Sosyoloji

Durağan ilçesinin 70 köyü bulunmaktadır.

"Egöç" kelimesinin ne anlama geldiğine dair bir bilgi bulunamamıştır. Ancak, göç kelimesinin anlamları hakkında bilgi verilebilir. Göç, ekonomik, toplumsal, siyasi sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, taşınma, hicret, muhaceret olarak tanımlanır. Ayrıca, evden eve taşınma, nakil ve kuşların, geyiklerin, yarasaların, bazı balık ve böceklerin mevsim, iklim, besin miktarı vb.ye göre çevre değiştirmeleri anlamlarında da kullanılır.

Anayurt kelimesi, "ilk yurt edinilen yer" veya "ana vatan" anlamlarına gelir. Ayrıca, "Anayurt" kelimesi aşağıdaki yerleşim birimlerinin adı olarak da kullanılmaktadır: Afyonkarahisar ili Şuhut ilçesine bağlı bir köy; Ankara ili Sincan ilçesine bağlı bir köy; Trabzon ili Maçka ilçesine bağlı bir köy.

Çiçek çocuklar (hippiler), 1960'ların ortasında Amerika Birleşik Devletleri'nde ortaya çıkmıştır. Bu akım, 1965 yılında ABD'nin Vietnam'a asker göndermesiyle birlikte ilk büyük toplumsal meydan okumasını gerçekleştirmiştir.

Şerif Mardin, siyaset bilimi, tarih, sosyoloji ve din sosyolojisi alanlarında özgün çalışmalar yaparak sosyal bilimlere önemli katkılar sağlamıştır. Bazı katkıları: Merkez-çevre teorisi: İlk kez Edward Shils tarafından kullanılan merkez-çevre teorisini Türkiye’ye adapte etmiştir. Metodolojik yaklaşımlar: Çalışmalarında tarihsel arka plan çözümlemeleri, disiplinler arası yaklaşım ve anlayıcı sosyoloji kullanmıştır. Kavramsal araçlar: Kavramsal araçlardan yararlanmıştır. Derinlemesine analizler: Yalınkat değerlendirmelerden ziyade konunun arka planını, sürekliliğini ve bütünlüğünü gözeten çok katmanlı ve derinlikli analizler sunmuştur. Mahalle baskısı kavramı: 2007 yılında bu kavramı ortaya atmıştır.

Evet, kentsoylu ve burjuva aynı anlama gelir. Burjuva, köylü, işçi ya da soylu sınıfına dahil olmayıp, sosyal statüsünü ve gücünü, eğitiminden, işveren konumundan ve zenginliğinden alan kentli kişiye denir. Türk Dil Kurumu, burjuvaya karşılık olarak "kentsoylu" sözcüğünü önermiştir.

Mardin'in en büyük bağı, Kikan aşiretidir ve yaklaşık 200.000 nüfusa sahiptir.

Erzurum merkezde 45 mahalle bulunmaktadır. Bu mahalleler, Yakutiye ilçesine bağlıdır.

Bir yerin nüfuslu olması, o bölgede yaşayan insan sayısının fazla olması anlamına gelir. Bir yerin nüfus yoğunluğuna sahip olmasının bazı nedenleri: İklim. Yer şekilleri. Su kaynakları. Sanayi ve iş imkanları. Tarım. Ulaşım. Turizm.

İran'da kadınlar evlendiklerinde soyadlarını değiştirmezler. İran'da kadınlar, babalarının soyadını taşırlar.

Ankara Çubuk'ta 84 mahalle bulunmaktadır.

Ergani'nin en büyük aşireti Badıkan aşiretidir.

Z Kuşağı'nın "gümbür gümbür" olarak adlandırılmasının birkaç nedeni vardır: Teknolojiye hakimiyet: Z Kuşağı, akıllı telefon ve sosyal medya ile büyümüştür; bu da onlara bilgiye hızlı erişim ve iletişim avantajı sağlar. Yüksek beklentiler: Bu kuşak, daha iyi bir dünya yaratma arzusuyla doludur ve iş hayatında teknoloji kullanımı, anlam ve amaç gibi faktörlere önem verir. Eleştirel bakış açısı: Z Kuşağı, yetişkinleri bazı konularda eleştirir; örneğin, kahve takıntısı veya Harry Potter serisine olan aşırı ilgi gibi durumları abartılı bulur. Ancak, her kuşakta olduğu gibi Z Kuşağı'nda da hem olumlu hem de olumsuz özellikler taşıyan bireyler bulunmaktadır.

Toplumsal olgu örnekleri şunlardır: Din; Barış; Yardımlaşma; Öğretim; Disiplin; Aile; Yanlış Batılılaşma; Askerlik; Evlilik; Köyden kente göç. Toplumsal olgular, aynı türden olayların sürekliliğinden yola çıkarak elde edilen, soyut ve genel kavramlardır.

Kültür ve medeniyet kavramları farklı anlamlara sahiptir, ancak birbirleriyle ilişkilidir. Kültür, bir toplumun yaşam biçimi, inançları, değerleri, sanatı ve diğer unsurlarını içeren geniş bir kavramdır. Medeniyet ise kültürün daha geniş bir ölçekte, toplumsal, ekonomik, politik ve teknolojik gelişmelerle birleştiği bir yapıdır. Dolayısıyla, kültür ve medeniyet aynı şey değildir, ancak medeniyet, kültürün bir parçası olarak kabul edilebilir.

Diğercilik kavramı, 15. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkmıştır.

Toplumsal yapı, bir toplumun farklı ögeleri arasındaki düzenli ilişkileri ifade eder: Kültürel yapı, o toplumdaki insanlar arasındaki ilişkiler ağını, sosyal kurumları, normları, değerleri, inançları ve yaptırımları içerir. Fiziksel yapı, toplumun yerleşim tarzını, mimari yapısını ve çevresini kapsar. Kültürel yapı, toplumun yüzyılları kapsayan birikimi, tarih boyunca öğrendikleri bilgileri, sanatı, hukuku, inancı, değerleri ve hünerleri içerir: Maddi kültür, mimari yapıları ve giyim tarzlarını içerir. Manevi kültür, inançları, ahlak kavramlarını ve değer yargılarını kapsar.

Orta kuşak, toplumda genç kuşak ile yaşlı kuşak arasında yer alan yaş grubunu ifade eder. Ayrıca, coğrafya ve yerbilim terimlerinde de orta kuşak kavramı kullanılır: Coğrafya terimleri sözlüğünde orta kuşak, yer küresi üzerinde güney ve kuzeyde 23,5 ile 66,5 enlem daireleri arasında kalan iki kuşaktan her biri anlamına gelir. Yerbilim terimleri sözlüğünde ise orta kuşak, Grubenmann'a göre başkalaşmış kayaçların oluşturduğu orta kuşak olarak tanımlanır.

Köse köyünün hangi aşirete ait olduğu, köyün konumuna göre değişiklik göstermektedir: Gümüşhane'nin Köse ilçesine bağlı Kabaktepe köyü, 16. yüzyıl kayıtlarında "Şurut" adıyla konar göçer Türkmen aşiretlerinin yerleşimiyle kurulmuştur. Adıyaman'ın Çelikhan ilçesine bağlı Köseuşağı köyü, 1500'lü yıllara dayanmaktadır ve 3 kardeşten geldiği bilinmektedir. Köse köyünün hangi aşirete ait olduğu hakkında daha fazla bilgi için yerel kaynaklara başvurulması önerilir.

Erich Fromm'un "İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri" adlı eseri, insan saldırganlığı ve yıkıcılığının nedenlerini irdeler. Eserde ele alınan bazı konular: Tarih öncesi dönemde yıkıcılık: Avcı ve yiyecek toplayıcı küçük topluluklarda yıkıcılığın en alt düzeyde, iş birliği ve paylaşımın ise en yüksek düzeyde olması. Uygarlığın etkisiyle yıkıcılık: Üretim ve iş bölümündeki artışla birlikte geniş çaplı yıkıcılığın ve zalimliğin ortaya çıkması. Toplumsal ve politik etkiler: Erk sahibi kişilerin propaganda ve beyin yıkama yoluyla yıkıcılık zemini hazırlayabilmesi. Psikolojik kökenler: Güçsüzlük ve soyutlanmışlık duygularının yıkıcılığa yol açması. Fromm, yıkıcılığın doğallaştırılmasına karşı çıkarak, insanı hem özgürleştirici hem de patolojik potansiyellerle donanmış tarihsel bir varlık olarak yeniden tanımlar.