akılcılık; akıl ile anlaşılan ve bulunan; akıl hastalıkları. Ayrıca, "akliye" kelimesi tıp alanında "akıl hastalıkları ile ilgili hekimlik kolu" ve "akıl hastalıkları ile ilgili hastane bölümü" anlamlarında da kullanılır.

Sirotik karaciğer, karaciğerin uzun süreli ve ilerleyici hasarının sonucunda ortaya çıkan siroz hastalığında bulunan karaciğer anlamına gelir. Siroz, karaciğer dokusunun hasar görerek yerini nedbe (skar) dokusuna bırakması sonucu oluşan, genellikle geri döndürülemez bir hastalıktır. Başlıca nedenleri arasında kronik alkol tüketimi, hepatit B ve C enfeksiyonları, yağlı karaciğer hastalığı, otoimmün hastalıklar ve bazı genetik bozukluklar yer alır. Belirtileri arasında yorgunluk, iştahsızlık, kilo kaybı, sarılık, karında sıvı birikimi ve bacaklarda şişlik bulunur. Tedavi, hastalığın nedenine yönelik olup, alkol kullanımının bırakılması, ilaç tedavisi ve ileri vakalarda karaciğer naklini içerebilir.

BID ve TID, ilaçlarda dozlama sıklığını belirten kısaltmalardır: BID (Bis in die), günde iki kez anlamına gelir. TID (Ter in die), günde üç kez anlamına gelir. Bu kısaltmalar, ilacın uygun kullanım şeklini, miktarını ve diğer özelliklerini belirtir.

Anadonti, tüm dişlerin eksik olması durumudur. Bu durum, genellikle kalıtsal olup, ektodermal displazi gibi genetik sendromlarla birlikte görülebilir. Anadonti, protez, diş implantları veya diş köprüleri ile tedavi edilebilir.

MS aktif plak, multiple skleroz (MS) hastalığında, sinir sistemi üzerinde oluşan ve hastalığın neden olduğu hasarın bir sonucu olan lezyonlardır. Bu plaklar, miyelin kılıfın yıkıldığı alanlarda bulunur ve genellikle beynin beyaz maddesinde ya da omurilikte görülür. Aktif plakların varlığı, MS ataklarının sıklaşması veya nörolojik semptomların kötüleşmesi anlamına gelebilir. MS teşhisi ve tedavisi için bir nöroloji uzmanına başvurulması önerilir.

Göz kaymasının sağlık raporunda nasıl yazılacağına dair bilgi bulunamadı. Ancak, göz kayması (şaşılık) şu şekilde tanımlanabilir: Gözlerin düzgün hizalanmaması ve farklı yönlere bakması. Göz kaslarını yöneten sinirlerdeki iletim bozuklukları, kas dengesizlikleri veya kırma kusurlarından kaynaklanması. İçe kayma (ezotropya), dışa kayma (ekzotropya), yukarı kayma (hipertropya) ve aşağı kayma (hipotropya) gibi türleri olması. Göz kayması şüphesi durumunda, doğru teşhis ve tedavi için bir göz doktoruna başvurulması önerilir.

Vasoconstriction Latince'de "vazokonstriksiyon" anlamına gelir. Vazokonstriksiyon, kan damarlarının, özellikle büyük atardamarlar ve küçük arteriyollerin kas duvarının kasılması sonucu daralmasıdır.

Göbek deliği, Latincede "umbilicus" veya "navel" olarak bilinir. Bunun sebebi, göbek deliğinin, anne karnında bebek ile annenin plasentası arasında besin ve oksijen alışverişi sağlayan göbek kordonunun bağlandığı yer olmasıdır. Doğumdan sonra göbek kordonu kesilip klemplenir ve zamanla bölgede skar dokusu ile çukurluk oluşur.

Ultrasonda GA, "gestational age" teriminin kısaltmasıdır ve gebeliğin kaç hafta, kaç günlük olduğunu ifade eder. GN ise ultrasonda kullanılan bir terim değildir. Eğer farklı bir bağlamda kullanılıyorsa, daha fazla bilgi verilmesi gerekebilir.

Akromion Tip 3, omuz ekleminin üst kısmında yer alan akromion kemik çıkıntısının "kanca" veya "gagamsı" bir yapıya sahip olması durumudur. Bu tip akromion, omuz eklemi içindeki boşluğu daraltarak sıkışma sendromuna (impingement sendromu) yol açma riski en yüksek olan akromion tipidir. Sıkışma sendromu, özellikle kolun yukarı kaldırılması veya başın üzerine uzanılması gibi hareketlerde omuzda ağrı, hassasiyet, güçsüzlük ve hareket kısıtlılığına neden olabilir. Akromion Tip 3, genellikle fizik muayene ve görüntüleme yöntemleri (röntgen, MR) ile teşhis edilir. Tedavi, durumun şiddetine ve hastanın semptomlarına bağlı olarak değişir. Dinlenme ve aktivite modifikasyonu; Fizik tedavi; İlaç tedavisi; Kortikosteroid enjeksiyonları. Konservatif tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen veya ileri düzeyde sıkışma sendromu olan hastalarda cerrahi tedavi düşünülebilir. Herhangi bir sağlık sorununuz varsa, lütfen bir doktora danışın.

Evet, diş hekimliği ve dentistry (dişçilik) aynı anlama gelir. Diş hekimliği, ağız ve diş sağlığını korumak, hastalıkları teşhis ve tedavi etmek amacıyla çalışan bir tıp dalıdır.

Kalpte SM, "kalp spazmı" anlamına gelebilir. Kalp spazmı, koroner arterlerin ani daralması sonucu kalbe giden kan akışının azalması veya durması durumudur. Kalp spazmının bazı belirtileri: Göğüs ağrısı veya sıkışma hissi; Nefes darlığı; Çarpıntı ve düzensiz kalp atışları; Terleme, mide bulantısı ve bayılma hissi. Kalp spazmı, kalp krizinin erken uyarısı olabilir ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Enoftalmi, göz küresinin göz çukurluğu içine çekik durumda olması anlamına gelir. Enoftalmi, dehidrasyon, kaşeksi (aşırı zayıflık) ve diyabet koması gibi durumlarda iki taraflı; Horner sendromunda ise tek taraflı olarak görülebilir.

Rusçada "kızlık zarı" anlamına gelen kelimeler: Dевственная плева; Гимен (anatomi terimi).

Anüri, idrar üretiminin durması veya günlük idrar miktarının 100 mililitreden az olması durumunu tanımlar. Anüriye neden olan bazı durumlar: böbrek yetmezliği; ağır dehidrasyon; ciddi enfeksiyonlar; idrar yollarında tıkanıklık; kalp yetmezliği; şok. Anürinin bazı belirtileri: idrar yapamama; karında şişlik; ayaklarda ve bacaklarda şişlik; nefes darlığı; bulantı ve kusma. Anüri, tıbbi açıdan ciddi bir durum olduğundan, teşhis ve tedavi için uzman bir doktora başvurulması gereklidir.

FEV (Forced Expiratory Volume), zorlu ekspiryum manevrasının belirli bir saniyesinde akciğerden atılan hava miktarını ifade eder. FEV1: Birinci saniyede atılan hava miktarıdır. FEVt: Belirli bir zaman diliminde atılan hava miktarını belirtir. FVC (Forced Vital Capacity) ise, maksimum zorlu ekspiratuar efordan hayati kapasitenin belirlenmesi anlamına gelir. FEV ve FVC değerleri, solunum fonksiyon testi (SFT) sırasında ölçülür ve bu test, akciğerlerin performansını değerlendirmek için kullanılır. FEV1/FVC oranı, obstrüktif ve restriktif akciğer hastalıklarının teşhisinde önemli bir göstergedir.